Amerikalılar IŞİD'in merkezi Rakka'yı, Akçakale'nin karşısındaki TelAbyad'ı vurdular. Özellikle petrol kuyularını. Ama Kobane civarını vurmakta tereddüt ediyorlar. Acaba IŞİD yerine, iddia edildiği gibi orada olma ihtimali olan Türk özel harekatçılarını vurmaktan çekiniyor olmasınlar?
Bu ayın yazısını daha çok Sol'da Birlik üzerine yazma niyetindeydim ama tam da sınırda Suruç'un karşısında Kobane kantonu 3 yandan IŞİD'in ağır silahları ile kuşatılmışken, Türkiye önce insancıl yardım ya da destekleri bile engellerken, trenle sınırdan ağır silahların hatta 40 tankın Türkiye üzerinden IŞİD'çilere iletildiği dedikoduları sürerken bu konudan söz etmemek olmazdı.
YPG sözcüleri Kobane'yi Stalingrad gibi savunacaklarını, yani II. Dünya Savaşı'nda Rusların Almanlara karşı koca bir şehri, Stalingrad'ı, oda oda savundukları gibi savunacaklarını duyurdular. Üç tarafı kuşatılmış ve Kuzey'deki Türkiye sınırından da askeri yardım almak mümkün değilken, PKK'nın silahlı güçleri de desteğe gelemezken, hükümet de 3 gün öncesine kadar IŞİD'e terörist bile demeyip ellerini ovuştururken, başka da çözüm de yok gibi. Barış Meclisi sözcülerinden Mithat Sancar da açıklamasında, tüm Türklere ve Kürtlere IŞİD belasına karşı -Çanakkale savunmasında olduğu gibi- Kobane'yi savunmaya çağırdı.
Stalingrad savunması söylemi Batı ve Doğu Avrupa toplumları belleklerinde yer etmiş anti-faşist mücadelenin sembol ismidir. Bu demeçler daha şimdiden batılı haber ajanslarının gündemlerinde yer buldu. Türk hükümeti ve şovenizmle gözü karartılmış Türk halkının bir kısmı olmasa da dünya bu sese kulak verecektir ve bu direniş tarihteki yerini bulacaktır.
Ağustos yazımızda şunları yazmıştık:
AKP neden son anda koalisyona katılıyor?
Aradan geçen iki ay bizleri çok fazla yanıltmadı ama kaosun ve IŞİD'in bu zamanda aldığı yol, hem Işid taraftarları arasında birçok vatandaşı bulunan Avrupa ülkelerini ürküttü, hem de peşmergenin kaybettiği itibar ABD'yi korkuttu. Bunun yanı sıra ABD şirketlerine çalışan bağlı kuyularının IŞİD'in el koyması ve planladıkları: hiçbir unsurun galebe çalıp kontrol edemeyeceği bir kaos yerine bölgede kesin IŞİD egemenliği ihtimali ABD'yi harekete geçirdi ve bölge devletleri ile koalisyon kurdu.
ABD yapılacak harekatta karadan katılmak istemiyor: Peşmerge, Türk askeri, ya da olmadı PKK-YPG gibi unsurları kullanmak istiyor. İşte meselenin asıl karmaşıklığı da bu. MHP'nin endişe ettiği gibi Mehmetçik ve PKK omuz omuza savaşacaklar mı? AKP buna yatar mı?
Hiç şüphe edilemesin ki AKP son ana kadar IŞİD'i destekleme niyetinde idi ve bu nedenle koalisyonda da yerini almadı, iki nedeni var.
Türkiye'nin koalisyona katılmadığı durumda Kürtler askeri destek karşılığı IŞİD'e karşı etkili savaşa girişebileceklerini bildirdiler. Washington'daki Kürt konferansında bu ortaya çıktı. ABD Esad'dan da PKK'dan da yardım operasyonuna hazırlanacaktı. İşte o anda önce Tayyip Erdoğan, sonra hükümet telaşlandı ve aleleacele IŞİD'i ilk defa terörist ilan edip destek olacaklarını bildirdiler.. Tıpkı Libya operasyonuna son anda katıldıkları gibi.
Ama şartları vardı: "IŞİD'le beraber YPG'yi de Esad'ı da vuralım, yoksa İncirliği size açmayız"... Yani "Suriye'yi tümden yeniden dizayn edelim" deniyor. Bu koşullarda bunun hayal olduğunu Erdoğan'ın kendisi de biliyor herhalde. Ama belli olmaz Obama dışında ABD muhafazakarlarından benzer hayal kuranlar vardır herhalde. Ama unutmayalım ki Erdoğan, Esad gitmez de yerini sağlamlaştırırsa gidenin kendisi olacağını da biliyor olmalı. Herhalde en çok bundan korkuyor.
Amerikalılar IŞİD'in merkezi Rakka'yı, Akçakale'nin karşısındaki TelAbyad'ı vurdular. Özellikle petrol kuyularını. Ama Kobane civarını vurmakta tereddüt ediyorlar. Acaba IŞİD yerine, iddia edildiği gibi orada olma ihtimali olan Türk özel harekatçılarını vurmaktan çekiniyor olmasınlar?
Kobane direnişi en çok Rusya'yı ilgilendiriyor
Kürt hareketinin unutmaması gereken noktalardan biri de güçlü bir Kobane direnişinin en çok kimi ilgilendireceği...
yeniHarman'ın Ağustos sayısında arkadaşımız Mesud Ata'nın sorularını yanıtlayan Fikret Başkaya, IŞİD'ın, Batı tarafından -Esad aracılığı ile- bölgede etkili olan Rusya ve Çin'i Ortadoğu'dan silmek için planlandığını ifade ediyordu.
Yukarıda "oyunu bozacak bu cenahta başka güç yok" dedik ama Ruslar Kobanelilere bir sürpriz yapabilir. O yüzden "Stalingrad" sembolü doğru bir benzetme olduğu kadar da doğru bir seçim.
Ben şahsen AKP hükümetinin Osman Baydemir'in çağrılarına kulak verip stratejik bir Türk-Kürt ittifakını kuracaklarına ve asker ile YPG'yi beraber IŞİD'e karşı savaşacaktıracaklarına ya da YPG'ye ağır silah vereceklerine en ufak bir ihtimal vermiyorum. IŞİD'e açıkça yardım edemediklerine hayıflandıkları bile düşünülebilir.
Sosyalistlerin siyaset yapma sicili
Siyaset yapmakta oldukça yetersiz kalan Türk sosyalistleri ve sosyal demokratları bu çağrıyı değerlendirebilir. Bu stratejinin altını doldurabilirler. Tam da "iktidarda biz olsak böyle yapardık, Kürtlerle ittifak kurup IŞİD'e karşı savaşırdık, ağır silah yardımı yapardık, olmazsa TC ordusunda PKK birliği kurmayı bile düşünürdük, sınırı kaldırırdık, BOP yerine Halkların Ortadoğu Projesi ile Ortadoğu'ya barışı biz getirirdik" deme zamanı!
Uçuk olan projeler bile telaffuz edildikçe, uğruna faaliyet gösterdikçe gerçekçileşir. Yeter ki siyaset yapmaya niyetin olsun. Saz kursu ve folklor üzerinden halkla ilişki kurup devrimci devşirme alışkanlığı artık gerçek siyaset yapmanın, sol keskinlik uğruna "kendine siyaseti yasaklama" hastalığının yerini alsın.
Eylül ayında Ankara'da TKP, ÖDP, EHP ve birçok başka grubun Sol'da birlik amacı ile biraraya geldiği bir toplantı oldu. Bu toplantıların Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş'ın yüzde 10 oy almasından sonra hızlanmasına bakarsak Sosyalist potansiyelin Kürt ittifakının yanında geniş şekilde yer almasından endişe duyanlar da harekete geçmiş olabilir. Ama biliyoruz ki EHP gibi Demirtaşı desteklediklerini açıkça ilan edenler de var aralarında. Yalnız, bu birlik görüşmelerinin HDP bileşeni olan sol partilere kapalı oldkça sol birlik olmaz. Ama bu HDP bileşenlerinin kendi tercihleri ile katılmaması da HDP'nin misyonunu yerine getirebilmesini engeller. Bu durum, eğer somut bir işbirliği tarif edilmezse, genel seçimlerde geniş bir ittifakın güme gitmesi tehlikesini de içinde barındırıyor. Her iki taraf da Sosyalist bir alternatifin her alanda ihtiyaç duyulduğunu anlamaları gerek. Kürt hareketi ile ittifak siyasetinde de. Bu tartışmada HDP bileşeni olan ve olmayan sosyalistler beraber olmak zorunda. Bu HDP'nin varlığını da rolünü de sorgulamak anlamına gelmez.
Yazarın Dİğer Yazıları
Diktanın, savaşın panzehiri
26 Ağustos 2016Başkanlık: Kontrgerilla Projesi
23 Mayıs 2015Wolinski’nin Turist Rehberi Yazıyor
20 Ocak 2015AKP Kobane’de treni kaçırdı..
16 Kasım 2014Irak'ı böldüler. Bölen kim?
16 Temmuz 2014Soma Milat..
1 Temmuz 2014Anahtar parti
5 Mayıs 201417 değil 18 Aralık karşı darbesi ile ARA REJİM'deyiz
26 Mart 2014AKP'nin Yeni Türkiye'si mi? Yeni İktidar mı?
5 Mart 2014Kontralar Arası Savaş
1 Şubat 2014Neden herkes HDP'ye karşı
3 Aralık 2013Demokratik Reform Paketi: Samimiyetsizlik abidesi
8 Kasım 2013Çapulcular esas Rojava'ya Destek olmalı.
15 Ekim 2013Artık İktidarın Medyası da demeçleri de Evren'in 12 eylül döneminin tamamen kopyası..
29 Ağustos 2013Gezi Direnişi Kürt barışına halkları katıp şovenizmi yıkabilecek mi?
5 Ağustos 2013Gezi Parkı direnişi 12 Eylül düzeninin sonu olabilir
15 Temmuz 2013