Bir toplumda adalet hissiyatı, bir zerre bile yoksa o artık bir toplum değildir. Dokunulmazların, ayrıcalıklıkların olduğu yerde adaletten bahsedilmez. Ki bu kapitalist sistemin adalet anlayışı tamamen bir aldatmacadır. Toplumun gazını almak için göstermelik adaletler. Ama artık o da yok. Ve aleni bir halde gözümüze sokuluyor bu adaletsizlik. Toplumun vicdanı -vicdanı kalmışlar için- yara almamış adeta bir bomba konulup patlatılmıştır!
Şimdi soru şu: adaleti kim ve nasıl sağlayacak? Bunun cevabı açıktır aslında; halklarla ve vicdanen. Ama bu söz konusu sistemden maalesef şu an bahsedemiyoruz. Nasıl olacak peki? Diyet, rejimin göstergesidir. Öldürmek çare değil ama Şahbaz öldürülse kaç yürek rahatlar be, adil olduğunu düşünür? Bence çok. Ki öldürülen sadece o polis olmaz, sistemin adaletinin reçetesi de öldürülür. Ama çare değil. Tek suçlu o poliste değil. Asıl suçlu sistemdir; istediğimiz kadar piyon yiyelim şahı devirmedikçe bu "oyunu" kazanamayız!
Devlet, yine devletliğini göstermiş ve katilini korumuştur. Bunun sebebi çok. Mesela Şahbaz ceza alırsa, bir daha nasıl yüreklice sürerler piyonlarını meydana? Ki onların bu ordusuna güven gerek, korunma gerek çünkü "düşman" güçlü ve kararlı: halk! Bu şekilde de kazanamazlar ama yenilişlerini erteleyebilirler. Mesela bu polis, sadece bir taş kule içindeki. O taşı çekersek kule yıkılabilir. O muazzam fildişi kule.
Abilerim, ablalarım: o molotof atanlara kızıyorsunuz ya, o silah çıkaranlara, meydandakiler ne yapsın peki? Günbegün öldürülürken, orantısız bir güç dengesi varken, ne yapsınlar? Direnenleri güvende hissettiren, patlamış adaleti bir nebze de olsa hissettiren o molotoflulardır, o havaifişek atanlar. Kimse ölmesin istiyorum elbet, silahlar çıkmasın. Bence bu da çare değil. Yalnız unutmayalım; hiçbir devrim kansız olmaz. Gerilla hareketleri hep böyle başlamıştır dünyada. Kimi başarılı olmuş kimi olamamıştır.
Neyse...
Deyin bana; meydanda direnenler azıtmış düşmana karşı kendini nasıl güvende hissedecek? Nasıl tekrar sokağa çıkacak? Çiçek vererek mi katiline? Bir şey söyleyin, yol gösterin. Yok değil mi? Bırakın o zaman herkes bildiğini yapsın. Ki öz savunma bir haktır, kapitalist yasalar bile bunu hak sayar. Meşru müdafaa.
Ve siz, efendiler (!) adalet hissiyatı yaralanmış halklardan korkun. Onların adaleti, adil değildir ama acımasızdır. Bu yarattığınız kantar, sizi de tartar.
Yazarın Dİğer Yazıları
AKP bir gün düşecek, referandum bunun ne kadar hızlı olacağını söyleyecek sadece!
16 Nisan 2017Cinnet, III. Paylaşım Savaşı, Cennet!
26 Aralık 2016'Çok acı var, dayanamıyorum'
20 Mayıs 2016Ankara’da, Silvan’da, Reyhanlı’da.. hep bizim parmağımız var. Paris’teki katliamda da, Fransızların.
16 Kasım 2015Sıkıldım bu tekrarlardan.. Bu sistem yıkılmalı artık..
9 Ağustos 2015İç savaşın ayak sesleri
25 Temmuz 2015AKP'nin ölüm korkusu..
12 Haziran 2015Ben, benim 8 Haziran’ımı biliyorum. Ya siz?
26 Mayıs 2015Yaşasın 1 Mayıs! Her Yer Taksim!
30 Nisan 2015Hepimiz çok öldük bu topraklarda…
22 Nisan 2015Ağrı, HDP, Seçimler ve anlamsızlık
14 Nisan 2015Suriyeli aç çocuktan, Cizre'deki çocuklardan bahsetmeyeceğim..
25 Ocak 2015'bat dünya bat, iki gözün kör olsun da piyango bileti sat!'
8 Ocak 2015Vivaldi'nin ithaka'ya yeşil yolculuğu..
29 Ekim 2014Bir insanlık tragedyası: yaşamak veya ölmek
19 Ekim 2014Henüz vakit varken.. İstanbul yakılıp-yıkılmadan önce
12 Mayıs 2014Bir kapak, Üç aday; Tek 'oyun'...
7 Aralık 2013Diktatatörler için aşk biter, nefret başlar
30 Kasım 2013Kan..kan.. sokaklardan akan..
15 Ekim 2013