Ülkede devrim değil, darbe durumu var

Selçuk Ş. POLAT

11 Ocak 2014
Ülkede devrim değil, darbe durumu var

Bugün ülkemize baktığımızda devrim koşullarının olmadığını, aksine darbe koşullarının hızla olgunlaştığını görüyoruz. Bana göre darbe durumu şöyle bir şey: YÖNETENLERİN ESKİSİ GİBİ YÖNETEMEDİKLERİ, YÖNETİLENLERİN DE BUGÜNKÜ GİBİ YAŞAMAK İSTEMEMELERİ HALİ. Bu tanımın içinde de görüldüğü gibi halk sadece bugünkü gibi yaşamak istememektedir.

V.İ.U.Lenin, devrim durumunu şöyle tanımlıyor: YÖNETENLERİN ESKİSİ GİBİ YÖNETEMEDİKLERİ, YÖNETİLENENLERİN DE ESKİSİ GİBİ YAŞAMAK İSTEMEMELERİ HALİ. Çok açık ki eskisi gibi yaşamak istemeyenlerin varlığı rejimi tümden değiştirecek insan malzemesinin bulunduğunu gösterir. Akıllı ve doğru politika yürütenler bu olumlu koşullardan eskiyi yıkıp yerine yenisini koyabilecekleri mekanizmayı yaratabileceklerdir.

Bugün ülkemize baktığımızda devrim koşullarının olmadığını, aksine darbe koşullarının hızla olgunlaştığını görüyoruz. Bana göre darbe durumu şöyle bir şey: YÖNETENLERİN ESKİSİ GİBİ YÖNETEMEDİKLERİ, YÖNETİLENLERİN DE BUGÜNKÜ GİBİ YAŞAMAK İSTEMEMELERİ HALİ. Bu tanımın içinde de görüldüğü gibi halk sadece bugünkü gibi yaşamak istememektedir.

(Kaldı ki bu halkın genele oranı tartışmalı bir durumdur. Benim tahminim bugünkü tarih itibariyle %65'e, % 35 denge hükümetin aleyhine gözükmektedir.) Halkın kahir bir çoğunluğunu temsil etmeyen BUGÜNKÜ GİBİ YAŞAMAK İSTEMEYENLER arasında da ortak bir nokta yok. Kimisi Atatürk dönemini arzularken kimisi yeni bir toplum arzuluyor. Dahası bugünkü gibi yaşamak istemeyenlerin önemli bir kesimi de etniksel, inançsal, kültürel hatta sportif dönüşüm arzulayan reformculardan oluşuyor. Dolayısıyla bugünün değişmesini isteyenler arasında hem uyum yok hem de eskiyi tümden ret edip yeni bir toplum arzulayanlar azınlıkta.

Bu açıdan birinci duruma DEVRİM, ikinci duruma da DARBE koşullarının hâkim olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir anlatımla, birincisi rejimin, ikincisi hükümetin değişimini öngörmektedir.

Ayrıca ülkemizde darbe koşullarının hızla olgunlaştığını görüyoruz. Eğer seçim sisteminin anti demokratik işleyişiyle son mahalli seçimlerde, hükümet oy çoğunluğunu korur veya mevcut meclisteki çoğunlukla yasa veya anayasa değişikleri, atamalar ve baskılar yaparak ipleri( HSYK, İnternet vb. yasa değişimleri)elinde toplamaya devam ederse bu koşulların daha da olgunlaştığına şahit olacağız gibi geliyor. Bu durumda darbenin yeni koşullarda iç dinamik olarak zemini olgunlaşmış ve dış dinamiklere (ABD, AB vb. güçler.) de b.. yemek düşecek. Tıpkı Mısır'daki gibi gelip Cuntayı yönetme telaşı içine girecekler.

Emekten, çalışanlardan yana olanlar, ötekileştirilen ve aşağılanıp maymun gibi oynatılan ve tarihsel on bin yıllık kültürel birikime sahip olanlarla birlikte darbelerin çözüm olmadığını bilerek yeni ittifaklarla Cuntaya karşı yine ön saflarda olacağız. AKP'liler ne mi yapacak? Demirel 12 Mart'ta ve 12 Eylül'de ne yaptıysa onu.

Yoksa siz hala devlete güvenenlerden misiniz?

Bakın aşağıdaki maddeleri okuyarak nerde durduğunuzu anlayabilirsiniz:

1-) Ülkemizde devletin içinde örgütlenmiş kendilerine ERGENEKONCU diyen Türk-İslam Sentezciler (yani Kontr-Gerillacılar-Özel Harpçiler ve Atatürkçü Cuntacılar), yine kendilerine Milli Görüşçü diyen NAKŞİBENDİCİLER ile Cemaatçi denen NURCULAR'dan oluşan üç güç. Bunlardan herhangi biriyle eğer ciddi bir ilişkiniz varsa;

2-) Milli Görüşçüler: Devlet malı ırmak girmeyen ahmak,
Ergenekoncular: Devlet malı deniz yemeyen domuz,
Cemaat ve Tarikatlar: Devlet malı, Yat yemede yanında yat,
Türk Sosyal-Demokratlar: Devlet malı göl ganimetleri kendine böl.

Diyenlerle eğer çıkar ilişkisine girmişseniz;

3-) Ak Parti'ye oy vermişseniz, yandaş medyada çalışansanız, Anayasa referandumunda ‘yetmez ama evet' demişseniz, Cemaatin dershanelerine çocuğunuzu göndermişseniz, hükümetle çözüm süreçlerine katılmışsanız vb. vb. tavırlar içinde bulunmuşsanız tüm bunlarin sizin bilinçsizliğinizin veya alternatifsizliğinizin yani çaresizliğinizin bir sonucu olduğu aşikâr. Daha iyi-güzel ve barış içinde bir ülke özlemiyle yapılanların ‘cennetin yolları da iyi niyet taşlarıyla döşeli' özdeyişiyle özdeştir bana göre. Bunlar sizin ve bizim takıntılarımız olmamalıdır. Eğer buralarda kalmayıp daha yukarılara tırmanarak askeri, sivil ve de yargı-polis vesayeti içinde taraf olmuşsanız;

4-) Bugünkü ve eski hükümet veya yerel iktidarlar da rantçı-yolsuzluk içinde- hortumcu vb. olmuş veya bunların çıkar çevresinde bulunmuş dahası bunları bile bile aynı ve yeni görevlere atamış daha da önemlisi aydınlarımızı öldürenleri, Alevi katliamlarını yapanları, Kürt vatandaşları katledip köylerini hem yakıp hem onlara bok yedirenleri, gemiler batırıp kültür saray ve sinemaları yakanları, Atatürk'ün evine bomba koyup sonra da bunu neden göstererek Ermeni ve Rum kökenli insanlarımızın canına ve malına kast edenleri vb. vb. vb. lerini hala ayırt edemeyip bunları savunuyorsanız,

Sizler,
Evet, evet yukardaki üç güçten birinin potansiyel gücüsünüz.

Daha da hazini tarihin çöplüğünde en lüks yerinizin hazır olduğunu bilmelisiniz.


NOT: Bir önceki ‘İslami Cumhuriyet yolunda olmazsa olmaz adım: Dershanelerin kapatılması' yazım da Milli Görüşçülerle Cemaatciler arasındaki çatışma ve onların hedeflerine ilişkin yorumlarımı korumakla birlikte bu iki gücün erken bir çatışmaya girişeceklerini öngörememiş olduğumu okuyucu arkadaşlarla paylaşmak isterim.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  19. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…