Yanıyor insanlık hâlâ!

Mehmet Özgen

1 Temmuz 2013
Yanıyor insanlık hâlâ!

Sivas'ta Madımak'ta yaşananlar, insanlık tarihinde örneğine az raslanan din adına işlenen büyük bir vahşettir. İnsanlığın vicdanı ve ahlaki değerlerini altüst eden bir vahşet. Bu vahşeti basitleştirenler, üzerini örtemeye, unutturmaya ve alçakça tahrif etmeye çalışanlar en az onu hayata geçirenler kadar vahşetin ortağıdırlar.. Çünkü insanlığı yakmaya devam ediyorlar!

Bu yazı 2011 Temmuz'unda yazıldı. 13 Mart 2012 Sivas Madımak Katliamı davasının yakalanamayan sanıkları açısından dava "insanlığa karşı işlenmiş suç olarak görülmediğinden" zaman aşımı nedeniyle düşürüldü. "Sivas'a gittiğimde birçok kez 18 yaşında, 19 yaşında, 15 yaşındaki kız çocukları babalarının hiçbir taksiratı olmadığı halde idama mahkûm oldukları için hüngür hüngür ağlıyorlar" diyen Başbakan Erdoğan, Sivas katliamı davasında "zamanaşımı" kararı verilmesini "'Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun" sözleriyle karşıladı. Katliamın affına hayırlı olsun diyen bir başbakana sahipti Türkiye artık. Böylece kimin başbakanı* olduğunu da ortaya koymuş oluyordu. Bir türlü bulunamayan(!) Sivas Madımak Katliamının 1.numaralı sanığı Cafer Erçakmak'ın Sivas merkezde yaşadığı ve evinde öldüğü ortaya çıktı.. Bütün bunlar ve daha çoğu, Sivas katliam suçlularının avukatlığını yapanları milletvekili olarak ödüllendiren AKP iktidari döneminde yaşandı.. Fazla söze gerek var mı? Yeniden Alevi açılımıymış, köprüymüş...

**********

Aleviler ve ilerici-demokrat çevreler, Sivas Katliamına sahne olan Madımak Oteli'nin bir Utanç Müzesi'ne dönüştürülmesi için mücadele verdiler. Seçim öncesi Kültür bakanı pozitif bir tutum içinde göründü. Seçimlerden sonra ise Bilim ve Kültür Mekezi adıyla açıldı. İnsanları bir kere daha aldattılar. Madımak'ın utanç müzesi olmasına karşı çıkarken, kendileri utanç mekanına dönüştürdüler kurdukları bu "bilim-kültür" merkezini. Neyin bilimini, kültürünü yapacaklarının işaretini vererek.

Bu, ilk bakışta Madımak adını unutturup vahşetin üstünü örtmek, geçmişle yüzleşmekten kaçmak demek. Dolayısıyla yeni muktedirlerin, egemenlerin, eskileri gibi, tarihten ders almadığını gösteriyor. Yeni-Osmanlıcılıkla övünenlere sormak lazım. Bu topraklarda işlenen, fiilen ittihatçı hükümetin marifeti olsa da, resmen Osmanlı devletinin Alman pre-faşistlerinin aklı ve desteğiyle tertiplediği, büyük bir insanlık suçu olan Ermeni Tehciri, bu tehcirdeki katliamlar, vahşet ne kadar saklanabildi?

Tarih er geç hesabını soruyor, bir gün mutlaka suratına çarpıyor inkarcıların. O katliamların işletildiği, adi mahkumlardan, haydutlardan oluşturulmuş müfrezeler, o günün fanatik muhazakarları, "gavur"un katlinin vacip olduğuna inananlarla (Başıbozuklar), Madımak'ta, Aziz Nesin gibi "dinsiz"leri, "Allahsız kızılbaşları" diri diri yakanların ne farkı var?
Bu topraklarda egemenlerin iktidarı adına vahşetin çağrısına icabet eden bir sosyal damar her zaman varoldu. Her türlü kirli emel, para ve iktidar hırsını inanç örtüsünün altına gizleyenlerin, inancı bir silah olarak kullananların işbirlikçisi, maşası olmaya her zaman hazırdılar. Kanlı Pazar'da da cuma namazından çıkıp sahne almışlardı. Çorum'da, Maraş'ta Alevileri, devrimcileri, demokratları katletmişlerdi. Yakın tarihlerde şovenist histerilere kapılıp linç girişimlerine de çok tanık olduk.

Şimdi bu damardan süzülüp gelenler, kılcal damarlarına yayıldıkları toplumun yeni müktedirleri olduktan sonra kendi geçmişlerini gizleme gayretindeler. Tarihi de kendi suretlerinde yazmak, göstermek çabasındalar. Ama sorun yalnızca bu mudur? Geçmişle yüzleşmekten kaçmak, tarihi gerçekleri örtbas etmek midir bugünün müktedirlerinin kusuru? Bütün egemen ve baskıcı sınıfların davranış tarzı eşbiçimlidir, bunlar da onu tekrar ediyorlar deyip, bu kadar sosyal ve siyasal sorunun ortasında meseleyi eleştiriyle sınırlayabilirdik belki. Ama ne yazık ki, çok daha derin insanlık-dışı bir durumla karşı karşıyayız.

*

Sözüm ona Madımak'da, sadece düşünceleri, kültürleri ve inançları farklı olmaktan başka hiç bir "suç"u olmayan insanların diri diri yakılması adına açılan bu Merkez'de, ne yazık ki, sadece onların anısına, mücadelesine hakaret edilmiyor, ailelerinin\ yakınlarının hala canlı olan acılarıyla da alay ediliyor! O güzel insanların adlarının yanına onları vahşice yakanlarınkini de koyarak!

Okuyunca insanı dehşete düşüren bu davranışın, o insanları bir kere daha katletmekten özde farkı nedir diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Eğer siz, böyle bir anıt-mekanda babanızın veya kardeşinizin ya da oğlunuzun/kızınızın yanında onun katilinin de ismini görürseniz ne hissedersiniz? Hızla yükselen bir öfke dalgasıyla bütün insani duygularınızın iğfal edildiği hissine kapılmaz mısınız? İsyan etmez misiniz bu aşağılık eşitlemeye?

Nitekim bu yazıyı bitirmek üzereyken, Madımak'ta yakılan aydınlardan biri olan Türkiyen'nin seçkin şairlerinden Metin Altıok'un kızının (Zeynep Altıok Akatlı) isyan eden mektubunu okudum gazete sitelerinde. "Sizin hiç babanız yandı mı" diye sesleniyordu devlet yönetcilerine. "Onları öldürmeye kalkanla öleni bir arada anamazsınız. Saldırganla mağdurun adını birlikte yazmak şuursuzluk ya da aymazlık değildir. Bu bilinçli yapılmış bir tercihtir. Meydan okumadır, gözdağı vermektir, kudret gösterisidir, vicdansızlıktır, hakarettir, saygısızlıktır" Evet tamda budur, meydan okumadır. Dahası, katliamcıyı "onur"landırarak katliamı sahiplenmedir. "O gün biz de oradaydık" demektir bu.

Sivas Valisi Ali Kolat, "Olaya insan merkezli baktığımız için hiçbir ayrım yapılmadı" şeklinde açıklama getirmiş! Bunun neresinde insan merkezli bakış var? Hangi insan merkezli bakış mağdurla katili eşitler? Ya da katille katledilen arasında ayırım yapmayan kişi nasıl bir insandır? Onlar, her biri kahramanca savaşan, ateşkes anlarında siperlerde birbirlerine sigara veren, ama birbirlerini öldürmek zorunda bırakılan, Çanakkale'de yan yana yatan iki düşman ordunun askerleri mi? O askerlerin yan yana yatması savaşa ödün veren insanlığın "insanlık" adına biriktirdiği değerleri yeniden hatırlatır ziyaretçilerine, o değerlerden vazgeçmemek adına. Sonuçta askerler, yalnızca bir halk savaşı dışında, kendi tecihleriyle savaşa katılmazlar, kendilerinin olmayan bir savaşa zorlanırlar. Peki, Madımak vahşetini yapanlar, bu vahşete zorla, emirle mi itilmişti, karşılıklı bir çatışma mı vardı ki, onları da bir nevi kurban görebilelim? insanın hangi özgeci duygusunu hareketlendirebilir bir vahşetin katılımcısı? 70 yıldır hâlâ bütün insanlığın lanetle andığı, Yahudileri fırınlara sokup yakan Hitler'in nazilerinden ne farkları var?

*

Sivas katliamının bir provakasyon olduğu tezi sıkça dillendirilir. Bunu en çok diline pelesenk edenler de islamcı, dinci çevrelerdir. Böylece katliamın sorumluluğundan sıyrılmayı amaçlarlar. Dolayısıyla, vahşeti işleyenleri mazur göstermeye çalışırlar. Belgelerle sabitlenmiş tarihsel gerçeğin şu kadarını söyleyelim:

Şeriatçı güçler günler öncesinden Sivas'ta Alevilerin, demokratların, ilericilerin, büyük ozan, Hızır Paşaların "devran" sürdüğü bir düzende yoksuldan yana tavır koyan bir halk önderi Pir Sultan Abdal'ı anmak amacıyla da olsa, varlık göstermesini engellemek ve onlara "müslüman mahallesinde salyangoz sattırmamak" için hazırlıklara girişmişlerdi. Gazete ilanları vererek, bildiriler hazırlayıp dağıtarak yalan dolana dayalı provakasyon ortamı hazırlarlar. Güya şenlik için Sivas'a gelecek olan Aziz Nesin, peygambere hakaret eden Salman Rüştü'nün Şeytan Ayetleri adlı kitabını yayınlamıştır. Bu tamamen yalandır, ne bir hakaret ne de bir kitap yayınlama sözkonusu değildir. Yayınlamış olsa bile suç değildir bu. 2 Temmuz'dan 15 gün önce şeriatçılarca tüm Sivas'a dağıtılan Müslüman Kamuoyuna başlıklı ve altında Müslümanlar imzası olan bildiride halk "cihada" çağrılır: "Aziz Nesin köpeği, yanında kendisiyle beraber bir ekiple birlikte, şehrimiz Valisi tarafından davet edilip, şehirde adeta Müslümanlar'la alay edercesine gezebilmektedir.

Kâfırler şunu iyi bilmeli ki: İşlâmin Peygamberi'ni ve kitab'ın izzetini korumak için, bu uğurda verilecek canlarımız vardır. Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür."
Diyelim ki, provokasyonu derin devlet hazırladı. Eğer, sizden farklı düşüneni, inancı farklı olanı ve hatta inançsız olanı öldürmeyi, katletmeyi, diri diri yakmayı Müslümanlığın gereği sayan bir zihniyete sahip değilseniz bu provakasyon gerçekleşebilir mi? Meseleleri bu değil elbette. Dörtyüz yıl önce Pir Sultan'nın karşısına hangi düşünceyle çıktılarsa, onu hangi düşünceyle astılarsa 93 Temmuz'unda da, aynı düşünceyle nice Pir Sultan Abdalı yaktılar. Onların şahsında Pir Sultanı bir kez daha öldürdüler. Yetmedi, heykelini sürükleyip parçaladılar. Onu idam ettiren Osmanlı Sivas Valisi Hızır Paşa'nın karşısında Pir Sultan ne demişti:

Ben Musayım sen firavun
İkrarsız şeytani lain
Üçüncü ölmem bu, hain
Pir Sultan olur, dirilir

*

Bugün yapılan alçaklık Hızır Paşa'nın ihanetinden çok daha büyük. Sinsi yöntemlerle tarihi tersyüz etmeye çalışıyorlar. Dinci-yobaz katliamcıları aklamak için yasal kılıf uydurmaya çalışıyorlar. 2 yıl önce Sivas Emniyet Müdülüğü'ne başvuran "gizli tanığın" ifadeleri üzerine Sivas-Madımak Katliamı Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeniden soruşturulmaya başlanmıştı. 12 Haziran Seçiminden 12 gün önce, 31.05.2011'de, sahibi RTE'nin yakını olan Sabah Gazetesi, Savcılığın Sivas Katliamını aydınlattığını duyurdu. Bu gizli tanığın ifadelerinin izinden giden Savcılık, Katliamda, Sivas merkez olmak üzere Alevi ve Sünnî kesimlere çapraz eylemler organize eden bir üst düzey yöneticiye bağlı 4 PKK'linin rolünü keşfetmiş! Bunlar, o zamanki İP (İşçi Partisi) ile de bağlantılıymış. Ama bu PKK'liler başka eylemlerde ölmüşler! O üst düzey yönetici dedikleri gerilla komutanı kim? O günlerde Özgür Gündem gazetesinin müessese müdürü Yücel Halis. Eski devlet bakanı ve SHP milletvekili, yakın dönemde "yetmez ama evet"çi EDP genel başkanı Ziya Halis'in yeğeni. Aleviliğinin altı çizilerek verliyor haber. "Gizli" tanığa dayandırılan kuyruklu yalanın ayrıntılarını Google'da bulabilirsiniz.

Demek istedikleri şu: aslında Madımak'ı kuşatan ve tekbir sesleri arasında "yak yak" diye bağıran o on bin kişilik güruh, onları yönlendiren ideoloji masum. Asıl suçlu PKK, Pir Sultan Abdal Derneği, Aziz Nesin, ilericiler ve hatta sünnî düşmanı Aleviler! Aynen Maraş Katliamını da Hrand Dink ve arkadaşlarına yükledikleri gibi. Bu yalan da Maraş Katliamının bir numaralı sanığı ülkücü Ökkeş Şendiller tarafından TRT-1 ekranından anlatıdı!

Sivas'ta Madımak'ta yaşananlar, insanlık tarihinde örneğine az raslanan din adına işlenen büyük bir vahşettir. İnsanlığın vicdanı ve ahlaki değerlerini altüst eden bir vahşet. Bu vahşeti basitleştirenler, üzerini örtemeye, unutturmaya ve alçakça tahrif etmeye çalışanlar en az onu hayata geçirenler kadar vahşetin ortağıdırlar.. Çünkü insanlığı yakmaya devam ediyorlar!

Temmuz 2011 / Birgün Gazetesi

https://www.endiseli.org/detail/mehmet-ozgen/195/bu-basbakan-kimin-basbakani

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Fareler, Muktedirler ve Seçim
    ''Ancak halk iradesinden, tarihin kenefine süpürülmekten korkan bu gasp ve soygun çetesi her şeyi yapabilir. Çünkü Nazım'ın dediği gibi 'hiç bir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.' Satmanın dışında, cinayetlerle, katliamlarla…
  2.  TİP’in kararı, HDP’nin Çengiz Çandar Tercihi
    TİP’in seçimlere İttifak içinde, Yeşil-Sol Partiden ayrı olarak kendi logosuyla girme kararı, buna karşılık HDP’nin Hasan Cemal’i ve özellikle Cengiz Çandar’ı aday göstermesi üzerine tartışmalar devam ediyor. Bu tartışmalar, yakın…
  3. Faşizm ve İç Savaş
    Faşizm ve İç Savaş
    30 Haziran 2022
    Erdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze alan bir politika izledikleri bugün daha net görünüyor. Emareler, eğilimler daha belirgin. Elbette ki iç savaş iki karşıt…
  4. Devrimci durum ve Emek Cephesi
    Devrimci siyaset kurulu düzen içinde ‘’daha iyi bir toplum’’ mücadelesi yürütmek değildir. Böyle görüldüğünde mücadele ve siyaset rutin bir prosedüre ya da protestoculuğa indirgenmiş olur. Devrimci siyaset verili olanı daha…
  5. Kurucu Meclis, Halk ittifakı ve HDP
    Bugün bizde 2001’in Arjantin durumu yok; mafyala?m?? fa?ist bir rejim var. Bu nedenle, böyle bir otokratik rejimin cenderesindeki bir ülkede Kurucu Meclis, sadece bir anayasa yap?m yöntemi olamaz. Ülkenin ve…
  6. Mihri Belli’den kalan: Devrimin güncelliği
    ''Geçmişin devrimcilerini, sosyalist eylemcilerini, sadece yaşamlarını devrime adadıkları için değil, örnek mücadeleleri ve harekete düşünsel ve pratik katkıları ile de değerlendirmeli ve anmalıyız. Bu, öncelikle, onların pratiklerini eleştirel süzgeçten geçirerek…
  7. Güzel bir insan, kararlı bir devrimci: Şaban Ormanlar
    Şaban Ormanlar entelektüel birikimi olan, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde özverili katkıları kadar marksist hareketteki teorik tartışmaları da takip eden onurlu, dürüst bir insan ve kararlı bir komünistti. Onu ilkin TRT…
  8. Faşist MHP Kapatılmalıdır!
    Bu partinin mafya liderleri ile, eski kontrgerilla artıkları ve Susurluk çetesi ile iç içe geçtiği, dolayısıyla, hem insanlığa karşı, hem de mafyatik suçların ODAĞI olduğu görünen bir gerçek. Peki, bunlar…
  9. Finale  Doğru
    Finale Doğru
    26 Nisan 2021
    Biliyorsunuz iktidarın, içeriği artık ayan beyan olan 2023 hedefi var.. Cumhuriyeti 100. cü yılında ilga edip onun yerine otokratik islamcı bir devletin ilan edilmesi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ya da tek-adam…
  10. Yeni-Osmanlı Galaksi İmparatorluğu:)
    Kainatın efendisine naçizane teklifimiz şudur ki, Aya gidecek ilk kafile, Hz. Nuh’un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için ‘’cep telefonu ile görüştüğünü’’ ortaya koyan İÜ Deniz Bilimleri Fakültesi…
  11. Seçimler Amerikan toplumundaki yarılmayı açığa çıkardı
    Pensilvanya’daki seçimleri önde bitirmesiyle 20 delege daha kazanması kesinleşen Biden, 46. ABD başkanı olarak anılmaya başlandı bile. Şimdiki tartışma, Trump’ın White House’tan nasıl çıkartılacağı üzerine. Bilindiği gibi, 65 milyonu aşkın…
  12. Egemen paradigmanın içindeki ‘Muhalefet’
    Öznel müdahalenin öncelikle yönelmesi gereken hedeflerden biri, bütün hareketlerde, ama özellikle emek hareketinde emekçi demokrasisini (proleter demokrasiyi) örgütlemek yerine kendi grupsal iktidarını örgütleme anlayışıdır. Bunun devrimci Marksizmle bir alakası yoktur.…
  13. Devletin emperyalist siyaseti, faşizm ve Kürt sorunu
    Krizin görüngülerinden biri ABD hegemonyas?n?n çökmekte olu?u. Büyük ihtimalle hegemonya krizi çoklu seçeneklerle uzun süre devam edecek. Bu seçenekler ?imdilik Çin, Rusya, Hindistan olarak görünüyor. Bölgesel hegemonya mücadelesi içinde olanlar…
  14. Dayanışma
    Dayanışma
    21 Mayıs 2020
    Sosyalist politika, geleceği bugüne izdüşüren bir yaklaşımla hareket eder. Bir başka deyişle onun temeli, alternatif bir toplumsal ilişki biçimini geliştirmektir. Bu ilişki biçimi, egemen ilişki tarzına karşıt alternatif nüve olarak…
  15. AKP-MHP’li vekiller deyyusların ‘siyasi’ temsilcileri mi?
    Bu iktidara kar?? direni? anayasal bir hakt?r ve me?rudur. Ait oldu?u yere, tarihin çöplü?üne gönderilmesi ya?amsal oldu?u kadar art?k ahlaki bir sorundur. Fezlekesini yazman?n zaman? çoktan geçti bile.. ?nfaz yasas? koronavirüse…
  16. Cumhuriyeti mi, tasfiyesini mi kutluyorsunuz!
    Zira Cumhuriyetin ilkeleri, başta laik sistem, onun birincil uygulama alanı eğitimin akla ve bilime dayalı temelleri yok edilmiş durumda. Devlet aygıtları islamileştirilmiş, cumhuriyet ordusu, Son Suriye harekatının da gösterdiği gibi,…
  17. Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
    16 Ağustos 2011'de aramızdan ayrılan Mihri Belli'yi, devrimci eylemin önde gelen simalarından ve önderlerinden biri olarak anıyoruz.. Aşağıdaki yazı O'nun yoldaşlarından Mehmet Özgen'e ait. Özgen, bu yazıyı Mihri Belli'nin ardından 2012…
  18. Cumhur ittifakı değil Cürüm ittifakı
    Demokrasiye, özgürle?meye en çok ihtiyac? olanlar, elbetteki emekçi s?n?f ve katmanlard?r, kad?nlard?r.. Bu nedenle, Emek ve Kad?n Cephesi, anti-fa?ist mücadelenin, kürt halk?n?n da taleplerini kapsayan demokratik cumhuriyet mücadelesinin itici gücü olarak…
  19. İkili kriz: hem iktidar hem muhalefet
    Ortada giderek gerçekli?i su yüzüne ç?kmakta olan bir iktisadi kriz olmas?na, bunun da diktatörlü?ü beka endi?esine sürüklemesine ve toplumun her türlü hile ve bask?ya ra?men direncini sürdürüyor olmas?na kar??n, muhalefet…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…