Mesut Yılmaz 'Çiller Özel Örgütü'nü işaret ediyor!

Mehmet Cemal KAÇKARLI

24 Aralık 2011
Mesut Yılmaz 'Çiller Özel Örgütü'nü işaret ediyor!

Mesut Yılmaz, Çiller'e de örtülü ödenek suçlaması yöneltti. Yılmaz'ın açıklamaları "Çiller Özel Örgütü" iddialarını doğrular nitelikte olduğu gibi, "Sürecin açığa çıkması için ümidimi kaybettim. Tüm yapılanlar göstermelik" sözleriyle de ‘AKP-Cemaat'in kendi derin devletini kurduğu iddialarına da geçerlilik kazandırıyor.

Yılmaz, Bir Gün gazetesinden Enver Aysever'e şu açıklamaları yaptı:

"Susurluk raporu yeterli değildir. Yargı gereğini yapmadı. Ciddi soruşturma olmalıydı. Bana intikal etmeyen bilgiler olduğunu düşünüyorum. Bu rapor bir ipucudur. Mucizevi değildir. Savcılığa yolladım. Devlet sırrı dışındaki tüm bilgiler raporda var. Devlet sırrı olanlar Azerbaycan'da darbe girişimi, Yunanistan'a orman misillemesi gibi konular. Faili meçhuller için engel yok. Elkatmış ve Çarkın doğru söylemiyor. Kişisel hesaplaşma için konuşuyor Ayhan Çarkın. Eymür'ün ifadesi 15 yıl geç alındı. Sürecin açığa çıkması için ümidimi kaybettim. Tüm yapılanlar göstermelik. Topal cinayetini cumhurbaşkanına ilettim. Cumhurbaşkanı iki mektup yazdı Erbakan'a. Fakat gereğini yapmadı Erbakan. Devlet idaresinde dokunulmazlık olmaz. Sorumsuzluk olmaz. 12 Eylül'den sonra yurtdışında eylem yapanlar çağrıldı. Bu kişiler suçluydu. Onlara görev verildi. MİT'te Kutlu Savaş tehdit edildi. Ülke menfaati için değil, suçların üstü örtülsün diye."

 "Tüm başbakanlar görev süreleri bittiğinde bu fondaki paranın nasıl ve nerede kullanıldığını yeni gelen başbakana iletir. Ben de bu bilgiyi aktardım, benden öncekiler de bana aktardılar. Erbakan, Ecevit ve Demirel'de böyle oldu. Bir tek Tansu Hanım dönemine yönelik bilgiyi paylaşmadı. Bu konunun üstüne giderseniz koalisyona bitiririm, dedi. Ben de bitsin, dedim. Bu son oldu." (23 Aralık 2012/Birgün)

 Yılmaz, eski özel harekatçı Çarkın'ın, "Ömer Lütfi Topal cinayeti'nin perde arkasını Mesut Yılmaz biliyor elinde belgeler var" iddiasına Radikal'de (20.12.2011) şu yanıtı vermişti: "Bende olup da devlette olmayan bir belge, bilgi yok. Herkes birbirine ‘kazık atmak' için birtakım iddiaları ‘pehlivan tefrikası' gibi ortaya döküyor. İddiaların bir kısmının üzerinde yargı ciddiyetle durmalı. Şahsen ben yargının bunu yaptığına şu ana kadar tanık olmadım. Bugüne dek elimdeki bütün bilgileri paylaştım, bundan sonra da üzerime düşeni yaparım."

 Tarık Ümit'le ilgili de, "Tarık Ümit konusunda elimde bilgi olsa yargıyla paylaşırdım" diyen Yılmaz, Topal'ın ölümüyle ilgili iddiaya da şu yanıtı verdi: "Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun verdiği bilgileri, muhalefette olduğum dönemde, dönemin Cumhurbaşkanı'na (Süleyman Demirel) ilettim. Bu konuda bende olup yargıda olmayan tek bir bilgi yoktur" demişti.

 "Nasıl istihbaratçısın?"

Yılmaz Radikal'deki açıklamasında, yargının bütün gerçekleri ortaya çıkarabileceğine işaret etmiş ve şunları da söylemişti: "Maalesef bütün bilgiler bende yok. Bende olup, devlette olmayan bir bilgi yok. Bazı ciddi konuların da gereği yapılmıyor. Eymür geldi. Eyüp (Aşık) Bey de vardı. Yeşil'i sorduk. ‘Öldüğünü tahmin ediyoruz' dedi. Ben de ‘bu ne biçim şey, göreve almışsın, birlikte çalışmışsın, daha olup ölmediğini, öldüyse nasıl olduğunu bilmiyorsun. Nasıl istihbaratçısın' dedim. Bilgim bundan ibarettir."

 Azerbaycan darbesi

Susurluk Kazası'nın ardından ortaya dökülen kirli ilişkilerden biri de Azerbaycan'daki darbe girişimiyle ilgiliydi. İddiaya göre ‘derin devlet' Azerbaycan'da Haydar Aliyev'e karşı bir darbe girişimini kışkırttı ve destekledi. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, darbe girişiminden Aliyev'i haberdar ederek önlem almasını sağladı. Aliyev daha sonra Türkiye'ye geldiğinde Meclis Genel Kurulu'na seslenmiş ve darbe destekçiliği konusunda serzenişte bulunmuştu.

 Çiller Özel Örgütü

1993 yılında MGK'da alınan, PKK'ya karşı topyekün ve kesintisiz savaş kararı çerçevesinde  doğrudan dönemin başbakanı Tansu Çiller'e bağlı olarak oluşturulan gizli örgüt.  Karara göre güvenlik güçlerinin silahlı mücadelesi kesintisiz olarak sürecek ve aynı zamanda PKK'nın maddi gelir kapısının kapatılması için devletin tüm imkanları seferber edilecekti. MGK toplantısında MİT tarafından hazırlandığı dönemin Başbakanı Çiller'e verildiği iddia edilen bir listede PKK'lı olduğu belirtilen çeşitli kademelerdeki 940 memurun ve 67 Kürt işadamının isimleri olduğuna dair o günün basınında dile getirilmekteydi.

Yeraltı-dünyası ile ilişikileri olduğu yolunda Necdet Uruğ, Ünal Erkan ve Mehmet Ağar'ı hedef alan ünlü MİT Raporu basına sızınca, gelen tepkiler üzerine, 1988'de emekli edilen MİTçi Mehmet Eymür, Özer Uçuran Çiller ile kurduğu yakın ilişkiler sayesinde tekrar MİT'e döndü. Çiller, Turgut Özal döneminde oluşturulmaya çalışılan alternatif istihbarat örgütünün kadrolarını topluyordu. Eymür, operasyon yapma yetkisine sahip Kontr-terör dairesinin başına getirilirken, emekli Yarbay Korkut Eken'de Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı özel timlerin eğitimi ile görevlendirildi. Aynı tarihlerde, MİT Raporunda adı geçenlerden Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürü, Ünal Erkan Olağanüstü Hal Bölge Valisi, Nuri Gündeş ise Başbakanlık Özel Güvenlik Danışmanı olmuştu. Başbakan Tansu Çiller, 4 Kasım 1993'de basına yaptığı açıklamada şöyle diyordu: "Türkiye milis hareketine dönüşmüş ve yaygınlaşmış bir terör hareketiyle karşı karşıyadır. PKK'nın haraç aldığı işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, hesap soracağız".  Mehmet Eymür'ün yayınladığımız ifadesinde değindiği Kürt iş adamı ve siyasetçilerini kapsayan 40 kişilik ölüm listesi Çiller'in sözünü ettiği bu isimlerden oluşuyor. Elbette ki mesele bu listeyle sınırlı kalmadı. Kürt illerinde baskı ve devlet terörü tırmandırıldı. Binlerce köy ve onlarca kasaba yakılıp yıkıldı, milyonlarca insan yerinden yurdundan sürüldü. Hem sınır boyları, hem de iç kesimde kırsal alanlar önemli derecede boşaldı. Binlerce aydın, ve yurtsever yargısız infazlar ve "faili meçhul" cinayetlerle yok edildi. Dönemin Genelkurmay başkanı Doğan Güreş'in "düşük yoğunluklu" diye adlandırdığı kirli savaş, tahminlere göre 17 bin kişinin canına mal oldu. 1993-1997 yılları arasında sadece faili meçhul cinayetlerin sayısı 1310'dur.

Doğu Perinçek'in Susurluk Komisyonuna verdiği Rapor

Bugün Ergenekon yöneticisi olmakla suçlanan Perinçek TBMM Susurluk Komisyonuna verdiği raporda bu örgütün yapısı ve bağlantıları hakkında daha geniş bir içeriğe sahip. Rapor, Komisyonun özetlemesiyle şöyle:

"İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK Komisyonumuza gönderdiği 9 Aralık 1996 tarihli yazısının ekindeki (4) sahifelik Genel Çerçeve başlıklı yazısı, TBMM Başkanlığına yazılmış (15) sahifelik Mehmet AĞAR ve Tansu ÇİLLER hakkında suç duyurusu olduğunu iddia ettiği dilekçesi ve diğer eklerden oluşan toplam 183 sayfalık metin, 2 adet fotoğraf ve 40 sahifelik gazete kupürlerinin ve 26 Aralık 1996 tarihinde Komisyona sunduğu dilekçesi ve eklerinin incelenmesinde;

 DYP Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Tansu ÇİLLER'in başta MİT, Emniyet, Jitem, Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi devlet kurumlarının görevlileri olmak üzere mafya diye nitelenen bazı suç örgütlerinde yer almış kişilerden oluşan özel bir suç örgütünün kurulmasını azmettirdiği, bu örgütü eline geçirdiği, devlet olanakları ile beslediği, himaye edip, yönlendirdiği, bu örgütün ABD'nin CIA ve İsrail'in MOSSAD İstihbarat Örgütleriyle bağlantılı olduğu ve örgütün mensupları arasında ``Özel Büro'' diye anıldığı, ÇİLLER'in Özel Örgütü'nün halen bir tanıtım ajansı biçiminde faaliyet yürüttüğü; çok geniş bir coğrafyayı hedef aldığı; İstanbul, Ankara, İzmir, Washington ve Tel Aviv'de büroları olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri, Ülkücü Mafya, Emniyet Teşkilatı, Uyuşturucu silah ve nükleer madde mafyası ve MİT içerisinde uzantıları olduğu ve toplam (700) kişiden oluştuğunu başında (özellikle kendisinin yayınladığı Aydınlık isimli dergi) yer alan haber ve yorumlara dayandırarak İDDİA etmektedir. Bu iddiaya göre; örgütün lider kadrosu DYP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Tansu ÇİLLER ve eşi Özer ÇİLLER, Elazığ Milletvekili Mehmet AĞAR, MİT Müsteşar Yardımcısı ve Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet EYMÜR, Emniyet Genel Müdürlüğü Müşaviri Emekli Yarbay Korkut EKEN, Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim ŞAHİN, Ülkücü Mafya Şeflerinden Abdullah ÇATLI ve Alaattin ÇAKICI'dan meydana geldiği ileri sürülmektedir.

 İddiaya göre; örgütün Emniyet içindeki uzantısının başında Mehmet AĞAR yer almakta, örgütü onun müşaviri olan Korkut EKEN ``sevk ve idare'' etmektedir. Yine iddiaya göre; Örgütün MİT içindeki uzantısının başında ise; Kontr Terör Daire Başkanı Mehmet EYMÜR ve Tolga ATIK yer almaktadır.

 Çiller Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki uzantısının kanıtının ise;Kıdemli Piyade Yüzbaşı Hüseyin PEPEKAL ve yanındaki zabitler grubunun olduğu ve bu grubun Azerbaycan ve Kafkaslarda çeşitli tertip ve kışkırtmalarda bulunduğu iddia edilmektedir.

 ABD'nin Adana Konsolosu Elizabeth Shelton'un da bu özel örgüt faaliyetlerine katıldığı iddia edilmektedir.

 Doğu PERİNÇEK'in iddiasına göre; Çiller Özel Örgütünün 1995 Mart ayında Azerbaycan'da Haydar ALİYEV'e karşı darbe tertiplediği, İran ile savaş kışkırtması yaptığı, Çeçenistan'da provakasyon yaptığı ve Avrasya feribotunun kaçırılmasını tertip ettiği, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı ya da yapanlardan haraç aldığı, kamuoyuna mal olmuş olan Tarık ÜMİT, Asker SİMİTKO ve Lazım ESMAEİLİ cinayetlerini gerçekleştirdiği, nükleer madde kaçakçılığı yaptığı, Manukyana bombalı saldırıyı gerçekleştirip şoförü Mehmet Urhan'ı öldürdüğü iddia edilmektedir.

 Ayrıca; DYP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu ÇİLLER'in 1971'den beri ABD'nin Dışişleri Bakanlığına hizmet veren bir "çağrılı görevli'' öldüğü, Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref BİTLİS'i "Çekiç Güç'' denen ABD askeri biriminin suikastla öldürdüğü, bu suikasta ait CIA toplantısına ABD Adana Konsolosu Shelton ve yardımcısı S.Pevington, Çekiç Gücün ABD'li Komutanı Albay Naab, Ankara'dan bir Amerikan Askeri yetkilisi ve İzmir'den TUŞLOG'da görevli bir yüzbaşının katıldığı Doğu PERİNÇEK tarafından ileri sürülmektedir. (Ek:45)

 Mümtazer Türköne, Çiller Örgütü üyesi

Doğu Perinçek, daha sonra bu ifadesini genişleterek "Çiller Özel Örgütü" başlığı ile Cumhurbaşkanı Demirel'e, rapor olarak sundu. 1996′da hazırlanan bu Rapor'da, Amerika'nın örgütlediği gladyonun Türkiye yapılanmasının yöneticilerini, kaynaklarını ve işlediği suçları ayrıntılı şekilde işleniyor. Fethullah Gülen Cemaati'nin, Tansu Çiller'in kara para aklama işlerinde rol aldığı bu rapordaki bilgiler arasındaydı. Rapor "Çiller Özel Örgütü" adıyla kitaplaştırıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yönetimine  atadığı, Atatürk'e saldırılarıyla tanınan Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne de Çiller'e en yakın ekip içinde danışman olarak bilinir. Çiller'in Susurlukçular için söylediği "kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir" sözü Türköne'ye aitti. Doğu Perinçek'in anılan kitabında Çiller Özel Örgütü üyeleri arasında yer almakta.

Tansu Çiller'in bir başka danışmanı gazeteci Memduh Bayraktaroğlu ise Çiller'in kısa adı KGB olan Kamu Güvenliği Başkanlığı girişimi olduğunu, ancak Cumhurbaşkanı Demirel'in bunu veto ettiğini, CNN-Türk'te Cüneyt Özdemir'e şu sözlerle aktarıyor: ""Cumhurbaşkanı Demirel Tansu Çiller'e ‘Sen devlet içinde devlet mi kuruyorsun' diyerek ‘Seni camdan atarım' diyor. Bu bir dedikodu değil. Ama bu arada teşkilat kurulmuş, çalışanları resmi olarak maaş alıp memur olacakken, gayriresmi memur olmuşlar. Anlaşılan bu birim çalışmış. Gerisini Ayhan (Çarkın) anlatacak herhalde" Bayraktaroğlu "Çillerli Yıllarım" adli kitabında (2006) şu cümleyi kullanıyor: "Tansu Hanım'ın son üç yıldır (kitap 2006'da yayımlandı. D.A) süren suskunluğunun ve AKP Hükümeti'ne destek verişinin ardındaki sebeplerin çok iyi analiz edilmesi gerektiğini düşünüyorum" (T24.com, 27.09.2011)

 MİT Susurluk Raporunda Çiller Örgütü

Susurluk kazası öncesinde MİT müsteşarı Sönmez Köksal tarafından hazırlanan ve kazadan sonra yenilenip devlet yöneticilerine iletilen raporda, devlet içindeki yasadışı özel örgütlenmelerden bahsedilirken, "DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, bazı MİT ve emniyet mensupları ile ülkücülerin içerisinde yer aldığı Özel Suç Örgütü kurmuştur. Anılan örgüt mensuplarınca, kendi aralarında, özel büro olarak adlandırılan, Çiller Özel Örgütü, CIA ve MOSSAD ile bağlantılıdır" deniliyor.

"Örgütün Yapısı ve Kadrolarına İlişkin İddialar" için ise şöyle deniliyor:

"700 kişiden oluşan Özel Büro içerisinde; DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Özer Çiller, Mehmet Ağar, MİT Müsteşar Yardımcısı ve Kontr Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Emniyet Genel Müdürlüğü Müşaviri, Emekli Albay Korkut Eken, Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, ülkücü mafya şeflerinden Alaattin Çakıcı, Abdullah Çatlı bulunmaktadır." (Vikikaynak)

Eymür'ün Tansu Çiller'i ele veren ifadesi

Önceki günlerde yayınladığımız Eymür'ün ifadesi, Perinçek'in ve MİT'in Raporları paralelinde:

"Başbakan Tansu Çiller ile birlikte İsrail'e gittik. MOSSAD Başkanı ve heyeti ile görüşürken, Ağar'ın isteği ve Başbakan'ın talimatı ile toplantıdan çıkarıldık. İçeride sadece Çiller, Ağar ve İsrailli istihbaratçılar kaldı. Ne konuştuklarını bilmiyorum, ancak bu uygun bir davranış değildi."

Kozinoğlu Olayı

Çiller Özel Örgütü'nün bir NATO Gladyo örgütlenmesi olduğuna dair kuvvetli iddialar var. Bu örgütün yönetcilerinin değistiğini ama örgütün devam ettiğini, Ergenekon davası tertibinin de bu örgütün işi olduğunu iddia ediliyor. Ağar'ın korunması ve ÇillerÖzel Örgütühakkında devletin istihbarat birimlerinin raporları olmasına karşın gündeme gelmemesi bu iddiaları güçlendiriyor.

Bu iddialar yine önemli bir MİT yönetcisi Kaşif Kozinoğlu tarafından da adeta ifşa edildi. Odatv davasından tutuklanan Kozinoğlu'nun  ölümü üzerindeki sır perdesi kalkmış değil.Silivri Cezaevi Savcısı, görev ve yetki alanında olmamasına karşın Kozinoğlu'nun savunmasına el koydu. Gizlilik kararı aldırarak bu savunmayı avukatlarına bile vermediler Kozinoğlu öldürüleceğine dair şüphesi olduğu için, tedbir olarak 10 sayfalık el yazısı notlarını Aydınlık Gazetesine gönderdi. Gazete bu mektubu, orijinal kupürler eşliğinde yayımlamaya başlayınca dördüncü gününden sonra yayın yasağı konuldu. Gazete bu yasağı, mektubu özetlemeke suretiyle yayınlayarak bu yasağı deldi. Notlarında Mehmet Eymür'ün ABD'den Ergenekon tertibi için getirtildiğini söylüyor ki bu Çiller Özel Örgütü ile bugünkü yapılanma arasında bir süreklilik oldgünü gösteriyor.

Kozinoğlu'nun değindiği ana noktaları Merdan Yanardağ'ın yazısından aktarıyoruz:

 a- Ergenekon soruşturmalarının, ABD ve CIA'nın da desteğiyle, AKP-Cemaat iktidarının Polis istihbaratı ve Özel Görevli Mahkemeler (ÖĞM) marifetiyle hazırladığı bir komplo olduğunu ileri sürüyordu. Bu bilgi MİT ve Genelkurmay'da da bulunuyordu.

 b- Cemaatin devlet içinde sahip olduğu toplumu kuşatıcı nitelikteki gizli örgütlenmesinin, Polis ve Adliye'den sonra MİT'i ve Dışişleri Bakanlığı'nı da ele geçirmek üzere olduğunu belirtiyordu. Başta Türkik ülkeler olmak üzere, Asya'daki büyükelçiliklerin ve THY bürolarının önemli bölümünün Cemaatin karargahlarına dönüştüğünü yazıyordu.

 c- Cemaatin bu ülkelerdeki okullarının CIA'nın istasyonları gibi çalıştığını, Rusya ve Özbekistan'ın bu nedenle okulları kapattığını, Fethullah Gülen'in Amerikan istihbarat örgütleriyle doğrudan irtibatlı olduğunu açıklıyordu.

 d- Faili meçhul cinayetler soruşturmasında hafta başında gözaltına alınıp bırakılan MİT'in eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün, hükümet tarafından Ergenekon komplosunu hazırlamak için ABD'den Türkiye'ye getirtildiğini belirtiyordu. CIA bağlantısı bilinen Eymür'ün iktidar tarafından özel olarak korunduğunu ve Cemaatten ayda 50.000 dolar gibi çok yüksek ücret aldığını da yazan Kozinoğlu, Eymür'ün Ergenekon savcıları ile mutlaka her hafta görüştüğünü, bu görüşmelerin MİT'in kayıtlarında bulunduğunu açıklıyordu.

 e- Kozinoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarının İsviçre bankalarında 8 ayrı gizli hesabının olduğunu ve bu hesaplarda yaklaşık 800 milyon dolar para bulunduğunu ileri sürüyordu. Bu bilginin CIA ve Alman istihbarat örgütünün elinde de olduğunu ve bir baskı aracı olarak kullanıldığını bildiriyordu.

 f- Erdoğan'ın gizli hesap bilgilerinin kendisi dışında iki MİT yönetcisinde daha olduğunu da söyleyen Kozinoğlu, diğer iki yöneticinin hükümetle pazarlık yaparak anlaştıklarını ve yerlerini koruduklarını da belirtiyordu." (Kozinoğlu Olayı / 09-12-2011/ Yurtgazetesi.com)

Sonuç

Burada yaptığımız, Mesut Yılmaz'ın açıklamaları ışığında, yakın tarihte yaşanan olayları kısmen bir bütünlük içinde toparlama denemesi. Elbette ki tablo çok eksik. Ancak bu kadarı bile Çiller dönemiyle bugün arasında bir süreklilik olduğunu gösteriyor. Yalnızca figürler değişmiş. Bugünden baktığımızda, Çiller dönemi, bugünün iktidar yapılanması için bir hazırlık evresi olarak görünüyor. Benzerlik çok. Çiller'in yasal olarak kurmak istediği Kamu Güvenliği Başkamlığı (KGB), bugün Kamu Güvenliği Müsteşarlığı olarak var. Görevi aynı. O zamanaki gibi yine topyekün savaş gündemde. Kürt iş adamlarından siyaset kurumlarına, JiTEM'in yerini alan Özel Orduya kadar örgütlenme taktikeri de benzer..


 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. İkinci grup: Gelişimizde asker ve korucu muhalefeti vardı
    PKK'nin ikinci gerilla birliği çekilmelerinin neden uzadığını anlattı. --Çatışmaya girmemek için çok özen gösterdik --KCK'nin aldığı karar doğrultusunda 8 Mayıs'ta geri çekilmeye başlayan PKK'nin 2. gerilla birliği de bugün PKK'nin…
  2. Gürsel Tekin: 'Cihadçı terör örgütleri sınırda cirit atıyor'
    İKİ METROPOLİT ÇEÇEN CİHADÇILARIN ELİNDE - Türkiye sınırının tamamen denetimsiz bir hale getirildiğini belirten Tekin,"İki metropolitten 23 Nisan'dan bu yana haber yok. İşin acı yanı, Metropolitleri arayan soran da yok. Metropolitlerin…
  3. Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: 'El Kaide'yi Suriye'ye sen soktun'
    Allah'ın sana nasıl hitap edeceğine sen mi karar vereceksin --"Yabancı devletlerin ajanları Hatay'da cirit atıyor"--Sen Batı'nın Ortadoğu'daki güçlerinin taşeronusun. Taşerondan vatansever olmaz." "Ölen 51 vatandaşın sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır. Suriye'de…
  4. Mihraç Ural BBC’nin sorularını yanıtladı
    Ural, yapanlar kim olursa olsun bu eylemin İsrail ve yeni Osmanlıcılık anlayışıyla uyuştuğunu, saldırılarda İsrail istihbarat servisinin parmağı olduğunu söyledi.--Başbakan ve mahiyetinin mal bulmuş mağribi gibi, Reyhanlı katliamının faili olarak…
  5. Erdoğan: Muhaliflerin ilgisi yok (!)
    NE DİYECEK? VAR MI DİYECEK? -- Başbakan Erdoğan, Reyhanlı'daki bombalı saldırıya ilişkin gelişmelerin sorulması üzerine,  olayla ilgili ciddi ipuçları ve belgeler bulunduğunu, olayda kullanılan 2 minibüsün satın alındığı yerler ve…
  6. Amanoslar'da F-16 uçağı düştü!
    F-16 uçağının pilotunun en son "Atlıyorum" mesajı verdiği öğrenildiOsmaniye'nin Amanoslar Bölgesi'nde bir F-16 uçağı düştü. Pilotun kazadan önce atladığı öğrenildi. 5'inci Ana Jet Üs Komutanlığı'na ait bir F-16 uçağıyla Osmaniye'nin…
  7. Mihrac Ural iddiaları yanıtladı..
    "Şam ve Halep'te kanlı eylemlerin tetikçileri kimse, Reyhanlı'nın da tetikçileri onlardır: Türk istihbarat birimleri (MİT ve Emn. Gen. Mü.İstihbarat Dairesi) ve MOSSAD" --Reyhanlı'da onlarca sivil insanın katledildiği bombalı saldırılar ardından…
  8. Reyhanlı'daki O arabaya bağlı ceset nerde?
    BAKANLARIN SÖZÜNÜ DAHİ ETMEDİKLERİ ÇOK ÖNEMLİ AYRINTI! --Hükümetin 4 bakanının açıklamalarında inandırıcı bir yan yok, gerçekleri karartma çabasından başka. Aynı şeyi Antep katliamı için de yapmışlardı. Olaydan 45 dakika sonra…
  9. Bölgesel Savaşa bir adım daha
    Artık Suriye'de emperyalist müdahale ile yaratılan-tırmandırılan iç savaşın uluslararası düzeyde yeni bir soğuk savaşı geliştirdiği söylenebilir. Türkiye devleti, Suriye'de akan kanın ve emperyalist müdahalenin önemli bir parçasıdır Türk jetinin nasıl…
  10. CHP: Tüzüğün demokrtikleştirilmesi  ve ideolojik değişim
    Öncelikli mücadele, özgürlük mücadelesi olduğunda bu mücadelenin birleşenleriye ortak bir paydayı fiilen oluşturmaktan öte bir yol yoktur. "Cumhuriyetin kazanımları"na, özgürlükçü laikliğe sahip çıkacak güçler de başka bir yerde değildir. CHP'nin…
  11. Arap Baharı’ndan Türkiye Yazı’na
    Seçim sonrası döneme, CHP’nin risk alan (yemin etmeme) tavrı ve Emek-Özgürlük Bloku’nun boykotu ve dahası grup toplantılarını Diyarbakir’a taşıma kararı damga vuracak. Gergin bir seçim kampanyasının ardından beliren normalleşme havası…
  12. Kennedy Suikastinden Bin Ladin’e
    Amerika Birleşik Devletleri, El Kaide lideri Usame Bin Ladin’i, Pakistan'ın İslamabad kentinde düzenlediği "özel kuvvetler operasyonu" ile öldürdü. Ladin, başta 11 Eylül 2001'de İkiz Kulelere düzenlenen saldırılar olmak üzere tüm dünyada…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…