'Kobani gözaltılarının hedefi muhalefet ittifakını parçalamak'

27 Eylül 2020
'Kobani gözaltılarının hedefi muhalefet ittifakını parçalamak'

 HDP’li yöneticileri hedef alan Kobani gözaltıları, "neden şimdi" sorusunu gündeme taşıdı. Siyaset bilimcilere göre, Cumhur İttifakı karşısında muhalefet ittifakı güçlenme dönemine girdiği için bu gözaltılar gerçekleşti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014’teki Kobani eylemleriyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında HDP’lileri merkeze alan 82 kişilik gözaltı kararı alması Ankara’da dikkatleri bir kez daha Cumhur İttifakı’nın muhalefetle yaşadığı siyasi mücadeleye çevirdi.

Öyle ki 2014’teki Kobani olaylarının dönemin HDP yönetimince organize edildiğine ilişkin suçlamalar HDP’li vekillerin gözaltına alındığı 2016’da da vardı. Kobani eylemlerinin üstünden 6, soruşturmanın üstünden 4 yıl geçmesine karşın HDP’li siyasetçilere operasyon yapılması iktidardaki AKP-MHP ortaklığından kurulu Cumhur İttifakı’nın siyaset planlarına ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Gözaltı kararıyla ilgili Ankara merkezli 7 ilde operasyon yapılırken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı operasyonun ayrıntılarını bir basın açıklamasıyla duyurdu. Açıklamada, Kobani eylemleri sonrasında "nitelikli adam öldürme, adam öldürmeye teşebbüs, yağma" gibi suçlardan PKK yöneticileri ile kimi siyasi partililer hakkında soruşturma başlatıldığı, HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ hakkında tutuklama kararı verildiği hatırlatıldı.

Peki; neden şimdi neden böyle bir gözaltı kararı var? Öncelikle bu kararın nasıl alındığına bakalım.

HDP: 'Savcı, operasyondan bir hafta önce Erdoğan ile görüştü, talimat var'

Şatafatlı nişan balayının ardından Sheraton'daki düğün sonrası soluğu Saray'da alan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir hafta görüştüğüne dikkat çeken HDP'li Dede, "Bu tesadüf değil, talimat var” görüşünü dile getirdi.

Bianet'e konuşan Dede, şunları kaydetti:

"Dosyada açık hukuksuzluklar var. Mükerrer bir soruşturma, gözaltına alınan herkes daha önce ifadeye çağrıldı ve hepsi ifade verdi. Tekrar çağrılsalardı tekrar giderlerdi.

Gözaltına alınan isimlerden Nazmi Gür, avukat, avukatlık kanunun gereği, Baronun görevlendiği bir yönetim kurulu üyesi ve savcının arama işlemi süresince hazır bulunması gerekiyor. Savcı ve barodan kimse yok. Bu şekilde hukuksuz bir gözaltı süreci yapılıyor, hukuk öncelenmiyor.

Gizlilik kararı getirilmesi de bir diğer hukuksuzluk. Normalde gizlilik kararı, toplanmayan delillerin toplanması ve toplananların ise karartılmasını engellemek için getirilir. Savcı altı yıl sonra hangi delilleri topluyor ya da 6 yıl öncesine dair neyin karartılacağını düşünüyor. Altı yılda toplanan delil zaten toplanmıştır, delillerin karartılma ihtimali kalmamıştır. Bu açık hukuk ihlalidir."

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, gözaltı kararı sonrası yaptığı açıklamada, "Bu bir intikam operasyonudur" dedi ve 6-8 Ekim olaylarının sorumlusunun partisi olmadığını söyledi. Muhalefete "anti faşist bloka destek" çağrısı yapan Sancar, iktidarın HDP'den korktuğunu savundu ve "Kaybettikçe saldırıyorlar, saldırdıkça daha fazla kaybediyorlar" diye konuştu.

Pervin Buldan ise dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'ya seslenerek, "Artık gerçekleri kamuoyu ile paylaşın" dedi.

Davutoğlu, operasyona tepki gösterirken, "Bir taraftan sırf seçim kazanmak için kırmızı bültenle aranan terörist Osman Öcalan’ı devletin televizyonuna çıkartacaksın, öbür taraftan seçilmiş belediye başkanlarını ve siyasileri terör suçlamasıyla hapse atacaksın. Esas bu tutarsız tavır terör örgütünün ekmeğine yağ sürer" ifadesini kullandı.

Cumhuriyet yazarı Bursalı: Operasyon başladı. Asıl hedef İYİ Parti

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Bursalı, Kobani operasyonunu ve İYİ Parti'deki son gelişmelerini değerlendirdiği yazısında AKP'nin Millet İttifakı'nı dağıtmak için operasyon yürüttüğünü kaleme aldı. Bursalı şunları kaydetti:

İki başarı istiyorlar: Millet İttifakı içindeki İYİ Parti içini parçalamak, partiyi dağıtmak veya kendi saflarına çekmek... Bu amaçla operasyonu parti içinde de yürüttükleri açık. Hiçbir şekilde İYİ Parti, HDP’nin dışarıdan destek olduğu Millet İttifakı içinde yer almamalı!

Bursalı yazısını şöyle bitirdi:'' Nereye uzanabilir? İleride muhalefetteki tüm liderlere ve partilere yönelik maddeler var mı ajandalarında? İYİ Parti içinde amaçlarına ulaşabilirler mi, operasyon geri teper mi, erken seçimi hedefliyorlar mı..''.

(Bursalı'nın yazısı için TIKLA)

"Muhalefetin birleşmesini sabote ediyorlar"

Siyaset bilimci Prof. Baskın Oran’a göre HDP’ye dönük operasyonların ve gözaltı kararının tek hedefi "muhalefetin birleşmesi projesi". Oran, DW Türkçe'ye  AKP-MHP iktidarından kurulu Cumhur İttifakı’nın, muhalefetin birleşmesi için çaba harcayanların "üstüne gitmeye" karar verdiğini söylüyor. "Çünkü bu rejim zayıfladı. Böyle rejimler zayıfladıkça sertleşir" diyen Oran, "Muhalefetin birleşme projesini sabote etmek için geçmişi deştiler ve kapanmış dosyaları gündeme taşıdılar" değerlendirmesi yapıyor.

Oran’a göre İYİ Parti "Kürt karşıtı" ama CHP, Kürtlerin dışlandığı bir meclisin halk ve hukuk nezdinde kabul edilebilir olmayacağını kavramış durumda. Oran, gözaltına alınan HDP eski milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder ile Kars Belediyesi eş genel başkanı Ayhan Bilgen’in "Kürt-Türk empatisinin mimarlarından" olarak tanımlıyor ve "Bu isimlerin gözaltına alınması tamamen Kürt-Türk empatisini bozmayı, muhalefet birleşimini yoketmeyi hedefliyor" diyor.

"AYM kararı hiçe sayılıyor"

Aralık 2017’de Kobani olaylarından açılan soruşturmalar gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi (AYM), Selahattin Demirtaş’ın başvurusunu reddederken, Ayhan Bilgen yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ve 20 bin lira manevi tazminata hükmetmişti. Çünkü Bilgen, Kobani’yle ilgili karar alınan HDP yönetim kurulu toplantısına katılmamıştı.

AYM’nin bu kararını hatırlatan Siyaset Bilimci Burak Bilgehan Özpek, "Halen bu dava Türkiye’nin mevcut siyasetini etkileyecek şekilde kullanılıyor. Gözaltına alınanlar arasında bu davadan AYM kararıyla beraat etmiş olan Ayhan Bilgen’in olması da bunu gösteriyor. AYM, kararı hiçe sayılıyor" diyor.

Özpek, DW Türkçe’nin "neden şimdi" sorusuna "Görünen o ki Kobani hadiseleri Kürt siyasi hareketinin, HDP’nin hem siyasi pozisyonunu hem de onunla ittifak kurabilecek partilerin siyasi pozisyonularını belirlemek için kullanılan bir araca dönüştü. Dolayısıyla bu hadiseden daha çok bu hadiseye verilen tepkiler önem kazandı" yanıtını veriyor.

Gözaltılara CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapan Sezgin Tanrıkulu ile Tuncay Özkan’dan yükselen tepki dikkat çekti.

Tanrıkulu Twitter hesabından yaptığı paylaşımında "Aradan tam 6 yıl geçmiş, soruşturulmuş, ifade vermiş ve yargılanmışlar. Gözaltılar Saray’a düğün hediyesidir" tepkisini gösterdi.

Tuncay Özkan da Twitter’dan "Kars’ın seçilmiş belediye başkanı Ayhan Bilgen’den, RTÜK üyesi Ali Ürküt’e, Sırrı Süreyya Önder’e kadar yüzlerce insan uydurulmuş gerekçelerle zulm altına alınıyorsa bedeli ağır olur. Zalimler unutmasın, adalet er geç herkese lazım olur" mesajı verdi.

"Bir gecede nasıl delil bulundu"

Avukat Figen Çalıkuşu 6 yıldır devam eden bir soruşturmadan söz edildiğine dikkat çekiyor ve "Bir gecede nasıl bir delil bulundu da, 82 kişi için gözaltı kararı verildi. Bunu soruşturma ve kovuşturma tekniği bakımından değerlendirmek cidden zor" diyor.

Çalıkuşu, adalet sisteminde "hedef süre" uygulamasını sürekli öne çıkaran Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, 6 yıldır devam eden soruşturmanın hangi hedef süre kriterine girdiğini de açıklamasını istiyor. Çalıkuşu, "Hep söyledik; hukuk devleti olmaktan uzaklaşırsa bu ülke yönetilemez hale gelir. Siyaset insanları birbirine kırdırmak değil toplumsal barışı sağlamakla görevlidir" eleştirisi getiriyor.

Kobani olayları, IŞİD’in 2014’te Suriye-Türkiye sınırındaki Kobani’yi kuşatmasıyla Türkiye genelinde yüzlerce kişinin sokaklara çıkmasıyla başladı. Eylemciler, “Askeri yardım için Kobani’ye koridor açılmasını, Türkiye'nin Kobani'ye kara operasyonu yapmamasını” istedi. HDP ise IŞİD’in Kobani’ye girmesi üzerine 7 Ekim'de sokak eylemi çağrısı yaptı.

35 il ve 96 ilçede çıkan Kobani eylemlerinde 37 kişi hayatını kaybetti, 326’sı güvenlik görevlisi toplam 761 kişi de yaralandı. Kobani olayları sonrası, 2009 yılında Kürt sorununun çözümü için başlayan süreç de sona erdi. Olayların açığa kavuşturulmasını isteyen HDP’nin meclise verdiği soru önergeleri reddedildi.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…