'Biz bize yeteriz' kampanyasına tepki yağıyor

1 Nisan 2020
'Biz bize yeteriz' kampanyasına tepki yağıyor

AKP'li CB Erdoğan’ın koronavirüse karşı başlattığı "Biz bize yeteriz” bağış kampanyasına muhalefet ve demokratik kitle örgütleri sert tepki gösteriyor. Kampanya "Milletin cebine göz dikmekle" eleştiriliyor.

Koronavirüsle mücadelede 20 günü geride bırakan Türkiye’de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadele kapsamında başlattığı "Biz bize yeteriz" sloganlı bağış kampanyası siyasetin ve sokağın temel gündem maddesi oldu. Kampanyayı "halkın cebine göz dikmek" olarak gören muhalefet partileri, kampanyadan derhal vazgeçilmesi çağrısı yapıyor. İşçi sendikaları da hükümete "sosyal devlet nerede" sorusunu yöneltiyor.

Erdoğan, koronavirüsle mücadele kapsamında yaptığı son ulusa sesleniş konuşmasında kendisinin yedi maaşla destek verdiği "Biz bize yeteriz" bağış kampanyasına toplumun her kesiminden destek beklediğini duyurdu. Kampanyaya AKP ile cumhur ittifakı ortaklığı yürüten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli beş maaşla, 2020 bütçesi 11 buçuk milyar olduğu için sert tepki gören Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tek maaşla destek vereceğini duyurdu. Erdoğan’ın bu bağış kampanyasını CHP’li Ankara’da Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın "6 milyon Tek Yürek", CHP’li İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da "Birlikte Başaracağız" kampanyasının hemen ardından başlatması ise AKP ile CHP arasında "Koronavirüs gerilimi" olarak değerlendirildi. Belediyelerin yardım toplaması İçişleri Bakanı genelgesiyle engellendi.

Kılıçdaroğlu: Patronların şirketleri ya da kendi adlarına yaptıkları bağışlar vergiden düşecek

“Kurumlar ve şahıslar tarafından yapılacak bağışların tamamı hem de geriye dönük olarak vergiden düşürülecek. Böylece, fatura yine garibana çıkacak. Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. Maddesi 10 Eylül 2014 tarihinde değiştirildi. Bu kanunun 10. bendi şöyle: “Cumhurbaşkanı tarafından başlatılan yardım kampanyalarına, makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışların tamamı gelir vergisi matrahından düşülür.” Sormak lazım… Devleti yönetenler bağış kampanyası açıyorlar. O bağış kampanyasına katılan kişiler, geriye dönüp yaptıkları bağışların tamamını vergiden düşecekler. Erdoğan’ın bu düzenlemeden haberi var mı?”

Kılıçdaroğlu, yardım kampanyasına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi yardımların tamamının şirketler tarafından vergi matrahından düşüldüğünü ifade ederek “Aynı şekilde kanunun 6. maddesine göre patronların şirketleri ya da kendi adlarına yaptıkları bağışlar da vergiden düşecek. Örneğin A şirketi bağışta bulundu. Şirket bunu vergiden düşecek. Şirket sahibi kendi adına yatırdıysa o da vergiden düşecek” dedi.

"Sosyal devletin iflası"

CHP’li İstanbul milletvekili Ali Şeker, Erdoğan’ın başlattığı kampanyası "sosyal devletin iflası" olarak yorumladı. Şeker, "İşsizlik Fonu’nda biriken 100 milyar lira, deprem paraları, yedek akçe, 70 milyar dolarlık özelleştirme gelirleri şu anda yok. -Hesap verecek zamanım yok- diyenlerin yardım kampanyası başlatması sosyal devletin iflasının ilanıdır" diye konuştu.

Dünyada en çok ihale alan 10 müteahhitten beşinin Türkiye’de olduğunu anlatan Şeker, Türkiye’de yüzde bir oranındaki kesimin giderek zenginleşirken, bu kesimin halkın yüzde 99’luk kısmının vergilerini "servetlerine servet katmak için" kullandığını öne sürdü. Şeker, durum böyleyken koronavirüsle mücadele için Erdoğan’ın bağış kampanyası başlatmasına tepkisini "Halk açlıkla, hastalıkla, ölüm arasında sıkıştırılıyor. İşsizlikle, hastalık arasında sıkıştırılıyor. Bu devlet zayıflığının, devletin görevini yapmamasının halka ödettiği bedeldir" sözleriyle dile getiriyor.

"Türkiye’nin kefen parasını harcadılar"

İyi Parti’li Aytun Çıray, bağış kampanyasının "devletin milletin cebine göz dikmesinin açık örneği" olduğunu söylüyor. Çıray, "Yıllarca -itibardan tasarruf edilmez- diyerek saraylar yaptıranlar, israf edenler ve milletin parasını çarçur edenler, sözde yap-işlet-devlet formülleriyle binlerce, milyarlarca doları peşkeş çekenler Türkiye’nin kefen parasını da harcadıktan sonra şimdi dönüp milletin cebine göz diktiler" şeklinde konuştu.

Aytun Çıray - Ko-Vorsitzender der İYİ Partei

Çıray, koronavirüsle mücadele kapsamında Amerika’da devletin vatandaşın cebine para koyduğunu, İspanya ve Fransa’nın işten çıkarmaları yasakladığını, işsiz kalacaklara maaş garantisi verildiğini hatırlatıyor. Çıray, hükümetin para basması gerektiğini savunuyor ancak bu konuda da ciddi bir hazırlık yapılmadığının ortaya çıktığının anlaşıldığını söylüyor.

Çıray, "Eğer ille bir para toplamak istiyorlarsa önce bu yap-işlet-devret dedikleri şehir hastaneleri, köprüler ve yollarda çekilen peşkeşleri geriye alsınlar, hasta garantisini durdursunlar. Yoldan ve köprüden geçme garantisini durdursunlar. Bağış kampanyası Türkiye’nin itibarını dünyada yerle yeksan eden bir projedir ve derhal vazgeçilmelidir" diyor.

Çıray, devlet bütçesi olmadığı için belediyelerin bağış kampanyası düzenleyebileceğini ancak devletin bunu yapamayacağını savunuyor.

"Paralar saraylara, yandaşlara gitti"

Garo Paylan Türkei Abgeordneter HDP

HDP’li Garo Paylan, bağış kampanyasının akıl ve mantıkla açıklanamayacağını söylüyor. Paylan kampanyaya tepkisini "İnanılır gibi değil, bütün dünya devletleri vatandaşlarının hesabına para yatırırken Erdoğan televizyonlara çıkıp vatandaşlarımızdan devletin hesabına para yatırmasını istedi. İyi zamanda saraylara, yandaşlara, silahlara kaynakları ayırmasaydı Erdoğan bugün vatandaşlarımıza da IBAN verecek duruma düşmezdi" sözleriyle dile getiriyor. Paylan, kampanyanın derhal durdurulması için tepkilerini daha da sertleştireceklerini anlatıyor.

"Anayasa suçu"

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Yiğit, hükümetin "anayasal suç" işlediğini düşünüyor. "Anayasa’nın ikinci maddesinde karşılık bulan sosyal devlet ilkesi tamamen hiçe sayıldı" diyen Yiğit, depremler ve diğer felaketler sonrasında vatandaşlardan toplanan paraların ve vergilerin hesabının verilmediğini anlatıyor. Yiğit, "Neye itiraz edildiyse halk zapturapt altına alınmaya çalışıldı. İtiraz edenler hep tehdit edildi. Şimdi bu bağış neyin nesidir? Halk, ücretsiz izin beklerken, sağlığı tehlikedeyken kime ne bağışı yapılabilir. Anayasa suçu işleyenler bağış kampanyasından da vazgeçmelidir" çağrısı yapıyor.

"Kanal İstanbul iptal edilsin"

Türkei Arzu Çerkezoğlu

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, koronavirüsle mücadele sürecinde devletin "acil ve ertelenemez" görevinin bütün halkın sağlığını korumak, işini ve gelirini güvence altına olmak olduğunu söylüyor. Çerkezoğlu, İşsizlik Sigortası fonu kaynaklarının, devlet ve işveren desteğinin acilen değerlendirilmesi çağrısında bulunuyor.

Çerkezoğlu bağış kampanyası yerine yapılması gerekenleri de "Ayrıca kamu harcamaları açısından öncelikle gereksiz ve acil olmayan Kanal İstanbul gibi üzerinde toplumsal uzlaşmanın olmadığı projeler derhal iptal edilmelidir. Köprü, yol, havaalanı gibi ödeme garantili projelere, şirketlere yapılan ödemeler durdurulmalıdır. Bu süreçte devlet, yaratılan toplumsal değerin önemli bir kısmını elinde tutan kesimlere bu azınlıktan daha fazla kaynak toplamalıdır ve gerekirse merkez bankası kaynaklarına da başvurulmalıdır" diye sıralıyor.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…