Sağlık Bakanlığı ne yapıyor?

Türker ERTUNCAY

30 Haziran 2012
Sağlık Bakanlığı ne yapıyor?

Sağlık Bakanlığı "obeziteyle mücadele" kampanyası başlattı. İki temel sloganı var kampanyanın. 1) "Porsiyonları küçültmek." 2) Spor yapmak. Oysa obezite asıl olarak sağlıksız beslenme nedeniyle oluşur. Suçlu çok yemek değil, çok fast-food yemektir.

Bu soruyu okuyan pek çok okuyucu,"neler yapmıyor ki...." diyecektir. Bu yazıyla sınırlı olmak kaydıyla derdimiz, Bakanlığın başlattığı son kampanyayla ilgili. Sağlık Bakanlığı büyük şehirlerdeki reklam panolarında ve görsel medyadaki spotlarla "obeziteyle mücadele" kampanyası başlattı. İlk anda, kulağa ne hoş geliyor, değil mi? ABD başta olmak üzere birçok ülkede ciddi sağlık sorunlarının nedeni olan obeziteyle mücadele gerçekten önemli. Üstelik, bu kez "önleyici önlem " olması nedeniyle çok daha anlamlı.
Kampanyanın içi nasıl dolduruluyor? Kampanyanın etkinliği için buna bakmak gerek.

İki temel sloganı var kampanyanın. 1) "Porsiyonları küçültmek." 2) Spor yapmak. Alt sloganları ise, a) "günde 10.000 adım" b) "günde yarım saat yürüyüş" c) "Asansör yerine merdiven kullanmak." d) "aile hekimleri eliyle herkese ‘adım ölçer' dağıtılacakmış.

Bu iki temel slogana bakınca, Bakanlığın yaz mevsimi nedeniyle eğlenmeye çıktığını anlıyoruz. Amaç sahici bir şeyler yapmak değil.
Neden böyle düşünüyoruz?

1) Obezite asıl olarak sağlıksız beslenme nedeniyle oluşur. Suçlu çok yemek değil, çok fast-food yemektir. İki çeşit yemek söylüyoruz. Birincisi, çorba-mevsim sebzesi-bulgur pilavı ve beyaz olmamak kaydıyla ekmek. İkincisi, küçük bir hamburger veya tost, ya da pide / poğaça yahut çeyrek ekmek arası döner. Hangisi obeziteye davetiye çıkarmaktır? Hangisi sağlıksız beslenmedir? Az veya küçük olmasına karşın ikinci grup mu, yoksa birincisi mi?

Obeziteyle mücadele sağlıksız fast-food'tan geçer. Az da olsa, küçük de olsa, içindeki doymamış yağlar nedeniyle ayak üstü atıştırma sevdası obeziteye yol açar. Adı böyle konmadıktan sonra,"porsiyon küçültme" sözü havada kalır. İstediğiniz kadar çorba için, sebze yiyin bir şey olmaz. Az az da olsa "hazır gıda " tüketin, sonunuz sıkıntılı bir hayattır.

Gelelim spor konusuna...Ortalama bir adım uzunluğunu 50 cm olarak düşünürsek,10.000 adım 5 kilometre anlamına gelir. Çalışan bir insanın günde 5 kilometre yürümesi koşulları çok uygun değilse, biraz zordur. 5 kilometre, tempolu olmak kaydıyla 1 saatte yürünebilir. Temponuza bağlı olarak bu mesafeyi 1,5 - 2 saatte yürüyebilirsiniz. İnsanların çalışma saat ve koşullarını düşündüğümüzde, gerçekçi bir beklenti olmadığını görürüz. Zaten, hem 10.000 adım deyip hem de günde yarım saat yürüyüş demek, bu ikisinin farklı farklı şeyler olduğunu söylemektir. Yarım saatte 10.000 adım saatte yaklaşık 10 kilometre anlamına gelir ki, dünya rekoru bu alanda yaklaşık 38 dakikadır.

Gelelim "asansör yerine merdiven kullanma" önerisine. Eğer işiniz katlar arasında mekik dokumanızı gerektiriyorsa ya da gün boyu koşturmanız ve saatle yarışmanız gerekiyorsa, nasıl olacak bu işler? Bu da kulakta "hoş bir seda" olarak kalmaya mahkum! Peki,herkese dağıtılacak "adım ölçerleri" ne yapacağız? Sanırız, Sağlık Bakanlığı'ndan birileri "adım ölçer ithalatı" işine girdi. Ya da köşeyi burdan dönmeyi hesaplayan birilieri Bakanliğa böyle bir öneride bulundu. Memleket adım ölçer mezarlığına dönecek. Doğacak çevre kirliliğini düşünmek zorundayız çünkü adım ölçerler kimsenin bir işine yaramayacak. Evden otobüs durağına 100 adım+otobüsten vapura 200 adım+vapurdan tramvaya 500 adım gibi mi hesaplayacağız? Adımların günlük toplamı mı hesaplanacak? Merdiven çıkışlarını kaç adım olarak sayacağız?

Birileri bizimle dalga geçiyor ama bu arada kampanya tanıtımları için harcanan paralar da bizden gidiyor. Yoksa sağlık personelinden yapılan kesintilerden mi karşılanıyor bu bütçe? Böyle bir kampanya başlatırken hiç mi düşünmüyorsunuz "biz ne yapıyoruz" diye?
Ne olacak bu sağlığımızın durumu?????

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Ne Yapmamalı?
    Ne Yapmamalı?
    18 Temmuz 2014
    Cumhuriyet tarihinde ilk kez Cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Hayata sol’dan bakanlar, bu sürece çok zor koşullarda giriyoruz. Üzerimizden geçen 12 Eylül silindiri öyle genişmiş ki, hala ezmeye devam ediyor. Giderek bizi…
  2. Sezon geldi!!  Evlenenler, sünnet düğünleri..
    ALTIN TÜKETİMİNİ REDDEDİN! --Altın çıkarmak için doğayı tahrip ediyorlar: siyanür kullanarak geri dönülmez bir şekilde yıkıma uğratıyorlar. Siyanür kullanımını engellemek için doğaseverler dünyanın her köşesinde itiraz ediyorlar. Bu mücadaleye katılmak…
  3. Bir halk adamı daha linç ediliyor!
    Bu topraklar yüzyıllardır halk adamlarının yok edilmesine ya da linç edilmesine tanıklık etmektedir. Pir Sultanlar, Terzi Fikriler, Ahmet Kayalar bu topraklarda göz göre göre yokedilmişlerdir. Şimdi sıranın Dikili Belediye başkanı…
  4. Bütün Hackerlar birleşin, suyu kirleteni ifşa edin!
    Gecekondudan "TOKİ-kondu"ya, Camide VIP salonudan içme suyunun kirletilmesine "İleri Demokrasi cenneti"den kesitler "Devlet eliyle Türkiye'de camiler siyasete açılmıştır ve camiye de demokrasi gelmiştir. Camilerde herkesin eşit olmadığı devlet aracılığıyla ilan…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…