Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!

Selçuk Ş. POLAT

4 Ağustos 2016
Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!

İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri. Yani halkın %80’i.

15 Temmuz darbe girişiminden bu yana tam 20 gün geçti. Sanırım bu, yazımı yirminci defa güncellemem oluyor. Evet, bir devrim durumu var. Fakat bu devrim İran türü İslami bir devrim. Bizim Humeyni de Fetullah yerine R. T. Erdoğan.

Tespit edebildiğim kadarıyla ırkcı ulusalcılar, DSİP ve TKP 1920 dışındaki tüm sol ve Marksist gruplar 15 Temmuz olaylarıyla ilgili doğru tespitler ve tahliller yapmışlar. Buna CHP ve HDP’yi de katabiliriz. Fakat genel çözüm önerileri dışında hiçbirinde somut çözüm adımları yok. Örneğin:

Askeri ve sivil darbeye karşı ortak bir bildiri yayınlamak gibi vs.

Tespitleri özetlersek:

1-) Darbe, Fetocu denen gurubun da içinde olduğu askeri bir kalkışmaydı. Başarılı olsaydı bugün iktidarın yanında olanların tamamı o gün darbecileri destekleyecekti.

2-) Darbe girişiminin başarısızlığı, darbecilerin acemi olmasından değil kalkışmanın iktidar tarafından önceden bilinmesindendir.

3-) Darbecilere yapılan işkenceler, sokağa dökülen şeriatçıların varlığı ve yaptıkları kanlı eylemlere iktidarın göz yumması, demokrasi nöbeti adı altında gerici kitlelerin organizasyonu, OHAL’ın ilanıyla birlikte yapılan anti demokratik ve insan hakları ihlalleri, askeri ve sivil bürokraside ki tasfiyeler ve askeriyenin iktidara bağlanması vb. uygulamalar iktidarın SİVİL BİR DARDE yaptığının göstergeleridir.

Ben bu üç tespite şu 4 tespiti eklemek isterim:

4-) FETO adı verilen örgütü başına bela eden iktidarın kendisidir. İktidar, FETO adı verilen örgütle, onun gerici ve şeriatçı olduğundan değil, iktidarı için tehlikeli gördüğü için mücadele ediyor. Dolayısıyla 15 Temmuz Askeri kalkışması ile iktidarın mücadelesi hâkim sınıflar arasında ki klik savaşından başka bir şey değildir.

5-) HDP’yi dışlayan Erdoğan çizgisi, böylece anti Kürt politikasına devam edeceğinin işaretini vermiştir.

6-) CHP stepne rolünü fazla devam ettiremeyecek. Erdoğan’da yumuşama rolünü yakında bırakacak.

7-)Parlamenter sistem, darbe girişimi sonrası değişmiştir. Yeni olan, yarı başkanlık sistemi olup İslami Cumhuriyete geçiş iktidarıdır. Yeni rejim, T. C. Anayasasına, Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine aykırı hukuk dışı bir rejimdir.

Ülkemiz gerici, karşı-devrimle yüz yüzedir. Bundan kurtulmanın tek yolu; Kürt ulusunu da yanına alan Marksist Grupların tek bir çatı altında geçici de olsa toplanmasıdır. Orduyu güvence olarak gören laik ve çağdaş kesimlerin bu umudu sönmüştür. Güç olarak fakat doğru hedeflerle ortaya çıkmak, milyonları bulan bu kitleleri demokrasi cephesinde bir araya getirmek demektir. Nasıl ki mevcut iktidar, dış politikada 180 derecelik dönüşü yapabildi; iç politikada da yapabilmesi için muhalefetin gücünü göstermesi gerekir.

Buyrun demokrasiyi örmeye.

Yapılması gerekenler basit ve uygulanabilir şeylerdir. Sadece şişirilmiş grup egolarının patlatılması gerekiyor. 1979 İran’ını hatırlayın: egosu şişkin TUDEH (İran Komünist Partisi) Halkın Fedailerini, İslamcıları sivil kuruluş sanan şaşkın Halkın Fedaileri de TUDEH’i hiçe saydı. Halkın Mücahitlerini ise her ikisi de önemsemedi. Hizbullahçı İran Şiileri yani Humeyniciler ise, her üçünü de ciddiye alıp hepsinin kökünü kazıdı.

İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.

İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri. Yani halkın %80’i.

Öyleyse demokrasiyi nasıl öreceğiz ve neler yapmalıyız?

Tüm guruplar, çevreler, kişiler, yasal örgütler ve partiler (CHP’nin ve Ulusalcı hareketlerin tabanı ve HDP) bir araya gelerek şu kararları almalılar:

1-) Her bir örgütlü birleşen tehlike geçene kadar bir araya gelip ortak bir merkezi yönetim oluşturmalıdır.

2-) Tüm örgütlü birleşenler kendi bağımsız faaliyetlerine geçici olarak son vermelidir. Tüm çalışmalarını mevcut tehlikeyi gidermek üzerine kurmalıdırlar.

3-) Birleşenlerin destekleyeceği, savunacağı merkezi ve kitlesel bir gazete ve dijital ortam dâhil olmak üzere tv vb. medya organları yayına hazırlanmalıdır.

4-) Ortak amaç ve hedef; demokrasinin işleyişini sürekli hale getirmek ve Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisi doğrultusunda İnsan Hakları ve tüm diğer hakları ülkemizde tesis etmek ve İslami cumhuriyet adı altında ülkemize getirilmek istenen şeriat düzenini ve tehlikesini bertaraf etmektir.

5-) Yukarda ki amaç ve hedefler etrafında sadece grup, örgüt ve partiler değil platformlar, kişiler ve diğer yapılar da bunun içinde yer almalıdır.

6-) Böylesine bir birlik, kamuoyuna kendini, uluslararası destekleriyle birlikte ortak bir şekilde deklare etmelidir.

Tüm bu adımlar, solun kendi içinde ve karşılıklı ilişkilerinde var olan güvensizliği, moral bozukluğu ve sevgisizliği giderecek biricik yoldur.

Cezaevlerinde baskı ve şiddetin arttığı dönemlerde ortak komün ve ortak karar mekanizmaları kuran bir geleneğin devamıyız. Metrisi Metris yapan, askeri baskı aygıtını işlevsiz hale getiren işte bu yol ve yöntemlerdir. Belki zor ve meşakkatli fakat başarısı garanti biricik yoldur.

Bu yasal, haklı ve meşru mücadele yoluna ortak ve kitlesel olarak girmeyenler biat ve mevt olma yoluna girmek zorunda kalacaklarını bilmelidirler.

Solun ve demokratların gücü bugün için irticayı önleyecek güç ve kudrettedir. Yeter ki doğru amaç ve hedefler için uygun adımları atalım.

Eğer egolar patlatılmazsa zaten ırkçılık ve dinciliğin militarist güçleri egomuzu oluşturan beyinlerimizi patlatmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Tercih bizim!

Acele fakat telaşsız!

                                                                                          

 

 

 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  16. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  17. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  18. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…