'Barış süreci' şimdi başlıyor

Selçuk Ş. POLAT

3 Ağustos 2015
'Barış süreci' şimdi başlıyor

Barış Blok çalışması, benzer terkibiyle ülkenin her yerinde toplanmalı ve ortak hareket imkânına kavuşmalıdır. --SAVAŞA KARŞI BARIŞ, ÖLÜME KARŞI YAŞAM başlığı altında yapılan toplantıya CHP, HDP milletvekilleri, SDP, SYKP, Halkevleri; KESK, DİSK, Tabipler Odası, İHD, Mersin Kadın Platformu ve çok sayıda dernek temsilcisi katıldı..

AKP ilk kurulduğu günden itibaren ona ve politikasına -ulusal veya ‘solcu’ histerilerle değil araştırma ve incelemelerle mücadele eden, onun görüntülerine aldanmayan birisi olarak-, karşı çıkıp bu konuda sayısız tartışmalar yapmıştım. (Bu konuda merak edenler özgürmedya.org,  POLİTEZ.COM adreslerine bakabilir.) 31 Temmuz akşamı, eğitenler, üretenler, kadın ve de ötekileştirilmişlerden oluşan 70-80 kişilik sivil ve siyasi örgüt temsilcileriyle BARIŞ BLOKU oluşturmak için bir araya geldiğimizde bunları düşünüyordum..

SAVAŞA KARŞI BARIŞ, ÖLÜME KARŞI YAŞAM başlığı altında yapılan toplantı olağanüstü kalabalık ve de olağanüstü başarılıydı. Her şeyden önce iki CHP’Lİ Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak ile Aytuğ Atıcı toplantıya katılmış, CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar da yazılı mesaj göndermişti. HDP Millet Vekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve Çilem Küçükkeleş Öz de sözlü mesajla toplantıya katılmışlardı. Tüm bunların ötesinde toplantıyı başarılı ve umutvar yapan iki gelişmenin altını çizmeliyim.

Bunlardan biri, yıllardır beklediğim gelişmenin parlamentoda bir gün önce gerçekleşmiş olmasıydı. CHP ve HDP parlamentonun toplanmasında ortak hareket etmenin ötesinde, terör araştırması için verilen önergenin oylamasında da birlikte ellerini kaldırıyorlardı. Karşılarında ise 1950’lerin Vatan, 1970’lerin Milliyetçi Cephesi vardı. İşte tüm bunlar ülkemde taşların yerli yerine oturduğunun bir işaretiydi.

Taşlar yerine oturduğu içindir ki bizim yaptığımız toplantı da bu derece kalabalık ve başarılı olmuştu. Siz ülkenin herhangi bir yerinde HDP’nin başını çektiği Barış toplantılarına veya ‘Barış Süreci’ çalışmalarına bugüne kadar tek bir AKP’linin katıldığını gördünüz mü? Ya da siz hiçbir yerde ve zamanda sağcıların devrim yaptığını, ilerleme için çaba harcadığını, barış istediğini, tek kelimeyle insanca davrandıklarını gördünüz mü? İşte görüyorsunuz ki CHP ve HDP’nin anlık bir yakınlaşması bile tabanda karşılığını bulmuş; bırakın tek bir CHP’linin katılmasını, milletvekilleri ve CHP’li kitle örgüt temsilcileri ile de adeta toplantının en aktif ve sürükleyicisi olmuşlardı.

Bu da gösteriyordu ki yıllardır yürütülen ‘Barış Süreci’, daha önce ısrarla da söylediğim gibi bir aldatmacaydı ve boşa harcanmıştı; fakat belki de Kürtler açısından zorunlu bir çabaydı. Aynı şekilde CHP Kurmayının bu noktaya gelmesi de çok derin ve acı yaşanmışlıkların bir sonucuydu sanırım. CHP belki Sosyal-Demokrat bir parti olamamıştı ama şunu söyleyebilirim ki son günlerdeki bu tavrını istikrarlı bir şekilde sürdürebilirse şimdiden Gerçek Barış Süreci başlamıştır diyebiliriz.

İkinci gelişme ise daha da önemliydi. Toplantıda, yönetimin seçilmesi esas gündem konularından biriydi. Bunun için 11 kişilik kurum temsilcilerinden oluşan bu organın oluşumu için büyük bir çaba harcanıyordu. Toplantıyı yöneten KESK Yürütme Kurulu üyesi Yusuf Kaya, önerilen kurul üyelerinin tamamını listeye ekleyerek açıklamalar yapıyordu. Önerilen kurumlardan biride Halkların Demokratik Kongresi idi. Ama Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın çok yerinde uyarısıyla, önerilerini geri çeken HDP’li yoldaşları kutlamak gerekir. Eski diretmeler ve ‘biz bu işin sahibiyiz’ türünden üstünlük taslamaların yerini akıl ve mantığın ortak çizgisi yer almıştı bile.

Bütün bunlar da gösteriyordu ki, bu olumlu gelişmeler ve moral değerler sürdürülebilir kılındığı müddetçe ‘Barış Süreci’ doğru rayına oturmuş ve çözüm için gün sayabilecekti artık.

Sizlere toplantıdan enstantaneler sunarak bana göre tüm ülke satında benzer bir yol izlenmesi için oldukça örnek konuşmalar olduğunu göstermek isterim. 80 kişilik toplantıda çift konuşmaları saymazsak 18 kişi konuşmuştu. CHP Milletvekilleri Hüseyin Çamak ve Aytuğ Atıcı’nın bir gün önceki parlamentodaki oylamaya ve koalisyon görüşmelerine ilişkin verdikleri bilgiler önemli ve ilginçti. Daha da ön plana çıkan A. Atıcı’nın şu tespitleriydi: “Bu oluşumu önemsiyorum. Kafamızda soru işaretlerimiz ve çekincelerimiz olsa da yüreğinde insan sevgisi olan herkes burada olmalıdır… Savaş çıktığı anda hepimizin ayrım yapmadan kanı akacaktır…MHP’nin tavrı beni şaşırtmıyor…Fakat AKP MHP’den daha tehlikelidir… CHP’nin eksiklikleri oldu. Onu anlamaya çalışalım. CHP’yi dışlamayalım. Farklılıklarımızı değil birlikteliklerimizi öne çıkartalım…” Milletvekili Hüseyin Çamak da koalisyon görüşmelerinde önceliklerini ve dosyalar hazırlayıp görüşmelere gittikleri beş (5) konuyu sıraladı: 1. Kürt Sorunu, 2. Eğitim, 3. Ekonomi, 4. Sağlık ve 5.Dışişleri..

Konuşmacıların çoğunluğu her ne kadar bilinen siyasi gerçekleri tekrarlamış olsalar da onların içinden en çarpıcı açıklamalar yapıp öneriler sunan iki kişiden bahsetmek isterim. Konuşmacılardan sendikacı Sedat Başkara, savaşla kitlelerin çıkarları arasındaki ilişkiyi ortaya koymak gerektiğini belirtip somut tehlikeleri onlara anlatmanın yol ve yöntemlerini sıralıyordu: “Çevreyi ve halkı toplantılara katmalıyız. Örneğin ‘İşçiler Barışı Tartışıyor’ başlığıyla toplanıp onlara savaş ortamında sağlıklı sözleşmeler yapamayacaklarını ve çok şey kaybedeceklerini somut olarak anlatmalıyız. Savaşla birlikte üreticilerin mallarının ihraç edilemeyeceğini ve uğrayacakları zararları bir bir onlara göstermeliyiz…’

Diğer konuşmacı Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan da benzer bir yaklaşımla halkın, savaşın somut felaketini hissedecekleri örneği açıklıyordu: “Şu an ülkemizde çöp toplayan çocukların tamamı Suriyeli mültecilerin çocukları. Yani savaşın kurbanları. Ülkemizdeki savaşın tırmanmasıyla yakın bir gelecekte Avrupa'da çöp toplayanlar bizim çocuklarımız olabilir.”

Diğer konuşmacılar; toplantıyı yöneten Yusuf Kaya, Kadın Platformundan Özge yoldaş ve Yüksel Kapıkıran, İHD eski yöneticisi Ali Tanrıverdi, Bülent Şahan, SDP Mersin İl Başkanı Hakan Aktaş, Barış Bilgin, Ahmet Eren, Mezitli Alevi Derneği Başkanı Ferdi Koç, Karaduvar Bölgesinden Pakize Güler, Yazar ve Şair Adil Okay, HDP Mersin İl Başkanı Salman Günbat, Cuma Erci, Halkevlerinden Hüsamettin Su ve SYKP’nin (Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi) Mersin İl Başkanı Mustafa Göğüş. Tüm konuşmacılar öneriler ve yapılacak işlere dair olumlu görüşlerini açıklayarak toplantı olumlu bir havada tamamlandı.

Toplantının bitimiyle birlikte Barış Bloğu adına hareket edecek olan Yürütmedekiler kurumlar olarak açıklanmıştı: Türk-İş Mersin şubesi, Disk Mersin Şubesi, KESK Mersin şubesi, Tabipler Odası Mersin şubesi, Mersin Kadın Platformu, İHD Mersin şubesi, Alevi Dernekleri, Ondan Sonra İnisiyatifi, Doğu ve Güneydoğu hemşeriler Derneği, LGBT ve Göç-Der.

Toplantı da konuşmamışta olsam buradan yukarıda ki önerilere ek olarak (Toplantıya katılan Kerim -Avcıoğlu- hocamın da katkısıyla) önerilerimizi iletmek isterim:

1-) Barış Blok çalışması, benzer terkibiyle ülkenin her yerinde toplanmalı ve ortak hareket imkânına kavuşmalıdır. Bunun için gerekiyorsa yasal prosedür hazırlanmalıdır.

2-) Barış Bloğun ortak bir yayın organı mutlaka olmalı ve bunun için gerekli yol ve yöntemler belirlenmelidir.

3-) SİZE ÇOCUKLARIMIZI ÖLDÜRTMEYECEĞİZ! Temel sloganımız olmalıdır.

 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  19. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…