Umuttan gerçeğe..

Selçuk Ş. POLAT

7 Mayıs 2015
Umuttan gerçeğe..

1960'lı yılların başından itibaren Avrupa merkezli başlayıp tüm dünyayı kısa zamanda saracak olan anti-kapitalist içerikli etkin bir muhalefet, özellikle gençler arasında egemen olmaya başladı. İki kutuplu dünyada sosyalist deneyimlerin bir kazanımı olarak ortaya çıkan, emekçi sınıfların kapitalizm karşısındaki mücadelesi, duyarlı aydınların desteği ve devrimci gençlerin heyecanıyla büyük bir anlam kazanacaktı. İşte 60'lı yıllarda filizlenen ve kırk yıl boyunca da etkilerini sürdüren bu hareket tüm dünyada "68 Direnişi" olarak adlandırıldı. 

Ülkemizde ise,1960’lı yıllardan başlayarak gelişen öğrenci gençlik hareketi, giderek ülkenin yakıcı sorunlarıyla birleşip, anti-emperyalist, anti-faşist ve anti- şövenist bir isyana dönüşecekti. Altmışlı yılların başından başlayarak İşçilerin grev, işgal, direniş vb. eylemleri ve bunların getirdiği deneyim ve kazanımları da DİSK'in kuruluşunu beraberinde getirdi. Özerk ve özgür üniversitelerin sonucundaysa; kapitalizm ve emperyalizme karşı duran, emekten yana tavır koyan, devrimci birikimden beslenen ve ülkesinin kaderi için söz söyleme gayreti içinde olan, bilinçli bir gençlik kuşağı ortaya çıktı. İşte Türkiye'de de bu harekete, tıpkı dünyadaki diğer türdeşleri gibi "68 Direnişi" adı verildi. Öncelikle büyük kentlerde ortaya çıkan bu hareket, dalga dalga tüm Türkiye'yi sardı.

 Ancak egemen sınıflar için bu bilinçli kuşağın kabına sığmayan eylemleri tehdit edici varsayılarak, askeri darbeler bu hareketin önüne bir engel olarak çıkarıldı. "68 Kuşağı", önce 1971 Muhtırasında sonra da 12 Eylül Darbesinde emperyalizmin ve egemen ideolojilerin başlıca hedefi oldu. 68 Kuşağı, yetmişli ve seksenli yıllar boyunca idamlar, işkenceler, zorlu hapis koşulları ve her türlü maddi ve manevi baskıya maruz kalacaktı. Deniz-Hüseyin-Yusuf ve diğer arkadaşlarımız idamla yargılanmaya başladıklarında Mahir ve yoldaşları tüm zorluklara rağmen onları kurtarmak için çoktan yollara düşmüşlerdi bile. 30 Mart Kızıldere destanı böyle yazıldı. Zalimler yani kontr-gerilla güçleri, GG’ler(Güvenlik Güçleri) 10 yoldaşımızı katlettiler.

Onlar ne istemişti? Ülkenin topraklarından parsel mi? Ya da yolsuzluklardan pay mı? Hayır, onlar gencecik fidanların kırılmasını önlemek, onların idam edilmemeleri için seslerini yükselmek istemişlerdi. Onlar arkadaşlarının idamını durduramadan katledildiler. Üç fidanımız darağacında zalimlerin yüreklerine korku salarak tarihe mal oldular. Onlar bu gün hala aynı heyecan ve coşkuyla anılıyorsa bunun nedeni ölüme yolculuklarında ki dik duruşları ve şu sözleri nedeniyledir:

Deniz Gezmiş: " Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm- Leninizm. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği. Yaşasın İşçiler, köylüler. Kahrolsun emperyalizm"

Yusuf Aslan:  "Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm, ".

Hüseyin İnan: "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!".

Türkiye'de '68 Kuşağı' bugün, büyük zorluklar çekerek "Umuttan Gerçeğe 40 küsür Yıllık Bir Yolculuk" geçirdi. Ve bu yolculuk ne yazık ki bugünün kuşaklarının imgeleminde adeta bir masal gibi şekilleniyor. Bu kuşağın toplumsal anlamda yarattıkları ve sonrasında çektikleri acı, gerçekliği olmayan bir efsane anlatısı şeklinde genç kuşaklara aktarılıyor. Çünkü bu 40 küsür yıllık tarih, hâlâ yaşayan pek çok kahramanının belleğinde ve anılarında ancak bir sözlü kültür ürünü olarak saklı duruyor. Ne yazık ki bu tarihi yolculuğun hikâyesi, bugüne dek ciddi anlamda kayıt altına alınıp bugünün ve gelecek kuşakların belleklerine aktarılamadı. Ve bu tarihi gerçekliğin pek çok canlı tanığı, inadına aramızda yaşıyor.

 İşte tüm bunları göz önünde bulundurarak, "68 Kuşağı İnisiyatifi" tarihe karşı sorumluluğunu yerine getirmek adına, bir dizi etkinliğin organizasyonunu üstleniyor. Düzenlenen etkinliklerle, "68 Kuşağı"nın, umutla, heyecanla, onurla, acıyla harmanlanan anıları, sözlü kültürün uçuculuğundan kurtarılıp kayıt altına alınacak. Böylece genç kuşakların zihinlerinde masal gibi algılanan bu tarihi olgu, layık olduğu gerçeklik değerine kavuşturulmuş olacaktır. "68 Kuşağı"nın deneyimleri ve umutla örülü öykülülerine, genç kuşakların, hem bugün hem de yarın ihtiyacı olacaktır.

                                                                                            

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  19. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…