Hitler ve Mussolini'den Erdoğan'a

Rahmi Yıldırım

25 Şubat 2017
Hitler ve Mussolini'den Erdoğan'a

Almanya’da Hitler, 1933 seçiminde yüzde 34 ile hükümet kurduktan sonra Başbakanlık ile Cumhurbaşkanlığını birleştirmiş ve 1934 yılında referanduma sunmuştu. Türkiye’de Erdoğan, 2002 seçiminde yüzde 34 ile hükümet kurdu, bugün Hitler ile aynı yolun yolcusu.

Teşbihte hata olmaz deseler de, benzetmek gibi olmasın, Adolf Hitler Almanya’da nasıl tek adam oldu ve Almanya’yı nasıl yönettiyse Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’yi öyle yönetiyor.

* Örneğin, Almanya’da Hitler tek karar vericiydi, her şeyin en doğrusunu o biliyordu, en doğru kararı o veriyordu. Türkiye’de de her şeyin en doğrusunu Erdoğan biliyor, en doğru kararı tek başına da kalsa Erdoğan veriyor!

* Almanya’da Hitler’e führerlik yolunu savaş kahramanı Cumhurbaşkanı Hindenburg açmıştı. Alman sermayesinin tercihi de Hitler’den yanaydı. Türkiye’de Erdoğan’a reislik yolunu çok ama milliyetçi çok ülkücü Devlet Bahçeli açtı. Gerçi Devlet Bahçeli ne cumhurbaşkanı ne de savaş kahramanı, alelade bir faşist ama, olsun; Erdoğan’a reislik yolunu açtı ya, Hindenburg’tan da büyük adam demek ki!

* Almanya’da Hitler, 1933 seçiminde yüzde 34 ile hükümet kurduktan sonra Başbakanlık ile Cumhurbaşkanlığını birleştirmiş ve 1934 yılında referanduma sunmuştu. Türkiye’de Erdoğan, 2002 seçiminde yüzde 34 ile hükümet kurdu, bugün Hitler ile aynı yolun yolcusu.

* Almanya’da referandum öncesinde Komünist Parti parlamentodan atılmıştı, Türkiye’de referandum öncesinde HDP Meclis’ten atılıyor.

* Almanya’da gerek referandum gerekse tüm iktidarı süresince Hitler bütün muhalefeti terörist ilan etmişti. Türkiye’de Erdoğan ve şerikleri referandumu son İstiklal Harbi olarak görüyor, ana muhalefet partisi dahil HAYIR oyu verecek tüm muhalefeti terörist ilan ediyor.

* İtalya’da rahmetli Benito’nun karagömleklileri, Almanya’da Hitler’in SA’ları SS’leri vardı. Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ın eskiden “ne istediyse verdiği” FETÖ’sü, şimdilerde kefenlileri, eli palalı esnafı, SADAT’ı, Osmanlı Ocakları var.

* Hitler, führer olacağı referandumun hemen öncesinde 30 Haziran 1934’te yol arkadaşı SA’ları Uzun Bıçaklar Gecesi’nde kurşuna dizmişti. Türkiye’de Erdoğan, Uzun Çelik Kasalar ve tıka basa dolar dolu Ayakkabı Kutuları sabahından sonra yol arkadaşlarını kıymaya başladı; nihayet, 15 Temmuz’da “yol verilen” darbe girişimini “Allah’ın lütfu” saydı, eski yol arkadaşı FETÖ’yü tamamen defterden sildi.

* Hitler Almanya’sında Yahudilere, komünistlere ne gözle bakıldıysa, Erdoğan Türkiye’sinde Alevilere, Kürtlere, (affedersin!) gayrimüslim azınlıklara, komünistlere o gözle bakılıyor.

* Almanya’da Hitler, üniversitelerden akademisyenleri atıyordu; Erdoğan Türkiye’sinin üniversitelerinde ders verecek akademisyen kalmadı neredeyse. Güney Gönenç, “Karanlık Zamanların Şarkısı” adlı kitabında Hitler’in Almanya’dan kovduğu (Türkiye’ye iltica eden) akademisyenlerin öyküsünü anlatır. Erdoğan’ın üniversiteden kovduğu akademisyenlerin öyküsünü kim ne zaman yazar, kim bilir?

* Hitler Almanya’sında medya baskı altındaydı. Erdoğan Türkiye’sinde de medya baskı altında. Cezaevlerinde 100’den fazla gazeteci var, Erdoğan korkusuyla işten atılan gazeteci yazar sayısı binleri geçti. Patronlar bile rahat değil, telefonda Erdoğan’dan azar işiten medya patronu zırıl zırıl ağlıyor.

* Hitler Almanya’yı kararnamelerle yönetiyordu, Erdoğan Türkiye’yi fermanlarla yönetiyor.

* Hitler üstün ırktan söz ediyordu, Erdoğan’ın ‘ümmet-i hâkime’si var.

* Hitler sevgili üstün ırkının safiyeti ve ıslahı için üreme çiftlikleri kurmuştu; Erdoğan sevgili ümmetinin idamesi ve zaferi için her aileden en az üç (bazen beş) mü’min doğurmasını istiyor.

* Hitler üstün Alman ırkı için yaşam alanı istiyordu, Erdoğan Osmanlı hayalleri kuruyor.

* Hitler kendisi de ressam olmasına karşın, dünyanın sanat ve edebiyat mirasının önemli bir bölümünü “Entartete Kunst / Yoz Sanat” ilan etmiş, kimini yaktırmış, kimini yasaklamıştı. Erdoğan Hitler’den geri kalmadı; kitabı bombadan tehlikeli ilan etti, heykel sanatına düşmanlığını gizlemedi, halklar arasında kardeşleşme mesajı yüklü bir heykeli “ucube” diyerek yıktırdı. Daha neler neler!

Daha pek çok benzerlik sıralanabilir. Kısacası Hitler Almanya’yı hangi zihniyetle ve nasıl yönettiyse Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’yi öyle yönetiyor.

***

Elbette arada farklılıklar da var.

Örneğin, Hitler ressamdı, çok etkileyici bir hatipti; dahası eli kalem tutuyordu. “MeinKampf / Kavgam” adıyla dünya siyasi düşünceler tarihine geçmiş bir kitaba imza atmıştı. Kitabın arkasında koskoca Alman felsefesi ve edebiyatı vardır. Hitler bu tarihsel arka planda istismar edeceği fikirleri süzmüş, kendi ırkçı faşist siyasetini kurmuştu. Recep Tayip Erdoğan için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Doğru, O’nun da bir yeteneği var. Türkiye Futbol Federasyonu’na göre Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi sağbek oyuncusu! İETT futbol takımı tarihçesine göre de, futbol oynadığı tarihte arkadaşları arasında “İmam Beckenbauer” lakabını hak edecek kadar iyi top çeviriyormuş. Lakin çok iyi top çevirmesine karşın Hitler kadar başarılı bir hatip değil Erdoğan. Önünde yazılı bir metin olmadan etkili nutuk atamıyor.

Hulasa, Hitler olmak da o kadar kolay değil.

Benito Mussolini? Benito olabilir. Benito da iyi hatipti ama derli toplu politikası, ideolojisi, felsefesi yoktu. Çünkü sıradan faşist idi. O yüzden tarihte Hitler kadar önem kazanamadı. Erdoğan’ın ise her nutkunda dilinden düşürmediği, kökleri on dört asır öncesine uzanan inancı ve davası var. Dolayısıyla Benito’ya tur bindirir. Zaten Benito ateist olarak yola çıkmış, sonra sonra kendisini “Tanrı’nın Gönderdiği Adam” diye tanımlayacak kadar dindar bir Hıristiyan olmuştu ki, Tayyip Erdoğan’la kıyaslamak bile abestir. Tayyip Erdoğan, “Tanrının Gönderdiği Adam” değil, Düzce Milletvekili Fevai Arslan’ın ifadesiyle “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyan lider”.

Neyse, işgüzar bir savcıyı daha fazla sinirlendirmeden bu bahsi burada kapatalım!

***

Ne diyorduk? Adolf Hitler Almanya’yı hangi zihniyetle ve nasıl yönettiyse Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’yi öyle yönetiyor.

Bunda kuşku olmasa gerek. Esasen Erdoğan, Hitler tipi başkanlık istediğini bizzat itiraf etmişti. Suudi Arabistan’a yaptığı bilmem kaçıncı ziyaretten dönüşünde havaalanında basın toplantısı düzenlemişti. Gazetecilerin başkanlık rejimiyle ilgili sorusu üzerine aynen şöyle konuşmuştu:

Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şu anda bunun zaten dünyada örneği var. Yani Hitler Almanya’sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz. Başka ülkelerde de görürsünüz.”

Yaptığı benzetmenin münasebetsizliğini fark edince de “Yeter ki bütün mesele başkanlık sisteminin uygulamasında halkı rahatsız eden bir yapı olmasın” diye eklemişti.

Benzetme münasebetsizdi ama, Erdoğan yol yorgunluğuyla boş bulunup böyle bir şeyden söz etmemişti. Erdoğan’ı böyle konuşturan, Hitler’i Almanya’da tek adam haline getiren süreç ile kendisini Türkiye’de tek adam haline getiren sürecin neredeyse tıpa tıp aynı olmasıydı.

Hitler ve partisi, 1929 krizinin yol açtığı ekonomik sosyal siyasi kaos ortamında iktidara yürümüş, nihayet 1933 erken seçiminde yüzde 34 oyla birinci çıkmış, hükümeti kurmuştu. Erdoğan da 2001 krizinin ardından yapılan erken seçimde yüzde 34 oy ile hükümet kurdu.

Almanya’da ertesi yıl 1 Ağustos 1934’te 87 yaşındaki Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg ölüm döşeğindeyken, cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık makamını birleştiren ‘Alman İmparatorluğu Devlet Başkanı Yasası’nı imzaladı; 2 Ağustos’ta da öldü. 19 Ağustos 1934’te Hitler’in hem cumhurbaşkanı hem başbakan, yani führer olması için referandum yapıldı. Referandum kampanyası muhalefetin neredeyse yasaklandığı koşullarda gerçekleşti. Dönemin sosyal demokratları, komünistleri, liberalleri etkili olamadılar. Sandık başına giden 43 milyon 568 bin seçmenden 38 milyon 394 bini, yani yüzde 89’u Hitler’in “Führer” ilan edilmesi için oy kullandı. Sonrası malum...

***

Sonrası malumdur. Dua etmeli ki, akıbetleri benzemesin!

Bilinir ki, sözün tamamı arif olana saygısızlıktır, gevezeliktir. Dolayısıyla, Devlet Bahçeli’nin “Erdoğan yalan anıtıdır, riyakarlık abidesidir.  Erdoğan, artık tedaviye cevap vermeyecek klinik bir vakadır.” sözleri bu risalede nasıl bir yere konabilir? Yazar karar verememiştir. 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…