Ukrayna: İnsanlık Vahşetle Sınanıyor

Rahmi Yıldırım

25 Mart 2022
Ukrayna: İnsanlık Vahşetle Sınanıyor

Ukrayna’daki savaşta bir ay geride kaldı. Rusya’nın işgaliyle başlayan savaşın ne zaman nasıl biteceği öngörülemiyor. Kimin haklı kimin haksız olduğu sorusunun yanıtı, savaşa hangi pencereden hangi gözlükle bakıldığına bağlı. Savaşa emperyalist pencereler yerine işgale uğrayan ülke halkının, kadınların çocukların yaşlıların penceresinden bakılmalıdır.

Ukrayna’daki savaşta bir ay geride kaldı. Rusya’nın işgaliyle başlayan savaşın ne zaman nasıl biteceği öngörülemiyor. Ne zaman nasıl biterse bitsin, küresel ölçekte bir hesaplaşma olduğu için bu savaş askeri, kültürel, ekonomik ve ekolojik sonuçlarıyla dünyanın yakın geleceğini belirleyecek etkiye ve öneme sahip.

Her savaşta olduğu gibi Ukrayna’daki savaşta da insanlık (evrim tarihinde geride bırakmış olması gereken) vahşetle sınanıyor. En gelişmiş öldürme aletleri; katledilen kadınlar, erkekler, çocuklar, mülteciler; hayatın olağan akışında karşılaşsalar dost olacakken acımasızca birbirlerinin cellâdı ve kurbanı olan, birbirlerini öldürmekle resmen görevlendirilmiş, öldürmeyi meslek edinmiş insanlar; yakılan evler, sönen ocaklar, harabeye dönen kentler ve köyler, tahrip edilen doğa; ortak mutluluk için harcanacakken kül olan ekonomik olanaklar; nesilden nesile aktarılacak kin ve nefret, travmalar, kahramanlıklar, ihanetler; kutsanan ölüm ve asla bir daha geri gelmeyecek hayatlar...

SAVAŞIN SUÇLUSU KİM?

Sorunun yanıtı savaşa hangi pencereden hangi gözlükle bakıldığına bağlı. Marksist gözlükle bakıldığında görüleceği üzere, Rusya ile Ukrayna arasında görünse de aslında savaş, ABD’nin başını çektiği emperyalist blok ve onun savaş örgütü NATO ile emperyalist yayılmacı Rusya arasındadır. Daha kısa anlatımla savaş, kapitalistlerin emperyalistlerin savaşıdır.

Askeri işgali başlatması nedeniyle savaşın ilk sorumlusu hiç kuşkusuz Rusya’dır. Rusya lideri Vladimir Putin, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini ve Ukrayna’da Rusça konuşan azınlıklara baskıyı bahane ederek işgali başlattı. Putin, kendi kamuoyunda işgale destek bulmak için arkaik Çarlık Rusya’sı nostaljisiyle efsunlu Rusya milliyetçiliğini ateşledi; bunu yaparken de Sovyet devriminin lideri Lenin’e ağır hakaretler etti. Emperyal nostaljiyi tatmin hevesi veya NATO’nun genişlemesi elbette bahaneden ibarettir. İşgalin asıl nedeni, reel sosyalizmin enkazı üzerinde yükselen Rus kapitalizminin dünyayı yeniden paylaşma arzusudur.

Askeri savaşı başlatan taraf Rusya olsa da ABD’nin başını çektiği emperyalist blok ve onun savaş örgütü NATO da Ukrayna’daki vahşetten en az Rusya kadar sorumludur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ABD ve müttefiki Avrupa Birliği, zımni mutabakatların hilafına eski Sovyet cumhuriyetlerini, Polonya ve Romanya’yı NATO’ya katarak genişledi. Bununla yetinmeyen ABD, AB ve NATO Ukrayna’da “turuncu devrim” adı altında darbe yaptırdı, Ukraynalı faşistlere milyarlarca dolar akıttı. Faşistleşen Ukrayna devleti de ABD ve NATO’nun vaatlerine aldandı; AB’ye ve NATO’ya katılma hevesiyle solcular ve Rusça konuşan azınlık üzerindeki baskılarını arttırdı. Rus azınlık üzerindeki baskı, işgalin bahanelerinden biri oldu.

Özetle, ABD ve NATO’nun emperyalist genişlemesine Rusya aynı şekilde karşılık veriyor; taraflar kendi ülkelerindeki sermaye birikimi krizini, sömürüye ve yoksullaşmaya halkların tepkisini savaş yoluyla aşmaya çalışıyorlar. 

KİM HAKLI KİM HAKSIZ?

Bu sorunun yanıtı da hangi pencereden bakıldığına göre farklılaşır. 

Rusya’nın penceresinden bakıldığında ABD, AB ve NATO haksızdır. ABD, AB ve NATO’nun yayılmasına karşı Rusya kendi güvenliğini sağlama hakkına sahiptir…

ABD, AB ve NATO’nun penceresinden bakıldığında ise Rusya haksızdır. Rusya komşularını tehdit etmektedir, egemenlik haklarına saygılı davranmamaktadır…

Emperyalist pencereler yerine işgale uğrayan ülke halkının, kadınların çocukların yaşlıların penceresinden bakıldığında ise… 

Vahşetin asıl acısını Ukrayna halkları çekiyor. Çatışmalarda öldürülen askerlerin sivillerin sayısı binlerle ifade ediliyor. Canlarını kurtarmak için belki de hiç dönmemek üzere evlerini terk edenlerin sayısı da üç buçuk milyonu geçti. Oysa düne kadar kendi küçük veya büyük dünyalarında yuvarlanıp gidiyorlardı. Şimdi canlarını kurtarmış olsalar da yabancısı oldukları topraklarda hayat kavgası verecekler. Avrupalı sayılsalar da aşağılanacaklar, fazlalık olarak görülecekler, en pis işlere koşulacaklar, bir süre sonra da terk ettikleri yere dönmeleri istenecek. (Suriyeli ve Ukraynalı mülteciler arasında ayrım yapan ırkçıları yıldırımlar çarpsın, köpek balıkları parçalasın!)

Kaçabilenlerin durumu bu aşamada her şeye karşın iyi görünüyor. Ya kaçamayanlar? Hayat artık eskisi gibi değil. Sabah kahvaltının ardından işe gitmek, akşam eve dönmek, bir mekânda arkadaşlarla vakit öldürmek, sevdiğine sarılmak, çocuklarını torunlarını kucaklamak, parkta doğayı koklamak, sinemaya tiyatroya gitmek, caddeleri sokakları amaçsızca adımlamak… Hiçbiri yok artık. Hayat artık nereden ne zaman geleceği bilinmeyen bir kör kurşuna ya da şarapnel parçasına bağlı. Günlük alışveriş için marketteyken düşebilecek bir füze ile yanarak parçalanarak veya enkaz altında kalarak can vermek de var. En sevdiklerini gözlerinin önünde can verirken çaresizce izleyebilirler. Bir zırhlı araç her şeyi ezip geçebilir. Tam donanımlı asker kılıklı katiller silahlarını başlarına dayayıp her türlü kötülüğü yapabilirler. Her an eziyete, işkenceye, tecavüze maruz kalabilirler; rastgele üzerlerine yağacak mermi sağanağıyla toprağa düşebilirler…  

Nitekim bütün bu felaketlerin haberleri ABD, Avrupa ve Türkiye medya mecralarında izlenebiliyor, okunabiliyor. Oysa, çok yakın tarihte ABD ve Avrupalı müttefikleri Afganistan’a, Irak’a, Suriye’ye ölüm yağdırırken medya mecraları sivillerin trajedisine hiç yer vermiyorlardı. ABD ordusu Afganistan’a “Sonsuz Adalet”, Irak’a “Sonsuz Özgürlük”, Suriye’ye ikisini birden götürüyordu! Afganistan başkenti Kabil “bombaların ışıltısıyla” aydınlanıyordu; Irak’ın başkenti Bağdat “Noel ağacı gibi ışıl ışıl” parlıyordu… Sivillerin trajedisine gözlerini kapamanın ötesinde vahşeti böyle romantize ediyorlardı. Çünkü savaşı, halkların ve ezilenlerin pencerelerinden değil, mülkiyet olarak da ait oldukları emperyalist sermayenin pencerelerinden görüyorlardı.

***

SAVAŞ KARŞITLARI NE İSTİYOR?

İnsanın kendisine, hemcinsine, topluma ve doğaya yabancılaşmasının en vahşi pratiği olan savaş sadece Ukrayna’yı kana bulamıyor. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde mazlum halkların maruz kaldığı vahşetin diğer adresleri Suriye, Irak, Filistin, Afganistan, Libya, Yemen, Doğu Türkistan olarak sıralanıyor. Afrika’daki vahşet (gazeteci deyimiyle) haber değeri taşımıyor. Kendi ülkemizde kırk yıldır süren çatışma, resmi söylemde bir ara “düşük yoğunluklu savaş” olarak adlandırılmıştı; epeydir “terör” diye etiketleniyor.

Küresel veya bölgesel paylaşım savaşları cinayettir. Adları geçen coğrafyalardaki savaşlara olduğu kadar Ukrayna’daki işgale de karşı çıkmak vicdani ve ahlaki görevdir. Militarizm ve savaş karşıtları, sosyalistler komünistler, emperyalistler arası boğazlaşmanın tarafı olmazlar; tersine aşağıdaki asgari talepleri kararlılıkla savunurlar.

- Ukrayna’da derhal ateşkes ilan edilmeli, en kısa sürede barış sağlanmalı; Rusya birliklerini geri çekerek işgali sonlandırmalıdır.

- ABD, AB ve NATO, dünya halklarını kan ve göz yaşına boğan provokatif girişimlerine derhal son vermelidir.

- Halkların ve ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkına saygı gösterilmeli, nasıl yönetileceklerine halklar kendi özgür iradeleriyle karar vermelidir.

Ukrayna’da Zelensky’nin yasakladığı, Rusya’da Putin’in yer altına ittiği sosyalistlere komünistlere ve savaş karşıtlarına selam olsun!

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…