Boğaziçi'nde Kâbe Makyavelizmi

Rahmi Yıldırım

3 Şubat 2021
Boğaziçi'nde Kâbe Makyavelizmi

Ellerin Kabesi Var Benim Kabem İnsandır--Olan bitene bakıp şaşırmamak, sormamak mümkün değil. Bazı Müslümanlar neden bu denli kolay tahkir oluyorlar, kendilerini hakarete uğramış, rencide olmuş hissediyorlar?

Tahkir olmalarının bu defaki bahanesi, Boğaziçi Üniversitesi’nde açılan sergideki Kâbe kolajı. Boğaziçili öğrenciler ve öğretim üyeleri, üniversiteye kayyım rektör atanmasını protesto ediyorlar ya. Protestolar kapsamında, bazı öğrenciler yerleşke içerisinde sergi açmışlar. Sergilenen görseller arasında Kâbe resmi üzerinde şahmeran figürü olan bir kolaj da var. Kolajın köşelerinde de LGBTI simgeleri. Serginin görselleri yerleştirilirken bu kolaj bir süre yerde kalmış.

Yani kolajın çiğnenmesi, kirletilmesi, yırtılması söz konusu değil. Zaten kolajdan rencide olanlar (Pelikan Gelini hariç) böyle bir iddia ileri sürmüyorlar. Görseli hazırlayan kişi de hakaret kasıtlarının olmadığını, kadın düşmanlığına karşı Anadolu kadınlarının gizli direnişine dikkat çekmek istediklerini söylemiş. Ama dinlemek, anlamak isteyen kim? İhbarı üzerine AKP Genel Başkanı ve CHP Sözcüsü dahil, tahkir olmayan kalmadı. Toplu tahkir kampanyası haliyle sosyal lince dönüştü. Sonuçta, sergiyi düzenleyen öğrencilerden ikisi tutuklandı, ikisi adli denetim koşuluyla bırakıldı.

(Ara not: Sergiyi hazırlayan öğrenciler önce “halkın bir kesiminin dini değerlerini aşağılama” suçlamasıyla sorgulanmışlar. Bu suçlamanın tutuklama gerektirmediği fark edilince “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu uydurulmuş ve tutuklanmışlar.)

Öğrencilerin tutuklanması da tahkir olma furyasını önlemeye yetmedi. Hâlâ kendilerini hakarete uğramış hissediyorlar, kınamak için birbirleriyle yarışıyorlar; gençlik icabı galeyana gelenler meydanlarda protesto gösterileri yapıyorlar. İddianame tamamlanıp dava açıldığında tepkilerin nerelere varacağı tahmin bile edilemez. Amaç halkı kin ve düşmanlığa tahrik ise, o kolajı sergiye koyanlar değil, bunu bahane edip “kutsalımız Kâbe'ye saygısızlığa seyirci kalamayız” diye ortalığı ayağa kaldıran dinbazlar fazlasıyla başardılar. İktidar medyası kolajı kriminalize etmese, devlet adamı sanılan dinbazlar kolajın üstünde tepinmeseler, olay üniversite öğrencileri arasındaki tartışma olarak kalır, halk hiç de kin ve düşmanlığa tahrik edilmiş olmazdı.

***

Kadın düşmanlığına karşı Anadolu kadınlarının gizli direnişini vurgulamak için böyle karmaşık ve anlaşılması güç bir kolajı nasıl aklettiler, bilemiyorum. Böyle bir kolaj, Boğaziçi’nin haklı direnişine nasıl bir katkı sundu; o da muamma. Ama asıl sorun bu olmasa gerek. Asıl sorun, Müslümanlığı kimseye bırakmayan zevatın nasıl olup da bu denli kolay tahkir olabildiği.

Belki de aslında hiç de tahkir olmadılar; sadece hakarete uğramış, rencide olmuş göründüler. Çünkü, şimdi kolajın üstünde tepinenler, geçmişte gerçekten tahkir edici onca vukuat karşısında hiç de tahkir olmadılar. Örneğin, devlet büyüğü bir bakan (yani vezir), “Her cuma bir ayet sallıyorum. Google’a gir, Kur’an’da, atıyorum, kardeşlik, nankörlük, bilmemne, search yap hepsi çıkıyor. Oradan beğen bir tane salla gitsin. Bakara makara iyi!” dedi. Hiç de ortalığı karıştırmadılar. Tahkir olmadıkları gibi adamı büyükelçi bile yaptılar. 


Tokat’ın Zile ilçesinde Kur’an-ı Kerim motifli pasta kesildi, hiç de rencide olmadılar. Kur’an motifli pastayı Hıristiyanlar veya ateistler kesseler, neler olurdu neler? 

Üsküdar Belediyesi, ilçenin meydanına ‘Asr-ı Saadet’e Yolculuk’ adı altında Kâbe maketi yaptırdı. Biri bile çıkıp, “yapmayın etmeyin” demedi. Tahkir olmadılar ama ihrama girip çakma Kâbe’yi tavafa başlayan Avukat Cihat Duman’ı yaka paça gözaltına aldılar. (Kâbe’nin çakması oluyor da tavafın niye olmasın ey dindarlar?)

Asr-ı Saadet’te ve sonraki devirlerde Peygamber’in doğum günü kutlanmadığı halde, 1989 yılında Türkiye’de Kutlu Doğum Haftası adıyla bi’dat (yani sapkınlık) uyduruldu. Bunun sapkınlık olduğunun ayırdına ancak 15/16 Temmuz gecesi uyandılar(!)…

Tahkir olmadıkları nice başka sapkınlık örnekleri sıralanabilir. İşsizlik, aşsızlık, yolsuzluk, demokrasi yokluğundan tahrik olmadıkları gibi tarikat yurtlarındaki cinsel istismardan da nedense tahkir olmuyorlar. Bunca sapkınlıktan tahkir olmadıkları gibi, hiç sıkılmadan, “başörtülü kızlarımıza bacılarımıza saldırdılar”, “camiye ayakkabılarıyla girip bira içtiler”, “ezan okunurken slogan attılar”, “minareden Çav Bella çaldırdılar” gibi provokasyonlara girişebiliyorlar. Bununla kalmayıp, kendileri gibi inanmayanlara karşı hiç sıkılmadan Allahsız, Şia, Caferi, Yezidi, Zerdüşt, Alevi, ateist diyerek nefret suçu işleyebiliyorlar…

***

Nefret suçuna adeta bağımlılar, gerçek ya da uyduruk bir bahaneyle içlerindeki kini nefreti kusmadan duramıyorlar. İşte yine bir bahane buldular, “kutsalımız” diyerek bir kaşık suda fırtına koparıyorlar. Hakkaniyet ve tutarlılıktan bu denli uzaklaşabildiklerine göre Kâbe’yi gerçekten kutsal sayıp saymadıkları da belirsizdir. 

Dinler tarihine ne kadar aşinadırlar bilinmez ama, bilmeliler ki Müslümanların tamamı Kâbe’yi kutsal görmüyor. Dahası, Kâbe’ye kutsiyet atfetmeyenlerin başında Halife Ömer var. Halife Ömer’in bir tavaf sırasında Hacer-i Esved’e karşı “Biliyorum ki sen faydası ve zararı olmayan basit bir taşsın. Allah Resulü’nün seni öptüğünü görmeseydim seni öpmezdim” dediği İslam tarihi kaynaklarında kayıtlıdır.

Kâbe kolajı üzerinden “Ebabil kuşlarınca kafalarına taş yağdırılan Yemen Valisi Ebrehe ve askerleri” diyerek nefret kusarken nasıl bir efsaneye atıfta bulunduklarının farkında oldukları da kuşkuludur. Bu efsane, Kâbe’nin sahibi tarafından korunduğu efsanesidir ki, Kur’an’ı Kerim’in Fil Suresi’nde kayıtlıdır. Buna göre, MS 570 yılında Habeş generali Ebrehe Kâbe’yi yıkmak için harekete geçtiğinde, Peygamber’in dedesi Abdülmuttalip “Kâbe Allah’ın evidir, sahibi onu korur” diye uyarmış. Ebrehe aldırış etmemiş. Allah da (Kur’an’daki ifadesiyle) “balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar” gönderip Ebrehe’nin ordusunu helâk etmiş…

Bakara (Sığır/İnek) 125’inci ayette ve hadiste de Kâbe’nin Allah tarafından “güvenli sığınak” ilan edildiği, despotların ve zorbaların şerrinden koruduğu vurgulanmış.

Gelgelelim Kur’an’da ve hadisi şerifte vurgulanan “mucize” ve “güvenli sığınak” vaadi, Ebrehe saldırısından sonraki yıllarda gerçekleşmemiş; sahibi Kâbe’yi korumamış. Emevi halifeleri Yezid ve Abdülmelik’in emirleriyle Kâbe iki kez mancınık atışlarıyla yerle bir edilmiş; bu arada Hacer-i Esved tuzla buz olmuş.

Kâbe’nin sahibi, MS 929 yılında Abbasi halifelerine isyan eden Karmatilerin kuşatmasında da evini korumamış. Karmati komutanı hacıları öldürüp Zemzem kuyusuna doldurmuş, Hacer-i Esved’i de söküp götürmüş. Hacer-i Esved, 22 yıl sonra Fatımi hükümdarı Mansur’un ricasıyla iade edilmiş.

Kâbe sonraki tarihlerde de Müslümanlar arası savaşlarda saldırıya uğramış; “güvenli sığınak” ilanına karşılık, binlerce hacı bu saldırılarda can vermiş…

Yanisi o ki, ne Kâbe iddia ettikleri kadar kutsal ne de Kâbe kolajı ile Anadolu kadınlarının gizli direnişini vurgulamak isteyen öğrenciler kutsala hakaret ettiler. Olan biten, “zengine han hamam servet, bu dünyada cennet / çalışana yoksula din diyanet, öbür dünyada cennet” siyaseti güden dinbazların Kâbe motifli kolaj bahanesiyle ortalığı karıştırmalarından ibaret.

Yanisi o ki, Kâbe motifli kolaj bahanesiyle ortalığı karıştıranlar aslında gerçekten tahkir olmadılar; TCK’de tanımlanan suçu işlediler, işliyorlar. Yani dini istismar suçu.

Dini istismar suçuna ve sade bir Kâbe kolajından tahkir olmaya sınır çizilemez. “Ellerin Kâbesi var, benim Kâbem insandır; Kuran da kurtaran da” deyişinden bile tahkir olabilirler.

Tanrı bu hastalıklı zihniyetin şerrinden memleketi korusun, âmin!

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…