Çıplak Aramanın Tüzüğü

Rahmi Yıldırım

24 Aralık 2020
Çıplak Aramanın Tüzüğü

Çıplaklık zulmü insanlık tarihi kadar eskidir. O kadar geriye gitmeye ne hacet! Vahşi kapitalizmin darbesi 12 Eylül’ün üzerinden 40 yıl geçti, yine çıplaklık zulmü konuşuluyor. Hem de başörtüsünü hem ibadet, hem siyaset, hem de özgürlük belleyenlerin iktidarında.

İnsan denilen mahluk nasıl da zalim, nasıl da vahşi; özellikle kendi türüne kendi hemcinsine karşı. 

Bu vahşet ve zalimlik çok çeşitli şekillerde olabiliyor. İşkence, cinayet, tecavüz insanın insana zulmünün akla ilk gelenleri. Son günlerde insanın insana zulmünün çok bilinmeyen bir türü de konuşulur hale geldi. Bazı polis ve cezaevi uygulamalarında insanların soyundurularak arandıklarına ilişkin haberler, insan tabiatındaki vahşiliğin nerelere varabileceğini bir kere daha gösterdi.

Bir kere daha gösterdi diyorum; çünkü (en azından benim için) yeni bir şey değil. 12 Eylül 1980 darbesi döneminde gözaltına alınan 650 bin dolayında insan çırıl çıplak işkence tezgâhlarına yatırıldılar. Kürt illerindeki köy baskınlarında erkekler çırıl çıplak soyularak hakaretlere uğradılar. Diyarbakır cezaevinde erkek tutsaklar, cinsel organlarından birbirlerine bağlanıp trencilik oynamaya, birbirlerinin ağzına işemeye, birbirlerinin kıçına yakılmış sigara sokup sönmesini beklemeye zorlandılar. Bunca zulüm arasında çıplaklık ayrıntı gibiydi.

Zulüm Diyarbakır cezaeviyle sınırlı değildi. Ülkenin diğer cezaevlerinde ve sorgu merkezlerinde de zulüm kol geziyordu. Tutuklu ve hükümlülere eziyet etmemek karşılığında mahpus yakınlarından rüşvet alan cezaevi komutanları vardı. İdam cezası vermemek karşılığında sanık yakınlarından rüşvet sızdıran yargıçlar türemişti. Teğmen Ömer Yazgan, rüşvetçi hâkimin kararıyla asılmıştı. Darbe, her şeyin piyasalaştırıldığı neoliberal kapitalizmin darbesiydi; insan hayatı ve işkence görmeme hakkı da pazara düşmüştü. Bunca zulüm arasında çıplaklık ayrıntı gibiydi. 

Ayrıntı gibiydi çıplak arama ve teşhir. Metris cezaevinde duruşmaya, avukat veya ziyaretçi görüşüne, revire gidiş gelişlerin olmazsa olmazıydı çıplaklık. Fonda Müşerref Akay ve İbrahim Tatlıses’in pespaye şarkıları türküleri eşliğinde soyunmaya zorluyorlardı. Soyunmayı kabul etmeyenleri dayaktan geçirip koğuşa sokuyorlar; ziyaretçilere ve avukatlara, kendimizin çıkmak istemediğimiz yalanını söylüyorlardı. Mahkemeye çıkarmaları gerektiğinde ise zorla soyuyorlardı. Soymakla kalmıyorlar, vücut derinliklerine de el atıyorlardı. Elbette direniyorduk zulme. 

Çıplaklık zulmü kadın tutsakları da kapsıyordu. Barış Davası sanıkları arasında, yaşı 60’ı geçmiş (İstanbul Belediye Başkanı Ahmet Isvan’ın eşi) Reha Isvan da vardı. Reha Isvan, bu ahlaksızlığı şöyle anlatmıştı:

Beni ilk soyacakları gün polis odasında en az sekiz kişi vardı, polis ve gardiyan. Arama bahane. Görüşe çıkarken ve dönerken arıyorlar. Beni bir günde altı kez soydular. Ama görüşte önü iki camlı kutu gibi bir şeyin içine giriyorsunuz. Oradan telefonla diyelim eşinle konuşuyorsun. Arkanda askerler var. Görüşmecinle aranda iki kat camdan başka demir parmaklık var. Bir yanda polis de telefonu dinliyor. Tüm telefonlar dışarıda bir komisere bağlı. Her an kesebilirler konuşmayı. Yani kısaca, görüşmede, karşındakiyle en ufak bir temas olanağı yok. Bu görüşten sonra yine polis odasına alınıp ‘soyun’ diyorlar. Bana ilk ‘soyun’ dediklerinde şöyle düşündüm: Amaçları tepkimi görmek. Öfkelenip direneceğim, onlar da zapta geçirecekler. Odadakilere bakıp güldüm. ‘Tam striptiz yapılacak hava ama müzik uygun değil’ dedim. Çünkü hoparlörde arabesk çalıyordu. Çok seviyorlar arabesk müziği. ‘Hafif batı müziğiyle daha iyi olur’ dedim. ‘Nereye kadar isterseniz soyunayım. Çünkü benim için hiçbir anlamı yok’ dedim. Bu bana hakaret gibi gelmiyor. Gençlerin buna tepki göstermelerini anlıyorum, saygı duyuyorum. Ama 60 yaşında bir kadın soyunsa ne olur, soyunmasa ne olur?..” (Milliyet, 24 Şubat 1986.)

***

Aradan onca yıl geçmiş, yine çıplaklık zulmü konuşuluyor. TBMM’deki bütçe görüşmelerinde HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu “Uşak’ta gözaltına alınan 30 üniversite öğrencisi kadının çıplak aramaya maruz bırakıldığı” iddiasını gündeme getiriyor. İktidar partisi AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Gergerlioğlu’nu Meclis’i terörize etmekle suçluyor, “Çıplak arama yoktur; ne münasebet çıplak arama, hem de bahsettiği kadınlar mütedeyyin kadınlar” diye karşılık veriyor. 

Uşak Emniyeti, Milletvekili Gergerlioğlu hakkında suç duyurusunda bulunmuş; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da çıplak arama zulmünü teşhir edenler hakkında soruşturma başlatmış. Şaşırtıcı değil bu tepkiler. 12 Eylül darbecileri de işkence haberlerini yalanlıyorlar, “İşkence resmi politikamız değildir” diyorlardı. İşkencenin resmi politika sayılması için illa anayasada veya yasalarda düzenlenmiş olması gerekirmiş, işkenceyi resmi politika olarak benimseyen devlet varmış gibi, kendilerince hokkabazlık yapıyorlardı.

Özlem Zengin’in 12 Eylül faşistlerinden miras yalanlamasıyla çıplak arama zulmü örtülmüş olmuyor elbette. Çıplak arananlar konuşuyor, Gezi Parkı davasında beraat eden TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube yöneticilerinden Mücella Yapıcı anlatıyor: “Çıplak arama yok öyle mi? Siz de hiç utanma arlanma yok mu? Bir parkı savundum diye beni 60 yaşımda aşağılayıcı bir şekilde çıplak aramaya maruz bıraktınız ve bunu başka kadınlar yaşamasın diye açık açık ifşa etmek zorunda kaldım...Açtığım dava hâlâ devam ediyor...Susun bari...

Sadece Mücella Yapıcı ve Uşak’taki üniversite öğrencileri çıplak aranmadılar. AKP iktidarı döneminde çıplak aramaya ilişkin nice haberler ekranları ve sayfaları kapladı. 

***

Bu anlatımlar, bu yalanlamalar bir yana, arama motoru google’a “çıplak arama mevzuat tüzük yönetmelik” diye yazın, görün karşınıza ne çıkar!

İlk olarak, “TC Cumhurbaşkanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi” başlıklı sayfa açılır. Bu sayfada “CEZA İNFAZ KURUMLARININ YÖNETİMİ İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA TÜZÜK” vardır. 

Bu tüzük 20 Mart 2006 tarihlidir; yani Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılmıştır.

Bu tüzüğün “Arama, güvenlik tatbikatı ve sayım” başlıklı 46’ncı maddesinde çıplak aramanın nasıl yapılacağı, beden çukurlarına nasıl müdahale edileceği anlatılmaktadır. 

Bu tüzük, 29 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla yayımlanan yönetmelikle ayrıntılandırılmıştır. Ayrıntılarını ben aktarmayayım; merak eden, zahmet edip google’a sorsun lütfen! 

Bilinsin ki, işkence resmi politika olarak düzenlenmemiş olsa da, bir çeşit işkence olan çıplak arama resmi politikadır!!! Resmi politikada çıplak aramaya detaylı arama da deniliyor!

***

Çıplaklık zulmü insanlık tarihi kadar eskidir. O kadar geriye gitmeye ne hacet! Vahşi kapitalizmin darbesi 12 Eylül’ün üzerinden 40 yıl geçti, yine çıplaklık zulmü konuşuluyor. Hem de başörtüsünü hem ibadet, hem siyaset, hem de özgürlük belleyenlerin iktidarında.

Örtünmek, başını örtmekten çok daha eskidir, insanın tarihiyle başlar. Teolojiye göre cennette örtünme yok. Cennetin ilk sakinleri Adem ile Havva örtünmüyorlardı, utanç nedir bilmiyorlardı. Ne zaman ki cennetten kovuldular, çıplak olduklarını fark edince utançtan ilk önce örtünmek istediler, incir yaprağıyla örtündüler.

O gündür bugündür, insan hep örtülü olmak istiyor, özellikle avret yerlerini saklıyor. Hatta örtünmeyi abartan Müslüman kadınlar, saçlarının görünmesine bile tahammül edemiyorlar; “Baş kesilir, o zaman açılır” diyorlar. 

Ve bugün, başını örtmeyi ibadet, siyaset ve özgürlük sayanların iktidarında çoğunlukla başörtülü kadınlar çıplak aramaya maruz kaldıklarını ifşa ediyorlar. 

Bu ne yaman çelişkidir? 

Bu ne zalimliktir?

Hiç mi utanmazlar?

Dünyevi iktidar ve çıkar, bu kadar mı tatlıdır?

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…