Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak

Rahmi Yıldırım

10 Aralık 2020
Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak

Tank Palet Fabrikası’yla ilgili tartışmanın seyrine düzeyine bakıp ülkenin bugünü ve geleceği adına endişelenmemek mümkün değil. Bir konu ancak bu kadar saptırılır, olayın aslı kamuoyundan ancak bu kadar gizlenir ve bir tartışmada düzey ancak bu kadar düşer.

Tartışmanın düştüğü düzeyi biliyorsunuz. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, bir televizyon programında, Sakarya Arifiye’deki Tank Palet Fabrikası’nın “50 milyon dolarlık yatırım ihtiyacı” nedeniyle Katar’a satılmasını eleştirirken, “Cumhuriyet tarihinde ilk kez devletin ordusu Katar’a satılmış” dedi. Ali Mahir Başarır daha sözünü bitirir bitirmez fabrikanın Katar’a satılmasını kastettiğini söyledi ama işitmediği laf, uğramadığı hakaret kalmadı. AKP Genel Başkanı’ndan başlayarak iktidarın her kademedeki yetkilisi yetkisizi, “Milletin ordusuna milletin önünde hakaret edilmiştir, bunun hesabı sorulacaktır” diye ucuz kahramanlık taslıyor. 

İktidara biat etmiş TOBB, TESK, TİSK, Hak-İş, TÜRK-İŞ, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen gibi işçi, memur, esnaf, patron örgütlerinin genel başkanları Milli Savunma Bakanı’nı ziyaret ederek, milletvekilini hedef alan sosyal siyasi linç kampanyasında kendilerine düşeni yerine getirdiler. Radyo Televizyon Üst Kurulu RTÜK, anında karar verip, programın yayımlandığı Habertürk’e 5 kez yayın durdurma cezası kesti. Savcılık da sıcağı sıcağına inceleme başlattı. Görünen o ki, milletvekili hakkında ünlü TCK 301. Maddeden, TSK’ye hakaret suçlamasıyla dava açılacak.

(Reklama girmesin, 301. Madde konusunda uzman sayılırım. Cumhuriyet tarihinde bu maddeden TSK’ye hakaret suçlamasıyla yargılanıp beraat eden ilk kişiyim. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök adına İkinci Başkan Orgeneral İlker Başbuğ’un şikâyeti üzerine 2005 yılında yargılandığım davanın duruşmalarında yaptığım açıklamalar SERMAYENİN PAŞALARI adıyla 318 sayfalık bir kitap olarak yayımlandı.)

***

Eşşek gibi saf tutacak generaller!

Ali Mahir Başarır hakkındaki soruşturma nasıl seyreder bilemiyorum. Bu konuda bildiğim, emin olduğum şey, tartışmanın ahlaki düzeyinin düşüklüğü; milletvekilini “orduya satılmış dedi” diye suçlamanın haksızlığı, insafsızlığı. 

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre, satmak “Bir malı değeri karşılığında alıcıya vermek”. Mecaz olarak da, “Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek”, “kendini veya başkasını olduğundan daha önemli ve değerli göstermek” anlamlarına geliyor. Satılmanın mecaz anlamı da “Para veya çıkar karşılığı, gizlice karşı tarafa hizmet etmek” olarak ifade ediliyor.

Tartışılan konu, bir fabrikanın özelleştirilmesi, yani satılması. Milletvekilinin bu tartışmada kastı da açık; fabrikanın satışından söz ederken “Cumhuriyet tarihinde ilk kez devletin ordusu Katar’a satılmış” deyivermiş, saniyesinde sözünü düzeltmiş, fabrikanın satılmasını kastettiğini söylemiş ama nafile. İktidar yetkilileri, “satılmış” sözcüğünden, “Para veya çıkar karşılığı, gizlice karşı tarafa hizmet etmek” anlamını çıkartıyorlar, tepindikçe tepiniyorlar. Aslında hepsi de Ali Mahir’in kastının hakaret olmadığını biliyorlar ama yavuz hırsız misali çarpıtmaktan geri durmuyorlar. Çünkü, Tank Palet Fabrikası’nda her ne halt döndüyse, değil tartışılmasına, anımsatılmasına bile tahammül edemiyorlar. Gerçekten gizlemek istedikleri haltlar olmasa, böyle bir kaşık suda adam boğmaya kalkmazlar.

Tepki gösterilen ifade bu ise, bu iktidar döneminde TSK’ye edilen hakaretlerin yanında Ali Mahir’in sürçü lisanı gerçekten çok masum kalır. 

Örneğin, AKİT Tv Haber Müdürü Murat Alan; alenen “O hizaya gelmeyen omzu çatal bıçak seti apoletli generalleriniz var ya, hepsi Erdoğan’ın arkasında eşşek gibi saf tutacaklar” diyerek hakaret etti. Aradan bir buçuk yıl geçti, hakkında iddianame yazılıp dava açıldığını duymadım; kuvvet komutanlarının kişisel tazminat davası açmalarıyla kaldı. “İyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz” aşağılamasına karşı tazminat davası bile açılmadı. Bu iktidar döneminde askere daha nice hakaretler edildi ki, anımsatması bile züldür. Vatan uğruna can verdiği varsayılan şehitlerden “kelle” diye söz edildi, daha ötesi yok!

***

Kumpas davalarındaki satış

Hadi hakaret tartışmasını bırakalım; satmak sözcüğünün öteki anlamıyla, yani karşı tarafa hizmet etmek anlamıyla kimin kimi sattığına gelelim. Örneğin kumpas davalarına. Bugün kaç kişi anımsar kumpas davalarını? Sözüm ona Türkiye’nin kanlı provokasyonlarla yüklü geçmişiyle hesaplaşılacaktı; ipi ve kökü dışarda darbeci faşistlerden hesap sorulacaktı. O palavrayla asıl olarak bağımsızlıkçı, cumhuriyete ve demokrasiye bağlı askerler tasfiye edildi; sahte delillerle tutuklanıp hapislerde tutuldular, sonra da sokağa atıldılar. Evet, sahte delillerle kotarıldı bu davalar. Muhalif bir kaynak yerine resmi kaynağa bakalım. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesinde, 10 Soruda 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Fetullahçı Terör Örgütü başlıklı bir belge var. Bu belgede “Kumpas Davaları” başlığı altında “Ergenekon, Balyoz, Selam-Tevhid, Tahşiye, Askeri Casusluk davalarında sahte delil ve kurgu mahkemeler ile rakiplerini tasfiye ettiği ortaya çıktı” deniliyor.  Peki bu kumpas davalarının savcısı kimdi? Yanlış anlamayın, Zekeriya Öz’ü sormuyorum; millet adına savcı olduğunu söyleyen siyasetçiyi soruyorum. O siyasetçi ki, emperyalizmin taşeronu Cemaat’e ne istediyse verdi, karşılığını 17/25’te gördü. TSK’de de ne istediyse verdi, karşılığını 15/16 Temmuz gecesi gördü…

***

Tank Palet’in gizli kararnamesi nerede?

Tekrar fabrika konusuna gelelim. Aslında ortada bir satma satılma, ticari alış veriş olup olmadığı bile tam olarak bilinmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Eylül 2019’da Amerika ziyareti öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlarken Fox TV muhabirinin sorusu üzerine önce Fox Tv’yi yalan yayın yapmakla suçlamış, ardından Sakarya’daki fabrikanın 25 yıllığına 50 milyon dolarlık yatırım ve geliştirme amacıyla kiralandığını açıklamıştı. AKP Genel Başkanı da bugün aynı şeyi tekrarlayıp duruyor; fabrikanın satılmadığını, mülkiyeti Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı kalmak üzere işletmesinin Türk şirketi BMC’ye 25 yıllığına devredildiğini, BMC’nin de Katarlı yatırımcılarla ortaklık ilişkisi kurduğunu söylüyor.

AKP Genel Başkanı herhalde doğruyu söylüyordur. Benim bildiğim savunma sanayiine, hiçbir surette “yabancılar”ın karıştırılmaması gerektiğidir. El testeresiyle ne kadar marangozluk yapılırsa el silahıyla da vatan o kadar savunulur değil mi?

Hem Katar’ın askeri veya sınai teknoloji birikimi nedir ki, ulusal savunmanın çok önemli bir projesine ortak ediliyor?

Devlet o kadar mı meteliksiz kaldı da Katar’ın 50 milyon dolarına muhtaç oldu?

Özelleştirme, satış, işletme hakkı devri… Hangisi ise, BMC/Katar ortaklığı TSK’ye 250 Altay tankı üretecekmiş. Tanklar nerede, fabrika yerinde duruyor mu?

Bir de, AKP yetkilileri ve medyası, fabrikanın 19 Aralık 2018 tarihli 481 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile özelleştirme kapsamına alındığını, 14 Mayıs 2019 tarihli 1105 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile işletme hakkının devredildiğini, her şeyin şeffaf olduğunu ve bütün sürecin kamuoyu ile paylaşıldığını söylüyorlar. 

Madem her şey şeffaf, 1105 sayılı karar nerede? Resmi Gazete’de yayımlanmadı da ondan soruyorum. Şeffaflığın eksik bırakılan bu kısmı ne anlama geliyor? Bir yazar epeydir ısrarla “Türkiye 15 yılda 2 trilyon dolarlık ihale yaptı. Komisyon alınmadan tek bir ihale yapılmadığı biliniyor. Uzmanların yaptığı hesaplamalara göre 15 yılda asgari 200 milyar dolarlık komisyon alındı. Bu paralar, Katar, Malezya ve Singapur bankalarına yatırıldı.” diye yazageliyor. Şeffaflığın eksik kalan kararnamesi yazarın vurguladığı komisyonlarla ilgili olabilir mi?

Yazının girişinde Tank Palet Fabrikası tartışmasındaki ahlaki düzey düşüklüğünden endişe duyduğumu söylemiştim. Bitirirken (medya için “bekçi köpeği” denir ya, bekçi köpeklerinden özür dileyerek), Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’ndeki dizeyi anımsamadan edemiyorum: “Köpektir zevk alan sayyad-ı bi insafa hizmetten!

Tank Palet Fabrikası satıldı mı satılmadı mı? Tartışma bitecek gibi görünmüyor. 

Bir de sözcüğün ticari anlamıyla satılık, kiralık, ihraç malı ordulardan söz ediliyor ki, yazsam mı acaba?

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…