Dünya iklim felaketinin eşiğindeyken ABD 200 yeni enerji santrali açıyor

15 Eylül 2019
Dünya iklim felaketinin eşiğindeyken ABD 200 yeni enerji santrali açıyor

Şiddetli kasırgalar. Tarihi rekorları kıran sıcak dalgaları. Çiftçilerin hayatını altüst eden kuraklıklar. Tırmanışa geçen orman yangınları. Okyanuslardaki mercan resiflerinin birer birer kaybolması. Besin Kıtlığı.

Birleşmiş Milletler Hükümetler-üstü İklim Değişimi Paneli’ne göre, iklim değişimi felaketini önlemek için, karbondioksit salınımının 2030 yılı itibarıyla 2010 yılı değerlerinin %45 altına indirilmiş olması gerekiyor.

Ancak enerji ve havagazı şirketleri, karbon-kirleten doğal gazlara büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor. USA TODAY tarafından yapılan bir analize göre, şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde planlanan, yapımı süren veya duyurulmuş tam 177 doğal gaz enerji santrali projesi mevcut. Bunlar 2000’den fazla sayıdaki mevcut doğal gaz enerji santraline eklenecek.

Çevreci Sierra Club Örgütü’nün başkanı Michael Brune, konuya şöyle yaklaşıyor: “Tüm bu doğal gaz gezegenimiz için saatli bomba gibi. İklim Değişimi’nin kontrolden çıkmasınının önüne geçmek istiyorsak, bu yeni santraller yapılamaz. 

Çoğu yeni doğal gaz santrali, yenilenebilir alternatiflere göre daha pahalıya gelecek: Bu planlanan santraller, aynı miktarda elektriği, aynı güvenilirlikle, daha düşük maliyette üretebilecek temiz enerji kaynaklarıyla ikame edilebilir. Zira Colorado-merkezli, enerji ve kaynak verimliliğinde uzmanlaşan Rocky Mountain Enstitüsü’nün yaptığı bir analize göre, bu yeni santraller aktif hale geldiğinde, sağlayacakları elektrik temiz enerji alternatiflerine göre daha pahalıya gelecek.

ABD Enerji Enformasyon Kurulu, 2023 yılı itibarıyla, büyük ölçekli bir doğal gaz santralinde, bir megawatt saatlik enerji üretmenin ortalama maliyetinin 40.20$ olacağını öngörüyor. Buna kıyasla enerjisi panellerini kullanmak 2.60$, rüzgar türbinlerini kullanmak ise 3.60$ daha ucuza geliyor olacak.

GEREKEN DEĞİŞİKLİKLER YAPILMAZSA, FELAKET KAPIDA

 Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nde atmosferik bilimler profesörü olan Michael Mann, dünyanın önümüzdeki on yıl içerisinde karbon yayılımını %50 azaltmazsa, yarım asırdan kısa bir sürede 2.7 derecelik bir ısınmaya tabi olacağını ifade ediyor: “Bu ısı artışı, mercan resiflerini tamamen yok etmek, buz kütlelerinin çoğunu eritmek, pek çok sahil yerleşiminin sular altında kalması ve benzeri, neredeyse geri-dönüşsüz iklim anomalilerini başlatmak için yeterli. Bu gelişmelerin felaket sonuçları olur.”

Wind turbines at Michigan-based utility Consumers Energy’s Cross Winds Energy Park in Tuscola County, Michigan.

Michigan'da, Cross Winds Energy Park'taki rüzgar türbinleri 

Georgia Üniversitesi atmosferik bilimler profesörü ise konuyu şöyle yorumluyor: “Olumsuz gelişmelerin erken evresini gözlemlemeye başladık. Küresel ısınmanın jet akımı ve diğer iklim süreçlerini etkilemeye başladığını işaret eden güvenilir data mevcut. Bu kasırgaların hareketinin yavaşlamasına, ve üzerinden geçtiği her bir yerleşim yerinde daha çok zarar bırakmasına yol açabilir. Dorian kasırgası esnasında bunu Bahamalar’da, Harvey Kasırgası esnasında ise Carolina eyaletlerinde gördük.”

DAHA ÇOK GAZ, DAHA ÇOK KARBONDİOKSİT DEMEK

Temiz enerji savunucuları önümüzdeki on yıllarda düzinelerce yeni doğal gaz santralini kullanıma açmanın, gerekenin tam aksi yönde hareket etmek anlamına geleceğine işaret ediyor.  

The Gillespie solar installation near the town of Buckeye in Maricopa County, Arizona. The installation produces 20 megawatts of electricity and is owned by Recurrent Energy.

Arizona'da Gillespie Güneş Enerjisi panelleri. Recurrent Energy şirketince işletilen paneller 20 megawatt enerji üretiyor.

Massachusetts merkezli Union of Concerned Scientists (Endişeli Bilimciler Birliği) kar amacı gütmeyen kuruluşunda enerji analisti olan Joe Daniel şu öngörüde bulunuyor: “Eğer mevcut doğal gaz santrali planları hayata geçirilirse, enerji endüstrisinin karbon salınımını kontrol almak 2050 yılında imkansız hale gelir.” Rocky Mountain Enstitüsü’nün pazartesi günü yayımladığı rapora göre, 2025 yılında aktif hale gelmesi planlanan 88 gaz santrali, yılda 100 milyon ton ilave karbondioksit üretecek, bu Amerika enerji sektörünün mevcut yıllık emisyonunun yüzde beşine karşılık geliyor. Rapor için, planlanan santralle aynı eyalette, çevreye duyarlı yöntemlerle bir megawatt-saat enerji üretmenin ücreti hesaplanmış ve, bu alternatiflerin toplam maliyetinin planlanan 88 santralin maliyetinin yüzde 90’ına tekabül ettiği görülüyor. Raporu yazan ekipten Mark Dyson, bunun tüketicilerin de cebinden 29 milyar dolar daha az para çıkacağı anlamına geleceğini söylüyor ve ekliyor: “Karar anındayız. Gazdan temiz enerjiye geçmenin hem ekonomik olduğu, hem de güvenli olduğuna dair deliller önümüzde.”

EYALETİNİZE YENİ BİR SANTRAL GELİYOR

USA Today’in, bağımsız araştırma şirketlerinden edindiği bilgiye göre yapımı planlanan 177 doğal gaz santrali söz konusu, bunlardan 152’sinin 2019 ila 2033 arasında faaliyete geçmesi planlanıyor, 130 tanesinin yeri belirlenmiş durumda. Geriye kalan 25 santral ise şirketlerin uzun vadeli planlama süreçlerinin bir parçası, dolayısıyla beklenen açılış tarihleri henüz belirsiz. Bunlardan bazıları şirketler nihayetinde ihtiyaç olmadığına karar verirse, yapılmayabilir, ancak bu rakamlar yine de sera etkisi yapan doğal gaz enerjisinin, tüm uyarılara rağmen çoğu enerji üreticisi için hala bir alternatif olduğunu gösteriyor.

Temiz enerji destekçilerinin dikkat çektiği bir diğer nokta, doğal gaz santrallerinin tipik ömrünün 30 yılla sınırlı olması. Bu santrallerin çoğu işletilmesi fazla pahalı hale geleceği için atıl duruma düşecek, ancak santralin yapım masrafları tüketicinin cebinden çıkmaya devam ediyor olacak.

Bu esnada enerji şirketleri güneş ve rüzgar enerjisine de yatırım yapıyor. ABD Enerji Enformasyon Kurulu,önümüzdeki iki senede temiz enerjinin, ABD elektrik üretiminin en hızlı büyüyen kaynağı hale gelmesini öngörüyor. Ancak bu rüzgar ve güneş enerjisinin enerji piyasasındaki payını sadece %11’in biraz altına çıkaracak. 2020 yılı itibarıyla kurul doğal gazın ABD enerji üretiminin %36’sını, buna karşılık kömürün %23, nükleerin %20, hidroelektriğin ise %7’sini karşılamasını bekliyor.

NİYE HALA DOĞAL GAZ SANTRALLERİ İNŞA EDİYORUZ?

Eğer doğal gaz santralleri küresel ısınmayı tetikliyorsa ve pek çoğu alternatiflerden daha pahalıysa, niye hala bu kadar çok sayıda santral planlanıyor? Sebepler çeşitli. Enerji şirketleri gazın yenilenebilir enerjiye göre daha güvenli olduğunu, daha ucuz olduğunu ve genelde yerini aldığı kömür santrallerine göre daha az karbon kirliliğine yol açtığını iddia ediyor. Buna karşılık yenilenebilir enerji savunucuları, enerji ve havagazı üreticilerinin çıkarlarının her zaman tüketicilerinkilerle örtüşmediğine dikkat çekiyor. Özellikle havagazı üreticileri için kara geçmenin en kolay yolu anaparalarını büyük inşaat projelerine yatırmak, zira denetleyiciler bu üreticilerin doğalgazı fiyatlarını, yatırdıkları parayı %10 karla geri alacakları şekilde belirlemesine müsaade ediyor. Bu durum, şirketleri mümkün olduğunca yeni santral inşa etmeye teşvik ediyor. Buna karşılık, rüzgar ve güneş enerjisine yatırım yapan şirketler, bu yatırımlardan kar etme garantisi elde etmiyor.

Şirketlerin doğal gaz ısrarında, güvenilirlik endişeleri de etkili oluyor. Üretiminin çoğunu kömür ve doğal gaz ile yapan, Kuzey Karolina merkezli Duke Energy’nin sözcüsü Erin Culbert, konuya şöyle açıklık getiriyor: “Müşterilerimiz ve toplumun daha temiz enerji istediğini biliyoruz, ve bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Ancak doğal gazı kullanmaya devam etmek, uzun vadede kömür kullanımını bırakmamız için hayati önemde, doğal gazın esnekliği, yenilenebilir enerji yöntemlerini tamamlamaya ve dengelemeye katkıda bulunuyor.”

HÜKÜMET DENETLEYİCİLERİ GAZI TEŞVİK EDİYOR

Yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşmasının önündeki bir diğer engel, eyalet-düzeyi fiyat belirleme yönergeleri ve bölgesel piyasa kurallarının kömür ve doğal gaz kullanan şirketlere avantaj sağlayan nitelik arz ediyor olması. Bu noktada bu yönergeleri ve kuralları belirleyenlerin tarafsızlığı önem kazanıyor. Çoğu eyalette, söz konusu yönergeler enerji ve iş dünyasından, bağımsız olma esasına göre seçilmiş profesyonellerden oluşan bir komisyon tarafından şekillendiriliyor. Bu durumda komisyonlardan, üyelerin eğilimlerine bağlı olarak doğal gazı teşvik eden kararlar da, yenilenebilir enerjiyi teşvik eden kararlar da çıkabiliyor.

AMERİKA ELEKTRİĞİNİ GELECEKTE NELER BEKLİYOR?

Elektrik üreticileri, doğal gazdan tamamen vazgeçmenin, rüzgar ve güneş enerjisinin kesintili yapısı itibarıyla mümkün olmayacağını düşünüyor. Işığı açmaya çalışan müşteri, güneşin veya rüzgarın çıkmasını bekleyemez. Enerji analistleri ise, üreticilerin bu konuda tamamen haksız olmadığını, ancak bugün kullanmak olduğumuzdan çok daha az doğal gaz kullanmanın buna rağmen mümkün olduğunu ifade ediyorlar. İklim Değişikliğine karşı imzalanan Paris Anlaşması uyarınca, 2025 yılında sera gaz salınımını 2005 seviyelerinin en az %26 altına düşürmek öngörülüyor, ve bu mevcut kömür santrallerini mümkün olduğunca büyük oranda yenilenebilir enerjiyle ikame ederek mümkün. Amerika Birleşik Devletleri ilk olarak anlaşmayı kabul etmiş olsa da, 2017 yılında Başkan Trump ulusun anlaşmaya bağlı kalmayacağını duyurdu. Doğal gazın ucuzlaması, kömür kullanımını 2010 yılından beri neredeyse yarı yarıya düşürmüş durumda, ve kömür tamamen kullanımdan kalkarken, ortaya çıkan boşluğun planlanan yeni gaz santralleriyle doldurulması, karbon salınımına yönelik küresel hedefleri tutturmayı imkansız hale getirebilir.

Çeviri: Politez

 

 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…