Kuzey Kutbunda Yangın Var!

Matt Simon

31 Ağustos 2019
Kuzey Kutbunda Yangın Var!

Şu cümleyi okuyacağınız aklınıza gelir miydi? Kuzey Kutbu yanıyor. Evet, bildiğiniz Kuzey Kutbu, hani buz gibi ve ıslak olan o yerde Rusya’dan Grönland’da, oradan Alaska’ya kadar çok geniş alanları, hayret verici derecede yüksek sayıda yangın yiyip bitiriyor.

“‘Kuzey Kutbundaki yangınlar’ diyoruz ama, ‘Kuzey Kutbu’ ile ‘yangın’ kelimeleri daha önce hiç yan yana kullanılmadı. Yangın biliminde yepyeni bir şey bu,” diyor Guillermo Rein. Kendisi Imperial College London’da bu alanda çalışmalar yürütüyor. “Kuzey Kutbu yangınları çok nadirdir ama hiç görülmedik de değildirler. Görülmedik olan şey, çıkan yangın sayısı. Gezegenin etrafındaki uydular, daha önce hiç bu seviyede yangın olayları tespit etmemişlerdi.”

Emisyonlarda niye böyle sıçramalı bir artış oldu? Çünkü bunlar olağan orman yangınları değil. Birçoğu ta turbadan (bataklık kömürü) yanıyor. Belki biliyorsunuzdur, turba, İskoç viskisine isli, dumanlı notaları veren şey ama aynı zamanda tüm ekosistem için turbalık olarak bilinen süngerimsi bir temel de teşkil ediyor. Aşama aşama birikerek metrelerce kalınlıkta bir katman oluşturan, yosun gibi yavaş yavaş çürüyen organik maddelerden oluşuyor. Yeterli zaman ve basınçla, en sonunda karbon emisyonlarının tartışmasız ağır sıklet şampiyonu olan kömüre dönüşüyor.

Dünya üzerindeki en büyük doğal karasal karbon deposunu turbalıklar oluşturuyor. Ağaçlar turbanın düşük oksijen içeriği nedeniyle genellikle fazla uzamasa da, bu bataklık çamurundan ekosistemin geri kalanı filizleniyor. Yaprak gölgeliği ince, bu da toprağa daha fazla ışığın erişebildiği ve ıslak, yumuşakça bataklık yosunlarının ya da McMaster Üniversitesi’nden ekohidrolog Mike Waddington’ın “süper yosunlar” dediği şeylerin büyümesini sağladığı anlamına geliyor. Sağlıklı bir ekosistemde, bu yosunlar turbalığı yanmaktan alıkoyar. Gerçekten de, diri turbalıklar yangın emniyet şeridi vazifesi görebilir ve bitişiklerindeki yangınların yayılmasını durdurabilirler.

Ama ne yazık ki burada devreye insanlar giriyor. İnsanlar geliyor ve insanların yaptığı şeyleri yapıyorlar. Mesela tarım için turbalıkları kurutmak veya Kuzey Kutbunu emisyonlarımızla ısıtmak gibi. Turbalık ıslakken, yüzde 95’i sudur ama kurudukça çeker ve doğadaki en kolay tutuşur maddelerden biri haline gelir. “Daha kuru ve daha yoğun olması çifte bela,” diyor Waddington. “Bu tür turbalıklar tutuşursa, tek bir yangında 1000 yıllık karbon birikiminden fazlası yanabilir.” Bunun sonucu olarak da, her bir hektar için atmosfere 200 ton karbon karışabilir. Tipik bir otomobil, yılda 5 ton karbon yayıyor.

Kurumuş turba yandığında, süper tuhaf bir şekilde yanıyor. Kaliforniya’da, şiddetli sonbahar rüzgarları, dakikalar içinde 30.000 kişinin yaşadığı kasabayı sarmadan önce kuru otları, çalıları ve ağaçları yutan geçen yılki büyük yangında olduğu gibi, alevleri kuvvetlendirip yayıyor. Ama turba alev tutuştuğunda, diyelim ki yüzeye yıldırım düşmesi ardından, sigara gibi için için yanıyor, yanma aşama aşama derine iniyor, yanlamasına tüm ekosistemi sarıyor ve toprakta muazzam delikler açılmasına neden oluyor. “İçine girip gözden kaybolduğum içten içe yanan delikler gördüm,” diyor Rein.

Bu üç boyutlu yangın, tek seferde belki de aylarca devam ediyor ve hem aşağı hem de yanlara doğru karbon bakımından zengin materyalleri yiyerek yayılıyor. “Muazzam büyüklükteki karbon emisyonlarına, ekosistemin muazzam ölçülerde zarar görmesine, toprağın ve kök sisteminin muazzam zarar görmesine yol açan şey, bu iki fenomenin bir araya gelmesi işte,” diyor Rein. “Bu gezegende bundan daha inatçı başka bir yangın türü yok.”

Bu inatçılık, bir turba yangının sağlıksız bir ormana ulaşması halinde özellikle tehlikeli hale geliyor. Burada, toprak daha oksijen taşıyor ve ağaçların daha yüksek olmasını sağlıyor. “Ağaçların büyüklüğü arttıkça, gölgeler yosunların kriptoniti [onları öldüren şey, ÇN] haline geliyor aslında,” diyor Waddington. “Büyümeleri duruyor ve karbon depolamayı bırakıyorlar. Bu yüzden ağaçlar daha yanıcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda, yüzeydeki yanmaya dirençli yosun tabakasını da kaybetmiş oluyorsunuz.” Bu, tam da kontrolden çıkan bir yangın tarifi.

Yosunlar karbon depolamazsa, sebep olduğumuz bu beladan kurtulmamıza da yardım edemezler. Bu yüzden tuhaf bir çözüm öne çıkıyor burada: “Ağaç keserek daha fazla karbon depolayabilecek olmanız akla aykırı gibi görünebilir ama tam olarak bu gerekiyor,” diyor Waddington. “Yosunları büyütmüş olursunuz ve yalnızca karbon depolamakla kalmaz, gelecekte yangın çıkması riskini de azaltırsınız.” (Yani, ağaç dikmek bazen yarardan çok zarar getirir.) Ama bu da, Kuzey Kutbundaki bataklıklar boyunca ormanların iyi yönetilmesini gerektiriyor. Bu ise ABD’de küçük çapta bile yapamadığımız bir iş.

Dolayısıyla, karşımızdaki, iklim değişikliği dediğimiz muazzam karmaşada bir başka karmaşıklaştırıcı faktör daha oluyor: Turba yandığında, çok fazla CO2 yayıyor ve turbalıklar sağlıklı değilse, hiç CO2 yakalamıyorlar. Bunun iklim değişikliğine ne derece etkisi olacağı ise, henüz net değil. Kuzey Kutbundaki durumun ne kadar kötüleşeceği de öyle. Ama sorun acayip acil: Turbalıklar dünyanın 1,3 milyon mil karelik bir bölümünü kaplıyor ve 60 yıl boyunca fosil yakıt yakarak çıkaracağınız miktarda karbonu depoluyor.

Altta yatan ve kaçınılmaz sorun, hiçbir şeyin kesin olmaması. İklim değişikliğinin tek bir bileşeni bile—turbalıklar—daha bir sürü araştırma istiyor. Bir bütün olarak dünya sistemini oluşturacak şekilde birbirleriyle etkileşim içinde olan akıl uçuklatıcı sayıdaki diğer bileşenleri daha hiç hesaba katmıyoruz. Ama modeller giderek daha da iyileşiyor ve insanların atmosfere pompaladığı CO2’ye ek olarak, daha fazla doğal emisyon kaynağını hesaplamalara dahil ediyor. Bu arada da Kuzey Kutbu yanıyor. Ve bu cümleyi son duyuşunuz olmayacak bu.

Kaynak: wired.com

Dünyadan Çeviri: Serap Güneş

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…