Canan Kaftancıoğlu İstanbul seçimlerinde nasıl farklılık yarattı?

26 Nisan 2019
Canan Kaftancıoğlu İstanbul seçimlerinde nasıl farklılık yarattı?

Demirtaş'ın sandığa gitme çağrısı çok kıymetli bir çağrı. Yıllardır, sokaklarda hep söylediğimiz bir slogan vardır, bu defa faşizme karşı omuz omuza mücadele ettik, bütün faşizmin karşısında duran yapılarla birlikte.

"Ben İstanbul'u, haramilerin saltanatından kurtarmaya adayım."

Canan Kaftancıoğlu, Ocak 2018'de yapılan CHP İstanbul İl Kongresi'nde, delegelerden oy isterken bu cümleyi sarf etmişti.

Bu, yerel seçimlerde İstanbul'un CHP'ye geçmesinin sözüydü.

Kaftancıoğlu o gerilimli kongrede il başkanı seçilmesi ardından kimi zaman siyasi çalışmaları, kimi zaman parti içindeki tartışmalar, kimi zamansa eski Twitter mesajlarıyla hep gündemde oldu.

Onu Türkiye kamuoyunun gündemine taşıyan asıl gelişme ise, başında olduğu il örgütüyle İstanbul'un 25 yıl sonra sosyal demokratlara geçmesi, yani kendisine göre sözünü yerine getirmiş olmasıydı. 

Kaftancıoğlu'nun 31 Mart gecesi ve sonrasındaki performansı da dikkat çekici bulunuyordu. 

Kaftancıoğlu ile söyleşimiz için CHP İl Başkanlığı'nda buluştuğumuzda YSK'nın ara kararları henüz açıklanmıştı ve o da örgütün ne yapması gerektiğine dair, biri bitip diğeri başlayan telefon görüşmeleri yapıyordu. 

Gezi'den Cerattepe protestolarına birçok eylem fotoğrafıyla dolu odasında, ekibindekiler sürekli yanına yeni bilgiler getiriyor, kağıt notlar ulaştırıyordu. Temposu sürüyordu.

Nefeslendiği bir anda röportaja oturduğumuzda tüm telefonları bir süreliğine sessize aldı. 

Canan Kaftancıoğlu

Neden istifa edip sonra da istifasını geri aldı?

Söyleşiye, göreve başladığı çekişmeli kongreyi ve CHP'deki farklı eğilim ile grupları hatırlatıp il örgütündeki bütünlüğü nasıl sağladığını sormakla başladık.

Cevabı, 'kişileri değil fikirleri ön plana çıkarmak' oldu:

"İl Başkanı olduğumda parti içinde farklı düşünen kimi arkadaşlarımızın eleştirilerine maruz kaldım ama bunu nasıl aştım? 

"Kişileri değil fikirleri tartışarak da hep birlikte bir şey yapabileceğimiz duygusunu bütün örgüte hissettirerek, dışarıdan Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve şahsıma yapılan saldırılarla birlikte her ne kadar farklı düşünen insanlar olsak da paylaştığımız, mücadelesini verdiğimiz ortak değerleri önceleyerek ve İstanbul örgütüne de bunu hissettirerek bu sözünü ettiğiniz dönemi aştım."

Ancak Kaftancıoğlu, Ocak ayında görevinden istifa etti ve aynı gün içinde istifasını geri çekti. 

O dönem Ataşehir ve Bakırköy gibi bazı ilçelerde belirlenen belediye başkan adaylarına karşı bu kararı aldığı iddia edildi.

Bunları hatırlattığımızda Kaftancıoğlu, istifasının kişilerden değil ilkelerden kaynaklandığını belirtti: 

"O istifa ettiğim dönemde bir takım ilkesel tutumları, örgüte verdiğim sözleri gerçekleştiremediğimi düşünmüştüm. Örneğin adaylar belli olmadan önce her bölgede bir kadın aday sözü vermiştim. Her bölgede kadın aday olmaması bile benim için sözünü yerine getirememiş olmak sayılırdı, bu anlamda sorumluluğumu yerine getiremediğimi düşündüğüm için o istifayı vermiştim. Ama sonrasında örgütün de yoğun baskısı ve etkisiyle o istifamı geri alarak bugünlere geldik."

İlçe adayı seçimleri: 'Her şeyin daha ideali vardır'

Peki o halde ilçelerde Kaftancıoğlu'nun bahsettiği profile uygun olmayan adaylar gösterildi mi?

"Her şeyin daha ideali vardır veya sizin ideal zannettiğinizin kimi zaman ideal olmadığını düşünebilirsiniz" diye başlıyor sözüne Kaftancıoğlu ve devam ediyor: 

"Ama İstanbul Büyükşehir'de hakikaten İstanbul halkının bize gösterdiği ve bizim de ortaya çıkardığımız aday profilinin doğru olduğunu görüyoruz. 

Canan Kaftancıoğlu

Bir sonucun değişmesi için önce değişeceğine inanmanız lazım. İnancı tabana yaymanız lazım. Planlı, stratejik bir çalışma lazım. 24 Haziran'da bunlar yapılsaydı sonuç değişirdi."

"39 ilçede şu anda 14 belediyemiz var. Eğer belirli kıstaslara hep birlikte daha fazla dikkat edebilseydik ben belediye sayımızın da daha fazla olabileceğini düşünürüm."

Buradan Ekrem İmamoğlu'nun adaylığı sürecine geliyoruz. O dönem açıktan veya parti içinde etkili başka isimlerin adının zikredildiği biliniyor.

'İmamoğlu'nun tanınırlığı düşüktü ama karşıtlığı yoktu'

Kaftancıoğlu ise yapılan saha araştırmalarının kendilerini İmamoğlu'na yönlendirdiğini, kendisinin de bu yüzden İmamoğlu ismini net bir şekilde savunduğunu söylüyor: 

"İstanbul halkı bize yaptığımız araştırmalarda; İstanbul'da yaşayan, yerel yönetim deneyimi olan, orta yaşlı, güvenilir, yerel yönetim deneyimini sadece duyarak değil icraatlarıyla gören, halkı kutuplaştırmayan, söylemlerinde toplumun her kesimine eşit mesafede duracağını hissettiren, her inanca, her etnik kimliğe bakışı aynı olan, mümkünse üniversite mezunu ve bir yabancı dil bilen, bir belediye başkan adayını gösterdi. 

"Zaten bu profil önümüze geldiğinde, ne mutlu ki Cumhuriyet Halk Partisi'ne, tam da profille yüzde yüz örtüşen o dönemki Beylikdüzü Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu vardı. 

"O dönem, ismi geçen diğer adayların yanında Beylikdüzü Belediye Başkanımızın tanınırlığı düşüktü. Yüzde 15-17 arası bir tanınırlığı çıkıyordu ama dikkatten kaçan ve benim o dönem ısrarla üzerinde durduğum bir konu vardı ki, o da şuydu: Evet tanınırlığı düşüktü ama karşıtlığı yoktu."

Peki CHP, 24 Haziran'la kıyaslandığında 'neyi daha iyi yaptı?

Kaftancıoğlu "doğru strateji, doğru aday ve örgütün de adayı benimsemesinin kritik olduğunu" söylüyor ve bunu "Kimi seçimlerde stratejiniz doğru olur aday yanlış olur, aday doğru olur, örgüt adayı benimsemez. Bu seçimin ruhunda bunların denk gelmesi önemli bir husustu" diye açıklıyor bunu. 

Ayrıca, "doğru planlama, doğru geri bildirim alma, doğru iletişim mekanizmalarını kurma, çalışırken bir şey olmak için değil bir şey başarmak için çalışma duygusunu tüm örgüte hissettirmeye çalışmaktan da" bahsediyor. 

'24 Haziran gecesini yönetemedik, CHP'ye öfke oluştu'

Kaftancıoğlu'na "Bu dedikleriniz 24 Haziran'da da yapılsaydı sonuç farklı olabilir miydi?" diye soruyoruz. 

Cevabı net oluyor: "Bir sonucun değişmesi için önce değişeceğine inanmanız lazım. Bu çok kıymetli ve o inancı tüm tabanınıza, örgütünüze yaymanız lazım. İnandıktan sonra planlı, programlı ve stratejik bir şekilde çalışmanız lazım. 24 Haziran'da da bunların tamamı yapılsaydı elbette de sonuç değişirdi." 

CHP tabanı 24 Haziran gecesi hem CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını eksik buldu hem de Muharrem İnce'nin kamuoyu önüne çıkmamasını eleştirdi.

Hatırlattığımız bu eleştirilere kendisinin de katıldığını belirtiyor Kaftancıoğlu:

"Elbette eleştiriyoruz. Bir seçimin başarıya ulaşması için doğru strateji, doğru aday ve örgütün de bu doğruları benimsemesi (gerekir). 24 Haziran'da doğru bir strateji yürütüldü. Muharrem İnce o seçimin en doğru adayıydı ve hakikaten çok doğru bir kampanya yürüttü. Bugünden bakılınca birtakım şeyler acaba olmasa mıydı denilebilir ama bizim ne yazık ki yönetemediğimiz o gece (24 Haziran), sadece CHP üyelerinde değil toplumun her kesiminde ciddi bir umutsuzluğa yol açtı.

"Bu süreç (yerel seçimler) boyunca aslında İstanbul'da, o yükselmiş olan öfkeyi umuda dönüştürmenin araçlarını kurmaya çalıştım ve başardığımızı da görüyorum."

'Faşizme karşı omuz omuza mücadele ettik'

Bu seçimlerde CHP'nin Batı kentlerinde başarı kazanmasında HDP tabanının CHP'li adayları desteklemesinin de önemli olduğu görülüyor. 

Bu konuyu konuşurken Kaftancıoğlu bu süreçte HDP'li yöneticilerle bir görüşmesinin olmadığını, arka planda bir trafik yürümediğine vurgu yapıyor. 

Selahattin Demirtaş'ın fotoğrafını tutan bir kişi

[Selahattin Demirtaş’ın çağrısı] çok kıymetli bir çağrı. Kişisel olarak, HDP seçmeni üzerinde oldukça etkili olduğunu düşünüyorum.

Demirtaş: Bu seçimin belirleyicisi direkt olarak sizsiniz. Belirleyici etkimizi sadece kayyumlardan geri alacağımız şehirlerde değil, her yerde göstermek için tarihi bir fırsat var kapımızda. Aday çıkarmadığımız şehirlerde kullanacağımız stratejik oylar, gücümüzün göstergesi olacak.

"16 milyonluk İstanbul ittifakından" bahsediyor ve "AKP'li seçmenleri nasıl ikna ettilerse HDP'li seçmenleri de öyle ikna ettiklerini" belirtiyor.

HDP'nin özel olarak Batı'da CHP adaylarına desteğini ve Selahattin Demirtaş'ın sandığa gitme çağrısını hatırlattığımızda ise şunları söylüyor: 

"Çok kıymetli bir çağrı. Kişisel olarak, HDP seçmeni üzerinde oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Orada da HDP'li yetkililerin çağrısı neydi? 'Biz Doğu ve Güneydoğu'da aday çıkaracağız, adaylarımızı destekleyeceğiz, Batı bölgelerinde ise, faşizme karşı', cümle tam öyle değil ama ben anladığım şekilde ifade edeyim, 'demokrasi için ve iktidara kaybettirmek için' davranacağız (demişlerdi). 

"Bu bence gayet anlaşılır, gayet makul ki bana sorarsanız da olması gereken bir şey. Yıllardır, sokaklarda hep söylediğimiz bir slogan vardır, bu defa faşizme karşı omuz omuza mücadele ettik, bütün faşizmin karşısında duran yapılarla birlikte."

CHP her ne kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kazansa da, İstanbul'un en yoksul ilçelerinin büyük oranda AKP'yi, en zengin ilçelerininse CHP'yi seçtiği gerçeği, birkaç ilçeyi dışarıda tutarsak değişmedi.

Sol bir parti olduğunu belirten CHP'nin yıllardır kentin gelir seviyesi yüksek kesimleriyle bağ kurarken kent yoksullarına yeteri kadar ulaşamaması durumu neden değişmiyor?

Kaftancıoğlu bu seçimlerde bu konuda değişim olduğunu ancak bunu kırmanın önemli amaçlarından biri olduğunu belirtiyor: 

"Bu seçimde aslında bunun olabileceğini, hep birlikte gördük. Mesela Esenyurt CHP'nin kazandığı yer; keza Küçükçekmece. Benim çok önemsediğim, halkla beraber, halk için siyaset yapmak ve sizin gerçekleştireceğiniz politikalarla o halkı, o bölgede yaşayan o fakir, yoksul kesimi, aidiyetini sizin partinize taşımaktır. Bunlar hep uzun erimli işlerdir. Bunun bir seçimde kırılmasını beklemek çok gerçekçi olmaz ama emin olun kırılacak."

Yeni seçimlerden bağımsız olarak da CHP'nin kent yoksullarına ulaşma çabası olacak mı? Sorusuna Kaftancıoğlu'nun cevabı, "Kesinlikle" diye başlıyor:

"Biz bu yerel seçimlere giderken bile bir yıl öncesinden nasıl bir yerel yönetim diye çalışmamızı yapmaya başladığımızda en önemli gündem maddelerimizden biri kent yoksulluğuydu. Şu anda Ekrem Bey de bu konuyla ilgili ayrı ayrı masalarda başlamış olan çalışmaları devam ettiriyor."

Ancak İBB Meclisi'nde çoğunluk AKP'de. Kritik kararlar nasıl geçirilecek? 

Şeffaflığın burada önemli olacağını öne sürüyor Kaftancıoğlu: 

"Kamuoyuna tamamen şeffaf bir yönetim anlayışını sadece söylemekle kalmayıp, halkla paylaşarak aşmayı planlıyoruz. Halkın yararına projeler getirildiğinde sırf çoğunluk bizde diye vatandaşın yararına olan kararların reddedildiğini düşünsenize."

"Ama kararın halkın yararına olup olmaması göreceli olacak" diyoruz. 

Cevap şu oluyor: "Cumhuriyet Halk Partisi'nin veya belediye başkanının hizmet olarak sunduğu bir şeyi yine hakim medyayla, aslında sizin için bu hizmet değil, doğrusu budur, diye algılar oluşturulacaktır. 

"Ama İstanbul'da yaşayan 16 milyon artık emin olun, duygularıyla, aklıyla ve vicdanıyla neyin, kimin, hangi anlayışın kendisine hizmet etmek istediğine, hangi anlayışın da geçmiş acı deneyimlerinden kaynaklı, bu hizmetin önüne geçeceğini çok iyi biliyor." 

'YSK'dan iptal kararı çıkmayacak, bunu tartışmıyoruz'

Kaftancıoğlu ile bir toplantı için koşturarak İl Başkanlığı'ndan ayrılmasından önce son olarak Yüksek Seçim Kurulu'nun seçimlerin iptali kararı vermesi durumu için parti içinde ne tartışıldığını konuşuyoruz. 

Somut olarak boykot gibi bir gündemleri olup olmadığını da soruyoruz.

Bunun tartışılmadığını çünkü gündemlerinde bu konunun olmadığını söylüyor. Israrla, "YSK'dan o karar çıkmayacak" diyor. 

Birkaç kere "Peki ya çıkarsa?" diye ısrar ettiğimizde ise "Hiçbir hukuksal dayanağı yok, o yüzden olmayacaktır ama siz ısrarla, buna rağmen böyle bir şey olacak derseniz, emin olun ona rağmen o gün en doğru şey konuşulur ve değerlendirilir ama şu an hiç düşünmüyoruz, hiç gündemimizde yok" cevabını veriyor.

Ancak YSK kararı ne olursa olsun, Kaftancıoğlu İstanbul siyasetinde etkili bir isim olmaya devam edecek gibi görünüyor. 

Mahmut Hamsici / BBC Türkçe

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…