Işid’in Türkiye temsilcisi: '2016'da Erdoğan’la görüşmek için Ankara’ya çağrıldım'

24 Mart 2019
Işid’in Türkiye temsilcisi: '2016'da Erdoğan’la görüşmek için Ankara’ya çağrıldım'

HSToday (Homeland Security Today)’den Anne Speckhard ve Ardian Shajkovci’nin haberine göre Abu Mansur, Türkiye’nin güney sınırından Suriye’ye geçmiş. Çatışmada kendini IŞİD tarafında bulan Mansur’a verilen ilk görev Türkiye sınırından geçerek IŞİD’e katılmak isteyen, kendisiyle aynı hayalleri paylaşan yeni üyeleri denetlemek olmuş.

Abu Mansur Türkiye ile ilgili önemli bilgiler verdi. Mansur, “Türk istihbaratı ile IŞİD emni güçleri arasında yaralanan milislerin sınırdan geçişi konusunda bazı anlaşmalar ve tolerans vardı. Türk istihbarat teşkilatı MİT ile çok sayıda yüz yüze toplantı yaptım.”

Türk hükümeti içinden tam olarak kimlerin IŞİD üyeleriyle görüştüğünü sorduğumuzda, “Ekipler vardı. Bazıları MİT, bazıları ordudan, 3-5 farklı grubu temsil eden ekipler vardı. Toplantıların çoğu konuşulacak konuya göre ya Türk askeri tesislerinde ya da onlara ait ofislerde oldu. Bazı dönemler her hafta görüşüyorduk. Toplantıların çoğu sınıra yakın yerlerde, özellikle Gaziantep’te olurken, Ankara’da da toplantılar yapıldı”.

Türk hükümet yetkilileriyle Ankara’da görüştüğünü duyduğumuz andan itibaren Mansur’un gözümüzdeki statüsü IŞİD büyükelçisi olarak değişti, çünkü yaptığı iş buydu. “Sınırı rahatça geçiyordum, bana araç tahsis ediliyordu ve koruma eşliğinde gidiyorduk. Beraberimde iki üç kişi daha oluyordu ve ekibin lideri bendim”. Mansur, Erdoğan’a bağlı bir istihbarat görevlisinin kendisine “Cumhurbaşkanı’nın kendisiyle bizzat görüşme istediğini” bildirdiğini ancak bu görüşmenin gerçekleşmediğini söyledi.

Görünüşe göre Abu Mansur hükümetin güvenlik işlerine bakan yüksek makamlardan yetkililerle anlaşmalar yapıyordu. “Ortak çıkar konusu çok önemliydi.” diyor Mansur, “Bir devlet kurup onu dünyadan ayrı tutmak yeni bir durum. Pazarlıklar kolay değildi ve çok uzun sürdü. Bazen çok zorlandık”.

Bunun parasal bir ilişki olup olmadığını sorduk. “Aramızda para alışverişi yoktu, sadece ortak çıkarlar vardı”. Mansur’a göre Türkiye’nin çıkarı IŞİD’i sınır bölgesinde tutarak Kuzey Suriye’yi kontrol etmekti. Hatta tek istedikleri Kürtler üzerinde denetim de değildi, Kessab’dan Musul’a kadar tüm Kuzey Suriye’yi istiyorlardı”.

“Bu Erdoğan’ın İslamcı ideolojisinin bir parçası. Tüm Kuzey Suriye’yi istediklerini ve gelecek için hedefleri olduğunu söylediler. Erdoğan’ın Kuzey Suriye’nin Osmanlı’ya ait olduğu yönündeki demeçlerinden bahsettik. İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar Halep ve Musul Türk Osmanlı İmparatorluğu’nun parçasıydı. Bu şehirlerin kaybedilmesine yol açan Sykes-Picot antlaşması yüz yıl boyunca geçerli. Toplantılarda Osmanlı İmparatorluğu’nun tekrar kurulması konuşuldu, Türkiye’nin vizyonu buydu”.

“Bu vizyonu tüm Türk devletinin paylaştığını söyleyemem. Çok sayıda yetkili bunun gerçekleşmesini istemiyor.”

“NATO üyesi oldukları için NATO’yu kızdıracak hareketlerde bulunamazlar. Bu yüzden istediklerini doğrudan yapamıyorlar ancak Kürt birliğini yok etmek istedikleri için de IŞİD’den faydalanmak istiyorlardı”.

“IŞİD açısından da büyük faydası vardı çünkü Türkiye ile 300 kilometrelik açık bir sınırımız vardı ve her türlü yardımı alabileceğimiz bir kaynaktı”.

Türkiye’den silah yardımı alma konusundaysa Mansur Türkleri temize çıkaran sözler kullanıyor, “Kimse Türkleri bize silah temin etmekle suçlayamaz çünkü çok sayıda farklı kaynaktan silah sağladık. Türkiye’den almamıza gerek yoktu. Hükümet karşıtı Suriyeliler bile bize silah sağlıyordu”.

“Yaralılarımızı Türk hastanelerine göndermek için anlaşma yaptık. Tedavi için gelenlerin pasaportlarına bakılmıyordu, kapılar tamamen açıktı. Ambulanslar hiçbir soru sorulmadan sınırdan geçebiliyordu. Önceden haber verirsek istediğimiz gibi sınırı geçiyorduk”.

“Yaralımız olduğu zaman Suriye’de bir hastaneye gönderilir, oradan da sınır bölgesine aktarılırdı. Türkiye tarafında ambulanslar bekliyordu ve Esad’ı sevmeyen doktorlar gönüllü olarak yaralıları tedavi ettiler. Yaralının durumuna göre Türkiye’nin dört bir yanındaki özel hastanelere gönderildiler. Yardımcı olmak isteyen hem Suriyeli hem de Türk vatandaşı çok sayıda doktor vardı.

Mansur’a göre 2014 yılında Türkiye yabancıların Suriye’ye geçişine izin verirken aslında buna engel olmaya çalışıyormuş gibi yaparak Avrupa’ya karşı çift taraflı oynadı. Türkler bize “Büyük gruplar halinde gelmeyin, sadece belli kapılardan geçin, silah taşımayın, uzun sakallarınız olmasın, geçişleriniz olabildiğince gizli olmalı” dediler.

“İhtiyacı olanlara İstanbul’da sahte Suriye pasaportları veriliyordu. Suriye’ye girmek, Türkiye’ye dönmekten daha kolaydı. Türkiye tüm dönüşleri kontrol ediyordu”.

“Toplantılarımız bir Suriye’de, bir Türkiye’de şeklinde devam etti.” şeklinde konuşan Mansur 2016’da Ankara’ya çağrılarak bir kaç hafta kalması istenmiş. “Bu dönemde Türkiye Menbiç’e operasyon başlatmıştı, IŞİD’de kendini geri çekiyordu ve ben Ankara’da kalmaya gittim”.

“Türkiye’nin de inişli çıkışlı dönemleri oldu. Aynı şekilde IŞİD içinde de anlaşmazlıklar vardı. Menbiç’ten sonra Türkiye bizden Suriye ile Türkiye arasında bir güvenlik bölgesi kurmamızı defalarca istedi. 10 kilometrelik, Türkiye kontrolünde, hava sahası kapalı bir alan kurmak istediler”.

IŞİD’in Atatürk Havalimanı ve Reina gece kulübüne yaptığı saldırıları ve neyin ters gittiğini sorduk. “Türkiye’deki saldırılar siyasi değildi. Ben o sırada Türkiye’deydim ve olaylarla bağlantım olduğunu düşündüler. Havalimanı saldırısı sırasında Gaziantep’teydim. Bunların IŞİD’in siyasi kanadının işi olduğunu düşündüler fakat bu mantıksız. Ülkenin içindeyiz, neden saldıralım?”

“Emirler Rakka’dan gelmişti. IŞİD yurt dışı sorumlusu emni güçleri emri verdi ve bence bu grubun içinde MİT mensubu kişiler de var. Benim düşünceme göre havalimanı saldırısı IŞİD’in faydası için değil, IŞİD ile işbirliği istemeyen Türk IŞİD üyelerinin faydası içindi. Çünkü düşününce çok mantıksız, dışarıdan gelen yeni üyelerin hepsi o havalimanından geliyor. Bu saldırıların emrini IŞİD içindeki MİT üyeleri verdi. Erdoğan’a zarar vermek istemediler, sadece Suriye konusunda gidişatı değiştirmek istediler. Ordunun Suriye’ye ve IŞİD’e saldırmasını istediler. Havalimanı saldırısı bu operasyonlar için geçerli bahane oldu.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…