İhsan Eliaçık: Diyanet'e gerek yok çünkü giderek bir Engizisyon'a dönüşüyor

15 Şubat 2019
İhsan Eliaçık: Diyanet'e gerek yok çünkü giderek bir Engizisyon'a dönüşüyor

Nasıl ki TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) sınırları koruyor, Diyanet de vatandaşların vicdanlarını, zihinlerini kontrol ederek, devlet için tehlikesiz hale getirerek, toplumu manevi olarak kontrol etmektetir.

İlahiyatçı İhsan Eliaçık, AhvalPod’da yayınlanan Gülten Sarı’nın ‘Konuşa Konuşa’ podcastine dini ve toplumsal hayata müdahaleleri nedeniyle eleştiri oklarının hedefi haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığı'nı ve faaliyetlerini değerlendirdi.

Eliaçık'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle.

Türkiye, din devlet ilişkileri bakımından Bizantist bir ülkedir. Bizans İmparatorluğu dönemindeki din-devlet ilişkilerini esas alan bir devlettir. Sanıldığının aksine laik bir ülke değildir.

Türkiye laik değildir, Bizantist bir ülkedir. Bizantizm, din-devlet ilişkilerinde devletin dine egemen olduğu ilişki biçimidir. Bu Roma İmparatorluğu döneminden kalma bir devlet ilişkisidir.

İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilince, İstanbul'da bu Bizantist din-devlet ilişkisini hazır buldu. Tüm kiliseler camiye dönüştürüldü. Aziz türbeleri, şeyh ve sahabe türbelerine dönüştürüldü.

Eyüp Sultan, Yuşa Tepesi Hıristiyan azizlerin türbeleriydi.

Bu yapıların tamamı daha önce Bizans İmparatorluğu'nun da dini merkezleriydi. Osmanlıda'da devam ettirildi bu ilişki.

Türkiye Cumhuriyeti'nde bu ilişki yeniden kurgulandı. 

Dini hayatı kontrol etme amacıyla kuruldu Diyanet. İnsanları aydınlatmak gibi bir görevi fiiliyatta yoktur Diyanet'in.

Nasıl ki TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) sınırları koruyor, Diyanet de vatandaşların vicdanlarını, zihinlerini kontrol ederek, devlet için tehlikesiz hale getirerek, toplumu manevi olarak kontrol etmektir.

Amacı devleti korumaktır, dini, İslamı anlatmak değildir.

Diyanet'e gerek yoktur, İslam'ın Diyanet'e ihtiyacı yoktur. 

Diyanet'e gerek yok, çünkü, giderek bir Engizisyon kurumuna dönüşüyor. İslamı kontrol etme amacı vardır.

Ben Kur'an-ı Kerim meali ve tefsiri yazdım. Diyanet aldığı bir kararla sadece Kur'an-ı Kerim'in Arapçasının değil Türkçe meallerinin de kontrol edilmesi uygulaması başlattı. Bu tefsirleri toplatma kararı da alabilecek ki bunun adı dini engizisyondur.

Diyanet, devletin dini dışındaki din yorumları tamamen sapkındır diyor ve bu Engizisyon Mahkemesi'nin yaptığı şeydir. 

Diyanet dini tahakkümün uzantısı haline gelmiş durumda. Diyanet'in sakıncalı din adamları listesi var. 

İslam'da kilise kurumu yok. Fransız Devrimi'nde yapılanı Hz. Muhammed 1400 yıl önce Medine'de yapmıştır. Burada adalet, barış, savunma, ortak iyi kavramları geçiyor. Medine'de kurmaya çalıştığı toplumu demokratik, konfederal bir anlayış üzerine kurulmuştu. O zaman laiklik değil, adalet tabiri kullanılıyordu. Adalet devleti tesis etti. 

Bir devlet zulmetmiyorsa, herkesin hakkını veriyorsa o devlet zaten İslam devletidir.

Dini yaymaya çalışmasına, ibadetleri teşvik etmesine gerek yoktur devletin. 
Kur'an devletten sadece adaletli olmasını ister.

Devletin, 100 bin müezzine camide ezan okunsun diye para vermesine gerek yok. Vatandaşlar bunları kendi kendilerine yapar.

Diyanet'in amacı İslam'ı kontrol etmektir. 

Dini bir kurum değildir, İslami kurum da değildir. Bir devlet kurumudur. Amacı dini hayatı devlet için tehlikesiz kılmaktır.

Tehlikeli dini yorumları sapkın ilan etmektir. 

Devletler, toplumların değişim taleplerinin karşısına çıkar ve statükoyu temsil eder.
Şu an Diyanet'in savunduğu tüm fikirler statükocu fikirlerdir. 

Geçmişte hilafeti, saltanatı koruyan, Emevi, Abbasi, Osmanlı sultanlarını koruma amacıyla üretilmiş dini kelama dayanmaktadır. Biz buna sorgulanmamış eski İslam kültürü diyoruz.

Dini hayatı da gericileştiriyor Diyanet. Dinin güncelleştirilmesi ve insanlık temel değerleri çerçevesinde yeniden yorumlanması karşısında gerici bir misyon üstlenmiş durumda.

Dinin milli kimliği oluşturduğu ve kültürü, medeniyeti var ettiği bizim gibi ülkelerde din statükolaşırsa her şey donar. 

Dini yenilenme, güncellenme, dini canlılık diğer tüm alanlara da yansırsa, ülkenin ileri doğru atılım yapmasına olanak verir.

Yenilik dini alandan başlamalıdır. Önce orası yenilenecek sonra diğerlerine otomatik olarak sirayet ettiğini göreceksiniz.

Muhammed İkbal, 'İslam dünyası 590 yıldır donmuş vaziyettedir' der. Daha önceki dinlerin başına gelen İslam'ın başına da geldi. Bir şey üretememektedir. Tarihin gerisinde kalmış durumundadır. İnsanlıkla beraber ilerleyememektedir.

Yeryüzünde bir milyar aç insan var, İslamiyet buna ne diyor?

Zengin-yoksul eşitsizliği var. Acaba İslamiyet buna nasıl bir çözüm bulmayı düşünüyor?

Irkçılık, savaş, sınır sorunları, asimilasyona uğrayan halklar, göçe zorlanan insanlar var. İnsan bunlara cevap bulursa yaşar İslam. 

Diyanet'in içine sızan aşırıcı gruplar, gerici bir anlayışı ve fikirleri Avrupa'daki camilerde yaymaya çalışıyor.

Diyanet'in içini, AKP'nin gölgesi altındaki gruplar dolduruyor. 

Diyanet'in kaldırılmasının sonu iyi olacaktır. Devlet hiçbir görüş ve dini yorumun tarafını tutmayacaktır. Camiler bağımsız halk merkezlerine dönüşecektir. Aleviler de kendi cemevlerinde, camilerle eşit statüde istediklerini icra edecektir.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…