Şule Çet davası: 'Bilimsel rapor sanıkların ifadelerini çürüttü'

8 Şubat 2019
Şule Çet davası: 'Bilimsel rapor sanıkların ifadelerini çürüttü'

Tecavüz edildikten sonra bir plazanın 20. katının penceresinden atılarak öldürülen üniversite öğrencisi Şule Çet davasının ilk duruşması 6 Şubat Çarşamba görülmüştü. 

Davanın iki sanığı Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın da dinlendiği mahkeme salonunda, hem Aksu'nun avukatı Umur Yıldırım hem de yakınları tarafından Şule Çet üzerinden tüm kadınların özgürlüğünü hedef alan ifadeler kamuoyuna yansıyınca tepkiler de beraberinde geldi.

Avukat Umur Yıldırım, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan Prof. Hakan Kar ve Prof. Halis Dokgöz tarafından hazırlanan raporun davanın seyrini değiştireceğini açıkladı. 

Yıldırım gelimeleri Ahval'den Gülten Sarı'ya anlattı..

Şule Çet'in davasının ilk duruşması Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülürken, daha önce üç kez ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılan sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand tutuklu olarak ifade verdi.

Sanıklar, Şule'nin intihar ettiğini iddia etse de, Şule Çet'in avukatı Yıldırım, raporlar ve tanıkların beyanları ışığında, Şule Çet'in önce cinsel saldırıya uğradığını ardından da bir cinayete kurban gittiğini belirtti. 

Tutuklu yargılanan sanıklar Aksu ile Akand hakkında "cinsel saldırı, kasten öldürme ve hürriyeti yoksun bırakma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıl ceza isteniyor.

Avukat Yıldırım, sanıkların ifadelerinin birbiri ile çeliştiğine dikkat çekti, Pınar isimli tanığın olay gecesi Berk Akand'la ilgili telefon konuşmaları olduğunu ancak bu konuşmaları inkar etmesine rağmen, Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) görüşmenin gerçekleştiğini ortaya koyduğunu ifade etti. 

Berk Akad'ın, Çağatay Aksu'nun delilleri kararttığını ve Çet'in pencereden düşmesinin ardından 18 dakika boyunca ofis içinde temizlik ve düzenleme yaptığını itiraf ettiğini dile getiren Yıldırım, davanın sonraki aşamalarından umutlu.

Yıldırım sözlerini şu satırlarla sürdürdü:

"Çağatay Aksu'nun, 'Şule pencereye çıktı, kendi attı' dediği pencerede, ne Şule'nin ne Çağatay'ın parmak izi çıktı. Kimsenin parmak izi çıkmadı. O pervazda çıkmayan parmak izleri bu dosyanın bir cinayet dosyası olduğunu ortaya koydu. 

Şule düştükten sonra 18 dakika ofiste oyalanmışlar. Delilleri karartmak için bir temizlik faaliyeti içine girmişler. Normal bir insan tepkisi, bir iki dakika içinde aşağı inmeleri veya polisi/ambulansı aramaktır. Onlar delilleri, en azından Çağatay Aksu bakımından karartıp sonradan aşağı inmişler.

Daha önceki ifadelerde kabul edilen, Berk Akand'ın Çağatay Aksu'ya iki kez yumruk attığı iddialarını bu kez yalanladı. 

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan iki profesörün hazırladığı 40 sayfalık bir rapor var. Raporu dosyaya sunduk. Bu raporda tüm soru işaretlerinin yanıtı var. Şule cinsel saldırıya uğradı mı uğramadı mı bunun cevabı var.  

Şule'nin kalça tarafında ısırık izi var. Buna ilişkin, ilgili üniversite gizli ifadeli bir belge sundu dosyaya. Mahrem bölgelerle ilgili resimler olduğu için bize dahi vermediler raporu. Biz zarfla mahkemeye sunduk. Bunların hepsi bir araya geldiğinde, cinsel saldırıya maruz kaldığı açık bir biçimde ortaya çıkıyor. 

Bu rapor, sanıkların kendini kurtarmaya yönelik tüm ifade ve delillerin hepsini çürüttü. Çok değerli bir rapordu. Mahkemeye heyeti özenle okudu, inceledi raporu ve dosyaya girdi. 

Çağatay Aksu'nun müdafisinin sınırları aşarak, iş, Şule'nin 'bakire olmadığı, orada ne işi olduğu' yönünde bir savunmaya döndü ki, biz aslında bu zihniyetin Şule'nin canına kıydığını anlatırken, müdafiler bunu bir haklılık gerekçesi olarak gösterdiler. Bizim dosyadaki mücadelemiz bu zihniyeti kırmakken, onlar bu zihniyeti savundular. Başka çareleri kalmamıştı. Salondakiler ve bizler tepki gösterdik.

Çocukluğundan beri bu zihniyet Çağatay Aksu'ya aşılanmış bir zihniyet. Dosya son raddede ahlaksızlık boyutuna geldi ve savunmalar seviyesizleşti ancak hak adalet ortaya çıkacaktır. Bizim temennimiz bu."

Bilimsel mütalaa ne diyor?

Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre avukatların Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nda görevli Adli Tıp Uzmanları Prof. Dr. Hakan Kar ve Prof. Dr. Halis Dokgöz’den alıpı mahkemeye sunduğu bilimsel mütaalada, Şule Çet’in boynundaki kırığın düşmeden daha çok boynuna “bası” yapılarak oluşmuş olabileceği, otopsi sırasında elde edilen bulguların Çet’in ağır cinsel istismara uğradığını gösterdiği belirtildi. Mütaalada, olay yerinde polisin eksik delil topladığı tespiti de yapıldı. 

Mahkeme, haklarında kasten öldürme suçundan müebbet hapis istenen sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand’tan TCK’nin 82/1- maddesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis öngören “kasten öldürme suçunun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi” suçundan ek savunma alması dikkat çekti. Bu da mahkemenin, sanıklara ağırlaştırılmış müebbet verme seçeneğinin masada olduğunu gösterdi. 

Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülen Şule Çet davası mutalasına ilişkin dikkat çeken tespitler yapıldı.

Olay saatinde hesaplanan alkol düzeylerine göre Çağatay Aksu’nun alkol zehirlenmesi tablosu içinde olduğu, Berk Akand’ın ise alkol zehirlenmesine maruz kalmak üzere olduğu ve bu alkol düzeylerinde kişilerin muhakeme, koordinasyon kaybı ve dürtü kontrol mekanizmalarında kayıp içerisinde olabilecekleri tespit edildi.

Ayrıca Şule Çet’in sadece sağ el 3. ve 4. tırnak altı örneklerinin Berk Akand’ın Y-STR DNA’sı ile aynı olduğu belirlendi. Tokalaşan kişilerden tırnak altı bölgesine doku geçmesinin beklenen bir durum olmadığı mütaala edildi.

Deliller toplanmadı

Raporda, emniyetin olay yerinde eksik delil toplandığına ilişkin dikkat çeken tespitler de yer aldı. Rapora göre, olay yerinde sperm, kan vb. biyolojik leke tespiti için değişik dalga boylarında ışık kaynağı ile ışıklı inceleme yapılmadı.

Masalar, sehpalar, lavabolar ve zemindeki halılar üzerinde birçok taze ve kurumuş leke mevcut olmasına karşın, bunlar biyolojik ve kimyasal yönden incelenmedi. Şule Çet’in üzerinden çıkartılan iç çamaşırlarında inceleme yapılmadı.

Öte yandan önceki günkü duruşmada iki sanığın anlatımları, olaya ilişkin şüpheli yanları da netleştirdi. Çağatay Aksu, “Şule viski içmedi” derken, Berk Akand, “Şule’yi viski içerken gördüm” dedi. Çağatay Aksu’nun, içki şişelerini dinlenme odasındaki çöp kutusuna koyarak sakladığı anlaşıldı.

Bir sonraki duruşma 15 Mayıs'ta.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…