Cumhuriyet'te İstifalar Artıyor

10 Eylül 2018
Cumhuriyet'te İstifalar Artıyor

Cuma günü yaşanan yönetim değişikliğinin ardından başlayan istifalar sürüyor.Aslı Aydıntaşbaş, Aydın Engin, Çiğdem Toker, Hakan Kara, Ahmet Tulgar, Melis Alphan, Bağış Erten ve en son Kemal Can başta olmak olmak üzere çok sayıda isim istifa edenler arasına katıldı.

Cumhuriyet gazetesinde iki yılı aşkın süredir gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapan fakat yeni yönetimin gazetenin başına gelmesiyle beraber görevinden ayrılan Marut Sabuncu'nun veda yazısı gazetenin dünkü sayısına basıldı fakat internet sitesine konulmadı.

Gazetenin yeni yazı işleri müdürü Serkan Ozan oldu. Sorumlu müdür olarak ise künyeye Ozan Alper Yurtoğlu'nun adı yazıldı. Bu görevi daha önce Faruk Eren yürütüyordu.

Cuma günü yaşanan yönetim değişikliğinin ardından ilk istifa dün Aslı Aydıntaşbaş'tan gelmişti. 

Yazar, "Cumhuriyet'teki dostların mağduriyeti ve verdiği demokrasi mücadelesi, altın harflerle tarihe geçmiştir. Ben de bundan sonra yazmamaya karar verdim" açıklaması yapmıştı.

Bugün de Aydın Engin, Çiğdem Toker, Hakan Kara, Kemal Can, Ahmet Tulgar, Melis Alphan, Bağış Erten ve okur temsilcisi Güray Öz istifa etti.

Mirgün Cabas, Barbaros Şansal ve Binnaz Saktanber de eklerdeki yazılarına devam etmeyeceklerini açıkladı.

Aydın Engin: Benim için buraya kadarmış

İlhan Selçuk döneminde gazetenin yazı işleri

 müdürlerinden olan Aydın Engin istifasını bugün yazdığı yazıyla duyurdu. Engin, "Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum" başlıklı yazısında "Cumhuriyet de benim için buraya kadarmış" dedi ve şunları yazdı:

"Ateşi ve ihaneti de gördük, elini taşın altına değil ateşe duraksamadan sokan kadın ve erkekler de tanıdık.
Cumhuriyet de benim için buraya

 kadarmış.

"Giderken eli boş gitmiyorum. İkramiyemi AKP Reisi'nin elinden alıp gidiyorum: Yargıtay'da sırasını bekleyen yedi buçuk yıl...

"Boşverin. Hapishane bilmediğim yer değil. İstanbul'un bütün sivil ve askeri hapishanelerinde defalarca konuk edildim. Bir Silivri kalmıştı...

"Eyvah yine gidiyor' diyenlere selam olsun, 'Yaşasın yine gidiyor' diyenlere eyvallah..."

Aydın Engin'in veda yazısının tamamın

ı okumak için tıklayın.

Çiğdem Toker: Hoşça kalın

Türkiye'de ekonomi basınının önemli yazarlarından Çiğdem Toker de istifasını bugün yazdığı yazıyla açıkladı.

Gazeteci, "Hoşça kalın" başlıklı yazısında "Bugünkü yazının son oluşu –kiminizin 'akıllıca' bulmayacağını bildiğim- heves ve heyecanın yerini ağır bir üzüntüye bırakmasından kaynaklanıyor" dedi ve ekledi:

"Her türlü 'çizgi' ve 'yayın politikası' uyuşmazlığı bir yana, olağanüstü bir dönemde gazetecilik yargılanır, kriminalize edilir, meslektaşlarımız maddi unsur içermeyen, delil niteliği taşımayan suçlamalarla aylarca tutuklu kalır, gazetenin yayın politikası suçlama konusu edilir, 

çocuklarına acı çektirilir, gazetecilik iktidar medyası desteğiyle itibarsızlaştırılmaya çalışılırken dahi Cumhuriyet'te gazetecilik yapıldığının, güç koşullar altında özgürlükçü, çoğulcu bir tutumun benimsenmeye çalışıldığının ve halkın haber alma hakkı için -demokratik bir ülkede söz konusu dahi edilemeyecek- riskler alındığının tanığıyım."

Toker'in yazısının tamamını okumak için tıklayın.

Kara: Benim sözüm üzülenlere

Hakan Kara, bugün "Önce Cumhuriyet" başlığı attığı yazısında "Kalmam mümkün değil" dedi ve istifasını şu ifadelerle duyurdu:

"Cumhuriyet gazetesinde, mahkeme kararı gereği yeniden seçim yapıldı. Yeni bir yönetim belirlendi. İnternette bu değişimi sevinçle karşılayanlar var. 'Tamam işte ne güzel oldu' diyenler. Üzgün olanlar, tepki gösterenler de var.

"Benim sözüm işte o üzülenlere. Elbette üzülebilir, Cumhuriyet'e kızabilirsiniz. Gazeteye mektup yazın, tıpkı tüm haber müdürlüğüm boyunca bana yaptığınız gibi yöneticilere telefon açın, görüşlerinizi dile getirin.

"Ama Cumhuriyet'i almaktan asla vazgeçmeyin. Cumhuriyet sizin gazeteniz."

Hakan Kara'nın yazısının tamamını okumak için tıklayın.

Güray Öz: Veda yazısı yazmak isterdim, olmadı

Okur temsilcisi Güray Öz, ayrılığını şu tweetle duyurdu:

Cumhuriyet gazetesindeki görevlerimden ayrıldım. Bir veda yazısı yazmak isterdim ama olmadı, artık okurlarımın “Sondan Bir Önceki” başlıklı yazımı veda yazısı olarak kabul etmelerini diliyorum. Cumhuriyet’teki tüm arkadaşlarıma da hoşçakalın diyorum.

Bağış Erten: Mücadele ve deneyim dolu 3 yıl

Spor yazarı Bağış Erten "Haliyle ben de ayrılıyorum" dedi:

Haliyle ben de Cumhuriyet’ten ayrılıyorum. Mücadele ve deneyim dolu 3 yıldı. Müteşekkirim. İlk başlığım Ortaçgil'den Oyuna Devam’dı:“Biz hiç kaybetmedik desem yalan...”Son söz de onun: “Yıkılan duvarlar gördüm/Coğrafyanın değiştiğini/Hiç kimse değiştiremedi/Güçlünün haksızlığını”

Ahmet Tulgar: 36 hafta sürdü

Ahmet Tulgar 36 hafta süren köşe yazarlığının bugün itibarıyla son bulduğunu duyurdu.

''Bugün Cumhuriyet Pazar'da son yazım yayımlandı. 36 hafta sürdü. Beni Cumhuriyet Pa7ar'a davet eden dostum @ataytayfun ve kutlama mesajlarını eksik etmeyen yine dostum @muratsabuncum 'a ve elbette beni hep cesaretlendiren, mutlu eden sevgili okurlarıma çok teşekkür ediyorum.''

Melis Alphan:

Yazar Melis Alphan da kısa süren Cumhuriyet yolculuğunun sonlandığını duyurdu:

-Bana dedemin gazetesinde yazma fırsatı verdikleri için @muratsabuncum ve @ataytayfun’a teşekkür ediyorum
-Cumhuriyet’te kalıp yazmaya ne etik değerlerim ne vicdanım ne de hayat görüşüm izin verirdi.
-Cumhuriyet, benim için epey kısa bir yolculuk oldu. Olsun, yine de güzeldi.

Orhan Bursalı: Gözden geçirin 

Bugün yazısına "Cumhuriyet'i hoşgörü yüceltecektir" başlığı atan Orhan Bursalı ise, Tayfun Atay'ın da istifa edeceğini duyurdu.

Bursalı, "Tayfun Atay ve Çiğdem Toker'in ayrılma kararlarını yeniden gözden geçirmelerini candan arzuluyorum" ifadelerini kullandı.

Ankara temsilcisi Erdem Gül künyede yer almadı

MİT tırları haberi nedeniyle cezaevinde kalan ve ardından beraat eden Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün idari pozisyonu, gazetenin bugünkü taşra baskılarında künyede yer almadı. Cumhuriyet muhabiri Sertaç Eşin de Ankara bürosundaki mesai arkadaşlarına temsilciliğe kendisinin getirildiğini söylediği iddia edildi.

T24’e konuşan Gül, “Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nun yenilenmesinden ve yeni genel yayın yönetmeni atanmasından sonra geçen 48 saatte benimle Ankara temsilcisi olarak kurulmuş hiçbir temas yok. Ben de bu süre içerisinde herhangi bir bildirimde bulunmadım” dedi.

Şimdiye kadar istifa edenler

Cuma günü Alev Coşkun'un yönetime geçmesinin ardından Cumartesi eki yayın yönetmeni Zeynep Miraç Özkartal Taner, istifa kararı aldığını Twitter'dan duyurmuştu.

Cumhuriyet davasında yargılanan isimlerden karikatürist Musa Kart'ın da gazeteden ayrıldığı iddia edilirken henüz net bir açıklama gelmedi.

Öte yandan 9 Mart'ta hakkında tahliye kararı verilen ve tahliye edildikten sonra yayın yönetmenliği görevine devam eden Murat Sabuncu'nun "Karanlığa karşı yaşasın Cumhuriyet" başlıklı veda yazısı gazetenin internet sitesinde yayınlanmamıştı.

Murat Sabuncu'nun veda yazısı

Murat Sabuncu'nun bugünkü gazetede yayınlanan veda yazısı şu şekilde:

Sabahları erken saatte gazeteye geldiğimde beşinci kattaki odama çıkmadan önce girişin hemen altındaki "Cumhuriyet Müzesi"ne inerim. 1800'lerin sonundan kalma Lipotype baskı makinesinden gazetenin kurucuları Nadi Ailesi'nin kişisel eşyalarına pek çok özel hatırayı barındırır orası. Tabii İlhan Selçuk'tan Uğur Mumcu'ya Ahmet Taner Kışlalı'dan Onat Kutlar'a bu gazetenin bugünlere ulaşmasını sağlayan simge isimlerin izlerine de rastlarsınız...

Müzenin iç kısmında mütevazı görünümlü, beyaz boyalı kilitli bir kapı vardır. Oradan içeriye küçük bir odaya girersiniz. Oda küçüktür ama orada büyük bir tarih yatar. Cumhuriyet Gazetesi'nin kurulduğundan bu yana çıkan tüm sayılarının olduğu ciltler burada durur. Eski yazıdan Latin harflerle yeni yazıya, hatta bir dönem yarı eski-yarı yeni yazıyla çıkmış gazeteler. 1928'lerde hemen her kahvede biraz da yeni harflere alışılması için bulundurulan bir gazete.

Kurucu iradenin; Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle İstanbul'da yaşama geçen gazete, ama hep ve daima halkın gazetesi. Bu ülkenin kuruluşuna şahitlik etmiş o küçük odadaki o gazete arşivinin arasında dolaşmak hep dizlerimi titretir. Gazetede yayınla ilgili kritik bir karar alacağım zaman o odaya girer kapıyı kapatır ve kendi kendime derim ki; "bu gazetenin kuruluşuna, kurucusuna, her dönem bedel ödemiş gazetecilerine yakışır bir duruş sergile. Endişe etme, diyeceğin sözden geri durma, hak ve özgürlüklerin peşinde ol. Bedeli ne olursa olsun. "

Bu size ilk ve son editör yazım. 4 yıl 1 aydır gururla çalışıyorum Cumhuriyet'te. 25 aydır genel yayın yönetmeniyim. Bu sürenin 17 ayı hapiste geçti. 2 aylık yayın yönetmeniyken tutuklandım 9 Mart'ta tahliye oldum, o gün bugündür tam altı aydır her gün gazetedeyim. Cumhuriyet Davası'nda üzerimize atılan iftiralardan, başroldeki oyunculardan ya da figüranlardan bahsedecek değilim. Zaten tarih bunu yazdı, bilinmeyenler de er ya da geç yazılacak.

Burada size nasıl bir duyguyla gazete yaptığımızı anlatacağım. Cumhuriyet'i her gün, tarihsel geçmişiyle de uyumlu şekilde "sesi kısılanların sesi, saklanmak istenenlerin cesurca gösterildiği" gazete olarak yaptık. Herkesin "kendi sesine âşık olduğu" bu zorlu süreçte farklı seslerin bir arada varolduğu entelektüel bir yapı kurguladık. Kim haksızlığa uğruyorsa; hangi mahalleden olduğuna ya da kişisel dostluklara bakmadan tüm objektifliğimizle, gazetecilik ve evrensel değerler ekseninde haberini yaptık.

Mağdurun kimliğine bakmadık. Çoğunlukla iktidarın, zaman zaman da "mahallesinden alkış almak için kılıç sallayanların" saldırısına uğradık. Ama doğru ve vicdanlı habercilikten, haksızlığa uğrayanın sesi olmaktan asla vazgeçmedik.

Son dönemde ülke, akademisinden medyasına iş insanından edebiyatçısına kadar "korkuyla karışık" büyük bir suskunluk içinde. Bu suskunluk ülkenin üzerine uğursuz bir sis bulutu gibi çökmüş durumda. Böyle bir ortamda nefes borusu olmaya çalıştık okurlarımıza.

Kişisel tarihimde 28 Şubat sürecinde özgürlükleri ellerinden alınmış başörtülü evlatlarla yan yana durmak da var, Gazze'ye insani yardıma giden Mavi Marmara gemisindeki kayıpların ardından kahrolmak da. Zulme, baskıya uğrayan Kürt siyasetçilerinin haberlerini yapmak da var, "barış sürecine umutla inanmak da..." Bir dönem iktidarın ortağı olan Gülencilerin eline geçirdiği yargı eliyle yaptıkları infazlara karşı çıkan bir avuç insan içinde yer almak da var, onların iftirasına uğrayan meslektaşlarımın Silivri'deki görüşçüleri arasında yer almak da...

15 Temmuz darbe girişimine diğer tüm darbelere olduğu gibi ilk andan itibaren karşı çıkmak da var... 20 Temmuz'dan sonra inşa edilen sivil baskıya karşı direnmek de... Direnmenin bedelini ödemek de...

Gözaltından tutuklanmaya götürülürken adli kontrolle serbest bırakılan iki meslektaşımız oldu. Biri Aydın Engin'di. Benimle vedalaşmaya geldiğinde onun kulağına iki cümle fısıldadım: Ağabey okurlarımıza selam söyle, biz kimsenin önünde eğilmeyiz, sadece onların, halkımızın karşısında saygıyla eğiliriz...

Sevgili okurlar o günden bugüne söz verdiğimiz gibi kimsenin karşısında eğilmedik. Cumhuriyet bir ışık olsun diye, meslek ilkelerimiz ve geleneklerimiz çerçevesinde gazetecilik yaptık. Şimdi gitme zamanı. Sebebini tarih yazacak. Kimse benim ağzımdan Cumhuriyet aleyhine tek bir kelime duymayacak. Çünkü karanlığa karşı, yaşamalı Cumhuriyet, yaşasın Cumhuriyet. Hoşçakalın...

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…