Erdoğan-Trump görüşmesinin perde arkası

25 Ocak 2018
Erdoğan-Trump görüşmesinin perde arkası

Washington'daki Amerikalı yetkililer 'off the record' görüşmelerde ve diğer Batılı ülkelerin diplomatları ile yaptıkları toplantılarda Erdoğan ve ekibinden bir dosttan bahseder gibi bahsetmiyorlar artık.

Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan ve tarihi denebilecek şekilde sert uyarılarla dolu olan o görüşmenin arka planındaki bazı gelişmeleri Ahvalnews Washington muhabiri İlhan tanır aktardı. 

Trump ile Erdoğan'ın şimdiye kadar yaptığı diğer telefon görüşmelerindeki hava, her zaman için 'olumlu' ve hatta bazen 'neşeli' denebilecek kadar iyi tasvir edilmesine rağmen, 24 Ocak günü yapılan telefon görüşmesinin ise 'çok kötü' geçtiği başkentlerdeki kaynaklarca teyit edildi.

Beyaz Saray'ın yaptığı açıklamadaki sert ton ve yapılan ciddi uyarıların, başkanlığını ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen'in yaptığı Amerikan heyetinin Ankara'da bu hafta gerçekleştirdiği görüşmelerdeki başarısızlık sonrasında seçildiği öğrenildi. 

Hatırlanacağı gibi ABD Dışişleri Bakanlığında Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan masalarından sorumlu yetkili olan Cohen Türkiye ile son durumu değerlendirmek üzere bu hafta Ankara’yı ikinci kez ziyaret etmişti.

Cohen başkanlığındaki ABD Heyeti 2017 yılının 16-18 Ekim tarihlerinde de Ankara'yı ziyaret ederek, Genelkurmay Başkanlığı ile Dışişleri Bakanlığı'nda temaslarda bulunmuş, vize krizinin devam ettiği sırada yapılan o ziyaretlerin olumlu geçtiği söylense de bir netice alınamamıştı.

Cohen'in, Salı günü Ankara'da yaptığı ziyarette bu kez Menbiç ve Afrin operasyonu konuları ağırlıkla görüşüldü. Görüşmeden haberi olan Batılı diplomatik kaynakların Ahval'e bildirdiğine göre, Cohen ne Afrin operasyonu ne de Menbiç konusunda Ankara'dan olumlu bir mesaj alamadı. 

Tam tersine Cohen'i daha da endişelendiren bir yaklaşım vardı Ankara'da. Bir ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilisi bu görüşmeleri İngilizce bir deyim kullanarak 'tamamen ayrı tellerden konuştular' diyerek tasvir etmeyi seçti. 

Amerikan tarafının mesajlarını Ankara, Ankara'nın mesajlarını Amerikan heyeti almadı.

Cohen adeta muhatap kabul edilmedi. Özellikle Menbiç konusunda Amerikalı heyetin Ankara'da vermeye çalıştığı mesajların yerine ulaşmadığı kanısına varıldıktan sonra ise Trump'ın Erdoğan ile telefon görüşmesi gerçekleşti.

Cohen'in Ankara'daki görüşmelerinden sonra, Menbiç konusunda ABD'nin endişelerinin çok ciddi bir seviyeye ulaştığı öğrenildi. Öyle ki artık Amerikalı yetkililer "Türkiye'nin Suriye'deki politikasının tamamen Rusya'nın işine yaradığını," gördüklerini ve buna karşılık "ABD'nin Suriye'deki pozisyonunun da Türkiye'nin Suriye politikası ile zayıflatıldığını," hatta Türkiye'nin bu haliyle Suriye'de "ABD'ye karşı bir 'vekalet savaşı' nın karşı tarafında bulunduğunu" Amerikalı yetkililer itiraf etmeye başladı.

Ankara görüşmelerinden gelen alarm zilleri sonrası bu kez, müttefik ülkelerin görüşmelerine uygun olmayan bir şekilde, Trump'ın en yüksek perdeden Erdoğan'a Çarşamba günkü telefon görüşmesinde olduğu gibi en ciddi mesajı vermesine karar verildi. 

Ve Beyaz Saray'ın yaptığı açıklamada Menbiç konusuna atıfla 'Amerikan ve Türk güçlerinin çatışması' ihtimalinden kaçınılması uyarısı da yer aldı.

Çarşamba günü Trump ile Erdoğan telefon görüşmesi sonrası Dışişleri Bakanlığında üst düzey bir Türkiye krizi toplantısı da yapıldı. 

İkili arasındaki telefon görüşmesi farklı kaynakların teyit ettiğine göre 'çok kötü geçti.' 

Daha önceki telefon görüşmelerinin aksine ikili bu kez pek de keyifli bir iletişim kuramadı. 

Görüşmede yaşanan gerginliklerden sonra, Dışişleri Bakanlığında üst düzey bir kriz masasında telefon görüşmesi masaya yatırıldı ve yazılacak telefon görüşmesi açıklaması Beyaz Saray ile koordine edildi. 

Sonrasında ise işte o tüm dünyanın okuduğu telefon açıklaması halini aldı ve iki paragraflık bu açıklamada bir düzineye yakın sayıda 'endişe' 'dikkat' ve buna benzer soğuk uyarılar yapıldı. 

Hatta 'sürekli uzayan OHAL' hatırlatıldı, tutuklanan Amerikan vatandaşlarından, ABD aleyhine Erdoğan ve diğer üst düzey Türk yetkililerden gelen sözlerin de 'gerçek dışı' olduğu vurgulanarak son verilmesi istendi. Tabi en başta Afrin operasyonundan duyulan endişe hatırlatıldı. Operasyonun hızının azaltılması istendi. İnsani durumun kötülüğü vurgulandı.

24 Ocak 2018 tarihi Trump ve Erdoğan arasındaki ilişkinin belki de köprüye girmeden önceki son çıkış uyarıları gibiydi. 

Bundan sonra gerek Afrin gerekse Menbiç ve diğer konularda değişen bir politikaya şahit olmazsak yüzü değişen bir Washington ve çok daha farklı bir ilişki türünü birlikte seyredebiliriz. 

Zira başkent Washington'daki Amerikalı yetkililer 'off the record' görüşmelerde ve diğer Batılı ülkelerin diplomatları ile yaptıkları toplantılarda Erdoğan ve ekibinden bir dosttan bahseder gibi bahsetmiyorlar artık.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…