Eski ÖSO subayından flaş açıklamalar

20 Aralık 2017
Eski ÖSO subayından flaş açıklamalar

''Halk 4 defa isyan etti ve sokağa çıktı, ancak Türk yetkililer bildiklerini yapmaya devam etti" --Suriye’de yürütülen "Fırat Kalkanı" harekatında yer alıp, daha sonra QSD'ye katılan ÖSO Subayı Mihemed Casim El Hesen, çatışmadan girilen Cerablus'tan seçilmiş 250 IŞİD üyesinin Kilis ve Antep'e taşınarak, buradan Avrupa kentlerine gönderildiğini anlattı.

Türkiye'nin Suriye toprakların olan Cerablus, Ezaz ve Bab üçgenine yürüttüğü “Fırat Kalkanı” harekatında yer alan isimlerden biri olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) subayı Mihemed Casim El Hesen, bir süre önce Demokratik Suriye Güçleri (QSD) saflarına katıldı. QSD saflarına katılan El Hesen, Türkiye ile IŞİD ilişkileri ve bölgedeki diğer gruplar hakkında Mezopotamya Ajansı'na önemli bilgiler verdi.  

Mezopotaöya Ajansı'nda yer alan haberin tamamı şöyle:
 
El Hesen, Türkiye'nin IŞİD ve El Nusra'nın başını çektiği radikal İslami gruplar ile ilişkilerinin çok derin olduğunu kaydetti. 
 
POLİS AMİRLİĞİNDEN ÖSO'YA
 
Aslen Dêra Zor'lu olduğunu söyleyen 33 yaşındaki Mihemed Casim El Hesen, önceleri rejimin polis amiri olduğunu, 2012 yılında ise Dêra Zor kırsalında faaliyet yürüten Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) katıldığını ifade etti. IŞİD ve Nusra'nın bölgeyi işgaline kadar kaldığını, sonra Türkiye'nin Hatay kentine geçtiğini paylaşan El Hesen, "Bir süre Hatay Karkamış arasında gidip geldim. Sonra Fırat Kalkanı grupları ve TSK denetimindeki Cerablus'a geçtim. Burada uzun bir süre Dêra Zor'dan gelen aşiretler ile Fırat Kalkanı komutanları arasındaki ilişkiyi sağladım" diye konuştu.
 
AŞİRETLER KANDIRILDI 
 
Türkiye'nin Rakka ve Dêra Zor'a yapılacak operasyonlara katılmak için tartışmalar yürüttüğünü ve bu amaçla Dêra Zor aşiretleri olan Egîdat, El Bûcamil, Gilayîn, El Bû Şelhûm ile ilişki kurduğunu aktaran El Hesen, aşiretlerin operasyonlara katılmaları için Fırat Kalkanı gruplarına dahil olmalarının şart koşulduğunu belirtti.
 
El Hesen, "Türkiye’nin operasyonlara katılmak için diplomasi yürüttüğü aşiretlerin yüzde 90’ı operasyonlara katılacaklarını söyledi. Aşiretlere 'operasyonlar ile geniş bir alanın hakimiyetini sağlayacağız ve siz de payınızı alacaksınız' dediler. Operasyonlar başlayıp Türkiye'nin verdiği sözler gerçekleşmeyince aşiretler tepki göstermeye başladı. Ancak aşiretlerin elinden çok fazla bir şey de gelmiyordu. Türkiye sürekli QSD hakkında anti propaganda yapıyor ve karalıyordu. 'QSD’nin tamamı Kürttür, Arapları sevmiyorlar ve Suriye'yi parçalamak istiyorlar' deniliyordu. Aynı propaganda Suriye rejimi basınında da yapılıyordu" dedi.   
 
GRUPLAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER
 
Türkiye'nin Cerablus ve Ezaz'a girmesinin ardından ise Fırat Kalkanı grupları arasında alan kontrolü ve yönetimde yer alma tartışmaları ve çelişkilerin başladığını söyleyen El Hesen, Fırat Kalkanı gruplarının ÖSO içinde yer almış birçok tabur ve tugaydan oluştuğunu, bu güçlerin bir noktaya kadar bağımsız hareket ettiğini dile getirdi.
 
El Hesen, bu gruplardan bazılarını şu şekilde tanıttı: 
 
"1- El Şimal Tugayı: Dêra Zor'lu savaşçıların da yer aldığı bir grup. Bu grup diğerleri ile ciddi çelişkiler yaşıyor. Diğer gruplar bu grubu bölgenin gücü olmadığı gerekçesiyle istemiyor. Bu sebeple de bu grup Dêra Zor'a geçip, QSD bünyesinde faaliyet yürütmek istiyor.  
 
2- Doğu Kalkanı (Diriê El Şerqiye): Her ne kadar bu gruba “Doğunun Özel Gücü” dense de, üyeleri önceleri işsiz, güçsüz ve çeşitli suçlardan aranan kişilerden oluşuyor.  
 
3- El Hemze Tugayı (Firqet El Hemzat): Halep ve çevresinden savaşçıların oluşturduğu bir grup. 
 
4- El Cebhet El Şamiye: Birçok taburun anlaşarak birleştiği bir grup. El Selam Dergahı bu grubun elinde. Son dönemlerde Ehrar El Şam da bu gruba katıldı. Bu grubun kuruluşu birçok grubu da karşı karşıya getirdi ve tartışmalar çatışma noktasında taşındı. Gruplar Sultan Murat Tugayları ve Cebhet El Şamiye arasında iki bloktan birine dayanmak zorunda kaldı. Bu da bölgenin bir tarafının kontrolünü Cebhet El Şamiye güçlerine bırakırken, diğer tarafı da Sûltan Mûrad, El Hemzat ve Ehrar El Şerqiye gruplarına bıraktı. 
 
Ezaz, Cebhet El Şamiye'nin, Bab, El Hemzat'ın, Cerablus ve Rai'de Sûltan Mûrad Tugayları'nın denetimine girdi. Bu gruplar arasındaki çelişkilerde çatışmalara dönerek devam ediyor." 
 
MİNBİC VE EFRÎN SINIRI
 
Mihemed Casim El Hesen, Minbic ve Efrîn sınırındaki askeri kontrol noktalarına dair de şu bilgileri verdi: "Minbic'ın kuzeyinde Cerablus'un güneyindeki Sacur Suyu'na 100 metre mesafede Türk askeri karakolu var. Yine Minbic sınırında On (10) olarak adlandırılan ve El Şimal Tugayı'nın komutasını yaptığı birçok grubun yer aldığı bir kontrol noktası var. Efrîn sınırı boyunca oluşturulan kontrol noktalarını Ehrar El Şam kontrol ediyor."
 
'250 SEÇİLMİŞ DAİŞ'Lİ AVRUPAYA GÖNDERİLDİ'

 
El Hesen, Türkiye'nin "Fırat Kalkanı" hareketi ile girip, 3 saatte IŞİD'ten teslim aldığı Cerablus operasyonuna dair de önemli bilgiler paylaştı. El Hesen, bu konuda şu bilgileri verdi:

"Türkiye operasyon öncesinden DAİŞ ile ilişkilendi ve operasyon tartışıldı. Ben Karkamış'ta iken DAİŞ militanları geliyordu, ancak ben tanımıyordum. Cerablus'a girme konusu Rusya ve rejimin bilgisi dahilinde idi. Hatta Rusya ve Baas rejimi heyeti, operasyon öncesi Karkamış'ta Türk yetkililer ile görüştü. Türk askerleri Cerablus'a girince 250 seçilmiş DAİŞ militanı, tepelerine ambulans sireni takılmış transit ve yarım otobüslerle Karkamış Kapısı'ndan Türkiye'ye sokulup, Kilis ve Antep'e taşındı. Bu araçların sorumlularından biri de bendim. 6 aracı Kilis'e götürüp bıraktım ve Karkamış'a döndüm. Sonra öğrendik ki bu DAİŞ militanları Avrupa kentlerine gönderilmiş. Birçok DAİŞ'li de ailesi ile birlikte Bab, Hama ve Rakka'ya gönderildi." 
 
IŞİD İLE ÇATIŞMA SENARYOSU
 
Celabrus’ta varılan anlaşmaya dair bu önemli bilgileri veren El Hesen, kentteki çatışma senaryolarına ilişkin de oldukça dikkat çekici bilgiler paylaştı. El Hesen, "Türk askerlerinin çatışmadan girdiği Cerablus'a bağlı bir köyde IŞİD'liler askere ateş açtı ve 3 asker yaralandı. Bu çatışma ya yanlışlıkla oldu, ya da bu grup kasti orada tutulmuştu. Bu grup üzerinden DAİŞ'le çatışma süsü verildi. Bunun haricinde de hiçbir çatışma yaşanmadı ve DAİŞ militanları da ortada yoktu" dedi.
 
GRUPLARIN GÜNDEMİ TALAN, TÜRKLERİN EĞİTİM
 

Cerablus ve Ezaz'ın alınmasıyla ise Fırat Kalkanı gruplarının talan, baskı, hırsızlık ve işkenceye başladığını, her gün halktan onlarca insanın gidip grupları Türk yetkililerine şikayet ettiğini anlatan El Hesen, "Halk, grupların savaşçılarının kendilerini tanıdığını, ancak yaptıklarının (IŞİD) DAİŞ'inkinden fazla olduğunu iletiyordu. Türk yetkililer halkı dinlemekle yetiniyordu. Okullarda Türkçe eğitim verilmeye başladı. Halk 4 defa isyan etti ve sokağa çıktı, ancak Türk yetkililer bildiklerini yapmaya devam etti" diye konuştu.
 
'DEMOGRAFYA DEĞİŞTİRİLDİ'

 
Bölgede yaşayan Kürt ve Arapların yerine, Özbekistan ve Türkmenistan'dan getirilen çok sayıda ailenin Fırat Kalkanı grupları tarafından yerleştirilip demografik yapı ile oynandığını da anlatan El Hesen, itiraz eden Kürt ve Arapların ise, göç etmek zorunda bırakıldığını belirtti.
 
'KAMPLARDAN SAVAŞÇI DEVŞİRİLDİ'
 
El Hesen, Türkiye'deki kamplarda kalan Cerablus, El Rai (Çobanbey) ve Ezazlıların Urfa ve Antep'te askeri eğitimden geçirildikten sonra Fırat Kalkanı grupları denetimindeki bölgelere gönderildiğini de dile getirdi. El Hesen, bunlara gruplara katılmaları karşılığında 200 dolar maaş verildiğini söyledi.
 
'HALK EFRÎN'E SALDIRIDAN RAHATSIZ'
 
Türk askerleri ve bağlı gruplardan razı olmayan bölge halkının, Efrîn'e yönelik saldırılardan da rahatsız olduğunu dile getiren El Hesen, grupların zulmünden kaçan halkın Efrîn'e sığındığını kaydetti. Halkın Efrîn ve Minbic'teki yaşamı olumlayarak birbirlerini anlattığını söyleyen El Hesen, "Her halk ve farklılığın yönetimlerde yer aldığı anlatılıyor. Komünlerde herkesin bir iş gördüğü ve ortak yaşam ile yaşamın idame edildiği ifade ediliyor. Bölgelerinin de aynı sisteme kavuşmasını istiyorlar. TSK ve ÖSO'nun kendi bölgelerine girmesine anlam veremiyorlar" dedi.
 
Fırat Kalkanı gruplarının TSK ile Efrîn'e saldırmak istemediğini kaydeden El Hesen, şunları dile getirdi: "2 defa büyük saldırı düzenlediler ve QSD'nin büyük cevabı ile karşılık buldular. Çok sayıda ölü verdiler. Bu sebeple Efrîn'e saldırmaya korkuyorlar ve yenilgi sonrası moralleri çok düştü. Savaşmak istemsizliklerini 'QSD'liler çok yetenekli. Gerilla tarzı ile savaşıyorlar. Biz onlara karşı hiç bir zaman kazanamayız' diyerek açıklıyorlar."
 
'QSD BÖLGESİNE GEÇMEK İSTİYORLAR'
 
El Hesen, ÖSO'dan kopma ve QSD'ye katılma nedenine ilişkin ise şunları söyledi: "ÖSO rejime karşı ortaya çıktı, ancak şimdi Türk devletinin hizmetini görüyor. Türk devleti de bizden fazla DAİŞ'e destek verip, çıkarları doğrultusunda kullanıyordu. Fırat Kalkanı grupları Dêra Zorlu savaşçılara ayrı gözle bakıyor ve farklı davranıyordu. QSD'nin özgürleştirdiği Minbic, Rakka ve Dêra Zor kırsalında halklara yaklaşımı ve kurtardığı çok sayıda akrabam ve arkadaşımın anlattıkları bana gerçeği gösterdi. Şimdi çok sayıda Fırat Kalkanı savaşçısı özelikle de Dêra Zorlular aileleri ile QSD bölgelerine geçmek istiyor. Ben Fırat Kalkanı içindeki 300 arkadaşımla konuştum ve QSD'nin bana yaklaşımını anlattım. Hepsi gelmek için çabalıyor." 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…