New York Times: ABD'deki davada ilk kez Erdoğan'ın ismi geçti

1 Aralık 2017
New York Times: ABD'deki davada ilk kez Erdoğan'ın ismi geçti

ABD'de devam eden İran'a yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesi davasını yakından takip eden New York Times muhabiri Benjamin Weiser, iş adamı Reza Zarrab'ın ifadesinde planda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da izni olduğunu söylediğini belirtiyor. 

"Manhattan'daki davada Türkiye ve İran vatandaşı iş adamının verdiği ifadeye göre, Recep Tayyip Erdoğan şahsi olarak iki Türk bankasına ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ihlal eden planda yer almaları izni verdi. 

"Duruşmaya tanık kürsüsünden katılan iş adamı Reza Zarrab Perşembe günkü ifadesinde, 2012'de dönemin başbakanı Erdoğan ve dönemin hazineden sorumlu bakanının (Ali Babacan) bankalara (Vakıf Bank’la Ziraat Bankası’nın da Halkbank gibi) İran ile altın ticaretinin başlatılması talimatını verdiğini söyledi."

"Erdoğan'ın ismi ilk kez geçti"

New York Times, Zarrab'ın bu ifadesi ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isminin davada ilk kez geçtiğine dikkat çekiyor. 

Haberde planın ilk kez 2013'te Türk polisi tarafından ortaya çıkarıldığı ve Erdoğan hükümetinin soruşturmayı sonlandırdığı belirtiliyor. 

"O günden bu yana Erdoğan Amerika'da süren incelemeyi kınıyor ve konuyu sürekli olarak Amerikalı yetkililerle görüşmelerinde dile getiriyordu."

Haberde Zarrab'ın duruşmadaki bu ifadelerinden hemen önce, Erdoğan'ın "Biz ambargoyu delmedik" açıklaması yaptığına dikkat çekiliyor. 

New York Times'ın haberi şöyle devam ediyor: 

"Zarrab'ın Erdoğan'la ilgili itirafları oldukça kısaydı. Zarrab, Erdoğan'ın Ziraat Bankası ve Vakıfbank'ın plana dahil olmasına izin vermiş olduğunu kendisine dönemin ekonomi bakanı Zafer Çağlayan'ın haber verdiğini söyledi."

"Erdoğan'ın ismi geçince sosyal medya da suskunlaştı"

New York Times'ın haberinde, Türkiye'de ana akım medyanın davaya karşı hükümetle aynı çizgide yer aldığı ve soruşturmanın Türkiye'ye yönelik bir komplo olduğunu savunduğu belirtiliyor. 

"Ana akım medya en çok ses getirmesi gereken iddiayı, Erdoğan'ın da planda yer aldığı ifadelerini yayınlamadı. 

"Türklerin çoğuysa davayı sosyal medyadan takip etti. Ancak sosyal medya kullanıcıları Zarrab, Cumhurbaşkanı'nın ismini geçirdikten sonra sessizliğe büründü. Bir Türk Twitter kullanıcısı duyduklarını yazmaya cesaret edemediğini yazdı - ve sonra o tweet'i de sildi."

Bloomberg: Dava Türk lirasını da kısa süreli etkiledi

Bloomberg de Perşembe günkü duruşmada ilk kez Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da isminin geçmiş olmasına dikkat çekiyor. 

Bloomberg, davanın Türk lirası üzerinde de etki yarattığını yazıyor. 

"Türkiye'nin para birimi, faiz oranları ve banka stokları, dava ile ilgili haberlerden etkilendi. Zarrab'ın Erdoğan'ın ismini geçirmesinin arından dolara karşı yüzde 1 değer kaybeden Türk lirası, daha sonra bankaların ifadeleri yalanlamasıyla toparlandı."

Haberde duruşma sırasında hakim ve jüri üyelerine, Zarrab'ın bazı Türkçe telefon konuşmalarının da dinletildiği, kimsenin konuşmaları anlıyormuş gibi görünmediği detayı da verildi. 

Altın ticaretinin şeması

Guardian: Dava Türk ekonomisine zarar verebilir

İngiliz Guardian gazetesi de Reza Zarrab'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptırımları ihlal eden anlaşmadan haberdar olduğunu iddia ettiğine dikkat çekiyor. 

Haberde Türk siyasilerin ABD'de süren davanın "komplo" olduğuna yönelik açıklamalarına yer veriliyor. 

Guardian'ın haberi şöyle devam ediyor: 

"(Türk yetkililer) davayı görmezden geliyor olsa da, savcıların Zarrab'ın üst düzey yetkililerle bağlantısına dair inandırıcı kanıtlar sunması halinde bu Erdoğan hükümeti için utanç verici olur. 

"Ayrıca, Türk lirasının değer kaybettiği bu dönemde, Zarrab'ın ifadeleri bankacılık sistemine zarar verirse, bu Türk ekonomisi üzerinde de olumsuz etki yaratır." 

Wall Street Journal: ABD-Türkiye ilişkileri daha da gerilebilir

Amerikan Wall Street Journal gazetesi de Zarrab'ın ifadesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isminin geçmesinin, NATO üyesi ABD ile Türkiye'nin ilişkilerini daha da gerginleştirebileceğini belirtiyor.

Gazete Zarrab'ın ifadesinin ardından Erdoğan'ın danışmanlarından ve adı geçen bankalardan yorum istediklerine ancak bu isteklerine cevap alamadıklarına vurgu yapıyor. 

Gazetenin dava süreciyle ilgili dikkat çektiği bir detay da, duruşmayı takip etmek isteyenlerin içeri girebilmek için duruşma salonu önünde uzun kuyruklar oluşturması. 

Davayı izleyenler arasında, Manhattan Başsavcısı Preet Bharana'ın görevinden alınmasından sonra başsavcı vekili olan Joon Kim'in de olmasının, davanın ne kadar önemsendiğini gösterdiği ifade ediliyor. 

"Zarrab'ın ifadesi tahmin edilenden uzun sürebilir"

New York'taki davayı yakından takip eden bir diğer gazeteci de CourthouseNews'ten Adam Klasfeld. 

Klasfeld, Zarrab'ın ifadesinin Cuma günü bitmesinin planlanmış olduğunu, ancak bunun pek mümkün görünmediğini belirtti. Klasfeld "Zarrab beklenenden daha uzun süre ifade verecek" yazdı. 

İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'e 100 bin dolar

Amerikanın Sesi'nin kaydettiğine göre Sarraf Çin bankalarına vermek üzere İçişleri Bakanı Muammer Güler'den oğlu Barış Güler aracılığıyla referans mektubu istediğini anlattı. Sarraf referans mektubu için Barış Güler'e 100 bin dolar ödeme yaptığını iddia etti.

Rıza Sarraf Türkiye'deki gibi bir sistemi Çin bankaları üzerinden kurmak üzere çalışmalar yaptıklarını birkaç ay bu konuda mesai harcadıklarını anlattı.

Savcılıkla Sarraf arasındaki diyalog şöyle gelişti:

Sarraf, “Eski Halkbank Genel Müdürü beni çağırdı buluşmak için. ‘Çok risk alıyorum’ dedi. ‘Amerikalılar da durmadan beni uyarıyorlar, hayatımı garantiye almam lazım’ dedi.”

Savcılığın “Ne istiyordu?” sorusunu Sarraf, “Ne isteyecek ‘para istiyor’” diye yanıtladı. Sarraf,‘Ben de Zafer Çağlayan’dan bunun için onay aldım’ diye konuştu. Zafer Çağlayan’ın çok şey bildiğini iddia eden Sarraf, birçok şeyi Zafer Çağlayan’ın onayını aldıktan sonra yaptığını belirtti. Sarraf, Süleyman Aslan’la da Çağlayan’dan onay aldıktan sonra bağlantı kurduğunu öne sürdü.

“Zafer Çağlayan gibi para istiyor”

Sarraf, ifadesinde eski Bakan Zafer Çağlayan’ın her şeyi bildiğini iddia etti.

Savcılık: “Happani kim?”

Sarraf: “Benim şirketlerimde benden sonraki yetkili.”

Savcılık: “(Happani ile) Bu görüşmenin konusu neydi?”

Sarraf: “Süleyman Aslan Bey’le görüşmemin bir özetiydi.”

Savcılık: “’Her şey iyi’ dediniz. Ne demek istediniz?”

Sarraf: “Süleyman Bey’in yanından çıktım. Her şey iyiydi dedim.”

Savcılık: “Burada Happani ne diyor?”

Sarraf: “Niye çağırmış onu soruyor.” Burası tamam, “Abi” gibi diyorum

Savcılık: “Ne demek istiyorsunuz?”

Sarraf: “’Zafer Çağlayan gibi para istiyor’ demek istiyorum.”

Savcılık: “Nasıl?”

Sarraf: ‘“Abi” ayarı kadar diyorum.”

Savcılık: “Abi kim?”

Sarraf: “Zafer Çağlayan”

Savcılık: “Zafer Çağlayan kim?”

Sarraf: “Dönemin eski Ekonomi Bakanı. ‘Abi’ ayarında diyorum.

Savcılık: “Bu ne demek?”

Sarraf: “Kar marjı üzerinden pay vereceğimizi söylüyorum. Yaptığımız ticarete Zafer Çağlayan da ortak olduğu için.”

Savcılık: “Happani ne diyor?”

Sarraf: “Farklı bir şirket kurmamız gerektiğini anlatıyor.”

Savcılık: “Neden?”

Sarraf: “Zafer Çağlayan’la karışmaması için.”

Savcılık: “Burada (Happani) size ne soruyor?”

Sarraf: “Zafer Çağlayan dönem dönem Halkbank ekstrelerini inceletiyordu. Süleyman Aslan’la yaptığımız işi fark edip etmeyeceğini soruyor. Ben de ‘Zafer Çağlayan bilecek, ben ona söyledim. Ondan gizli bir şey yapmayacağımı’ ifade ettim. Nitekim gizlemedik. Zafer Çağlayan’ın içinde olmadığı hiç bir şey yapmadık.”

Sarraf’la Happani arasında geçen tape’lerle ilgili olarak savcılığın sorduğu sorularda Sarraf ilk kez dönemin başbakanı Erdoğan’ın adını telaffuz etti. Savcılıkla Sarraf arasındaki diyalog şöyle gelişti:

Savcılık : “Ziraat ne? Vakıf ne?”

Sarraf: “Türkiye’de bankalar.”

Sarraf: “Vakıfbank ve Ziraat Bankası, İran işine girmek istiyordu. Zafer Çağlayan’la konuştum, beni de bu bankalara yönlendirecekti. Halkbank’la çalıştığımız gibi aynı onlarla da çalışacaktık.”

Savcılık: “Sonra ne oldu?”

Sarraf: “Zafer Çağlayan o dönemin başbakanının İran ticaretinde Ziraat ve Vakıf’la çalışmak için onay verdiğini söyledi.”

Savcılık: “O dönem başbakan kimdi?”

Sarraf: “Sayın Recep Erdoğan.”

Savcılığın sorduğu bir başka tape’deki konuşmalarla ilgili olarak da Sarraf, Çağlayan’ın kendisine bu konuda Erdoğan’ın onay verdiğini söylediğini bir kez daha yineledi. Savcıyla Sarraf arasındaki diyalog şöyle gelişti.

Savcılık: “Bu tape’lerdeki konuşmalar size mi ait?”

Sarraf: “Evet.”

Savcılık: “’Ankara’yla konuştum’ diyorsunuz bu ne demek?”

Sarraf: “Zafer Çağlayan’ı kastediyorum.”

Savcılık: “Ali Babacan ve Başbakan’ın onay verdi dediğiniz şey nedir?”

Sarraf: “Dönemin Sayın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Babacan’ın Vakıfbank ve Ziraat’in aracılıklarına onay vermesiydi.”

Sarraf: “O dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine Bakanı Ali Babacan işlemlerin başlaması için talimat verdiler.”

Savcılık: “Başbakanın talimatını nasıl öğrendiniz?”

Sarraf: “Zafer Çağlayan’dan.”

Savcılık: “Dönemin Maliye Bakanının adı neydi?”

Sarraf: “Ali Babacan.”

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…