'Zarrab davasında 3 ayrı dosya sırada bekletiliyor'

22 Kasım 2017
'Zarrab davasında 3 ayrı dosya sırada bekletiliyor'

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetinin en has isimlerinin Zarrab davasının içinde olduğunu ve üç ayrı dosyanın sırada bekletildiğini savunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, "Bu bir mili dava değil. Aslında uluslararası bir suç örgütünün hikayesi” dedi. 

"ABD'yi dolandırma, İran'a karşı uygulanan yaptırımları delme, kara para aklama, kara para aklamak için komplo kurma ve ABD bankalarını dolandırma" suçlamalarıyla 75 yıl hapsi istenen Türkiye vatandaşı Reza Zarrab'ın davası hükümetin temel gündemi haline geldi. İlk başlarda bu davayı "milli" bir dava olarak gören hükümet son günlerde yaptığı açıklamalarda ise "Bu Türkiye'ye yönelik bir kumpastır" açıklamaları yapıyor. Davayı yakından takip eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, gelinen aşamayı ve Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi.

Davanın “Hükümeti indirme” davası olarak başlamadığını, davanın geçmişinin 1995’lere kadar gittiğini ileri süren Aksünger, Zarrab için en güvenli ülkenin ABD olduğunu söyledi. Bu davanın hükümetin bahsettiği gibi "milli" bir dava olmadığının altını çizen Aksünger, “Hukuki ve uluslararası bir davadır bu. Çünkü 17-25 Aralık yolsuzluk iddiası ile başlayan bu dava aslında 2007 yılında Edirne gümrüğünde 210 kilo eroinin yakalanması ile başlıyor” iddiasında bulundu. 
 
'ZARRAB 25 EYLÜL'DEN SONRA KAYBOLDU'
 

Rıza Zarrab'ın ABD'de 25 Eylül’de görülen duruşmasında hazır bulunduğunu hatırlatan Aksünger, “Zarrab o günden sonra ortadan kayboldu. Avukatları da kayboldu. 15 Ekim’de savcılık ek iddianamede 3 bine yakın tape işin içine koydu. Herkes bunun 17 Aralık tapeleri olduğu şeklinde değerlendirdi. Ama hikaye biraz daha farklı. Bu, savcılığın da bu konu hakkında bir çalışmasının olduğunu gösteriyor. 2015’te de bazı dinlemeler yapıldığı, ABD ile olan dinlemelerin içerisinden bazı şeylerin çıkarıldığı anlaşılıyor. 15 Ekim’de savcı ayrıca bunları koyduğunda Hakan Atilla’nın avukatları e-maillerle buna itiraz ediyorlar. ‘Bu tapeleri yapanların hepsinin Türkiye’den kaçtığını ve bunlar montajdır, gerçekliği tartışılır’ tarzında bir yaklaşım gösterdiler. Avukatlar ‘ne zaman görürüz’ dediğinde, savcı çok net olarak duruşmada tapeleri dinleyebileceklerini söyledi. Bu da ne kadar kararlı olduklarını gösteren bir tavır. Mahkemede aynı kararlılıkta” diye konuştu.

‘TANIKLARIN TELEKONFERANS İLE DİNLENİLMESİ TALEP EDİLDİ’

Atilla’nın avukatlarının duruşmada 4 tanık gösterdiğini ve bu tanıkların telekonferans üzerinden dinlenilmesini, aksi durumda ABD’ye geldiklerinde tutuklanma ihtimalleri olduğunu mahkemeye ilettiklerini belirten Aksünger, bu talebin mahkeme tarafından kabul edilmediğini kaydetti.

Zarrab’ın 25 Eylül’deki ara duruşmadan sonra ortalardan görülmediğini ve avukatlarının savunma yapmamasının üzerinde duran Aksünger, “ABD'de yürüyen davaların yüzde 80'inden fazlası savcılarla anlaşmalı sonuçlandığını ABD’deki hukuk otoritelerinin hepsi söylüyor. Zarrab davasındaki süreçte bu şekilde yürütülüyor" ifadesinde bulundu.

‘ÖNCE TANIMADILAR SONRA VATANDAŞ OLDU’
 
İran’a yönelik ambargoyu delmenin en çok zarar verdiği ülkenin Türkiye olduğunu belirten Aksünger, “Rıza Zarrab yakalandığında Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi ve AKP hükümeti ‘biz bu adamı tanımıyoruz’ dediler. Daha sonra bunun Türkiye vatandaşı olduğu ve iş adamı olduğunu söylediler. Şimdi ise hükümet içerisinde bunun itirafçı olduğunu söyleyenler var. Bunları düşünmek lazım. Çünkü onlarda iyi biliyor ki işin ucu başka yerlere gidiyor ve kendilerini kurtarma derdindeler" dedi. 

‘BU BİR MİLLİ DAVA DEĞİL’

Zarrab’ın ilk başlarda hiçbir anlaşma yapmadan Türkiye’nin kendisini kurtarabileceğini düşündüğünü dile getiren Aksünger, “Daha sonra Zarrab Türkiye'den umut olmadığını anladı. AKP hükümeti ise bunu bir milli davaya dönüştürmek istiyor. Bu bir mili dava değil. Aslında uluslararası bir suç örgütünün hikayesi bu. Bunu kimse Türkiye’de bir milli davaya döndüremez, akıllarından çıkarsınlar” diye konuştu.

‘KORKU HÜKÜMETİ YERİNDEN ZIPLATIYOR’
 
AKP’nin Zarrab davasını ilk başlarda diplomasi ile çözebileceğini düşündüğünü de sözlerine ekleyen Aksünger, şöyle devam etti: “Süreç başka bir yere gelmeye başlayınca tehlikenin farkına vardılar. Zafer Çağlayan işin içine konulunca hükümet sahip çıktı. Bunlar karşısında hükümetin söylediği sözler var. Bu şekilde kendilerini davanın içerisine koydular zaten. Zarrab ceza alacaksa ya da itirafçı olacak diyorlarsa, itirafçı demek bilinen bir şeyi gizlediğinden sonra açıklaması anlamına geliyor, burada bazı konuları anlatacak anlamına geliyor. Nereye kadar anlatacak bilinmiyor. Bu korku var. Bu korku hükümeti yerinden hoplatıp, zıplatıyor” dedi.

‘ERDOĞAN’IN EN HAS ADAMLARI VAR İÇERİSİNDE’
 
“Bu davanın hükümeti korkutması kadar doğal bir şey yok” diyen Aksünger, “Çünkü hükümetin asli elamanları işin içerisinde. Çünkü Erdoğan’ın en has adamları içerisinde. Korkutmasının nedeni bu” dedi.

‘AÇILMAMIŞ 3 DOSYA VAR’

Dava kapsamında açılmamış üç dosyanın olduğunu da ileri süren Aksünger, şunları dedi: “Bu açılmamış dosyalar açıldığında içerisinde bakanlar veya hükümet yetkilileri, üst düzey bürokratlar olduğu söyleniyor. O zaman bunların iadeleri istenecek. Böyle olunca diplomatik kriz çıkacak. Avrupa’da bunun içerisine girecek. Bir numara diye bir kavram var dosyada. ‘Türk bankası’ kavramı var dosyada ve ‘bir’ olarak geçiyor. Demek ki en az bir banka var. Anlayacağımız bunun devamı var. O zaman bunun ekonomik, siyasi yaptırımları olacak. Çok büyük sorunlarla karşı karşıyayız anlamına geliyor buda.”

DAVA 4 ARALIK'TA GÖRÜLECEK
 
ABD'yi dolandırma, İran'a karşı uygulanan yaptırımları delme, kara para aklama, kara para aklamak için komplo kurma ve ABD bankalarını dolandırma suçlamalarıyla açılan davanın 27 Kasım’da görülmesi beklenen ana duruşması, jüri seçiminin 27-28 Kasım’a ertelenmesi nedeniyle 4 Aralık'a ertelendi. Jüri seçimi 27'sinde tamamlanamazsa, prosedür 28'indeki oturumda tamamlanacak. Hemen ardından davanın esastan görüleceği jürili yargılamaya başlanacak.

ÇAĞLAYAN DA DOSYAYA EKLENMİŞTİ

Savcı Bharara'nın Trump tarafından görevden alınmasının ardından New York eyaleti Güney Bölgesi Başsavcılığı görevine Joon H. Kim vekaleten atandı. Kim'in döneminde Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla gözaltına alındı ve dosyaya yeni iddianame eklendi. Bununla birlikte Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan da dosyanın sanıklarından biri oldu. Büyük ölçüde Türkiye'de düzenlenen 17-25 Aralık operasyonlarına dayanan ek iddianamede Zafer Çağlayan, Reza Zarrab'dan milyonlarca dolar rüşvet almakla suçlanıyor. Joon Kim tarafından yargıç Berman'a sunulan ve mahkeme tarafından kabul edilen 56 sayfalık ek iddianameyle birlikte davadaki sanık sayısı 9'a çıkmış oldu. Reza Zarrap, Mehmet Hakan Atilla, Zafer Çağlayan, eski Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan, Halkbank Uluslararası bankacılıktan sorumlu müdür yardımcısı Levent Balkan, Abdullah Happani, Muhammet Zarrap, Camelia Jamshidy, Hossein Najafzadeh bu davada sanık. (Yasin Kobulan-Mezopotamya Ajansı)

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…