Duran Kalkan: Devlet çökmek üzeredir, bize yansıyan bazı unsurlar var

26 Eylül 2017
Duran Kalkan: Devlet çökmek üzeredir, bize yansıyan bazı unsurlar var

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, ''Söylenildiği gibi referandum bir statü belirlemesine değil, bir pazarlığa dönüştü. Aslında KDP’nin ekonomik-siyasi kazanç elde etmesine, yeniden seçim yapıp kazanmasına dönüştü. Yeniden iktidarı elde etme durumuna dönüştü. Demokratik bir duruş yok. Meclis işlemiyor, karar almıyor. 

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, referandumla birlikte Güney Kürdistan'ın da tehlikelerle yüz yüze kaldığına dikkat çekerek, bütün Güneyli aydınlara ve siyasetçilere sordu: Nerede kaldı AKP ile KDP'nin dostluğu?

Medya Haber TV'de yayınlanan 'Ülkeden' programının konuğu olan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Gazeteci Derviş Eren’in sorularını yanıtladı. Duran Kalkan’ın değerlendirmelerinden öne çıkan bazı başlıklar şu şekilde:

DEVLET ÇÖKMEK ÜZEREDİR

Tayyip Erdoğan bu devleti ayakta tutmak için ne kadar tank ve uçak kullanmak gerekiyorsa bundan geri durmayacağını söyledi. Bu bir vahşet anlamına geliyor. Bütün bunları devleti ayakta tutmak için yaptığını söylüyor. Yani bu devlet ayakta kalamıyor. Ayakları kırılmış, çökmek üzeredir. Çöküşü önlemek için yalvar yakar ediyor, PKK’yi direnişten vazgeçirmek istiyorlar. Bizim bildiklerimiz ve bize yansıyan bazı hususlar var.

AKP’nin Kürdistan’da yürüttüğü baskı ve sindirme politikaları hakkında dünyanın daha fazla ses çıkarması gerekir. Avrupa insan hakları sözleşmesi, evrensel insan hakları sözleşmesi ve BM’nin insan hakları ölçüsü deniliyor. Eğer bunlar Kürdistan’a da uygulanacaksa o zaman AKP-MHP faşizminin yaptığı her şeyin insanlık suçu olduğu ortaya çıkacaktır. Eğer bu ölçüler uygulansaydı Tayyip Erdoğan bin defa insan hakları mahkemesinde yargılanıyor, insanlık suçu işlemekten dolayı mahkum ediliyor olacaktı. Ancak halen Tayyip Erdoğan devlet saraylarında ağırlanıyorsa, bütün bunlar insanlık suçuna ortak olma anlamına geliyor.

AKP ŞANTAJ YAPIYOR VE KORKUYOR

Amerika ve Rusya arasındaki çelişkilere dayanarak ayakta kalmaya çalışan AKP’nin pragmatist siyaseti bir şantajdır. Politikada şantaj uzun vadede sırt üstü düşme noktasına getirecek. Rus Çarı, ‘Denize düşen yılana sarılır’ diyor. Şimdi Tayyip Erdoğan’ın yaptığı da yılana sarılmadır. O halde denize düşmüş ve boğuluyor. Denize nasıl ve neden düştü? Kürt düşmanlığı, şoven milliyetçilik, tekçi faşist zihniyet Tayyip Erdoğan’ı denize düşürdü. Buraya düşmüştür. Ondan sonra şantajı, tehdidi, insanlık suçu işlemeyi bir politika aracı haline getirebilir. Tarihte böyle zalim ve diktatörler bu tür uygulamalarla ayakta kalmaya çalışmışlar ama hepsinin de sonu feci olmuştur. Sen başkalarının başına felaket örmekle uğraşırsan bir gün senin başına da o gelir. Tayyip Erdoğan şimdi bunun korkusunu yaşıyor.

MGK VE TEZKERE KARARI

Referandumla birlikte Güney Kürdistan da tehlikelerle yüz yüze kaldı. Türkiye Meclisi işgal için tezkere kararı alıyor. Tankları sınıra getirmişler, tehdit ediyorlar. Dediğimiz olmazsa Musul-Kerkük’ün yoluna düşeriz diyorlar. Bütün Güneyli aydınlara ve siyasetçilere soruyorum nerede kaldı AKP ile KDP'nin dostluğu? Kürdistan üzerinde faşist soykırımcı siyaset yürüten güçleri birbiriyle çelişir ve çatışır hale getirmiştik. Şimdi bu referandum onları birleştirdi. Yeniden Kürtlere karşı uzlaşır bir noktaya getirdi. Peki, iyi mi oldu? Buradan daha ileri gider, tehlikeli bir çatışmaya girilirse öyle daha mı iyi olur? Böyle olmaması gerekiyordu.

Gerçek bir demokrasiye ve kardeşleşmeye ihtiyaç var. Sadece Kürtlerin kendi aralarında değil, komşu halklarla da demokratik birliğe ve ortaklaşmaya ihtiyaç var. Böylesi bir zihniyete ve siyasete ihtiyaç var. Yoksa sen komşu halklarla olmazsan sömürgeci devletler bir araya gelir ve seni yok ederler!

GÜNEY'DE YAPILAN REFERANDUM

Kürdistan Ulusal Kongresi toplanıyordu ve Ortadoğu’da örnek bir Kürt demokrasisi oluşacaktı. Demokratik Kürt birliği yaratılıyordu. Onun önü alınıp sabote edildi. Onu engelleyen güçler referandumu ortaya çıkardılar. Bu bir iddia değildir. Yapan kişilerin ismini de verebilirim. Bunun KDP’yle bir alakası yoktur. KDP’nin bu referandumda hiçbir rolü yoktur.

Politik bağımsızlık, ideolojik-felsefik-düşünsel bağımsızlığın pratik eylemde gerçekleşme biçimidir. Bağımsızlık ve özgürlük demokrasiyle bağlantılıdır. Demokrasi ise birlik gerektiriyor. Bunlar tartışılmaz haklardır. Bu eğer bir referandumla gerçekleşecekse bu herkesin hakkıdır...

Referandumla, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ortaya çıkardığı gelişmeyi, referandumun etkisi altına alarak, referandumdan çıkacak sistemin bir parçası olacak yeni bir sömürgeci sistemin etkisi altına alarak tekrar sorunlu sisteme monte etmek istiyorlar. Böylece Kürt sorunun özgürlükçü ve demokratik çözümünü engellemek istiyorlar.

KÜRT SORUNUNU SÜRDÜRMEK

Ortadoğu’da Üçüncü Dünya Savaşı var. 5000 yıllık devletçi-iktidarcı sistem çöküyor. 200 yıllık kapitalist modernite sistemi bir çıkmazdadır. Dünyadaki sistem de çıkmazdadır. Büyük bir kriz ve kaos var. Bu krizin mayalandığı yer Kürt sorunudur.

Ortadoğu’da var olan kilitlenme Kürt sorununun varlığına ve çözümsüzlüğüne dayanıyor. Eğer Ortadoğu’daki sorunlar çözülecekse bu Kürt sorununun çözümüyle olacaktır. Kürt sorunun çözümünde de özgürlük ve demokrasi çizgisi, Önder Apo’nun düşünceleri, bu temelde PKK’nin geliştirdiği özgürlük ve demokrasi mücadelesi anahtar durumundadır. Kürt sorunu kilidini açan anahtar da budur. Bu anahtarın sorunları çözmeye yöneldiği bir yerde onun çözümünü engelleyebilmek ve aradan sıyrılıp kendi etkinliğini sağlayabilmek için bu referandumu ortaya çıkardılar. Kürt sorununun özgürlük ve demokrasi çizgisi temelinde Ortadoğu’daki sorunların çözüleceğinden korkanlar, Ortadoğu’daki sorunları var etmek, bu sorunların içerdiği çelişkili ve çatışmalı durumu yaşatmak üzere Kürt sorunun bir biçimde varlığını devam ettirmek istiyorlar.

REFERANDUM PAZARLIĞA DÖNÜŞTÜ

Söylenildiği gibi referandum bir statü belirlemesine değil, bir pazarlığa dönüştü. Aslında KDP’nin ekonomik-siyasi kazanç elde etmesine, yeniden seçim yapıp kazanmasına dönüştü. Yeniden iktidarı elde etme durumuna dönüştü. Demokratik bir duruş yok. Meclis işlemiyor, karar almıyor. Ulusal Kongre yok. Kürdistan’ın diğer parçaları işin içinde değil. Yarın bazı güçler çıkıp yeniden bir imha-inkar dayatabilirler. Nitekim İran, Irak, Türkiye birleşerek tehdit etti.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…