Trump Erdoğan’a yalan söyledi mi? Zarrab ve koruma davasında Trump yetkileri

18 Eylül 2017
Trump Erdoğan’a yalan söyledi mi? Zarrab ve koruma davasında Trump yetkileri

Trump’un “İncelettim ama bu federal devletin değil, eyalet devletinin güvenlikçilerinin yaptığı bir yanlış. Bunlar doğrudan bana bağlı değil” sözü gerçeği yansıtmıyor. Her iki dava da federal yargı mercilerinde görülmekte olup eyalet savcılarının ve eyalet mahkemelerinin bu davalarla bir ilgisi bulunmuyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yakından ilgilendiren iki ceza davası devam ediyor.

Bu iki davada Trump’ın yetkililerini ve federal & eyalet farklılıklarını uzman bir hukukçu WHatti için yazdı:

Birincisi New York Güney Bölge Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturma kapsamında açılan ve Reza Zarrab, eski ekonomi bakanı Zafer Çağlayan ve Halkbank yöneticileri Süleyman Aslan, Mehmet Hakan Atilla ve Levent Balkan’ın ABD’nin Iran’a Yaptırımlar Yasası’nı ihlal, ABD Bankacılık sisteminde hileli işlemler yapmak ve bu suçlar için örgüt kurmak gibi ağır federal suçları işlemek ile itham edildiği dava. 

Diğer ise 16 Mayıs 2017’de Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği önündeki protestoculara Erdogan’ın koruma ekibi tarafından uygulanan şiddet olayına dair soruşturma neticesinde açılan ceza davası.

CB Erdoğan 15 Eylül tarihinde (dün) bir televizyon programında konuyla ilgili yaptığı açıklamada bu davalarla ilgili olarak Trump’un kendisine “Sonra bu görüşmemizde (9 Eylül tarihli telefon görüşmesini kast ediyor) dedi ki ‘Ben bundan dolayı çok üzgünüm. İncelettim ama bu federal devletin değil, eyalet devletinin güvenlikçilerinin yaptığı bir yanlış. Bunlar doğrudan bana bağlı değil ama ben bu işi yakın takibe alarak araştıracağım.” dediğini söyledi.

 

Peki bu doğru mu?

 

Bilmeyenler için kısaca özetlemek gerekirse ABD’de Federal Yargı ve Eyalet Yargısı olmak üzere ikili yargı sistemi var. Federal Savcı ve yargıçlar ABD Başkanı’nın teklifi Kongre’nin onayı ile atanmakta. Eyaletlerde Eyalet Başsavcısı seçim (43 eyalet) ya da atama (7 eyalet) ile belirlenmekte. Eyalet yargıçlarının atanması için de seçim ya da atama gibi değişik sistem ve kurallar geçerli bulunmakta.

Bu açıklamadan sonra gündemdeki iki davaya ele alacak olursak, artık Zarrab & Çağlayan & Halkbank soruşturması / davası denilebilecek, soruşturma / dava federal bir savcılık olan New York Güney Bölge Başsavcılığı gözetiminde Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından yürütülmektedir. New York Güney Bölge Başsavcısı Bharara tarafından başlatılan soruşturma, Bharara’nın istifasından sonra bu göreve vekalet eden Joon H. Kim tarafından sürdürülüyor. Bu soruşturma kapsamında düzenlenen 3 iddianamenin davası da federal bir mahkeme olan New York Güney Bölge Mahkemesi’nde devam ediyor. 

Korumalar davası da federal bir savcı olan Columbia Bölgesi Başsavcısı CHANNTNG D. PHILLPS tarafından federal mahkeme olan Columbia Bölgesi Yüksek Mahkemesi’nde açıldı. Onbeşi Erdoğan’ın yakın koruması olan 19 kişiye karşı açılan bu davada halen iki tutuklu bulunmakta ve sanıklar silahlı saldırı, nefret suçu, ağır saldırı, önemli bedensel hasara neden olan saldırı gibi ciddi suçlamalar ile karşı karşıya. Bu davanın Zarrab & Çağlayan & Halkbank davasından farklı iki yönü bulunmakta, bunlar; soruşturmanın FBI değil, Washington DC polisi tarafından yapılmış olması ve sanıklara yöneltilen suçlamaların federal suçlar değil,  Columbia Bölgesi Kanunları’nın (Code of The District of Columbia) 22. bölümündeki cezai hükümleri ihlal olması.

Normalde federal bir dava olmaması gereken bu yaralama / saldırı davası suç başkent Washington’u içine alan Columbia Bölgesi’nde işlendiği için federal yargı yetkisi içinde sayılıyor ve dava da federal mahkemede görülüyor. Bildiğiniz gibi başkent Washington bir eyalet değil, özel bir statüye sahip ve Washington D.C. sınırları içinde yargı yetkisi Kongre’ye ait. 

Bu nedenle eğer bir yanlış anlama yoksa Trump’un “İncelettim ama bu federal devletin değil, eyalet devletinin güvenlikçilerinin yaptığı bir yanlış. Bunlar doğrudan bana bağlı değil” sözü gerçeği yansıtmıyor. Her iki dava da federal yargı mercilerinde görülmekte olup eyalet savcılarının ve eyalet mahkemelerinin bu davalarla bir ilgisi bulunmuyor.

ABD BAŞKAN’ın AF YETKİSİ

ABD Başkanları “Authority to Pardon” denilen “af yetkisine” sahip, bu yetki CB Erdoğan’ın sahip olduğu “cezaları kaldırma ya da hafifletme yetkisinden” çok daha geniş, zira TC Anayasa’sının 104. maddesinde “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak” şeklinde düzenlenen yetki mahkumun “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama” gibi bir durumda olmasına bağlı iken ABD Anayasa’sının ikinci bölümündeki Başkanlık yetkileri başlığında düzenlenen ABD Başkanı’nın “af yetkisinde” böyle bir şart ya da kısıtlama yok.

“He shall have Power to grant Reprieves and Pardons for Offenses against the United States, except in Cases of Impeachment” şeklindeki madde, ABD Başkanları’na “ABD’ye karşı işlenen suçlarda -Başkan’ı görevden alma davaları hariç- erteleme ve affetme yetkisi vermektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken iki ayrıntı sürekli hastalık, sakatlık ve kocama” vb bir kısıt ya da şart olmaması ve “ABD’ye karşı işlenen suçlar” ifadesidir. Başkan yalnızca federal devlete karşı işlenen suçlarda af yetkisine sahip olup eyaletlere karşı işlenen, eyalet yargı yetkisine dahil davalarda yani eyalet mahkemelerinde mahkum olan kişiler üzerinde böyle bir yetkisi yoktur.

Konuyla ilgili görüşünü aldığım eski bir federal savcı ile bir hukuk profesörü “Başkan Trump’un Erdoğan’ın yakından ilgilendiği her iki davada da af yetkisine sahip olduğunu” söylediler.

Sonuç olarak ya CB Erdoğan Trump’u yanlış anladı ya da Başkan Trump, Erdoğan’a yalan söyledi.

Not : ABD’deki mevcut siyasi durum, Trump hakkında Kongre ve Özel Savcı Mueller tarafından yürütülen soruşturmaların geldiği nokta gözetildiğinde Trump’un israf etmek isteyeceği en son şey Af Yetkisi denilebilir. Bu sebeple Erdoğan için bu yetkiyi kullanması hiç olası görünmüyor. Bunun yanısıra böyle bir afla Zarrab’ı af etmek yoluna giderse New York ve Washington adliyerinde birçok istifanın yaşanabileceği düşünülüyor.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…