Başkanlık seçiminin kaderini Suriyeli mülteciler belirleyebilir

Mehmet Çetingüleç --Turkey Pulse

23 Mayıs 2017
Başkanlık seçiminin kaderini Suriyeli mülteciler belirleyebilir

Türkiye’ye sığınan 3 milyonu Suriyeli toplam 3,5 milyon mültecinin siyasi cephede “değerlenme” süreci başladı. Çünkü mülteciler 2019 yılında yapılacak yerel, genel ve başkanlık seçimlerinde yeni bir oy deposu olarak ortaya çıkabilir. Peki nasıl?

Summary⎙ YAZDIR Referandumda “evet” ve “hayır” cepheleri arasındaki oy farkının sadece 1 milyon 378 bin olması, başkanlık ve milletvekilliği genel seçimlerinde Suriyeli mültecileri Avrupa’daki Türklerden daha önemli hale getirecek. 

Suriye’deki iç savaştan kaçan 252 kişilik ilk mülteci kafilesi 29 Nisan 2011 tarihinde Türkiye’ye giriş yapmıştı. Bu sayı 2012 sonunda 150 bine, 2014 yılında 1,9 milyon kişiye ulaştı

Mülteciler 29 Nisan 2016 tarihinden itibaren beş yıllık bekleme süresini doldurarak vatandaşlık için başvuru hakkı kazanmaya başladı. 2016 yılında sadece 252 kişinin kazandığı bu hak, 2017 sonunda 150 bin, 2019 yılında ise 1 milyon 900 bin kişiyi kapsayacak. Başta Irak olmak üzere diğer Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden gelen mülteciler de dikkate alındığında sayı 2 milyonu aşabilir.

Vatandaşlık başvurularının Bakanlar Kurulu tarafından onaylanması gerekiyor. Hükümetin bugüne kadar mültecilere yaklaşımı pozitif olduğu için onay konusunda bir engel görünmüyor. Hatta parmak izlerinin alınması, biyometrik kimliklerin çıkarılması, sağlık, eğitim, barınma gibi sorunların önemli ölçüde giderilmesi, çalışma izinlerinin verilmesi vatandaşlığa hazırlık olarak değerlendirilebilir. Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun yaklaşık 80 milyon olduğu dikkate alındığında Suriyeli ve diğer uyruklu mültecilerin vatandaşlığa geçirilmesi, toplam nüfusa yaklaşık yüzde 2,5’luk bir ilave yapılması anlamına geliyor.

Bu noktada öne çıkan soru şu: Mülteciler, özellikle başkanlık seçiminde belirleyici olabilir mi?

Başkanlık sistemine geçilmesini sağlayan anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulduğu 16 Nisan’da 25 milyon 157 bin 463 “evet”, 23 milyon 779 bin 141 “hayır” oyu kullanıldığı, evet oylarının yüzde 51.41, hayır oylarının yüzde 48.59 düzeyinde bulunduğu açıklandı.

CHP açıklanan sonucun hileli olduğu iddiasıyla referandumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanıyor. Ancak resmi sonuçlar dikkate alındığında bile evet ve hayır oyları arasındaki farkın sadece 1 milyon 378 bin olması Suriyeli mültecilerin önümüzdeki süreçte kilit konuma gelebileceğini gösteriyor. Çünkü aslında fark görünenin yarısı kadar. Yani referandumda 689 bin 1 kişi diğer cepheye oy vermiş olsa, sonuç değişebilirdi. İşte bu yüzden taraflar birbirlerinin seçmen tabanına göz dikmiş durumda. Böyle bir dönemde mültecilerin yeni oy kitlesi olarak ortaya çıkması tüm partilerin iştahını kabartacak. Suriyelilere dönük olumsuz söylemler yerini onların ilgisini çekebilecek vaatlere bırakacak.

Referandum kampanyası sırasında yapılan kamuoyu yoklamalarında sonuçların birbirine çok yakın olduğu görülünce özellikle iktidar kanadı gözünü Avrupa’daki Türklerin oylarına dikmişti. Oysa 7 Haziran 2015’te yapılan genel seçimlerde yurt dışında yaşayan Türklerin kullandığı toplam oy sayısı 1 milyon 30 bindi. Toplam 48 milyon 374 bin seçmenin oy kullandığı son referandumda ise 31 Avrupa ülkesi dâhil yurt dışındaki Türklerin tamamının oy sayısı 1 milyon 325 bin düzeyinde gerçekleşti. 

Bu rakamlar dikkate alındığında Türkiye’deki mültecilerin en az Avrupa’daki Türk seçmenler kadar önemli hale geleceğini söylemek mümkün. Almanya dâhil Avrupa ülkelerinin hiçbirinde Türkiye’deki mülteci sayısı kadar Türk bulunmuyor.

Hükümetin özel bir düzenleme ile mültecilerin tamamını vatandaşlığa alma gibi bir uygulamaya gitme ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir. Çünkü 2019 yılında yapılacak üç seçimdeki rekabet referanduma göre çok daha ağır olacak. Böyle bir ortamda AK Parti Hükümeti elindeki tüm kozları sahaya sürmekten çekinmeyecektir. 

Evet cephesi oy tabanına takviye arayışına girerken, yüzde 48,6’lık resmi orana ulaşılması hayır cephesinde oyların daha yukarı taşınabileceği beklentisi yaratmış görünüyor. Çünkü CHP son 14 yıldır yapılan seçimlerde yüzde 30’a dahi ulaşamadığı için Türkiye’deki muhalif cephe iktidara gelmekten umudunu kesmiş, bu bezginlik sol kesimi sandıktan uzaklaştırırken AK Parti’nin yolunu iyice açmıştı. İlk kez 16 Nisan referandumunda ana blokunu CHP’nin oluşturduğu hayır cephesi iktidara çok yaklaştığını gördü. Motivasyonu yükselen muhalefet 2019 seçimlerine giderken cepheyi güçlendirme konusunda umutlu görünüyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hayır cephesinde yer alan partileri bir arada tutmak için ziyaretlere başladı. “Hayır”cılar referandumda yakaladıkları rüzgârın 2019 yılında kararsız seçmenleri büyük oranda kendilerine çekeceğini düşünüyor.

Böyle bir süreçte Suriyelilerin yapacağı tercih özellikle başkanlık seçimlerinde belirleyici olabilir. İktidar kanadı iç savaşın başladığı 2011 yılından beri açık kapı politikası izlediği için mültecilerden yüksek beklenti içerisinde. Muhalefet ise mültecilerin yaşadığı dramı Hükümetin izlediği Suriye politikasının bir sonucu olarak görüyor.

Mültecilerin yüzde 10’u kamplarda, yüzde 90’ı ise Türkiye’ye dağılmış olarak zor koşullar altında yaşama savaşı veriyor. Çalışmayan mültecilerin tek geliri kişi başına ayda 100 lira yüklenen yardım kartları. Her ne kadar sosyal yardımların AK Parti ile mülteciler arasında bir köprü oluşturduğu düşünülüyor olsa da her gün sorunlarla boğuşan, adaptasyonda güçlük çeken, bulundukları şehirlerde dışlandıkları için bir arada koloni gibi yaşamayı tercih eden mültecilerin oy gücünü etkileyecek ekonomik ve sosyal faktörlerin sayısı oldukça fazla. O nedenle gelecek seçimlerin kaderine etki edecek mülteci oylarının blok olarak bir partiye akacağını söylemek mümkün değil.

Öte yandan siyasi partilerin Suriye kökenli vatandaşlara tanıyacağı fırsatlar da sandığa yansıyacak. Çünkü vatandaşlık seçme ve seçilme hakkını beraberinde getiriyor. Önümüzdeki genel seçimlerde mültecilerin yoğun olarak yaşadığı Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Hatay, İstanbul gibi illerde Suriyelilerin aday gösterilmesi şaşırtıcı olmayacak.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…