'Buzdolabında sakladığımız, bodrumlarda ölen çocuklarımız için ‘Hayır’ diyeceğiz'

7 Nisan 2017
  'Buzdolabında sakladığımız, bodrumlarda ölen çocuklarımız için ‘Hayır’ diyeceğiz'

Bu Cumhurbaşkanı hiç düşünmüyor mu, bebeklerini buzdolabında saklayan, bodrumlarda çocuklarını kaybeden insanların nasıl ‘Evet’ diyebileceğini düşünür. Cizre, Nusaybin, Sur, Yüksekova, Şırnak halkı idam dahi edileceğini bilse yine ‘Hayır’ diyecek. 

Sokağa çıkma yasağının sürdüğü Cizre'de hayatını kaybeden kızı Cemile'nin cenazesini kokmasın diye buzdolabında saklamak zorunda kalan anne Emine Çağırga, “Biz nasıl ‘Evet' diyelim? Buzdolabında sakladığımız ve bodrumlarda can veren çocuklarımız için biz ‘Hayır’ diyeceğiz” diyor.

Dihaber'in bildirdiğine göre Şırnak’ın Cizre ilçesi 4 Eylül 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında kapı önünde oyun oynarken vurularak yaşamını yitiren 10 yaşındaki Cemile Çağırga’nın annesi Emine Çağırga hala o günün acısıyla yaşıyor. Cansız bedeni kokmasın diye kızını buzdolabında saklayan anne Emine Çağırga, kızı Cemile vurulduğu zaman yasaktan dolayı mahalleye taksi ve ambulans geçişine izin verilmediğini, bu yüzden yaşamını yitirdiğini hatırlatıyor.

Anne Çağırga, acısını hala içinde yaşadığı kızının vurulduğu zamanı gözlerinde yaşlarla şöyle anlatıyor:

“Cemile vurulduğunda ben onu içeriye taşıdım. Onun kimlikteki adı Cemile idi ama biz ona Cizîr diyorduk. Ben 3 kez Cizîr diye seslendim. İlk ikisinde bana yanıt vermedi. Üçüncü seslenişimde ‘Ay anne’ deyip yaşamını yitirdi. Parça göğsüne isabet etmişti zaten. Ben yaşadığım sürece o ‘Ay’ deyişi içimden de kulağımdan da gitmeyecek.”

Cenazeyi mahalleden ancak 4 günün sonunda çıkartabildiklerini, savcının defin işleminin Şırnak’ta gerçekleşmesi için kendilerini zorladığını dile getiren Anne Çağırga, “Biz yıkadıktan sonra buzdolabına koyduk. Sonra vekillerimizi aradık onlar buraya gelip birlikte tahta ve battaniyelerden bir tabut yapıldı, onu alıp aşağıya Nusaybin Caddesi’ne götürdük, yasak nedeniyle aileden kimsenin gitmesine izin verilmedi. Vekiller de gitmek isteyince hepsinin üzerine ateş açıldı. Şırnak Devlet Hastanesi’ne götürüldükten 2 gün sonra yasak kalktı. Savcı cenazeyi Şırnak’ta defnetmek istedi ancak biz izin vermedik. Yasak ardından burada yaşamlarını yitirenlerin hepsi ile birlikte toprağa vermek istedik. 22 insanımızı Newroz Alanı’na getirdik, başımız dik, geri adım atmadan zılgıtlarla, kırmızı, sarı, yeşil renklerimizle defnettik” diyor.

KEŞİF BİLE YAPILMADI

Dönemin Başbakan’ı Ahmet Davutoğlu’nun, “Biz terörist öldürdük” söylemini de hatırlatıyor anne Çağırga, yaşamını yitirenlerin tamamının sivil olduğunu yineleyerek, şöyle devam ediyor: “Sen Cemile’yi benim kucağımda öldürdün, bir gün ben onu koynumda uyuttum, dört gün buzdolabında sakladım. Madem öyleyse gelip bir keşif yapsalardı ölenin kim olduğunu görselerdi. Buzdolabı fotoğrafları yayınlandığında da ‘Bu fotoğraflar gerçek değil. Bu Filistin’e ait fotoğraf’ dediler. Biz yine gelip kontrol etmeleri için çağrı yaptık.”

Taziyelerinin bittiği dönemde yeniden yasak ilan edildiğini, insanların göçertildiğini, evlerin yıkıldığını söyleyen anne Çağırga, “ Yapılmadık şey kalmadı bize karşı. Çocuklarımızı bodrumlara yakarak öldürdüler, tek bir kurşun gelmemiş evlerimizi kepçelerle yıktılar. İnsanlar aylarca sokaklarda, çadırlarda kaldılar, Cizre, Silopi, İdil, Gever, Şırnak, Nusaybin’de bunları uyguladılar. Bunların hepsi ‘Terörist’ mi? Erdoğan, Süryani, Arap, Kürt, Ermeni kim varsa hepsini terörist olarak ilan etmiş. Öyle bir vahşet uygulandı ki bizim içimiz kaldırmıyor yaşanılanları dile getirmeye” diyor.

‘NASIL ‘EVET’ DİYEBİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜRLER?’

“Bu kadar çok şey yaşadıktan sonra bu insanların anneleri nasıl ‘Evet’ diyecek?” diye soran anne Çağırga, sağ oldukları sürece “Hayır” diyeceklerini belirterek, şunları söylüyor:

"Buzdolabında sakladığımız ve bodrumlarda can veren çocuklarımız için ‘Hayır’ diyeceğiz. Biz bodrumları mı unutacağız, günde 20 kez gidip buzdolabının kapağını kaldırıyorum o cenaze gözümün önüne geliyor. Biz nasıl ‘Evet' diyelim? Bu Cumhurbaşkanı hiç düşünmüyor mu, bebeklerini buzdolabında saklayan, bodrumlarda çocuklarını kaybeden insanların nasıl ‘Evet’ diyebileceğini düşünür. Cizre, Nusaybin, Sur, Yüksekova, Şırnak halkı idam dahi edileceğini bilse yine ‘Hayır’ diyecek. Biz o gün sandık başına gideceğiz, hatta sandık sayımları bitmeden sandıklarımızın başından da ayrılmayacağız. Elimizden ne geliyorsa yapacağız. Biz artık bunca yaşadığımızdan sonra ne ölümden ne de tutuklanmaktan korkuyoruz.”

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…