Bilgen: Erdoğan hangi bütçeyle referandum çalışması yapacak?

23 Ocak 2017
Bilgen: Erdoğan hangi bütçeyle referandum çalışması yapacak?

'HDP seçmeninin hayır oranı tüm partilerin hayır oylarından daha yüksektir.' --HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, partisinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısında, referandum sürecinde izleyecekleri yol haritasını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Hangi bütçeyle bu kampanyayı yürütecek?” sorusunu yönelten Bilgen, bütçeye ilişkin, “AKP mi organize edecek ya da Cumhurbaşkanı partiliymiş gibi AKP mitinginde mi konuşacak?” dedi.

HDP’de boykot alternatifi tartışması yapılmadığını ifade eden Bilgen, “Bizim toplantılarımızda, kurullarımızda boykot alternatifi hiç tartışılmadı, önerilmedi. Kamuoyunda hangi algı yaratılmaya çalışılırsa çalışılsın, spekülasyon yapılamayacak şekilde net bir “hayır” çalışması yapacağız” dedi.

Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu ve Meclis Grubu toplantılarında yapılan değerlendirmelere ve alınan kararlara ilişkin bilgi veren Bilgen şunları ifade etti:

Cumartesi günü MYK ve milletvekili grubumuzla ortak toplantı düzenledik. Dün de Parti Meclisi ve MYK ortak toplantılarını düzenledik. Hem parlamentoda düzenlenen süreci hem kalıcı OHAL sürecinin yeni bir paketle sunulmasını tartıştık. Önümüzdeki döneme dair çalışmaları planladık.

Bu başlıktan önce bir kaç gündeme dair paylaşmak istediğimiz başlıklar var. HDP’nin Hewlêr Bürosuna saldırı düzenlendi. Yerel güvenlik güçlerinin yaptığı bu uygulama ve bu tip tutumlar kabul edilemez.

Bizce Türkiye’nin toplumda kamplaşmaya sürüklenmesinin sinyallerinden olan futbolla ilgili de bir değerlendirme yapmaya ihtiyaç var. Amedspor’a karşı yapılan saldırı, yapılan nefret içerikli tezahüratlar nefret suçunun ne kadar yaygınlaştığının ifadesidir. Bu ciddi riskler içermektedir.

Sabah saatlerinde milletvekilimiz Sırrı Süreyya Önder gözaltına alındı. İfadesi alındıktan sonra bırakıldı ama bunun rutin uygulamaya dönüşmüş olmasına dikkat çekmek isterim

‘BU SABAH YAYINLANAN KHK İLE ÖLÜYE MAKYAJ YAPILMAKTADIR’

Bu sabah yayınlanan KHK da bizce son derece önemli. Bu KHK ölüye makyaj yapmaktır. 15 Temmuz’dan sonra çıkarılan KHK’larla binlerce insan işinden çıkarılmış, yayın örgütleri kapatılmışken, tam da Türkiye ile ilgili kritik bir karar alınacak olan AKPM toplantısı öncesi yapılan bu düzenleme ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir.

Bu Türkiye demokrasisi için kalıcı demokrasiye hizmet etmez. Türkiye’nin iyi bir yola evrileceğine dair bir dış algı yaratma operasyonudur. Türkiye’nin uluslararası arenadaki sıkışmışlığını gidermeye dönük bir operasyondur.

Artık kapatılacak muhalif yayın organı kalmadığı için 2 yayın organının kapatılmış olması, işten atılanların sayısının 100’lerle ifade edilmesi, hak ihlallerini ortadan kaldıracak bir algı yaratma biçimi olarak gösterilemez. OHAL’i tümüyle kaldırmak için esastan bir adım atılması gerektiği görüşündeyiz.

‘PARLEMENTO KENDİ TEMSİLİYETİNE SAHİP ÇIKMADI’

Parti Meclisimizde milletvekillerimizle referandum sürecine ilişkin değerlendirmeler yaptık. Bu konunun halkın önüne bir alternatif olarak bile götürülmemesi gerektiğinden yanaydık. Parlamento kendi temsiliyetine sahip çıkmalıydı. Ama parlamento böyle bir karar veremedi. Vekiller üzerinde baskının oluşturulduğu, 11 vekilimiz mecliste olmamalarına rağmen oylamaların yapıldığı, toplumsal tecrit içerisinde halktan kaçırılarak, geçmişte benzer süreçlere katılmış aktörlerden kaçırılarak tamamlanmış bir süreç oldu.

Referandum tek başına anayasa değişiklik sürecini demokratikleştirmeye, meşrulaştırmaya yetmez. Toplumun referandum öncesi de bu süreci tartışmasının olanakları yaratılmalıydı. Birkaç kişinin içeriğini bildiği, sadece Bahçeli ve Erdoğan’ın bildiği, vekillerin içeriğini bilmeden imzaladığı hatta mükerrer imzaladığı bir paket olmuştur. Toplumsal dinamiklerin bu sürece katılması imkansızlaştırılmıştır.

‘HALKIN İRADESİNE SAHİP ÇIKACAĞINA İNANIYORUZ’

Bu sürecin parlamentoda bitmesini önemsiyorduk ama bizim için seçim, halk iradesi asla bir tehdit olarak yorumladığımız bir şey değildir. Halk iradesinin, Meclis’e gönderdikleri vekiller ona uygun davranmıyorsa sorumlu davranacakları, kendi özgürlüklerine, kendi geleceklerine sahip çıkacaklarının düşüncesindeyiz. Referandum sürecinde parti liderlerinin vekiller üzerinde kurduğu dayatmanın halk nezdinde bir karşılığı olmayacağı düşüncesindeyiz.

Seçim hilelerine dair bir kaygımız var. ‘Hayır’ demenin ne kadar özgür bir ortamda gerçekleşeceğine dair kaygımız var. ‘Hayır’ diyen, ‘hayır’ diyeceği tahmin edilen çevrelere dönük şimdiden baskılar yapılmakta, bu da sürecin ne kadar antidemokratik olacağının göstergesidir.

‘CUMHURBAŞKANI HANGİ BÜTÇEYLE REFERANDUM ÇALIŞMASI YÜRÜTECEK?’

Cumhurbaşkanı'nın referandum kampanyasını yürütmedeki ısrarı da dikkat çekici. “Siz parlamentoda çalışın, referandum sürecini ben yönetirim, ben sokakta olurum toplumu, ikna ederim, meclis çalışsın” yaklaşımı parlamentonun fiili bitmişliğinin de göstergesidir.

Buradan soruyoruz, Cumhurbaşkanı hangi bütçeyle bu kampanyayı yürütecek? AKP mi organize edecek ya da Cumhurbaşkanı partiliymiş gibi AKP mitinginde mi konuşacak? Cumhurbaşkanı için ayrılan örtülü ödenekten mi harcayacak yoksa Cumhurbaşkanı tarafsız olması gereken pozisyonu ile mi bu kampanyayı yürütecek?

Cumhurbaşkanı bütçesi herkesin alın terinden kesilerek oluşturulur. Eğer toplumun bir kesimi Cumhurbaşkanı gibi düşünmüyorsa, pakete ‘hayır’ diyorsa Cumhurbaşkanı’nın onların vergisini kendi tercihi lehinde kullanma hakkı olabilir mi? Bunun demokratikliği, hukukiyeti olabilir mi?

Cumhurbaşkanı düşüncesini kamuoyu ile paylaşabilir, herkesin söz söyleme hakkı ne kadar varsa onun da o kadar vardır ama mevkisinin imkanlarını kullanması seçime şaibe düşürecektir.

OHAL’in devam ediyor olması paketin gayrimeşruluğuna yeter olmasına rağmen Cumhurbaşkanı, bu kampanyayı hangi saiklerle, hangi bütçeyle yapacağını şimdiden açıklamalıdır.

‘SÜRECİ KADINLARIN, GENÇLERİN İŞÇİLERİN YÖNETMESİNİ İSTİYORUZ’

Hayır tavrımızı bütün platformlarda dillendireceğiz. Bizim açımızdan sokağın, toplumsal kesimlerin, insanların günlük hayatını etkileyecek olması, bu seçime duyarsız kalmaması, sandığa gitmesi gerekmektedir. Bu süreç kararsız kalınacak, dışında kalınacak bir süreç değildir. Bu süreç, herkesin söz söylemesi gereken, aktif olması gereken bir süreçtir.

Biz süreci kadınların, gençlerin, işçilerin, inanç gruplarının yönetmesini istiyoruz. Bu sadece bir sistem değişikliği değil; bu ülkede nefes almanın, çalışmanın, düşünceyi ifade etmenin, farklılıklarımızla bir arada olma imkanlarının ne ölçüde kalıp kalmayacağının dönüm noktasıdır.

İnsanların on yıllarca verdiği emeğe el konulmasına, işine son verilmesine karşı ‘hayır’ diyor olacağız. Yakın zamanda çalışmalarımızı netleştireceğiz. Netleşen bazı toplantılarımız var; Kadın meclisimizin bir Ankara toplantı planlaması var. Ayrıca biz bileşenlerimizle tartışmalarımızı yapacağız. Biri Diyarbakır, biri İstanbul olmak üzere iki deklarasyonla demokratik mücadele çağrısı yapacağız.

Farklı kesimlerle bu süreci tartışıyoruz. Referandum bizim için OHAL’e hayır deme referandumudur. Farklı kesimlerle bir araya geliyoruz. Yuvarlak masa toplantılarımıza başladık. Ayrımcılığa haksızlığa uğrayan bütün gruplarla ortak karar alma toplantılarımızı planlamaya devam edeceğiz.

Şubat ayının ilk haftalarında 10 gün kadar süren, parti örgütlerimiz aracılığı ile halk toplantıları organize edeceğiz, halkımızla bu süreci tartışacağız. Bu süreçte medya sansürüne karşı sesimizi duyurmanın yollarını birlikte arayacağız.

‘HAYIR’I HER YERDE DİLLENDİRECEĞİZ’

Şuna dikkat çekmek isterim; Türkiye her açıdan büyük bir tehditle karşı karşıya. Astana’da zirve başladı ama Suriye’de olup biteni bu ölçekte geri adımlarla atlatmak mümkün değil. Zirveye hangi grupların katılıp katılmayacağı noktasındaki tutum Kürtlere olan tahammülsüzlüğü gösteriyor.

AKPM’nin Türkiye ile ilgili yürüteceği tartışma kritik öneme sahip. Bu kaosun, bu kötüye gidişin kalıcı hale gelmemesi için ‘hayır’ı her yerde, sandıkta, sokakta dillendirmeye devam edeceğiz.

‘PARTİMİZİN TOPLANTILARINDA BOYKOT TARTIŞILMADI’

Bizim hiçbir toplantılarımızda, kurullarımızda boykot alternatifi hiç tartışılmadı, önerilmedi. Kamuoyunda hangi algı yaratılmaya çalışılırsa çalışılsın, spekülasyon yapılamayacak şekilde net bir “hayır” çalışması yapacağız. Anketlere göre en net seçmen HDP’nin seçmeni. Yüzde 85’in altında HDP seçmeninde ‘hayır’ bulan anket yok. HDP seçmeninin hayır oranı tüm partilerin hayır oylarından daha yüksektir.

‘ÖLÜMLE SITMA ARASINDA TERCİH YAPMIYORUZ’

Bu tabloya ve HDP seçmeninin ‘hayır’ demek için bunca nedeni varken, bütün bir ülkenin hayır demek için çok sayıda nedeni varken, Kürt seçmen üzerinden böyle bir spekülasyon yapılması birlikte yaşam için doğru strateji değildir. Biz ‘hayır’ derken mevcut durumu onaylayan bir yerde de durmuyoruz. Bizim açımızdan bugünkü fiili durumu yasallaştıracak yeni bir paket. Biz ölümle sıtma arasında tercih yapmıyoruz.

Özgürlükçü ve demokratik bir anayasa istediğimiz için ‘hayır’ diyoruz. Meclis’teki oylamaların iç tüzüğe aykırılığına dikkat çekmek için sergilenmiş bir tutumdur. Referandum sürecinde boykot gibi bir durum asla söz konusu değildir.

‘HAYIR’ ÇIKARSA CUMHURBAŞKANI KABUL EDECEĞİNİ ŞİMDİDEN AÇIKLAMALIDIR’

Başbakan kampanyayı herhalde bu süreci kendisine neden ihtiyaç olmadığını anlatarak yürütecek. Erdoğan’ın referandumda ‘hayır’ çıkarsa bunu kabul edeceğini açıklaması gerekiyor şimdiden. Bu konuda kamuoyunu rahatlatması gereken sayın Cumhurbaşkanı’dır. Çünkü bu konuda dünyada kötü örnekler var.

Hayır yeni bir başlangıç olacak. Ülkeyi KHK ile yönetme alışkanlığına toplum ‘dur’ dediği zaman toplum bir ders vermiş olacak. Siyaset bu ‘hayır’dan sonra yeniden şekillenecek. ‘Hayır’dan sonra bir kaos yaşanacağını düşünen kesim var. Ama kaosun, kaosla yönetmenin bir sistem değişikliği fikrinin gerektiğini yaymak için yaratıldığını düşünüyoruz. Hayır demenin bu kaosu da, kaosla yönetme anlayışını da bitirebileceğinin umudunu taşıyoruz.

Cumhurbaşkanı yemin ettiği metne rağmen tutumları ile fiili durumu yasal statüye kavuşturma çabası içerisinde. Önümüzdeki dönemde de kendisine yeni statüler oluşturup bunu mu topluma dayatacak? Türkiye’nin aydınlığı, özgürlüğü, demokrasisi, barışının ‘hayır’dan geçtiğini düşünüyoruz. Kimsenin boyun eğme siyaseti yürütmemesi gerektiğine inanıyoruz.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…