Faşizmin skandalı: Soruşturma üç günde çöktü!

3 Kasım 2016
Faşizmin skandalı: Soruşturma üç günde çöktü!

Cumhuriyet Gazetesine yönelik soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı Murat İnam, “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyesi” olarak, “Darbeye teşebbüs, casusluk, gizli bilgileri açıklama, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etme ve resmi belgede sahtecilik” ile suçlanıyor.

Cumhuriyet gazetesi soruşturmasını yürüten savcı Murat İnam dün Meclis’te tartışmalara neden oldu. CHP sözcüleri savcı Murat İnam’ın FETÖ soruşturmasında sanık olup olmadığıyla ilgili bilgi istedi. İnam’ın yargılandığı dosya numarasını da veren Levent Gök’e Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek yanıt verdi. Şimşek, “Cumhuriyet Savcısı Murat İnam, Selam Tevhid soruşturması nedeniyle Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesinde açılan davada sanıktır. Hakkında isnat olunan eylem usulsüz dinleme kararı vermesi değil, sadece bir dosyada uzatma kararı vermesidir. FETÖ’ye karşı yürütülen soruşturmalar kapsamında hakkında herhangi bir açığa alma veya ihraç işlemi yapılmamıştır” dedi. 

Cumhuriyet Gazetesi avukatlarından Fikret İlkiz de açıklamasında, “Eğer doğruysa; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı HSYK Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanmış olan 20161 esas numaralı iddianamede 39746 sicil numaralı İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat İnam 28 numaralı şüphelidir. Savcı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü nedeniyle cezalandırılması istemiyle ceza davası açılmıştır, sanıktır ve dava devam etmektedir. Biliyorsunuz ki; Cumhuriyet gazetesi vakfı ve gazete yöneticileri ile yazarları hakkında açılmış olan soruşturma savcı Murat İnam tarafından yürütülmektedir. Bu savcının emir ve talimatlarına uygun olarak sabaha karşı gözaltı işlemleri gerçekleştirilmiştir ve halen gözaltındadırlar. Savcı Murat İnam hakkındaki soruşturma, iddianame ve ceza davası apaçık ortada dururken Cumhuriyet gazetesi yazarları ile yöneticilerinin bu savcının emir ve talimatlarıyla özgürlüklerinden yoksun olarak gözaltında tutulmaları adil yargılanma hakkının açıkça ihlalidir" dedi.

“Bu soruşturma çökmüştür”

İlkiz ayrıca, "Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileri hakkındaki soruşturmanın, aynı örgütün üyesi olduğu iddiasıyla yargılanan bir savcıya teslim edilmesi demek bu soruşturmanın çökmesi demektir. Altını çizerek tekrarlıyorum bu soruşturma çökmüştür ve adil yargılanma hakkı açıkça ihlal edilmiştir" diye konuştu.

Öte yandan, Oda TV’nin dün savcı İnam’la ilgili gündeme getirdiği iddianamenin ayrıntılarına Cumhuriyet ulaştı. Cumhuriyet'in haberi şöyle:

Yazar ve yöneticilerinin “FETÖ’cü” olmakla suçlandığı Cumhuriyet gazetesine yönelik susturma operasyonuyla ilgili soruşturmayı yürüten savcı FETÖ davası sanığı çıktı. Gazeteye yönelik soruşturmanın başındaki isim olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı Murat İnam, Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin davada yargılanan sanık 54 hâkim ve savcı arasında yer alıyor. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 18 Mart 2016 tarihli iddianamede, İnam’ın da aralarında bulunduğu 54 şüpheli hâkim ve savcı, “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne üye olmak”la suçlanıyor. İnam ve diğer şüpheli hâkim ve savcılara aynı zamanda, “Darbeye teşebbüs, siyasi ve askeri casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama ve bu suça teşebbüs etmek, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, hukuka aykırı olarak elde edilen verilerin kaydedilmesi, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, görevi kötüye kullanmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlamaları da yöneltildi. 49’u için tutuklama amaçlı yakalama kararı çıkarılan 54 yargı mensubu hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 67 yıl 3 aya kadar hapis cezası istendi.

Yargıtay’da başladı

17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sonrasında aralarındaki iktidar savaşı şiddetlenince AKP hükümeti Gülen Cemaati’nin yargıdaki örgütlülüğüne ilişkin soruşturmalar başlatmıştı. Geriye dönük olarak incelemeye alınan bazı soruşturma ve davalar da tespit edilmişti. Usulsüzlük yapıldığı tespit edilen dosyalarla ilgili bu soruşturmalarda görev alan birçok yargı mensubuna da davalar açılmıştı. Bunlardan biri de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlikle kapatılan Selam Tevhid soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla açılan davaydı. 54 hakim ve savcının sanık olduğu iddianame darbe kalkışmasının hemen ertesinde 19 Temmuz 2016’da kabul edildi. Birinci sınıf hâkim ve savcı oldukları için sanıkların yargılamaları Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülmeye başlandı. Davanın ilk duruşması 4 Ekim’de gerçekleşti ve 22 Kasım’a ertelendi.

49’u görevden alındı

Selam Tevhid kumpas davası soruşturması açılmasının ardından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, 14 Temmuz 2015’te “usulsüz dinleme talep edip bu yönde karar aldıkları” iddiasıyla 54 hâkim ve savcıdan 49’u hakkında görevden uzaklaştırılma kararı vermişti. Ancak Murat İnam görevden uzaklaştırma kararı verilmeyen 5 kişiden biriydi.

FETÖ ile birlikte

Gazetemize yönelik soruşturmayı yürüten savcı Murat İnam’ın da sanığı olduğu davanın iddianamesinde, TEM Daire Başkanlığı’nın 30 Mayıs 2015 tarihli “Paralel Devlet Yapılanması kapsamında örgütlü bir şekilde hareket ediyorlar ve örgütle bağlantılı olduklarına dair iz ve emareler var” tespitinin yapıldığı rapora yer verildi. Murat İnam’ın, kumpas olduğu öne sürülen Selam Tevhid soruşturmasında, kolluktan gelen talep yazılarında haklı ve ikna edici bilgi ve belgeler sunulmadığı halde soyut delillere dayanarak soruşturmanın bazı şüphelileri hakkında fiziki takip yapılması talebinde bulunduğu belirtildi.

KPSS soruşturması

İddianamede, sanıklarla ilgili KOM Dairesi’nce hazırlanan 12 Kasım 2015 tarihli bir de rapor yer aldı. Raporda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan sanıkların irtibatlı oldukları kişilerin çalıştıkları işyeri bilgileri ve MASAK’ın hazırladığı bilgi notu ile Gelir İdaresi Başkanlığından temin edilen dijital verilere yer verildi. Bunların incelenmesi sonucunda Murat İnam’ın kardeşi D.Ö.’nün SGK verilerine göre 2 Ekim 2013 ile 31 Ocak 2014 tarihleri arasında çalıştığı “Özel Menba Eğitim” ve 11 Ağustos 2006 ile 30 Haziran 2008 tarihleri arasında çalıştığı “Sema Faikiyet Eğitim” şirketlerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen KPSS soruşturmasına konu edildiği belirtildi. D.Ö’nün 1 Eylül 2010 ile 18 Temmuz 2011 tarihleri arasında çalıştığı “Özel Taştan Eğitim Hizmetleri” isimli şirketin de yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmaya dahil edildiği aktarıldı.

Avukata vermediler

Avukatlarımız, İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’ne önceki gün verdikleri dilekçede, gözaltı kararının kaldırılmasını, yöneticilerimizin ve yazarlarımızın serbest bırakılmasını istemişti. Gözaltı kararına itiraz, henüz sonuçlanmadı. Avukatlarımız, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da başvurarak, 5 günlük avukat yasağının kaldırılmasını talep etmişti. Savcılık, görüş yasağı kararını değiştirmeyerek, itirazı İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderdi. Hâkimlik, dün saat 13.30 sıralarında kararını verdi. Dosyayı soruşturma savcısına yönlendirdi. Ancak, sabah saat 09.00’dan itibaren adliyede bekleyen avukatlarımıza sonuç ne yazılı ne de sözlü olarak bildirildi. Avukatlarımızdan Vilson Akbaş, yaşananları şöyle anlattı: “Savcılığın kalemine girmemiz mümkün değil. Savcıyla da görüşmemiz mümkün değil. Güvenlik izin vermiyor. Bize ‘savcı bey adreslere tebliğ edecekmiş’ denildi. Kararı postaya verecekler. Oysa yasa gereği, orda bekliyorsanız, tebligat size elden yapılabilir. Biz de kararı elden almak istediğimizi bildiren bir dilekçe ile savcılığa başvurduk. Postalama kararına itiraz ettik. Adliyede bir prosedür var. Ön büroya başvurunuzu yapıyorsunuz, o dilekçeler, akşam ilgililerine dağıtılıyor. Yani sonuç olumlu ise bile, tebligatı beklerken, fiili olarak 5 günü dolduracaklar. Hâkimin kendisiyle görüşmeyi deneyeceğiz ama o da ‘ben kararımı verdim, dosyada’ diyebilir. Biz müvekkillerimizle görüşmeye çalışıyoruz ancak başvurumuzun sonucunu bile öğrenemedik. Haber ajanslarına itirazımızın reddedildiğine dair bilgiler düştü” Akbaş’ın da aralarında bulunduğu 10 avukat, yaşanan hukuksuzluğa dair tutanak tuttuktan sonra adliyeden ayrıldı.

‘Değişiklik yok’

Çetinkaya’nın avukatlarından Burak Oder de ayrı bir başvuru yaparak, 5 günlük avukat yasağına itiraz etmişti. Gazeteye dün akşam Oder’in itirazının reddedildiğini bildiren karar ulaştı. 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin ret kararında, avukatların, 676 sayılı KHK’nin 3. maddesindeki “24 saatlik kısıtlama” ibaresini gerekçe gösterdikleri anımsatıldı. 5 günlük yasağın dayanağı olan 668 sayılı KHK’nin 3/1. maddesi ile 676 sayılı KHK’nin 3. maddesinin ayrı olduğu ifade edilen kararda, “676 sayılı KHK’nin üçüncü maddesinin, 668 sayılı KHK’nin 3/1. maddesini değiştirmediği” ifade edildi. 676 sayılı KHK’nin 3. maddesinin, 24 saati belirleyen CMK’nin 154. maddesini, OHAL sonrasında da devam edilmek üzere genel hüküm olarak ilan ettiği belirtildi. Kararda, “5 günlük müdafilerle görüşme kısıtlaması kararı usul ve yasaya uygundur” denildi.

Şüpheli kişilerle bağlantılar

İddianamede İnam’ın PDY ile irtibatlı olduğu öne sürülen kişilere ilişkin tespitler de yer aldı. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra istifa ederek yurt müdürlüğü ve bölge imamlığı yaptığı ve cemaatin “Pasifik İmamı” olduğu öne sürülen H.K. ile ilişkili olan H.A. ile İnam arasında telefon trafiği olduğunun tespit edildiği belirtildi. Yapılan HTS incelemelerinde İnam’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesislerinde müdür yardımcılığını yapan K.Ö. ile 123 arama ve mesaj kaydı bulunduğu anlatıldı. K.Ö.’nün de PDY üyesi olduğu öne sürülen savcı ve hâkimleri tesiste ücretsiz olarak ağırlayan ve hükümet aleyhinde propaganda yaptığı, PDY yapılanmasına destek vererek örgüt adına faaliyet yürüttüğü iddia edilen A.T. ile 14 kez arama ve mesaj kaydının bulundugu kaydedildi. K.Ö.’nün aynı zamanda Yarbay Ali Tatar’ın intiharıyla ismi gündeme gelen, dönemin özel yetkili savcısı ve Yargıtay Üyesi Süleyman Pehlivan ile de 58 arama ve mesaj kaydının olduğu belirtildi. İnam’ın U.T. ile de 7 arama ve mesaj kaydı bulunduğu belirtilen raporda, U.T.’nin, Zaman gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile 14, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın darbe girişiminin ardından gözaltına alınan damadının ağabeyi Ahmet Sait Kavurmacı ile de 34 arama ve mesaj kaydının bulunduğu belirtildi.

Uluslararası ilişkiler

İddianamede, şüphelilerin örgütsel bağlantısını gösterdiğine delil olarak sunulan yurtdışı telefon görüşmelerine de yer verildi. Buna göre ABD kaynaklı kime ait olduğu henüz tespit edilemeyen bir telefon numarası ile İnam’ın 1 kez, İnam ile bağlantılı U.T.’nin 1 kez ve K.Ö.’nün de 13 kez görüşme yaptığı anlatıldı. İspanya kaynaklı kime ait olduğu araştırılan telefon numarası ile de İnam’ın 2, U.T.’nin 60 ve K.Ö.’nün de 62 kez görüşme yaptığı tespit edildi.

FETÖ bağlantıları

İnam’ın telefon görüşmelerine yönelik yapılan incelemede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında yürüttüğü soruşturmanın şüphelilerinden A.K. ile 1 kez irtibatının bulunduğuna da yer verildi. İnam’ın ayrıca S.K. ile 48, H.A. ile 5, M.B. ile 18 ve K.D. ile 1 kez telefon irtibatının bulunduğunun tespit edildiği belirtildi. Anılan şüphelilerin tamamının Ankara’da yürütülen Bank Asya ve Koza/İpek grubu soruşturması şüphelileri ile irtibatlı oldukları da belirtildi.

‘Dava’ arkadaşları

İnam’ın tutuksuz yargılandığı davanın sanıklarından çoğu tutuklandı. “Şike savcısı” olarak bilinen Mehmet Berk, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağıran ve 15 Temmuz sonrası itirafçı olan Savcı Sadrettin Sarıkaya tutuklu. 17 Aralık savcısı Celal Kara ile 25 Aralık soruşturmasını başlatan Muammer Akkaş hakkında yakalama kararı var. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner’in hazırladığı 3 bin 153 sayfalık iddianamede, birinci sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu, 997 müşteki var.

 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…