Demirtaş'tan demokratik blok çağrısı

1 Kasım 2016
 Demirtaş'tan demokratik blok çağrısı

SEN ANCAK ÇAKALLAR SÜRÜSÜ GİBİ TOPLANMIŞALRIN BALKANI OLURSUN --HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demokratik blok oluşturma çağrısı yaptı. 

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Belediyesi eş başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı'nın tutuklanmasına değinerek "Havuz medyanızda, lağım medyanızda bu iftiraları kampanyaya dönüştürürken hiç mi utanmıyorsunuz? Başbakan, hiç mi utanmıyorsun, sıkılmıyorsun. Çık açıkça söyle, hırsızlıkla, alıştığımız yöntemle belediyelere el koyuyoruz de" dedi.

Demokratik muhalefete çağrıda bulunan Demirtaş, "Biz şu faşist bloğa mecbur muyuz ya?" diye sordu. 

"İlk sandık önümüze kurulduğunda güçlü bir muhalefet olarak Türkiye’ye alternatif bir demokratik iktidar seçeneği sunmamız lazım" diyen Demirtaş, ana muhalefet partisine çağrıda bulun arak "Biz şu faşist bloğa mecbur muyuz ya? Eşitlikten, kardeşlikten yana olanlar neden yüzde 60 oy alamayacakmışız, neden bir araya gelip demokratik bir blok oluşturmayacağız? AKP’ye şans veren, prim veren ana muhalefetin hataları, yanlışları oldu. Bundan ders çıkardılar mı, emare de yok" ifadesini kullandı.

İşte Demirtaş'ın konuşmasından satır başları: 

Erdoğan hep Diyarbakır'ın hayalini kuruyor. Biz bin bir zorlukla seçim çalışması yürüttük ve kazandık, onlar para dağıttılar. Çıkın biz seçimle alamıyoruz, hırsızlıkla belediyelere el koyuyoruz deyin. Terör örgütlerine yardım eden iki tane belediye başkanı var, Melih Gökçek ve Kadir Topbaş. Ankara'yı parsel parsel satanlara bakın, Gültan Kışanak değil Melih Gökçek ve Kadir Topbaş'tır. Bunların ele başı Saray'da. Ne istedilerse verdim dedi. Allah bizi affetsin diyorlar, Allah sizin belanızı versin.

"CUMHURİYET'İ NASIL ELE GEÇERECEĞİZ" DİYE DÜŞÜNÜYORLAR

"Medyada ağır bir sansür. Çünkü korku nasıl bulaşıcıysa, cesaret de bulaşıcı. Bir kişinin cesaretinden toplum da cesaretlenir. Muhalefetin sesi hiçbir yere ulaşmasın diye basına yönelik darbe süreci devam ediyor. Dün Cumhuriyet’in başına gelenleri biliyorsunuz. Neredeyse bütün köşe yazarlarını yaşına bakmaksızın, ki bazıları ağır hasta. Gözaltına alıp hücrelere doluşturdular. Şimdi Cumhuriyet’e nasıl kayyım atayabiliriz diye hesap yapıyorlar. Keza Kürtçe yayın yapan tek gazete Azadiya Welat kapatıldı, DİHA, Jinha kapatıldı. Şu ana kadar KHK’lerle 116 yayın organı kapatılmış. En korktukları şey ne biliyor musunuz? Bizim teslim olmayacağız dememiz.

KARŞIMIZA İLK SANDIK ÇIKTIĞINDA DEVİRMELİYİZ

Mesele bizim ne yapacağımızdır. Bu gibi durumlarda dayanışma çok önemlidir ama hep savunma halinde olmamız da doğru değildir. Bizim bunları alt etmemiz tepe taklak etmemiz lazım. Toplumdaki herkesin karşı hamlesi olması lazım. Açık söylüyorum devirmemiz lazım. Karşımıza ilk sandık çıktığında devirmeliyiz.

 

COP CUMHURİYETİ’NİN BAŞKANI OLURSUN

Demokrasiye çıkacaksa her model tartışılır ama toplumun yüzde 60’ı başkanlık sisteminin diktatörlük olduğunu biliyor ve korkuyor. Sen buna rağmen kendini başkan ilan edersen halkın başkanı olmazsın. Olsan olsan cop cumhuriyetinin başkanı olursun. Senin için o defter kapandı. Sen artık toplumun tamamının başkanı olamazsın, bitti. Sen Alevi bir anneyi yuhalattığında Alevilerin başkanları olma şansını kaybetti. ‘Kobane düştü düşecek’ derken Kürtlerin başkanı olma şansını kaybettin. Sokakta sadece onurlu bir yaşam için yürüyen emekçiyi gazla, copla ezmeye çalıştığından bu yana emekçinin başkanı olma şansını yitirdin. Kadına hakaret ettin, kadınların başkanı olma şansını kaybettin. Sen ancak çakallar sürüsü gibi toplanmışların başkanı olabilirsin.

 

BİR AN ÖNCE ANAYASA TEKLİFİNİ GETİRSİNLER: HAYIR DİYECEĞİZ

Bir an önce anayasa tekliflerini getirsinler. Biz grup olarak hayır diyeceğiz. Geciktirmesinler, getirsinler. 14 yıldır bir tasarı hazırlayamadınız mı, hala üstünde mi çalışıyorsunuz?

GENELKURMAY BAŞKANINDA ONUR OLSA İSTİFA EDERDİ

Siz hala kendi içinizde kaç darbeci var açıklamıyorsunuz. Köprüde darbeyle ilgisi olmayan erlerin boğazlarını kestiniz, kendi içinizdeki darbecileri açıklamıyorsunuz. Anlaştıysanız bunu da bilelim, kapalı kapılar ardında anlaştıysanız bilelim. Bu ülkenin genelkurmay başkanı normalde onuru olsa istifa eder, ben başaramadım der.

GÜCÜNÜN YETMEDİĞİ TÜM KANUNSUZLUKLARI ŞİMDİ YAPIYOR

Biz seçim bildirisi dağıttık, onlarPARA  dağıttılar. Müşahitlere baskı yaptılar, mitingleri yasakladılar, bildirileri yasakladılar. Gönüllü çalışanların desteğiyle seçimleri kazandık. Şimdi 15 Temmuz darbe girişimi ‘Bu bize Allah’ın lütfudur’ sözünün neden söylendiği anlaşılıyor. Bütün kirli hayallerini gerçekleştirme fırsatını yakaladı. Gücünün yetmediği ne kadar kanunsuzluk, ilkesizlik varsa şimdi aleni bir şekilde yapabiliyor. Diyarbakır Belediyesi’ne yapılan operasyonun nedeni budur. Her belediyede müfettişler yıllık denetim yaparlar ve bir oda tahsis edilir.

KAYYIM ATANACAK İKİ ÖRNEK TOPBAŞ VE GÖKÇEK

Yıllardır tek bir hırsızlık, yolsuzluk bulamıyorlar. Sizce 15 yaşında bir çocuğu yaka paça içeri atan bir yargı, belediyelerden 1 lira dağıtılmış olsaydı savcı itiraz etmez miydi? Bunu belgelemiş olsalar o belediye başkanı çoktan tutuklanmış olmaz mı?

Bu süre zarfında tek bir belediyemizin kasasından ne dağa, ne bayıra tek kuruşPARA  gitmemiştir. Resmi bütçeler var. Ankara’dan para gelir, nereye harcanacağı bellidir. Böyle saçmalık mı olur? İkincisi bizim hiçbir görevlisi dağa, oraya, buraya para göndermekle görevli değildir. Halkın parasıdır. Savcının değil, bizim en sert şekilde eleştirimize maruz kalırlar. Her açıdan asla kabul edeceğimiz bir şey değil. Peki, bunlar utanmadan, sıkılmadan yalanlar sallarken savcılar bu iddiaya bakıyor mu? Yok. Belediye eşbaşkanlarımıza sorduğu sorulara bakıyorsunuz, böyle bir iddia da yok. Havuz medyanızda, lağım medyanızda bu iftiraları kampanyaya dönüştürürken hiç mi utanmıyorsunuz? Başbakan, hiç mi utanmıyorsun, sıkılmıyorsun. Çık açıkça söyle, hırsızlıkla, alıştığımız yöntemle belediyelere el koyuyoruz de.

Belediyeler terör örgütüne yardım ettiğinde kayyım atama gerektiğinde iki örnek vereyim size. Kadir Topbaş ve Melih Gökçek. Cemaate neler verdiklerini övünerek anlattılar.

MEMUR İŞÇİ KANDIRILDIK DİYEMEZ, AMA BUNLARIN HEPSİ KANDIRILMIŞ!

Parsel parsel Ankara’yı satmış olan adama kayyım atayın. Kandıra Cezaevi’ne göndermeniz gereken Gültan Kışanak ve Fırat Anlı değil, Melih Gökçek’tir, Kadir Topbaş’tır. Diyeceksiniz ki bunların elebaşı Saray’da, doğru. ‘Ne istedilerse verdik’ demedi mi? Fakat sihirli bir cümle bulmuş, ‘Allah bizi affetsin.’ Allah sizin belanızı versin be. Bunların hepsi kandırılmış, memur, işçi, polis ‘Kandırıldık’ bile diyemez.

ÜLKE BU KADAR SAF TARAFINDAN YÖNETİLMEMELİ!

Bu görevden aldığınız, halk çok zeki. Onları kandıramamışlar, siz saf, keriz olduğunuz için sizi kandırmışlar. Ülkenin bu kadar saf tarafından yönetilmesi yanlış bir şey, istifa edin. Yıllarca sizi rahat kandıranlara karşı bir kez daha kandırılamayacağınızın garantisini verebiliyor musunuz?

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…