'AKP hükümeti gücünü abartıyor, Suriye Kürtlerinin pozisyonu güçlü'

8 Eylül 2016
 'AKP hükümeti gücünü abartıyor, Suriye Kürtlerinin pozisyonu güçlü'

HDP'li Prof. Sancar: ''Türkiye IŞİD’le mücadele eden bir güç imajı çizmeye çalışıyor. IŞİD’le ilişkiler idare edilebilir konumdan çıktı. Dünya kamuoyunun da baskısı arttı. Bu operasyonun hedefi, Rojava’da YPG ve DSG’nin engellenmesidir. ''

Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunda TSK ile birlikte hareket eden ÖSO unsurlarıyla El Bab’ı IŞİD’den almaya hazırlandığı öne sürülüyor. Bu durumda da aynı bölgede kontrolü hedefleyen ABD destekli Suriyeli Kürtlerin öncülüğündeki YPG ile karşı karşıya kalınma ihtimali tartışılır oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son olarak G20 zirvesinde ABD Başkanı Barack Obama ile Rakka’ya birlikte operasyon ihtimalini konuştuğunu açıklarken, Suriyeli Kürtlerin pozisyonları da tartışılıyor.

HDP Milletvekili Prof. Mithat Sancar, RS FM'de Ceyda Karan'ın hazırlayıp sunduğu 'Eksen' programında TSK’nın operasyonu sonrasında Suriyeli Kürtlerin durumunu, ABD ve Rusya ile ilişkileri değerlendirdi.

'IŞİD’LE SAVAŞIYORUM, GÖRÜNTÜSÜ VERİLMEYE ÇALIŞILIYOR'

Mithat Sancar, Türkiye'nin Suriye’ye IŞİD’le mücadele için girmediğini, bunun da bir ‘sır olmadığını’ söyledi. Operasyonun arkasında IŞİD’le işbirliğini örtme gayretinin bulunduğunu savunan Sancar, durumu şöyle değerlendirdi:

"Türkiye IŞİD’le mücadele eden bir güç imajı çizmeye çalışıyor. Bu inandırıcı değil. Sonuçta beş yıldır devam eden bir ilişki var. Bunun ötesinde pek çok karanlık, gizli bir boyutun olduğu dünya kamuoyunca da biliniyor. Bu operasyonun hedefi, Rojava’da YPG ve DSG’nin engellenmesidir. Burada Kürtlerin kazanım elde etmesine karşı bir operasyon niyeti vardır. IŞİD’le mücadele önemli olsaydı bugüne dek zaten IŞİD o bölgeleri kontrol ediyordu. Ama konjonktür değişti. IŞİD’le ilişkiler idare edilebilir konumdan çıktı. Dünya kamuoyunun da baskısı arttı."

'TÜRKİYE TALEPLERİNİ KABUL ETTİREMEDİ'

Büyük güçlerin Türkiye’yi Suriye denkleminin dışına atmanın riskli olduğundan hareket ettiklerini belirten Sancar, tümüyle denklemin dışındaki bir Türkiye’nin bölgede istikrarsızlık yaratacak bir kaynak olmasının kaçınılmaz olacağını vurgulayarak şu tespiti yaptı: “Türkiye’nin denklemin içinde olması yeni birşey değil. Şu durum aslında 3 senedir Türkiye’ye önerilen pozisyondur. Yani belirli bir ölçüde koalisyon ile IŞİD’e karşı mücadelede belirli bir işbirliğine girerse, kendisinin bazı talepleri dikkate alınacaktı. Bu taleplerin başında güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge gibi Türkiye’nin öteden beri dillendirdiği bir formül var. Ama bunu koalisyon güçlerinin ve Rusya’nın kabul etmediği biliniyor. Yani Türkiye taleplerini kabul ettiremedi.”

‘UYARILAR EKSİK DEĞİL’

Rusya’dan ve ABD’den Türkiye’ye "Sana tanınan alanın dışına çıkarsan işler kötüye gider" mesajları geldiğine de dikkat çeken Sancar, "Anlaşılan mutabakat dar bir koridorla sınırlı. Ne güvenli ne de uçuşa yasak bölge kabul görmüş gözüküyor. YPG’nin dışlanması ve YPG’ye karşı tavır alınması da kabul görmemiş. ABD her fırsatta işbirliğinin devam ettiğini açıkça söylüyor. Bunu söylemesi de esasen bir jest değil, bir mecburiyet” yorumunu yaptı.

‘TÜRKİYE GÜCÜNÜ ABARTIYOR’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye Rakka’ya yönelik birlikte operasyon önerisini de değerlendiren Sancar, ABD’nin Rakka’ya ne tümüyle Türkiye’yi dışlayan ne de tamamen onun kontrolünde bir kara harekatına girişmeyeceğini belirerek, bir ara formül üzerinde çalışıldığını öne sürdü. Türkiye’nin YPG’ye karşı operasyonların devam ettireceği sinyalini birkaç gündür dillendirmediğine dikkat çeken Sancar, “Burada sessiz ya da gizli bir mutabakat oluştu. Türkiye dar bir koridor ve Cerablus’la sınırlı bir kontrol çerçevesi içinde kaldığı sürece bana göre bir sorun çıkmayacak. Ne Kürtlerle çatışma ihtimali ne de Suriye’de diğer güçlere karşı karşıya gelme ihtimali var. Zaten bu da 3 yıldır kendisine önerilen şeydi. Ama hükümet çok daha fazlasını istediği ve kendi gücünü çok fazla abarttığı için askeri gücünü kabul etmiyordu. Çok şey almış değil. Öyle gösteriyor ama esasında mütevazı bir şekilde geri dönmüş oluyor” diye konuştu.

'ABD’NİN ÇİZDİĞİ YOL AŞILIRSA SORUN ÇIKAR'

Sancar, Türkiye için en büyük tehlikenin Kürtlerle savaşma senaryosu olduğunu söyleyerek, "Bunu zaten denedi ve gördü. Yani eğer Kürtlerle bir çatışmaya girerse Rusya ile ilişkiler daha da bozulacağı gibi savaşta başka büyük felaketlerin de yaşanması muhtemel olacaktı. Şu anda çok dillendirilmediğine göre Türkiye kendisine sunulan o mütevazı çerçeve içindeki küçük rolü oynayacak. Ama bunu yaparken de gürültü çıkarmaya devam edecek. Bu operasyon üzerinden bir imaj, bir PR çalışması yapılıyor. Ama ABD’nin çizdiği rol aşılırsa sorun çıkar” öngörüsünde bulundu.

'ABD'NİN KÜRTLERİ SATTIĞI YORUMLARININ KARŞILIĞI YOK'

ABD’nin Suriyeli Kürtlere ‘ihanet ettiği’ yorumlarına rağmen, genelde Kürt Siyasi Hareketi’nde (KSH), özel de PYD yönetiminde böyle bir psikolojinin olmadığını söyleyen Sancar’a göre, durum farklı: “Ne Suriye’de ne başka yerlerde sadece uluslararası güçlere dayanmamışlardır. Mücadelelerini onlara bağlı hale getirmemişlerdir. Bu nedenle bu yorum fazla duygusal bakmak olur. Bunun için tarafların birine çok bağımlı olması gerek. ABD değil sadece, bölgedeki bütün güçler şartlara göre yer değiştiriyorlar. Bazen bir güce yakınlaşıyorlar, bazen diğer güce. Buradaki gücü belirleyen ana unsur kendi öz kuvvetlerindir. Eğer siz sahada ve siyasette yeterince dikkate alınacak bir pozisyon üretmemişseniz sadece araç olarak kullanılır, işiniz bitince atılırsınız.”

'TÜRKİYE KÜRTLERLE İTTİFAKA GİTSE BUGÜN SÖZ SAHİBİ OLURDU'

Suriye’de Kürtlerin basit bir araç olarak kullanılacak kadar küçük bir rol üstlenmediğini belirten Sancar, Kürtlerin hedefini de şöyle açıkladı: "Son derece güçlüler ve savaşın başından beri esasta doğru bir çizgi izlemişlerdir. Ortada bir realite var. Suriye’den ayrılmanın gerçekçi olmadığı bu şartlarda ortada. KSH’nin genel tavrı da bulunduğu ülkelerde mümkün ölçüde çoğulcu, özerk bölgelere dayalı bir cumhuriyet oluşturmaktır. Bu ilkesel olarak savundukları bir turum olmanın yanında sahadaki şartların da makul kıldığı bir seçenektir. Kürtlerin savaşın başında önerdikleri çözüm ile uluslararası güçlerin bugün geldikleri çözüm birbirine çok yakın. Oysa Türkiye’nin başta istediği Suriye ile şimdi geldiği nokta çok farklı. Kimin başarısız olduğunu tespit etmek ve kimin bundan sonra daha fazla rol ve söz sahibi olacağını tahmin etmek çok kolay. Türkiye bir rol sahibi olacaktır. Ama bugüne kadar izledikleri politikalar dolayısıyla bu rolünün küçük olacağı ortada. Eğer savaşın başında Kürtlerle ittifaka gitselerdi bugün bölgede daha çok söz sahibi olacaklardı."

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…