'Yine tehlike çanları çalıyor. Nükleer Silahları Türkiye’den çıkarmalıyız'

12 Ağustos 2016
'Yine tehlike çanları çalıyor. Nükleer Silahları Türkiye’den çıkarmalıyız'

Darbeci komutanlardan birinin İncirlik üssünde tutuklandığını hatırlatan ABD eski ulusal güvenlik konseyi direktörü Steve Andreasen, ABD'nin saygın gazetelerinden Los Angeles Times'da yazdığı makalede ilginç görüşlere yer verdi. Andreasen, 1979 iran devriminde Humeyni taraftarlarının ABD elçilik binasını, devrik şah Pehlevi'nin iadesi için 444 gün süreyle işgal ettiğini hatırlatarak benzer bir şeyin Fetullah gülen için yapılabileceği imasında bulundu..

PoliTez --Andreasen, Associated Press'in geçtiği, ''Türkiye’nin güneyindeki İncirlik Üssü’nün, Avrupa’daki en büyük nükleer silah depolarından birini içerdiği'' iddiası nı başa aldığı yazısında şunları söylüyor:

14 Şubat 1979’da, İran şahının sürülmesinden birkaç hafta sonra, Tahran’daki Amerikan Konsolosluğu, İranlı militanlarca ele geçirildi ve saatler sonra tekrar Amerika’ya teslim edildi. ABD’li diplomatların Amerikan karşıtlığının hakim olduğu bir coğrafyada, savunmasız bir konsoloslukta tehlikede olabileceğine dair uyarılan dönemin Carter yönetimi, konsolosluğu kapatmayı gündemine aldı, ancak uygulamaya koymadı. Ekim’de, Başkan Carter yeni siyasal rejim ve halk tarafından sevilmeyen devrik İran şahının (Rıza Pehlevi) ABD’ye girmesine izin verdi.

Birkaç gün sonra, İranlı militanlar yine konsolosluğu ele geçirdi, binadaki tüm Amerikan vatandaşlarını rehin aldı, ve şahın iade edilmesi talebinde bulunarak 444 gün sürecek olan bir krizi başlattı.

Tarih, hataları telafi etme imkanını her zaman sunmasa da, olanlardan ders çıkarmak önemli. 1979 Rehine krizinin bize aleni tehditlere doğrudan müdahele etmek ve korunmasız hedefleri tehlikeli bölgeden çıkartmak konusunda bize ders vermiş olması gerekir, ve şayet Türkiye'de Amerikan nükleer silahlarının bulunduğu doğruysa, öğrendiklerimizi uygulamaya koyma vaktidir.

Türk ordusundan bir hizipin geçen ay hükûmeti darbeyle görevden düşürme girişiminin ardından gelen tutuklamalarda, tutuklular arasında İncirlik Hava Üssü'nde komutanlık yapmış biri de vardı. İncirlik Üssü, medyadaki pek çok rapora göre Avrupa'daki en büyük nükleer silah depolarından birini içeren bir NATO üssü.

Şayet tutuklanan kumandan, emrindekilere silahlarını, (Amerikan nükleer silahlarını koruduğu iddia edilen) Amerikan askerlerine doğrultmalarını emretseydi ne olacaktı?

Ya da Amerikan karşıtı Türk göstericiler, Amerika'nın darbe girişiminin arkasında olduğuna ve darbe liderini koruduğuna inanıp (37 yıl önce İranlıların Amerika ve şah konusundaki düşünceleri gibi), Amerika ve İsrail karşıtı sloganlar atarken (ki gerçekten bu sloganlar atıldı) İncirlik'e yürümeye karar verse ne olacaktı?

Darbe girişimini bir yana, İSİS İncirlik'e saldırsa ne olacak? Mart ayında, Pentagon'un Amerikan asker ailelerini güney Türkiye'den, bilhassa da İncirlik'ten, terörizm kaynaklı güvenlik endişelerini öne sürerek başka bölgelere aktardığı rivayet ediliyor.

Bugüne kadar herhangi bir felaketle karşılaşmamış olsak da, Türkiye'deki ABD nükleer silahlarının güvenliğinin bir gece içerisinde kaybedilebileceğine dair yeterince kanıt var. Tehlikelerin farkına varmış olan Obama yönetiminin, kalan nükleer silahları Türkiye'den uzaklaştırması gerekir, gelecek başkanın Avrupa’daki tüm ABD nükleer silahlarını kaldırması gerektiği gibi.

Türkiye’de, uzun sürecek, artan Amerikan karşıtlığının da körükleyeceği bir siyasal belirsizlik görmeyi bekleyebiliriz.

Bu konuda, Amerikalı bir analistin yazdıklarında doğruluk payı var: “Türkiye'de nükleer silah bulunduğu doğruysa, bu silahların müthiş eğitimli ve donanımlı Amerikan birlikleri tarafından korunduğu kesin. Zira üssün ele geçirilmesi ihtimalinde, Amerika'nın askeri gücü sorgulanmaya başlanır.” Eğer Obama'ya da aktarılan buysa, niye kendisinin, ya da herhangi bir Amerikan başkanının bu riski almak isteyebileceğini kendisine soruyor olması gerekir.

Türkiye'de uzun sürecek, artan Amerikan karşıtlığının da körükleyeceği bir siyasal belirsizlik görmeyi bekleyebiliriz. Üste tutulan ABD nükleer silahlarının, yurt içi siyasal çekişmeleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmesi muhtemel. Doğru olan, Amerika'nın Türkiye'nin müttefik ve dostu olmaya devam etmesi, Türkiye'nin de NATO'nun parçası olarak kalması. Muhtemelen işler de böyle seyredecek. Ancak Türkiye ve ABD'yi bir arada tutacak olan ortak çıkarlar, nükleer paylaşım durumu değil.

Nükleer caydırıcılık için Amerika'nın Türkiye'de ya da Avrupa'nın başka ülkelerinde nükleer silah bulundurması gerekli değil, zira ABD ordusunun karşıt güçleri pasifize etmeye ve NATO müttefiklerinin güvenliğini sağlamaya yeterli uzun menzilli, 'stratejik' nükleer silahları var. Pek çok ordu komutanı, Soğuk Savaş sona ereli beri, Avrupa'da bulunan kısa menzilli 'taktiksel' nükleer silahların hiçbir faydasının kalmamış olduğuna, zira hiçbir Amerikan başkanının bu silahları kullanma olasılığının olmayacağına inanıyor.

Bu konuda, ABD'nin Türkiye'nin istikrarından umutlu olmadığı sinyalini vereceği gerekçesiyle nükleer silahların Türkiye'den çıkarılmaması gerektiğini savunanlar, ya da Rusya'dan çekince duyan NATO üyelerini desteklemek için Avrupa'daki taktiksel silahlara ihtiyaç duyacağımızı öne sürenler olabilir.

Ancak bu argümanları, Türkiye'de ya da diğer NATO ülkelerinde nükleer silah bulundurmanın, evrimleşen ve güçlenen bir İSİS'e ve yerel politik karışıklıklara karşı ABD'yi kırılgan bir durumda bırakabileceği gerçeğiyle kıyaslamamız gerekir. Bir nükleer silah deposunda kargaşa çıkması durumunda (ki bu durumda ABD sorumlu tutulacak ve olumsuz sonuçları müttefikleriyle birlikte üstlenmek durumda kalacaktır), nükleer silahların müttefikleri güvende tutmak için yerinde bırakıldığı argümanını savunmak kolay olmaz.

1979'da olduğu gibi, yine tehlike çanları çalıyor.

Steve Andreasen, 1993-2001 arasında Beyaz Saray Milli Güvenlik Konseyi'nde savunma stratejileri ve silah kontrolü direktörlüğü pozisyonunda hizmet verdi. Halen Washington'daki Nükleer Tehdit İnisiyatifi’nde (Nuclear Threat Initiative) danışman olarak çalışmakta ve Minesota Universitesi Humphrey Kamu İşleri Fakültesi'nde ders vermektedir.

 

 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…