CHP liderinden 10 maddelik Taksim Manifestosu: Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi

24 Temmuz 2016
CHP liderinden 10 maddelik Taksim Manifestosu: Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi

CHP’nin çağrısıyla gerçekleştirilen ve sosyalist sol ile emek örgütlerinin de katıldığı ‘Cumhuriyet ve Demokrasi’ mitingine katılmak isteyen 200 kişilik AKP’li grup miting alanına alınmadı, “Hırsız, katil AKP” sloganlarını duyan 200 kişilikgrup Gezi Şehitleri anılırken geri döndü.

CHP’nin çağrısıyla gerçekleştirilen ve sosyalist sol ile emek kuvvetlerinin de katıldığı ‘Cumhuriyet ve Demokrasi’ mitingine katılmak isteyen 200 kişilik AKP’li grup miting alanına alınmadı, grup Gezi Şehitleri anılırken geri döndü.

AKP’li milletvekilleri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Beyoğlu Belediye Başkanı’nında aralarında bulunduğu bir grup İstiklal caddesine gelip CHP’lilerle görüştü. AKP’lilere alana girmemeleri ifade edilmesinin ve alandan yükselen “Hırsız, katil AKP” sloganlarını duyan 200 kişilik heyet Fransiz Konsolosluğu’nun önünden Tarlabaşı istikametine girerek geri döndü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine "Yurtta Sulh Konseyi" adını veren cuntacıların 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından partisinin çağrısıyla Taksim Meydanı'nda düzenlenen "Cumhuriyet ve Demokrasi" mitinginde konuşuyor. 10 maddelik Taksim Manifestosu hazırlayan CHP lideri, mitinge katılanlara manifestoyu okudu. Basın özgürlüğü, Ergenekon - Balyoz davalarında mağdur edilenlere itibarlarının iade edilmesi, erleri linç edenlerin de yargılanması konularında çağrı yapan Kılıçdaroğlu, "Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi" ifadeleriyle sözlerini noktaladı.

Kılıçdaroğlu'nun yüzbinlerce kişinin katıldığı mitingteki sözleri şöyle: 

"Bugün Taksim'deyiz, birlikteyiz. Bizim için hepimizin tarih yazdığı gündür, bugün. Biz Taksim'e niçin geldik? Taksim'de ne yapacağız? Hedefimiz ne? Bütün bunlara yanıt vermek için bir Taksim Manifestosu hazırladım. Şimdi bunu sizlere okuyacağım.

1- 15 Temmuz darbe girişmi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış ama bombalar altında parlamento darbeyi püskürtmüştür. Bu girişimin sorumlularını kınıyor ve lanetliyoruz. 

2- Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur. 

3- Her türlü darbeye karşı çıkmak tüm demokratların demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi demeliyiz. 

4- Darbe girişimi, halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır. 

5- Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. 

6- Bu darbe girişimi anayasada, yasama, yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin, demokrasideki denetleme işlevinin güvencesi olduğunu ortaya koymuştur. 

7- Balyoz, ergenekon gibi davalarda mağdur edilen insanların itibarlarının iadesi bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır. 

8- Girişim, devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında, bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. 

9- İnancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları, bu ülkenin meydanlarında özgürce gezebilmelidir. 15 Temmuz darbe girişimi, 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye darbe hukukundan arınmalıdır. 

10- Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıya yönetilmez. Girişimde bulunanlar, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. İşkence, kötü muamele, tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir. 

"10 maddeli Taksim Manifestosu olarak, oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler ellerini kaldırsınlar. Elini kaldıran güzel vatandaşlarım. 

"Cumhuriyete ve demokrasiye gönül veren vatandaşlarım, 24 Temmuz önemli bir gündeyiz. Tarih yazan bir kentteyiz. Tarihi bir meyldandayız. Taksim Meydanı'ndayız. Taksim Meyldanı bizim demokrasi tarihinde yer alan önemli bir alandır. Ecevit'e suikast düzenleneceği söylendiğinde, Ecevit 'Yarın tek başıma Taksim'deyim' dedi ve arkasında yüzbinler vardı.

"1 Mayıs 1977, kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçen bir gün. Çok sayıda vatandaşımız hayatını verdi. Kanlı 1 Mayıs olarak bizim tarihimizde yer alan ve henüz aydınlığa kavuşmamış olan bu olay, yine bu meydanda meydana geldi. 

"Ulu çınarlarıyla bize gülümseyen meydan. Ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanda Gezi olayları yaşahndı ve o olaylarda, ellerinde karanfiller ve kitaplarla, bu ülkenin gençleri, umudumuz bu ülkenin umudu hep beraber ayağa kalktı. 

"Ülkemizi seviyoruz, insanlarımızı seviyoruz. Onlarla beraber bir arada kardeşçe yaşamak istiyoruz. Ayrılık gayrılığın olmadığı Türkiye'yi inşa edeceğiz. Bugün Lozan Anlaşması'nın kabul edildiği bir gün. Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olduğunu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz bir gün. Özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın tapu senedi olan Lozan'ı hayata geçiren Mustafa Kemal ve arkadaşlarına teşekkür ediyoruz.

"Birlik ve beraberlik içinde Türkiye'yi çağdaş uygarlığa kavuşturacağız"

"Cumhuriyeti, emekle kurduk. Alınteriyle kurduk, gözyaşıyla kurduk, binlerce şehidimizin kanı var Cumhuriyet'te. Silah yoktu, kurşun yoktu, para yoktu, o günün cumhuriyetinde. Ama bir şey vardı, birlik ve beraberlik vardı. Birlik ve beraberlik içinde Türkiye'yi çağdaş uygarlığa kavuşturacağız. Yedi düveli Lozan'da geldikleri gibi gönderdik. 

"Babalarımız ve dedelerimiz bize Cumhuriyet'i kurdular ama o cumhuriyeti özgürlükçü bir demokrasiyle taçlandırmak bizim görevimizdir, onların vasiyetidir. Kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun, her vatandaşımız özgürlükçü demokrasiyi getirmekle yükümlüdür ve namus borcumuzdur.

"15 Temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi kesinlikle medya özgürlüğüdür"

"Türkiye'yi özgürlükçü demokrasiyle yan yana getireceğiz dedi. Bu hepimizin namus borcudur. Bugün 24 Temmuz, sadece Lozan mı, hayır. Bugün basın bayramı, medyanın bayramı. 108 yıl önce medyaya vurulan zincirleri kırdık. Dönemin devlet adamı Ali Paşa diyor ki, "Basın özgürlüğü ancak hatalarını düzeltmek istemeyen hükümetler için tehdittir. Basın özgürlüğü bir nimettir" diyor. Basın özgürlüğünü hep beraber koruyacağız. Medya özgürlüğünü sağlamak, hepimizin ortak görevidir. 15 Temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi kesinlikle medya özgürlüğüdür. 

"Medya özgürlüğü bizim tarihimizde var, bizim geleneğimizde var. Medya özgürlüğü bağlamında, geleneğimizi yozlaştırmamalıyız. Dün medya özgürlüğüne karşı çıkanlar, umarım bugün hatalarını anlarlar. Basını özgür olmayan bir toplumun kendisi de özgür değildir. Doğru haber alamayan bir toplumun özgürlüğü yok demektir. 

"Biz özgürlük, demokrasi, cumhuriyet için hep birlikte yaşamak için büyük bedeller ödemiş bir milletiz. Her hak yüzlerce binlerce insanın ylaptığı mücadeleler sonucunda kazanılmış bir haktır. Türkiye'nin aydınları bugün sahip olduğumuz haklar için zindanlarda bedel ödediler. Aynı bedeli artık ödememeliyiz. Cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkmalıyız.

"Türkiye Cumhuriyeti'nin darbeler tarihine baktığımızda, en ağır bedeli Cumhuriyet Halk Partisi ödemiştir"

"15 Temmuz akşamında darbeye karşı direnmek, darbeyi dışlamak Türkiye7den, 21. yüsylılın Türkiye'sine darbe yakışmıyor dedirtmek hepimizin ortak görevi oldu. Darbeye karşı çıkan bütün siyasal partilerin genel başkanları, onlara destek olan bütün vatandaşlarımı yürekten kutluyorum ve şükranlarımı sunuyorum. Darbe üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Türkiye Cumhuriyeti'nin darbeler tarihine baktığımızda, en ağır bedeli Cumhuriyet Halk Partisi ödemiştir. Demokrasinin kıymetini de darbecilerin ne mal olduğunu da en iyi bilen partiyiz.

"Bu darbe 15 Temmuz darbesi, Türkiye'nin demokratik, laik sosyal hukuk devletin karşı yapılmış bir darbedir. O bombalar, o kurşunlar yağarken, TBMM'de görev yapan tüm milletvekili arkadaşlarım darbeye karşı direnmiş ve dik durmuştur.

taksim-1-mayis

"Demokrasi aynı zamanda laikliktir, demokrasi din ve vicdan özgürlüğü demektir"

"Demokrasi nedir? Demokrasi seçimden seçime gidip sandıkta oy kullanmak mıdır? Demokrasi baki bir şeydir. Demokrasi bir kültürdür, demokrasi insan demektir. İnsana saygı demektir. Demokrasi aynı zamanda laikliktir, demokrasi din ve vicdan özgürlüğü demektir. Hiç kimsenin inancına müdahale etmemek demektir. 

"Demokrasi aynı zamanda sosyal devlet demektir. Sosyal devlet, vatandaşına gelecek korkusu yaşatmamak demektir. Darbeciler kendilerini düşünürler. Demokrasi aynı zamanda halkın iradesine saygı göstermek demektir. Egemenlik kayıtsız şartımız milletindir diyor Gazi Mustafa Kemal. Bu coğrafyada darbecilere izin vermememiz gerekiyor.

"Hiçbir vesayeti kabul etmeyeceğiz"

"Demokrasi, demokrasi üzerindeki her türlü vesayete karşı olmak demektir. Hiçbir vesayeti kabul etmeyeceğiz. Demokrasi aynı zamanda hukukun üstünlüğü demektir. Darbeciler hukuk üstünlüğüne inanmazlar. Onlar güçlülerin özgürlüğünü inanırlar. Her darbeden sonra darbeciler kendi hukuklarını oluşturmuşlar. O nedenle manifestoda dedik di, hukukun üstünlüğü olmalı dedik.

"Darbe sonrasında emre uyan er ve erbaşların linç edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz, linç edenlerin yargılanmasını istiyoruz. Komutanın verdiği emre bütün erler uyarlar. Her asker bizim başımızın tacıdır. Önümüzdeki süreçte darbeciler yargılanırken, erleri linç edenlerin de yargılanmasını istiyoruz. Bunların takipçisi olacağız.

"Darbeciler ve dikta heveslileri medya özgürlüğüne karşıdırlar"

"Darbeciler ve dikta heveslileri medya özgürlüğüne karşıdırlar. Çünkü ister ki, sadece kendi söyledikleri yayınlansın. Çok görüşlü bir dünyadan darbeciler hoşlanmazlar. Demokrasi aynı zamanda, bağımsız ve tarafsız yargı demektir. Adalet demektir. 

"Darbeciler, adaleti hiçbir zaman savunmadılar. Darbeciler bağımsız mahkemeleri asla savunmadılar, kendi mahkemelerini kurdular. Yargıyı vatandaşın ensesinde bir sopa olarak kullandılar. Darbeye de darbecilere de diktaya da karşıyız. 

"Gelin 4. güç olarak medyayı da anayasamıza açıkça yazalım"

"Demokrasi aynı zamanda güçler ayrılığı demektir, yasama yürütme yargı. Çağdaş demokrasilerde 4. güç medyadır, buradan artık ve net çağrı yapıyorum. Eğer demokrasi tarihini yazacak olanlar, Taksim Meydanı'ndan şu çağrıyı yapıyorum. Gelin 4. güç olarak medyayı da anayasamıza açıkça yazalım. 

"Biz polis devletine, baskıcı bir devlete karşıyız"

"Demokrasi kurallar rejimidir bir hukuk devletidir. Darbecilerde hukuk devleti kavramı yoktur. Tek istekleri polis devleti kurmak isterler. Biz polis devletine, baskıcı bir devlete karşıyız. Ne darbe ne dikta yaşasın özgürlükçü demokrasi diyoruz. 

"Demokrasi insan hakları demektir. Darbecilerde insan hakkı kavramı yoktur. Darbecilerin kitabında işkence vardır. Her darbeden sonra biinlerce insanın işkencelerden geçirildiğini biliyoruz. 

"Demokrasi düşünce özgürlüğü demektir. Darbe hukukunda darbe rejiminde dikta yönetimlerinde düşünce özgürlüğü kavramı yoktur. Her kesin düşüncesini özgürce açıkladığı, meydanlarında herkesin özgürce geçtiği bir Türkiye'den yanayız.

"Demokrasi aynı zamanda yurtta barış, dünyada barış demektir. Bütün dünyada barış olmalı ve egemen olmalı. Darbecilerin barışla alakaları yoktur. Bağımsız yargısı olmayan bir düzende barış olmaz. 

"Umarım ve dilerim, geçmişteki hatalardan Türk siyaseti gerekli dersi çıkartır"

"Demokrasi aynı zamanda devlet yönetiminde liyakat demektir. Devlet yönetimini ele geçirmek darbecilerin işidir. Umarım ve dilerim, geçmişteki hatalardan Türk siyaseti gerekli dersi çıkartır. Bir kişi sınava girer ve birinci olursa, onun kimliğine, yaşam tarzına, onun inancına bakarak, senin devlette işin yok demek, demokrasiye ihanettir.

"Demokrasilerin bir özelliği daha var, demokrasilerde toplanma ve gösteri yapma özgürlüğü vardır. Taksim Meydanı kapatıldı. türkiye'nin hiçbir meydanı kapatılmamalı. Meydanlar halkın enerjisini boşaltabileceği alanlar olmalı. Şarkılar türküler söylemeliyiz. Meydanlarda, kadını kızı yaşlısı genci hep birlikte olmalıyız. Demokrasinin özelliğidir bu. ürkiye'ye Mustafa Kemal'in Türkiyesi'ne yakışan budur.

"Silivri zindanlarında hayatı mahvedilen o insanların itibarını iade edelim"

"Demokrasi aynı zamanda haklıyı savunmak demektir. Demokrasi yapılan yanlışlıkları düzeltmek demektir. Balyoz davası, Ergenekon Davası, casusluk davası, ek çok subay ve asker gereksiz yere hapse tıkıldı. Silivri zindanlarında ylaşadılar hayatlarının bir kısmını. Onlara yapılan haksızlığı hepimiz biliyoruz. İadei itibar yapmak zorundadırlar. Bir hakızlığı düzçeltmek zorundadırlar. Dreyfuss davası, 1894'den söz ediyorum. Dreyffs adlı bir asker hatalı bir kararla cezaevine atıldı. 1906 yılında dava yeniden açıldı, aydınların isteği üzerine. Dreşyfus beraat etti ve üstün hizmet madalyası verildi.

"Özellikle hükümete sesleniyorum, gelin Silivri zindanlarında hayatı mahvedilen o insanların itibarını iade edelim. 

15 Temmuz darbesi uzlaşma kültürünü hayata geçirir. Darbecilerin zihin dünyasında dayatma kültürü vardır.

Nazım şiiri...

"Nazım Hikmet'in, Kurtuluş Savaşı destanı var, o destandan bir bölümü okuyarak sözlerime son veriyorum;

"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim..."

"Ne darbe ne dikta..."

"İstanbul Taksim'den Hakkari, Edirne, Muş, İzmir, Yozgat, Balıkesir, Antalya, Karadeniz'e, Zonguldak'a, Trabzon'a selam olsun. Demokrasi için selam olsun. Özgürlük için selam olsun. Biz Taksim'de olanlar, bütün Türkiye'ye, gönlümüzü açıyoruz. Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi. 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…