Türkiye yeni saldırılara hazır olmalı

Ömer Ödemiş/ABC Gazetesi

7 Temmuz 2016
Türkiye yeni saldırılara hazır olmalı

Aldatıldığını düşünen IŞİD ve türevi örgütler Türkiye’den hesap sormaya hazırlanıyor.

IŞİD diye bildiğimiz Irak Şam İslam Devleti isimli selefi katiller örgütü 2003 yılında Irak’ta işgale karşı kuruldu. Kurucularından önemli bir çoğunluğu Musullu olan bur örgütün o zamanki ismi Irak El Kaide’si idi. Saddam ordusunda görev yapan Sünni subayların aktif rol aldığı örgüt, Amerikan işgaline karşı ciddi mücadele verdi. Ünlü Felluce direnişini son güne kadar götüren örgüttü. Irak’ta işgale karşı kurulan Askeri konsey içerisinde yer aldı. O dönemde Askeri Konseye Amerikan işgaline karşı olan İran ve Suriye gibi bazı ülkeler lojistik destek de bulundular.

ABD’nin Irak’ı terk ettiği 2003 tarihinden sonra IŞİD ağırlıklı olarak yer altına çekilerek, eylemlerini sınırladı. Sünni mezhepsel kimlikle çıktığı yolda dönüşerek Selefiliğe doğru biçimlendi. Aynı süreçte El Kaide ile ciddi yönetim ve kimliksel tartışmalar yaşayarak ayrışma noktasına geldi…

IŞİD'E VERİLEN İHALE

Emperyalist ve bölge gerici ülkeleri 2011 yılında Suriye devletini yıkmak amacıyla giriştikleri tüm çabalar, işbirliği yaptıkları tüm güçler başarısız olup sonuç alamayınca, IŞİD’a gittiler. ABD’nin desteğiyle Suudi Arabistan, Katar ve AKP taahhütlerde bulunarak, IŞİD’ın Suriye sahasına girerek, Esad’a karşı savaşmasını ve İslam devletini kutsal topraklarda kurmasını istediler. Tonlarca ve silah vererek, Suriye topraklarında kuracakları İslam Devletini destekleyip tanıyacaklarını belirtiler.

DEHŞET SAÇARAK TESLİM ALDILAR

IŞİD, 2013 yılında, Suriye de çatışmalar başlayalı bir buçuk yılı aşkın bir süre olmuş iken güçlü bir askeri konvoyla Suriye sahasına girerek, ilk saldırdığı Rakka kentini ele geçirdi. Rakka kentine giren, tanklarla ve doçka gibi ağır silahlarla donanmış yaklaşık 100 araçlık bir konvoy, 6-7 bin silahlı elemandan oluşuyordu. Ölmeyi ve öldürmeyi bilen bu askeri güç kısa sürede bölgede etkili olarak ele geçirdiği alanlarda İslam Devletini kurarak,  Allah yolunda olan her gücün kendisine biat etmesini ve Allahın devletini ve halifesini tanımasını istedi. Kullandığı vahşi katliam yöntemleriyle bulunduğu bölgedeki pek çok gücü ürküterek kendisine katılmalarını sağladı.. Nusra gibi, yine El Kaide türevi örgütleri bu çağrıya direnince, çok sayıda adam kaybederek, çatışmaya girmek zorunda kaldılar.

IŞİD'İN DİNİ SÖYLEMİ

IŞİD kontrolü altındaki bölgelerden ilerleyerek daha geniş alanlarda hakimiyet kurmak yerine, elinde bulunan bölgelerde İslami devlet yapısını pekiştirmeye ve katı şeriat kurallarını kurumsallaştırmaya yöneldi. Hakim olduğu bölgece kurallarına uymayanları ölümle cezalandırarak, vahşi infazlarla adını duyurdu. Bir dönem Lazkiye kırsalına kadar genişlemişken, ağırlıklı olarak, Rakka ve Halep kırsalında kaldı.

IŞİD’in Muhammed sonrası dönemi reddederek, ilk İslam çizgisine çekilmesi, mezheplerin tamamının ötesi geçmesi,  geniş bir İslami kesimde sempati yarattı. Mezheplerin Hazreti Muhammed’den sonra çıktığını, Hazreti Muhammed döneminde herkesin aynı olduğunu, Hazreti Muhammed'in camide değil bulunduğu her yerde namaz kıldığını, namaz için caminin gerekli olmadığı vb. söyleyerek diğer radikal İslamcı güçlerle arasına bir fark koydu. Bu durum dünyanın her yerinden kendisine katılımlar olmasının yolunu açtı. Yalnızca Allahın ve Muhammed'in devletini kuruyor ve Mehdi gelene kadar Halifeliğini üstleniyordu.

ÇEÇENLERLE IŞİD'İ KONTROL ALTINDA TUTMA TAKTİĞİ İŞE YARAMADI

IŞİD’i Suriye sahasına sokanlar onu kontrol edebileceklerini sandılar. İçlerine hücreler yerleştirerek, onlar üzerinden denetlemeye çalıştılar. Örneğin Türk istihbaratına yakın Çeçenlerin ve Türkiye’den katılanların IŞİD içerisinde ciddi bir güç olmasını sağlayarak, onlar üzerinden kontrol etmeye çalıştılar. Ancak IŞİD’ın emirler üzerine kurulu örgütlenme yapısı ve sıkı dokunmuş yönetim yapısı nedeniyle bir süre sonra işe yaramadı. Halen belli gruplar üzerinden IŞİD denetlenmeye çalışılıyorsa da, ciddi bir sonuç alınamadığı görülüyor.

IŞİD güçlendikçe, bölgede bulunan ve İslam Devletini tanımayan silahlı her güçle çatışarak, onların elindeki silah ve mühimmatı ele geçirerek daha da güçlendi. Hakim olduğu bölgenin petrolünü bölge dışına satarak, ciddi bir ekonomik gelir elde etmeye ve bölgedeki varlığını kalıcı kılmaya yöneldi. Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın açıkça desteklemekten çekinmediği, İslam Cephesi, Nusra Cephesi, Fetih Ordusu ve ÖSO gibi güçleri İslam Devletini tanımayıp, biat etmedikleri için kafir ilan eden IŞİD, bu güçlere karşı da acımasızca savaşmaya koyuldu. Bu güçler IŞİD karşısında tutunamayarak, kendilerini destekleyen ülkelerden edindikleri silah ve mühimmatları çoğu zaman bırakarak kaçtılar.

RUSYA İLE ZORUNLU YAKINLAŞMA

Suriye savaşına Rusya’nın açıkça müdahil olması ve Suriye halkının 6 yıla yaklaşan direnişi süreci tersine çevirmeye başlayınca, sorun da başlamış oldu. Önce ABD 6 yıla yaklaşan Suriye politikasından vazgeçerek, Esad’lı bir çözümden bahsetmeye başladı. ABD’ye kısa süre sonra Katar katıldı. Arkasından çok zorda olsa Suudi Arabistan katılarak kendini bir parça geriye çekti. AKP ise son güne kadar direnen güç oldu. Suriye sürecinde pek çok uluslararası hukuka aykırı girişimleri olan, lojistik destek ve geçişlerin sağlandığı Türkiye'de iktidar olan AKP, Rusya ile yaşadığı kriz sonrasında yelkenleri indirip, teslim olmak zorunda kaldı. Dönemin Dışişleri bakanı ve Başbakanı Davutoğlu görevden uzaklaştırılarak, yeni bir Suriye politikası için adım atıldı. Rusya ile anlaşılarak, Suriye'de bu güne kadar yürüttüğü kirli politikadan vazgeçilerek, işbirliği yapılacağı açıklandı. Arkasından Suriye'de bulunan terörist örgütler konusunda Rusya ile yaklaşık düşündükleri açıklandı.

Suriye'de savaşan cihatçıların korktukları ve değişik eylemlerle uyardıkları satış gerçekleşmiş oldu. AKP Suriye’de rejimi değiştirmek ve şeriat yanlışı Sünni bir yapı oluşturmak için birlikte yola çıktığı, cihatçı güçleri bir çırpıda satmış ve bölgede kaderleri ile baş başa bırakmıştı. Türkiye’nin sınırlarını her türden geçişlere kapatması, orada 5 yılı aşkın süredir, Türkiye üzerinden beslenen cihatçı güçler için imha demekti. Suriye ordusu ve Rus askeri gücü kısa sürede tüm ülkeyi temizleyerek, dünyanın başına bela olan IŞİD ve türevi örgütleri yok edecekti…

IŞİD SAVAŞI YAYMAK İSTİYOR

Türkiye’nin Rusya ile işbirliğine girmemesi ve kendilerini satmaması konusunda uyaran eylemler yaptılar. Ancak bu süreci etkileyemeyince açık saldırılara başladılar. Onlarca insanın yaşamını yitirdiği İstanbul Havaalanı saldırısı, açık savaşın ilk saldırısı olarak gerçekleştirildi. IŞİD ve türevi örgütler Türkiye’de de ciddi taban bularak örgütlenmek için uzunca süre olanak elde ettiler. AKP iktidarının Suriye sürecinden hareketle göz yumduğu, desteklediği, militan devşirmelerine olanak sağladığı bu güçler aynı süreçte Türkiye’de de örgütlenerek kendilerine savaş alt yapısı oluşturdular. Suriye’de sıkıştıkları anda tek kurtuluş yolları savaşı genişletmek ve savaşa yeni unsurları katmak ile mümkündü. Türkiye ve Ürdün öncelikli hedef olarak belirlendi. Ve süreç hızlandırıldı. Suudi Arabistan saldırısı Suriye'deki savaşın genişleyerek birkaç ülkeye daha yayıldığının açık göstergesi olmuştur.

Önümüzdeki günlerde daha geniş ve kapsamlı saldırılara hazırlıklı olunmalı. Sadece IŞİD terör örgütünün değil, diğer türevi örgütlerin de benzer saldırılara girişebileceğini düşünmek gerek.  AKP, Suriye'de var olmalarını sağladığı IŞİD dışındaki örgütleri ya ülkeye kabul edecek, ki bu sıkıntılı bir durumdur, ya da onları da karşısına alarak, Suriye sahasında imha edilmelerine göz yumacak. Bu örgütler ikinci olanağı daha güçlü buluyorlar. AKP ile doğrudan göbek bağı olan Türkmen çeteler dışında Suriye'de savaşan tün radikal İslamcı örgütler bu süreçte Türkiye’ye kaşı dönebilirler. Ve üst boyutlu saldırılara kalkışabilirler. Bu saldırılarda gerekli insan malzemesi noktasında hiçbir sıkıntı çekmeyerek, kendi örgütlü yapıları ve yerleşik Suriyeli unsurlar üzerinden bu saldırıları gerçekleştirebileceklerdir.

Süreç böylesine tehlikeli bir noktaya doğru gidiyor. Ciddi tedbirler alınarak bu saldırıların önü alınmalı ve halkın can güvenliği öncelikli olarak sağlanmalı.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…