Duran Kalkan’dan ‘Lice operasyonu’ açıklaması ve Aydın Doğan'a tepki

28 Haziran 2016
Duran Kalkan’dan ‘Lice operasyonu’ açıklaması ve Aydın Doğan'a tepki

PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, Lice’de başlatılan askeri operasyonla hedeflenenin ne olduğuna ilişkin açıklama yaptı. Kalkan, Doğan Grubu'na da tepki gösterdi.

PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, MED NÛÇE TV’de yayınlanan Politik Alan programına katıldı. 

Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Duran Kalkan, Lice’de başlatılan askeri operasyonla hedeflenenin ne olduğuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Öte yandan basının sansürüne ve özellikle de Aydın Doğan'a tepki gösterdi.

ANF’nin aktardığı açıklamalardan ilgili bölüm şöyle:

‘AMAÇ HALK TABANINI YOK ETMEK’ 

“‘Çöktürme Eylem Planı’ denen, IŞİD’in 15 Eylül 2014’de Kobanê saldırısı ile başlayan süreci doğru anlayıp doğru değerlendirmek gerekiyor. Bu plan ve sürecin içerisinde, demokratik-devrimci güçleri ezmek ve yok etmek var. Bunun yöntemini doğru anlamak önemlidir. Yöntemi doğrudan demokratik-devrimci güçlere saldırarak, onları ezmeyi ve yok etmeyi öngörmüyor. Tersine onun toplumsal tabanını, yurtsever demokratik kitle tabanını ezerek, dağıtarak, imha ederek; onları toplum tabanından yoksun kılıp yenilgiye uğratmayı öngörüyor. Bu bir kontrgerilla yöntemidir. Bu bir özel savaş yöntemidir.

“Kontrgerilla dilinde buna “balığı tutmak için suyu kurutma” diyorlar. Yani gerilla ve devrimci-demokratik hareketleri yok etmek için halk tabanını yok etmektir. Sri Lanka’nın Tamil saldırısının esası da budur. Orada da toplumsal tabana saldırdılar. Gerillayı toplum tabanından yoksun bırakarak darbelemeyi öngördüler. Şimdi Erdoğan yönetiminin Kürdistan’da yürüttüğü saldırının esası budur. Çöktürme eylem planı budur.

“Halkı hedefliyorlar. Bizim demokratik ulus olarak tanımladığımız, yurtsever demokratik kitle denilen, kendini yeni bir demokratik toplum olarak örgütleyen kesimi yok etmek istiyorlar.

“Şunu iyi anlamak gerekir: Cizre, Sur, Yüksekova, Şırnak ve Nusaybin direniş olduğu için yakılıp yıkılmadı. Direniş bu yakıp yıkmayı azalttı, birkaç şehre indirdi. Plan ve projelerine göre daha fazlaydı. Kürt demokratik ulusuna taban teşkil eden, demokratik toplum haline gelen bütün mahalleri, kentleri, semtleri, kasabaları yok etmeyi, o toplumu Türkiye ve dünyanın dört bir yanına dağıtarak asimile etmeyi; böylece Kürt varlığını yok etmeyi, Kürt soykırımını gerçekleştirmeyi hedefliyorlardı.

“Operasyonun hedeflediği kırsal alanda 1993-94’lerde büyük oranda tasfiye edilmiş de olsa hala bir köylülük var. Şimdi kalanları da yok etmek istiyorlar.

‘SUR’DAN KÖYLERE DÖNENLER OLMUŞ’ 

“Köylere geri dönenler olmuş, özellikle Sur’dan dönenler olmuş. Daha önce de ateşkes süreçlerinde, geri dönüş çağrılarına uyarak dönenler, kendi köy ve yurtlarını yeniden imar edip yerleşmek isteyen bir topluluk oluşmuş. Şimdi onları da imha etmek istiyorlar.

“Hedefleri Kürt toplumsal yapısını dağıtmaktır. Bunun için halka dönük vahşi saldırılar yürütüyorlar. Halkı savunduğu ölçüde devrimci-demokratik güçlere saldırıyor. Öz savunma güçlerine bunun için saldırdı. Halkı savunuyorlardı, katliamcıları öz yönetim alanlarına sokmuyorlardı. Mesela YDGH ve YPS’ye bunun için saldırdılar.

‘ERDOĞAN’IN HER GÜNÜ KATLİAM VE HAKARET DOLUDUR’ 

“Şimdi bahar oldu, gerilla harekete geçti. Gerilla toplumu savunan bir güç haline gelmeden, toplumu ezmek istiyorlar. Bu konuda AKP yönetimin yürüttüğü mevcut politika özel savaş ve soykırımda en ileri düzeye gitmeyi hedefliyor. En vahşi, en gaddar, en alçak katliam yöntemlerini uygulamayı ifade ediyor. Hiç kimse Kürtlere ve Türkiye toplumuna Erdoğan’ın yaptığı kadar zulüm yapmadı. Her günü katliam ve hakaret doludur.

“ORDUNUN TÜMÜNÜ HAREKETE GEÇİRİYOR” 

“Biz şimdi savaşmaya başlamadık, PKK 40 yıldır var. 35 yıldır savaşıyor. Büyük bir savaş deneyimi var. Şimdiye kadar toplumu bu kadar yerinden eden bir durum yaşandı mı? 93-94 sürecinde Çiller-Ağar-Güreş çete ekibinin kırsal alanlarda bazı köylere dönük böyle pratikleri oldu. Şimdi Erdoğan bunu bütün şehirlerde uygulamak istiyor. Genelleştiriyor, en vahşi yöntemler ile yapıyor. Ordunun tümünü harekete geçiriyor.

AYDIN DOĞAN’A TEPKİ

“Psikolojik savaş en ileri düzeydedir. Gerçeklerin topluma ulaşmasını engellemek için, özellikle de Türkiye ve Dünya kamuoyuna yansımasını engellemek için her türlü tedbiri alıyor. Doğan Grubu’na da yazıklar olsun. Yarın faşizm yıkılacak, o zaman Doğan Grubu Türkiye toplumunun yüzüne nasıl bakacak? Aydın Doğan, AB’nin aldığı kararı eleştireceğine Avrupa ile ters düşen Erdoğan yönetimini biraz eleştirseydi. O zaman Aydın ismine layık olurdu.

“Onun dışında özgürce haber yapmaya çalışan birkaç tane basın kuruluşu kalmış. Onları da tutukluyorlar. Özgür Gündem ve Cumhuriyet’in yazarlarını ve çalışanlarını tutukluyorlar. Bir profesör birkaç şey söyledi diye tutukluyorlar. İktidarlarında hiçbir gedik olmasın diye bunu yapıyorlar. Eğer soykırım suçu işlediğini bilmese bunu yapmazdı.

‘BÜTÜN DÜNYA DA PKK’YE KARŞI SAVAŞINA ONAY VERDİ’ 

“Eğer sadece silahlı güçler ve insanlar ile savaşıp, onlara saldırsalardı bu kadar psikolojik savaş yürütmeye ihtiyaç duymazlardı. Buna zaten hakkı var. Yani silahlı güçler birbiriyle savaşırlar. Bunu PKK de kabul ediyor, dünya da kabul ediyor. Bütün dünya da PKK’ye karşı savaşına onay verdi. Gerillanın üzerinde zaten askeri üniforması var, elinde silahı var. Onunla savaşırsın, ona karşı savaştığı için psikolojik savaş yürütmeye, basın özgürlüğünü engellemeye gerek yok. Ancak uluslararası norm ve yasalara göre suç işlerse bunu yapma gereği duyar. O da halka karşı yürüttüğü savaş ve katliamlardır. Çünkü temel hedefi toplum ve halktır.

“Suç işlediğini bildiği için basını bu kadar engelliyor, bunun için bu kadar psikolojik savaş yürütüyor. Bütün çabaları suçlarının açığa çıkmamasıdır. Zaten bu katliamları yapanlar yargılanmayacaklar diye kanun çıkardılar. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalktı, ama özel savaş çetelerinin, Kürt halkını katleden güçlerin hakkında dokunulmazlık getirildi. “İstediğiniz kadar Kürt, demokrat ve devrimci katledebilirsiniz. Bunun için yargılanmayacaksınız” denildi. Bütün bunlar için güvence verdiler.

“Saldırı bu temeldir. Bu saldırı, varlığını Kürdün yokluğu üzerine ayakta tutmaya çalışan faşist iktidarın ve diktatörün saldırılarıdır. Erdoğan öyle bir noktaya geldi ki, kendisini yaşatmak için Kürtlerin yok edilmesini öngörüyor. Dehak böyleymiş. Tarih canlanabiliyor. Mesela Dehak canlanıyor. Dehak’ın ne olduğunu, kırda ve kentlerde Kürt gençlerinin kanını içen Erdoğan’a anlıyoruz.”

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…