Tahir Elçi'yi kim katletti?

28 Kasım 2015
Tahir Elçi'yi kim katletti?

VİDEO/TAHİR ELİÇİ'NİN VURULMA ANI --''Türkiye uluslaşma sürecinde Kürtler mağdur edilmiştir. Dil bakımından, kültür bakımından mağdurdurlar ve baskı da görmüşlerdir. Buna bağlı olarak bir sürü travma da yaşanmıştır. Her ne olursa olsun iki halk birbirinden ayrılma noktasına gelmemiştir. Bugün bile bir yığın olumsuzluklar yaşanıyor ama buna rağmen Kürt halkının yüzde 90’ının üstündeki bir kesimin ayrılmak istemediğini de çok iyi biliyorum.''

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi yaptığı basın açıklaması bittikten sonra ara sokakta başına isabet eden tek kurşunla öldürüldü.

İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurucularından olan Elçi, 1990'lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdurların avukatlığını yaparken, Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de birçok çalışmayı sürdürdü.

Elçi, 1994 yılında 26 kişinin ölümüne neden olan Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması, Lice Davası , Temizöz Davası, Roboski Katliamı gibi pek davanın avukatlığını yaptı.

Ceza Hukuku ve İnsan Hakları alanında yetkin bir isim olan Elçi, Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu üyesiydi.

 'Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz'

Elçi'nin öldürülmeden önceki basın açıklaması şöyleydi:

"Biz Diyarbakırlılar olarak Diyarbakır barosu olarak tarihi değer ve eserlerimize insanlığın bin yıllık emeğine birikimine bu kadim şehre sahip çıkalım. Biz buradan çağrı yapmak istiyoruz. Biz bu tarihi bölgede bir çok medeniyete beşiklik etmiş ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz."

Tahir Elçi'nin öldürülmesi ile ilgili soruşturmaya Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gizlilik kararı getirildi. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, "Eğer bir soruşturmaya gizlilik getğirilmişse o dosyanın üstü örtülecektir. Hrant Dink cinayetinde de bu yapıldı" dedi.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesine ilişkin açıklama yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Bu konuda soruşturma yapanlara güvenmeliyiz” açıklamasının ardından soruşturmaya gizlilik kararı geldi.

AKP iktidarı boyunca Reyhanlı, Suruç, Ankara, Cizre katliamları, MİT TIR’ları davası gibi bütün kritik davalarda gizlilik kararı verdi, katliamlarda ölenlerin aileleri ve avukatları için dahi dosyaları kısıtladı.

Elçi'nin ön otopsi raporu: Uzak mesafeden tek el ateşle katledildi

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Cihan İpek, "Otopsi raporunun sonuç kısmı çok açık. Uzak mesafede ateşli bir silah yaralanmasıyla katledilmiştir" dedi

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Cihan İpek, katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi'nin otopsi işlemlerinden sonra morgun kapısında açıklama yaptı. "Türkiye ve dünyada tanınan bir insandı. İnsan hakları savunucusu ve değerli bir hukukçuydu" diyen İpek, Elçi'nin uzak mesafeden tek bir ateşli silahla katledildiğini vurguladı. İpek, soruşturmaya gizlilik kararının alındığını da söyledi.

İpek, katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin cenazesinin kaldırıldığı Selahaddin Eyyübi Eğitim ve Araştırma Hastanesi morgunda yapılan otopsi işlemlerinin ardından açıklama yaptı. Morgun önünde konuşan İpek, şunları söyledi: "Değerli Tarih Elçi'yi bu sabah Diyarbakır'da Dört Ayaklı Minare diye tabir edilen ve daha önceki olaylarda tahribat görmüş olan kentin en tarihi yerlerinden birinde tahribatlara dikkat çekmek üzere basın açıklamasından hemen sonra maalesef ateşli bir silah yarasıyla yaralanarak, öldürülmüş ve katledilmiştir.

Yapılan incelemede tek bir ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak sol kulak arkasından uzak bir mesafeden yapılan bir atışla giriş ve çıkış deliği olan ateşli bir silahla yaralanmasına bağlı olarak katledilmiştir.

Otopsi raporu sonuç kısmı çok açık, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı olarak kafatası sol zigola ve burun kemik kırıkları, beyin beyincik kanaması ve harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatindeyiz. Uzak mesafede ateşli bir silah yaralanmasıyla olağan bir ölümdür."

Tarih bilenler için cinayetin failini tahmin etmek güç değil

DHA’nın haberine göre HDP’li Sırrı Süreyya Önder, “Suruç’taki insanlar, Kürt halkıyla onun direnişiyle, Rojava’daki zulme karşı mazlumların yanında durma iradesini gösteren sosyalist gençlerdi. Pervasız bir şekilde katledildiler. Ankara’da da barış ve dayanışma talepleri vardı. Tahir Elçi’nin de bu iki katliamda hayatını kaybeden kardeşlerimizden daha farklı bir yanı yoktu. Herkes için ‘demokrasi’ herkes için ‘barış’ istiyordu” diye konuştu.

 Elçi’nin, kim tarafından öldürüldüğü yönünde kendisine ulaşan bir bilgi olup, olmadığına dair soruyaysa Önder, “Şu an aldığım bir bilgi yok. Ancak tarih bilenler için faili tahmin etmek güç değil. Şu an sadece bunu söyleyebilirim” cevabını verdi.

Otopsi raprundan da anlaşılacağı ve Önder’in vurgusunda ima ettiği gibi, Tahir Elçi’nin katli bir suikasttir.

Bakan Ala'nın konuşması dezenformasyon

İçişleri bakanı Efkan Ala’nın yaptığı açıklama, sanki Tahir Elçi’nin değil, polislerin hedef alındığını, dolayısıyla, cinayeti PKK’nin yapma ihtimalini düşündürtmeye yol veren bir tarzda şöyle sunuyor:

"Diyarbakır Barosu'nun basın açıklaması sırasında bir araç içinden silahlı saldırıda bulunuldu. Saldırıda bir polis hayatını kaybetti, biri ağır iki polis yaralandı. Olay mahallinde teröristlerle güvenlik görevlileri arasında çatışma çıktı. Çatışma sırasında olay yerinde bulunan Tahir Elçi maalesef hayatını kaybetmiş, bir basın mensubumuz yaralanmıştır"

Saray basını da bu açık kapıdan ilerleyerek cinayati PKK yaptı diyor. Her siyasi cinayet ve katliam karşısında yaptıkları gibi. Ankara katliamında, katilamdan saniyeler önce gençlerin halayı esnasında "bu meydan kanlı meydan" dizeleri söyleniyordu ve bu esnada bomba patladı. Olayın videosu üzerine malüm medya, AKP tmsilcileri  söylenen şarkının "manidar" olduğunu söyleyerek barış isteyen gençleri suçladı. Oysa ki bu şarkı, her türlü toplumsal eylem esnasında söylenen eski bir türküydü. 

Suikast, -tarz olarak, gizlilik kararı verilmesi ve yapılan açıklamaların içerik ve uslubuna batığımızda ve Tahir Elçi'nin üstlendiği davaları dikkate aldığımızda- Saray gladyosu-kontr-gerilla ittifakının bir suikastidir. İki polisin vurulması ve öldürülmesi, suikastin kamufle edilmesi gereğidir. AKP'nin bölgede örgütlenmesinin yolunu açtığı ve son seçimde kendisini destekleyen, siyasi parti (Hüda-Par) hüviyetine büründürülen terör örgütü Hizbullah'a bu suikasti yaptırma ihtimali de çok yüksektir. Devletin hiçbir zaman tasfiye etmediği ve hatta AKP iktidarı döneminde açık ya da gizli desteklerle beslenen Hizbul-Kontra “operasyonel” bir çete olarak Kürt yurttaşları sokaklarda katlettiği bilinmektedir..Kontr-gerillanın, bu örgütü 90'lı yıllarda, Kürtlere yönelik suikast ve cinayetlerde kullandığını herkes biliyor. Bunlar Esdullah timi olarak, Özel Harkatın içinde de varlar.

Diyarbakır'ın barışcı ve demokrat Baro başkanını öldürenler,bu ülkenin kardeşlik idealine de kurşun sıktı. Çünkü Tahir Elçi verdiği bir ropörtajda şunları söylüyordu:

‘’Kürt halkının Türklerden ya da Türk toplumundan ayrı bir şekilde yaşama düşüncesi olduğunu düşünmüyorum. Türkiye uluslaşma sürecinde Kürtler mağdur edilmiştir. Dil bakımından, kültür bakımından mağdurdurlar ve baskı da görmüşlerdir. Buna bağlı olarak bir sürü travma da yaşanmıştır. Her ne olursa olsun iki halk birbirinden ayrılma noktasına gelmemiştir. Bugün bile bir yığın olumsuzluklar yaşanıyor ama buna rağmen Kürt halkının yüzde 90’ının üstündeki bir kesimin ayrılmak istemediğini de çok iyi biliyorum. Bütün baskılara rağmen Cumhuriyet döneminde imkanlar da sunulmuştur. Bu imkanlar Kürtleri Türklerle önemli ölçüde birleştirmiştir ve bütünleştirmiştir. Bir de bunların yanında Kürt halkının yaşamında, davranışlarında, düşüncelerinde ayrılmaya yönelik bir iz göremezsiniz. Evet Kürtler’de bir öfke var. Ama bu bir etnik öfke değildir. Ayrılma öfkesi hiç değildir. Ayrıca Türk toplumunun da Kürtlere karşı bir çizgi çektiğini düşünmüyorum ve görmedim de. Türkler ve Kürtler birlikte yaşayacaklardır ve bu kaçınılmazdır. Yapılması gereken şey olumsuzlukları, ayrışma girişimlerini ortadan kaldırmak ve bir an önce silahları devreden çıkarmaktır.’’

PoliTez 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…