Serfliğe Giden Kapitalist Yol

Luke Savage

31 Mart 2023
Serfliğe Giden Kapitalist Yol

Bazı çokuluslu şirketler artık tek tek ulus-devletlerden daha büyük ve daha güçlü. Bu şirketler ülke olsaydı, otoriter diktatörlük olurdu.

Arthur Koestler’in Gün Ortasında Karanlık[1] [Darkness at Noon] ya da George Orwell’in 1984’ünü[2] [Nineteen Eighty-Four] andıran sosyalist bir toplumda yaşamın nasıl olabileceğine dair sağcı bir karikatür uzun süredir varlığını sürdürür: günlük yaşam fazlasıyla tasnif edilmiştir; devlet merkezileşmiş ve her yere nüfuz etmiştir; muhalefet ve ifade özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmıştır; gözetim panoptik ve süreklidir; yurttaşlardan mutlak sadakat beklenir ve parti çizgisinden ayrıldıklarında disipline edilirler; ve seçimler, eğer yapılırsa, sahtedir.

Bu distopik taslağın en büyük ironisi, onu çağırma eğiliminde olanlara bakıldığında, günümüzdeki en yakın benzerinin aslında modern, çokuluslu şirkette bulunmasıdır.

Tasarım gereği, şirket demokratik bir girişim değildir. Yönetimi hiyerarşiktir, zorunlulukları büyüme ve kârdır ve yapısı sahipler, yöneticiler ve işçilerden oluşan de facto [fiili] bir sınıf sistemidir. Kapitalizmin ilk günlerinde, serbest girişim kavramına benzer bir şeyin gerçekten var olduğunu iddia edebilirsiniz: çeşitli büyüklükteki firmalar rekabet ediyordu, en büyükleri bile, çoğu ulus-devlet tarafından hem büyüklük hem de etki açısından cüceleştiriliyordu. Bugünse dünyanın en büyük şirketleri sadece tekelci bir güce sahip olmakla ve hatırı sayılır bir siyasi nüfuz uygulamakla kalmaz aynı zamanda birçok durumda[3] tüm ülkelerin GSYH’lerini[4] aşan piyasa değerlerine[5] sahiptir.

Bunun önemli bir nedeni var: Birçok çokuluslu şirket gerçekten ülke olsaydı, var olanlardan daha acımasız ve etkili otoriter diktatörlükler[6] olurdu. Bu tür birçok şirkette yöneticiler astları üzerinde neredeyse denetimsiz bir güce[7] sahiptir ve modern teknoloji sayesinde giderek daha ileri izleme ve gözetleme teknikleri uygulamaktadır.

Intercept‘ten Ken Klippenstein’ın 2021’de haberleştirdiği[8] gibi, bazı çalışanların performanslarının “firmanın geniş çalışan gözetim cephaneliği tarafından o kadar yakından izlendiği ve sürekli olarak verimlilik kotalarının altına düşme korkusu yaşadıkları” Amazon’u düşünün. Çeşitli raporlar[9], şirketin kotalarının çok sıkı olduğunu, çalışanların zaman kaybetme korkusuyla sık sık şişelere işediklerini ve bunun sonucunda disiplin ve hatta işten çıkarılmayla karşı karşıya kaldıklarını doğruladı[10]. Geçen yıl Klippenstein ayrıca üst düzey şirket yetkililerinin, doğru davranışlar için yerleşik bir ödül sistemi ve tasarımı gereği hoşnutsuzluk ya da muhalefetle ilişkili, engellenen -aralarında “şikayet”, “maaş zammı”, “tazminat”, “çeşitlilik”, “adaletsizlik”, “adalet”, “sendika” ve hatta “özgürlük” sözcüklerinin olduğu- bir dizi sözcükle tamamlanan işçiler için yeni bir dahili sosyal medya uygulamasıyla dalga geçtiğini de haberleştirdi[11].

Sendikalar, yönetimin elinde tuttuğu bazen dehşet verici güce karşı bir denge unsuru olarak hareket edebilirler. Ne yazık ki, çoğu işçi sendikalara üye olacak kadar şanslı değil. Mevcut ABD iş kanunu sayesinde, birçok sendika seçimi muz cumhuriyetlerinde yapılanlar kadar demokratik[12] -ve bu, işçilerin ilk adımda bir sendika girişimi[13] başlatabildiklerini varsayar.

Yönetime tanınan geniş ayrıcalıklar sayesinde, bazı şirketler çalışanların işteki davranışlarını denetlemekle yetinmiyor ve artık onların kalplerini ve zihinlerini de denetlemeye çalışıyor. İngiltere merkezli Metro Bank’ın yönetim kurulu başkanının 2012 tarihli bir kitabı, istihdam ilişkilerine yönelik bu psikolojik yaklaşımı[14] distopik ayrıntılarla ortaya koyar; şirketin işe yeni başlayanları nasıl “programsızlaştırmaya” çalıştığını ve sıfır ironiyle “[onların] felsefemizin kurumsal bir misyon ifadesinden çok daha fazlası olduğunu görmeleri uzun sürmez: bu[nun] bir yaşam biçimi” olduğunu belirtir. Abi Wilkinson’ın 2016’da yazdığı[15] gibi, sonuç tipik bir biçimde “üst düzey yöneticilerin, işleri hayattaki temel amaçları haline gelen uyumlu, adanmış müşteri hizmetlerini şekillendirmeye çalıştığı” “’kurumsal değerler ve aşağılayıcı, çocuklaştırıcı faaliyetler hakkında jargon yüklü bir propagandanın” saldırısıdır.

Tüm bunlara verilecek kaçınılmaz yanıt, istihdamın nihayetinde gönüllülük esasına dayandığıdır: katı çalışma kotalarından hoşlanmayan bir Amazon çalışanı ya da şirketlerinin ruh dansını yapmayı reddeden bir süpermarket kasiyeri her zaman başka bir yerde kazançlı bir iş bulabilir. Bununla birlikte, işgücü düzenlemeleri kemiğe kadar sıyrıldığında ve giderek daha az sayıda, sürekli genişleyen şirket holdingleri işgücü piyasasına hâkim olduğunda, “başka bir yer” genellikle oldukça tanıdık görünür.

Birçok toplumdaki büyük çoğunluk için, bir işe sahip olmakla olmamak arasındaki seçim aslında bir seçim değildir. Piyasa toplumları, tasarımları gereği, bir azınlığın üretim araçlarına sahip olduğu ve işçilerden artı değer elde ettiği, çok daha büyük bir grubun ise ücretli emek yoluyla geçimlerini sağlamak için üretim yaptığı sınıflı toplumlardır. Açlıktan ölmek ve evsiz kalmak ya da yetişkin hayatımızın aslan payını bir ücret kazanarak geçirmek seçenekleriyle karşı karşıya kaldığımızda, dayattığı koşullar kesinlikle korkunç olsa bile çoğumuz ikincisini tercih edeceğiz. Bir avuç insan sınıf atlayabilir, hatta mülk sahibi olabilir ama temel yapı değişmeden kalacaktır.

Bazı şirketlerin artık gerçekten küresel ölçekte faaliyet gösterdiği ve liderleri süper yatlarda seyahat edip postmodern Xanadus’ta[16] yaşarken işçi yurttaşların bağlılık yemini etmeye ve şişelere işemeye zorlandığı özel diktatörlükler olarak etkin bir şekilde yönetildiği düşünüldüğünde bu özellikle önemlidir. Büyük Birader gerçekten de sizi izliyor -ve bunu şirket pikniğine gitmeden hemen önce klimalı bir ofisten yapıyor.

Kaynak metin: https://jacobin.com/2023/02/capitalist-road-to-serfdom-surveillance-wage-labor

Dünyadan Çeviri: S. Erdem Türközü


[1] Çeviren: Pınar Kür, İstanbul, İletişim, 2014.

[2] Çeviren: Celal Üster, 78. Baskı, İstanbul, Can, 2023.

[3] https://www.businessinsider.com/25-giant-companies-that-earn-more-than-entire-countries-2018-7%23visa-made-more-in-2017-than-bosnias-gdp-4

[4] https://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.CD?most_recent_value_desc=true

[5] https://www.statista.com/statistics/263264/top-companies-in-the-world-by-market-capitalization/

[6] https://jacobin.com/2018/01/freedom-from-the-boss

[7] https://jacobin.com/2017/06/private-government-interview-elizabeth-anderson

[8] https://theintercept.com/2021/03/25/amazon-drivers-pee-bottles-union/

[9] https://www.theverge.com/2018/4/16/17243026/amazon-warehouse-jobs-worker-conditions-bathroom-breaks

[10] https://theintercept.com/2021/03/25/amazon-drivers-pee-bottles-union/

[11] https://theintercept.com/2022/04/04/amazon-union-living-wage-restrooms-chat-app/

[12] https://jacobin.com/2022/03/employers-anti-union-tactics-union-elections-workplace-dictatorship

[13] https://jacobin.com/2023/01/unions-fair-labor-laws-america-economic-policy-institute

[14] https://ftalphaville.ft.com/2016/01/26/2151079/major-amaze-and-other-insights-from-metro-banks-chairman/

[15] https://www.telegraph.co.uk/news/shopping-and-consumer-news/12129461/Why-do-I-need-to-love-a-company-to-work-there.html

[16] https://www.scmp.com/magazines/style/celebrity/article/3196379/inside-bill-gates-ott-mansion-xanadu-20-microsoft-billionaire-splurged-us63-million-spruce-home-tech

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…