'Marmara'da her an deprem bekliyoruz, gençler, orta yaşlılar görecek bu depremi'

17 Mart 2023
'Marmara'da her an deprem bekliyoruz, gençler, orta yaşlılar görecek bu depremi'

Prof. Dr. Naci Görür, Marmara depremiyle ilgili uyarılırı sürdürdü ve "Çok büyük bir olasılıkla çoğu insan görecek bu depremi, yani şu anda yaşayan gençler veya orta yaşlılar, bilmiyorum belki biz bile görebileceğiz çünkü her an bekliyoruz" dedi.

Kahramanmaraş merkezli, 11 ilde yıkıma neden olan iki büyük deprem sonrası gözler İstanbul ve civarında yaşanabilecek olası depreme çevrildi. Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, önceki gün konuya ilişkin sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşımda bulundu. Görür, paylaşımında, "İstanbul'da 7 mertebesinde bir deprem olursa Marmara kıyılarında birçok yerde depremin şiddeti 9 olur. Eğer kıyıdan uzaklaşır ve lstranca'lara giderseniz şiddet 5 veya 6'ya düşer." ifadelerini kullandı.

Görür, deprem uyarılarını yinelerken "Bizim nesil için bir şanssızlık ama bir tesadüf çünkü o büyük deprem üreten fayların tekerrür periyodu tam bizim yaşadığımız dönem içerisinde doldu" dedi. YouTube'da yayınlanan Gör Beni programında Armağan Çağlayan’ın sorularını yanıtlayan Görür özetle şunları söyledi:

Ömür süremiz içerisinde aşağı yukarı 7-8 tane büyük deprem var

* "15-20 sene önce bu depremler hiç konuşulmazdı. Bizim nesil büyük ölçüde bu büyük depremlerin tekerrür etme periyotları içerisinde yaşıyor. Bu bir tesadüf.

* Bizden önceki nesiller, 39-42 falan depremleri hariç doğru dürüst deprem belki de görmediler, yani geniş aralıklar var. Biz büyük depremleri görüyoruz. Van depremini, Elazığ depremini, şimdi de Maraş depremini gördük.

* Bizim ömür süremiz içerisinde aşağı yukarı 7-8 tane büyük deprem var. Bu bizim nesil için bir şanssızlık ama bir tesadüf çünkü o büyük deprem üreten fayların tekerrür periyodu tam bizim yaşadığımız dönem içerisinde doldu. Onun için biz görüyoruz.

* Mesela Maraş depremi aşağı yukarı 1513’ten beri orada doğru dürüst bu boyutta bir deprem yok. Neredeyse 500 sene. Ama bizim yaşadığımız döneme denk geldi.

* Marmara’da mesela şimdi deprem bekliyoruz. Çok büyük bir olasılıkla çoğu insan görecek bu depremi, yani şu anda yaşayan gençler veya orta yaşlılar, bilmiyorum belki biz bile görebileceğiz çünkü her an bekliyoruz.

O deprem üreten fayın da ilk son depremi 1766. 250 senede bir oluyor. Yine bizim döneme çakışıyor. Bu neslin, diyelim bizim ülkemizde yaşayan yaşları aşağı yukarı 5 yaşından tut diyelim 50-60 yaşına kadar diyelim daha fazla… Bu tekerrür periyodunda yaşıyoruz. Biz dediğiniz gibi bilinçli olarak depremi 99’da gördük. Ondan önce 67, 54’te, 42’de onları pek hatırlamıyoruz. Yaş olarak kimimiz hatırlamaya da müsait değil.” ifadelerini kullandı.

"Bundan daha önemli bir sorun göremiyorum"

17 Ağustos 1999 bir milattır, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diye. Bu Maraş depremleri bir şey değiştirecek mi, milat mı diye soruyorsunuz ama 99 gibi olursa daha sonra bu da tekerrür eder, yani aynı vurdumduymazlık biraz daha taşınır. Ama bence artık bu depremleri ciddiye alıp, üzerine çok konuşmaktan ziyade, nerede, ne zaman, nasıl, hangi büyüklükte olacak, nerede deprem bekliyorsunuz gibi gündemde bu sorular dolaşacağına Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, halkı, yerel yönetimleri bu depremi bu ülkenin en baş sorunu olarak düşünmeli ve Türkiye gündemine en önemli sorun olarak girmeli. Bundan daha önemli bir sorun ben göremiyorum.

Ben de korkuyorum

(“Siz de depremden korkuyor musunuz?”) Korkmaz mıyım? Benim de çoluk çocuklarım var. Dolayısıyla her insan gibi… Korku insani bir duygu. Yalnız bizde bunun tezahürü insandan insana değişiyor.

Yani eğitilmemiş insan dersem haksızlık olur ama birçok eğitilmiş insanda da şöyle bir korku görüyorum, bu kabul edilebilir bir korku değil: Aman deprem lafı edilmesin, duymayayım, bu korkutucu bir şey, canım nedir bu deprem deprem konuşuluyor. Bunu söyleyen adamlar başını kuma gömmek istiyor, deve kuşu gibi. Bunu yapmakla tehlikeyi atlasa hiçbirimiz konuşmayalım. Aman duymayalım da gece rahat uyuyalım mantığı çağdaş bir mantık değil. Eğitimli aklıbaşında bir insanın tercihi değil.

Oturduğu eve güveniyor mu?

(“Mesela siz oturduğunuz eve güveniyor musunuz?”) diye sordu. Görür ise “Evet, benim oturduğum evin belki de bir özelliği olabilir, o da dubleks olması.

Bir bina çok yüksek değilse, çok ağır değilse ve yapılırken de iyi mühendislik hizmeti almış ise, gerçi eski olmasına rağmen mesela temeli radye temel veya beton perde olarak yapılmış ise bu deprem diyelim perde ve kolonları şaşırtmacalı usulüne uygun konulmuş ise bunu teknik üniversite yaptı bizim oturduğumuz yerlerde.

Dolayısıyla orada böyle sefer tası gibi binanın bisküvi gibi yapışmasını, insanları göçük altına koymasını beklemiyorum. Belki belli yerler çatlar patlar ama önemli olan bir bina eğer sahiplerini kendi içinden sağ olarak çıkmasını sağlıyorsa en başarılı, en iyi binadır.

Korktuğumuz binalar...

Bizim korktuğumuz şey tamamen göçük haline gelip insanlarının ölümüne sebebiyet veren binalardır. O binalar da genellikle büyük çoğunluğu öyle yaşla başla değil, iyi mühendislik hizmeti görmediği, iyi malzeme kullanılmadığından ötürü ve yanlış zemin ve yerde kurulduğundan dolayıdır. Normal bir zeminde çok kötü olmadığı sürece bizim şu andaki yönetmeliklere göre yapılmış bir bina, harfiyen o yönetmeliklere uyulmuşsa, iyi malzeme kullanılmışsa, yapımı da iyi işçilik görmüşse o bina insanların ölmeden deprem esnasında veya sonrasında içinden çıkmasına müsaade edecektir çok büyük ihtimalle.

Psikolojim bozuldu

İstanbul’u uyarıyoruz, uyarmasak yüz binler ölecek. 23 senede bir şey yapılsaydı bu böyle olmazdı. Biz üzülüyoruz tabii bunlara. Hele bizim üzüntümüz daha farklı. Emin olun, ben yani bu yaşta, o ilk hafta günde 1-2 saat ağlıyordum ya. Yani psikolojim bozuldu. 6 Şubat 04.30’da benim telefonum çaldı. Ben telefonu açtığım zaman göçükte bir kadın, göçük altında beni arıyor. Yanında da bir kız çocuğu. Hocam bizi kurtar diyor. Siz düşünebiliyor musunuz ben ne hale geldim ben. Sonra telefon kapandı, anlamadım ne oldu ne bitti falan. Yani insanlar bu durumda. Binlerce insan göçük altında öyle bir şey. O bizi daha etkiliyor.”

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…