‘Demokrasi ittifakı, Cumhuriyeti güçlü bir demokrasiyle birleştirme ittifakıdır’

3 Temmuz 2022
‘Demokrasi ittifakı, Cumhuriyeti güçlü bir demokrasiyle birleştirme ittifakıdır’

Pervin Buldan: “Başka bir yol arıyoruz. Bu yol da HDP’nin kararlılıkla ilerlediği 3’ncü yoldur, Türkiye’nin demokrasi ittifakı dediğimiz demokratik ittifaktır. Demokrasi ittifakı aynı zamanda savaş karşıtı mücadele ortaklığıdır. Demokrasi ittifakı cumhuriyeti güçlü bir demokrasisiyle birleştirme ittifakıdır. Önümüzdeki dönem demokrasinin kurulması sürecinde en güçlü rolü oynayacak olan demokrasi ittifakıdır. Siyasal temsiliyeti parlamentoya taşıyacağız. Güçlü demokrasinin inşaatı ve yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılması hayati önem taşıyor.” 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 5. Büyük Kongresi’ni “Çözüm biziz, sözümüz var” sloganıyla topladı. Divan üyeliği için oylama yapıldı. Divan üyeliğine Saruhan Oluç, Dilan Dirayet Taşdemir, Dersim Dağ ve Serpil Kemalbay seçildi 

“Çözüm biziz, sözümüz var” şiarıyla Ankara spor salonunda düzenlenen kongrede Kürtçe ve Türkçe başta olmak üzere birçok dilde “Ayrımcılığa karşı engelsiz yeni yaşam”, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”, “Gazetecilere özgürlük, özgür basın susturulamaz”, “Demokrasi ittifakı ile üçüncü yol”, “Eş başkanlık mor çizgimizdir”, “Özgürlük ellerimizde”, “Kürt sorununda demokratik çözüm”, “Özgürlük için çözüm biziz sözümüz var”, “Açlık ve yoksulluk değil halkça paylaşım”, “Tekçi rejim değil demokratik cumhuriyet”, “Savaş ve tecrit değil demokrais ve çözüm”, “Kadına yönelik şiddette mücadele biziz”, “Demokrasi ittifakıyla mutlaka kazanacağız” yazılı pankartlar asıldı. 

HDP İzmir İl Örgütü’ne düzenlenen silahlı saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın fotoğrafının yer aldığı “Deniz Poyraz ölümsüzdür” yazılı pankart da salonda yerini aldı.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Özlem Gümüştaş ve Şahin Tümüklü, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Sözcüsü Çiçek Otlu, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Demokratik Toplum Kongresi  (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Yeşil Sol Başkanları Ayşe Erdem ve İbrahim Akın, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eş Başkanları Yaren Tuncer ve Okan Danacı, Devrimci Parti Genel Başkanları Elif Torun ve Ömer Öneren, SODAP Sözcüsü Sevtap Ayhan Karahanlı, HDP’nin bileşeni olduğu 7’li ittifak, CHP, DEVA, Gelecek Partisi, Tek Parti, Türkiye İşçi Partisi, Sol Parti, TKP, Kürdistan İttifak partilerini temsilcileri, Avrupa ve Ortadoğu’dan çok sayıda siyasi parti temsilcisi, siyasetçi ve aktivistin de katıldığı yüzü aşkın yabancı delegasyon kongreye katıldı. 

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Özlem Gümüştaş ve Şahin Tümüklü, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Sözcüsü Çiçek Otlu, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Demokratik Toplum Kongresi  (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Yeşil Sol Başkanları Ayşe Erdem ve İbrahim Akın, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eş Başkanları Yaren Tuncer ve Okan Danacı, Devrimci Parti Genel Başkanları Elif Torun ve Ömer Öneren, SODAP Sözcüsü Sevtap Ayhan Karahanlı, HDP’nin bileşeni olduğu 7’li ittifak, CHP, DEVA, Gelecek Partisi, Tek Parti, Türkiye İşçi Partisi, Sol Parti, TKP, Kürdistan İttifak partilerini temsilcileri, Avrupa ve Ortadoğu’dan çok sayıda siyasi parti temsilcisi, siyasetçi ve aktivistin de katıldığı yüzü aşkın yabancı delegasyon kongreye katıldı.

Adalet Nöbeti’nde olan Şenyaşar Ailesi, Deniz Poyraz’ın ailesi, Kandıra Hapishanesi’nde sistematik fiziksel, cinsel ve psikolojik işkence sonrası intihara sürüklenen Garibe Gezer’in ailesi, katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin ailesi, kalekol yapımında katledilen Medeni Yıldırım’ın ailesi; Cumartesi Anneleri, Roboski, Sivas, Suruç, Ankara, Gezi, Paris katliamlarında ve Cizre bodrumlarında katledilenlerin aileleri de salonda yerini aldı.

Saatler önce kongre salonuna gelen çok sayıda kişi horon ve halaya durdu. Kitle, slogan ve zılgıtlarla kongrenin başlamasını beklerken, salonun dışına da sahne kuruldu.  

Divan seçiminin ardından kongrede ilk sözü HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç aldı. Oluç, “Baskı, insanlık ve hukuk dışı imralı tecridine karşı güçlü ve kararlı duruyoruz. Mücadelemiz direnç ile güçlendi, güçleniyoruz. Bugünü ve yarın bu mücadele azmi ile kazanacağız. Güçlüyüz çünkü haklıyız. Bu salon bizleri kapatmak isteyenlere karşı güçlü bir cevap veriyor. HDP cesarettir, cesaret burada diyor. HDP çözümdür, çözüm burada diyor” dedi. 

Pervin Buldan: Başka bir dünya mümkün 

Oluç’un ardından söz alan HDP Eş Başkanı Pervin Buldan ise şunları söyledi:

“Herkes bu salondaki değişime iyi baksın. Bu ses halkların değişim sesidir. Bugünlere kolay gelmedik, engelleri yıka yıka geldik. Komployu ve kumpasları aşa aşa geldik, gelmeye de devam edeceğiz. Bir an bile mücadelemizden vazgeçmedik. Kimseye biat etmedik, bundan sonra da boyun eğmeyeceğimize sizlerin huzurunda söz veriyoruz. Demokrasi yürüyüşümüzle Edirne’den Hakkari’ye demokrasi köprüsü olduk. Parlamentoda yürüttüğümüz çalışmalarla başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösterdik.

Gücümüz ülkenin her sorununda söz söyleme ve çözüm üretme fikriyatıdır. Halkımızın bize verdiği siyasal gücü her şart altında kullanacağız. Zalim iktidara karşı mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Büyüyen demokrasi ittifakı ve Kürdistani partilerle olan ittifakımız umudu daha da büyütmektedir. Demokrasi siyasetindeki rolümüzü en iyi şekilde oynayacağız. Bu final dönemini halkların demokratik şölenine çevireceğiz.”

‘AKP, baskı politikalarıyla ülkeyi geriye götürmekte ısrarlı’

 “Zaman ileriye doğru ilerlerken, AKP zihniyeti ise bastırma politikasıyla ülkeyi geriye götürmekte ısrar etmektedir. Bu coğrafyaya yüz yılını kaybettiren Kürt sorununun ülkenin önünde durmaktadır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü cumhuriyetin demokratikleşmenin önünde engeldir. ‘Bir haftada çatışma ortamını kaldırırım’ diyen Öcalan’ın Kürt sorununu ortadan kaldırırım sözüne ağır tecritle karşılık verilmesi çözümsüzlük kaosunu daha da büyüttü. Tecritte ısrar, İmralı tecridiyle Türkiye’yi komplo atfına hizmet etmektedir. Tecrit sonlandırılmalıdır. Bir yüzyıl daha aynı acılarla böyle devam etmeyecektir.”

‘Kürt sorununun çözüm yeri parlementodur’

“Savaş ve imha politikalarıyla Kürt sorunu gerçeğini ve Kürt halklarının kazanımlarını ortadan kaldıramayacaktınız. Kürt halkının demokratik siyasetteki kararlığını ve Türkiye demokrasi güçleriyle omuz omuza yürüttüğü büyük demokrasi mücadelesi bu ülkenin geleceğinde belirleyici olmaya devam edecektir. Tarih ve rüzgar bizden yanadır. Çözümün adımları eşit yurttaşlıktır, ana dilde eğitimdir, güçlü demokrasi ve yargının yarattığı tahribatların giderilmesidir. Çözüm yeri parlamentodur. Çözüm biziz, çözüm halkımızdır.”

“Önceki deneyimlerimizle bu meselenin her anında yer almaya hazırız. Çözmeyen siyasetlerin dönemi kapanacaktır. HDP’nin dönemi başlayacaktır.”

‘Demokrasi ittifakı, Cumhuriyeti güçlü bir demokrasiyle birleştirme ittifakıdır’

“Başka bir yol arıyoruz. Bu yol da HDP’nin kararlılıkla ilerlediği 3’ncü yoldur, Türkiye’nin demokrasi ittifakı dediğimiz demokratik ittifaktır. Demokrasi ittifakı aynı zamanda savaş karşıtı mücadele ortaklığıdır. Demokrasi ittifakı cumhuriyeti güçlü bir demokrasisiyle birleştirme ittifakıdır. Önümüzdeki dönem demokrasinin kurulması sürecinde en güçlü rolü oynayacak olan demokrasi ittifakıdır. Siyasal temsiliyeti parlamentoya taşıyacağız. Güçlü demokrasinin inşaatı ve yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılması hayati önem taşıyor.” 

Mithat Sancar çözüm için gerekenleri sıraladı

Buldan’ın ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da şunları söyledi:

“İnşa etmek istediğimiz ‘yeni yaşam’, bu ülkenin yüz yıllık sorunlarından orta ve kısa vadeli sorunlarına kadar her türlü meseleye kapsamlı, köklü ve kalıcı çözümler içeriyor. Türkiye’nin hâkim anlayışı ve geleneksel siyaseti, bu denli radikal bir muhalefetle, bu denli olgun, istikrarlı ve kararlı bir siyasetle ve bu denli inanmış bir örgütlü mücadeleyle tarihinin hiçbir döneminde karşılaşmadı.  HDP’den duyulan rahatsızlığın temelinde, eşitsizliğe dayalı, tekçi, otoriter, sömürücü, soyguncu, talancı düzenlerine yönelik en güçlü alternatif olması yatıyor.
 

Bizim fikriyatımızın gücü hakikate olan bağlılığından, hakikatleri esas alarak yol almasından geliyor. İşte o hakikatlerden biri de Kürt sorunudur. Yüz yıllık bir tarihi olan, kırk yıla yaklaşan bir çatışmayla iç içe geçmiş, başta demokrasi olmak üzere birçok sorunun doğrudan veya dolaylı temelinde yatan bir hakikattir Kürt sorunu.

Bu iç içeliği görmezden gelmek, çözümü ve barışı birbirinden ayırmaya çalışmak demektir. Bu da hakikati yok saymak anlamına gelir. Özellikle vurgulamak isterim ki, çözümün yöntemi savaş-çatışma-şiddet olamaz. Çözüme ve barışa, ancak ve ancak diyalog, müzakere ve demokratik siyasetle ulaşılabilir.

 “Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için Meclis’in merkezinde yer aldığı başta HDP olmak üzere tüm siyasi partilerin ve toplum kesimlerinin inisiyatif üstlendiği bir barış süreci gerekiyor. Meclis’in merkezde olması; güvenceli, şeffaf ve katılımcı bir süreç için gereklidir. Şu adımların atılması, çözümün yolunu ciddi biçimde açacaktır: Hak temelli eşit yurttaşlığın güvence altına alınması, anadilinde eğitim başta olmak üzere kimlik haklarının tanınması, yerel demokrasinin kabul ve inşa edilmesi, yargı aracılığıyla yaratılan bütün tahribatların onarılması, yani tüm siyasi mahkumiyetlerin ve davaların sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması, siyasi irade ve kazanımlara yönelik gasplara, başta belediyeler olmak üzere her alandaki kayyım rejimine son verilmesidir. Bütün bunların müzakere edilip hayata geçirileceği yer, Meclis’tir, Meclis olmalıdır. HDP bu konuda temel aktör ve kurucu güçtür.

‘Hükümeti uyarıyoruz; Tüm ülkeyi ilgilendiren bir meseleyi iktidar hedeflerinize alet etmeyin’

“Seçimler yaklaştıkça Kürt sorununun, en başta iktidar tarafından kısır siyasi hesapların ve ikbal senaryolarının aracı haline getirilmek istendiğini görüyoruz. Bu bağlamda, son dönemde, İmralı’da uygulanan mutlak tecritle ilgili tartışmaların alevlendiğini görüyoruz. Hükümeti buradan uyarıyoruz, tecrit üzerinden oyun oynamayın, tüm ülkeyi ve bölgeyi ilgilendiren bu denli önemli ve hassas bir meseleyi siyasi ikbal ve iktidar hedeflerinize alet etmeyin. İmralı adına söz kurmayın, halkı yanıltarak afaki gündemler yaratmayın. Tecride son verin, Abdullah Öcalan’ın ne düşündüğünü kamuoyunun öğrenmesini sağlayacak ve esasen hakkı olan imkanları sağlayın.”

Muhalefete de Kürt sorunu çağrısı: Ciddiyet barındırmayan hiçbir yaklaşım başarı şansı yok

“Diğer muhalefet partilerine de hatırlatmak isterim: Bu mesele, iktidarın tekeline ve manipülasyonlarına terk edilemeyecek kadar ciddidir ve önemlidir. Barış konusunda belirleyici katkı sağlayacağı geçmişte defalarca kanıtlanmış bir aktörün şimdi de bu rolünü oynamasını mümkün kılacak şartların yaratılmasını muhalefetin ve demokrasi güçlerinin de talep etmesi lazım.

Buradan diyorum ki, Kürt sorunu seçim dönemlerinde hatırlanacak ve araçsallaştırılacak bir sorun değildir. Her kim ki bu meseleyi siyasi hesapları için kullanmayı düşünürse büyük yanılır, büyük kaybeder. Her kim oy için bu mesele üzerinden milliyetçilik yarışına girer, halkların çözüm taleplerini yok sayarsa, büyük kaybeder, büyük çözülür. Demokratik kamuoyu da dolaşıma sokulan sahte tartışmalara itibar etmemelidir. İçinde ilke, ciddiyet ve demokratik çözüm yaklaşımı barındırmayan hiçbir yaklaşımın başarı şansı yoktur.

 O ilke, ciddiyet, kararlılık ve irade ise HDP’nin çözüm fikriyatında mevcuttur. Sözün sahibi ve çözümün gücü HDP’dir. Biz bu meselenin diyolog ve demokratik müzakereyle, demokratik siyaset zemininde ve toplumsal mutabakatla çözümü konusunda sonuna kadar kararlıyız ve başaracağımıza da inanıyoruz. Mücadelemiz, demokratik siyasetteki ısrarımız, güçlü çözüm fikriyatımız, toplumsal desteğimiz ve barıştan yana olan tüm demokrasi güçleriyle birlikte yol yürüme irademiz çözümün gerçek yolunu ortaya koymaktadır. Buradan aldığımız gücü sonuna kadar kullanacağız. Çözümsüzlüğün bu ülkeyi bir yüz yıl daha esir almasına izin vermeyeceğiz. Çözümün yolunu barışın yoluyla mutlaka buluşturacağız.

‘Seçime dönük değil, uzun soluklu kalıcı ittifak’

“Gerçek bir demokrasi ittifakının nasıl ve kimlerle olabileceğini tutum belgemizle açıkladık. Geçici değil, seçime dönük değil, ortak mücadele zemininde buluşan, siyasal takvimin gerçeklerini gözardı etmeyen uzun soluklu hatta kalıcı bir ittifak oluşturacağımızı taahhüt ettik. Bizim dahil olduğumuz, çalışmalarını yürüttüğümüz ve hedefi ‘gerçek demokrasi’ olan ittifak budur. Demokrasi İttifakı bu ülkenin kurtuluşudur. Bu ülkenin geleceği adına sözü olanlar; demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesinin bayrağını yere düşürmeyenlerdir. Ortak geleceği kuracak olan irade de budur. Demokrasi İttifakını bu nedenle önemsiyoruz, yaşamsal görüyoruz. Bu ilkeler ışığında Demokrasi İttifakı ile birlikte parlamentoya en güçlü biçimde girmeyi, önümüzdeki dönemin karar alma mekanizma ve süreçlerinde bizim, fikriyatımızın ve tabanımızın yok sayılarak ilerlenemeyeceğini en net şekilde göstermeyi hedefliyoruz. Seçimlerin bizim için en önemli kısmı, en geniş toplumsal-siyasal katılımla Meclis’te temsil edilmeyi sağlamaktır.”

Cumhurbaşkanı adaylığı açıklaması: İlkeler çerçevesinde ortak aday fikrine açığız

“Üzerinde en fazla spekülasyon yapılan konulardan biri de cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adayımızı çıkartıp çıkartmayacağımız meselesidir. Uzun bir süredir söylüyoruz. Sözlerimizin gerekli mecralarda göz ardı edilmesine rağmen söylüyoruz. Uyarılar yaparak, yapıcı davranmak adına bize yönelik saldırgan tutumlara rağmen söylüyoruz:

Bizimle kamuoyu önünde açık, şeffaf görüşme yapılması halinde, tutum belgemizde duyurduğumuz ilkeler çerçevesinde müzakerelere ve ortak aday fikrine açığız. Şayet bu çağrımıza karşılık alamazsak, en doğal hakkımız olan seçimlere kendi adayımızla girme seçeneğini değerlendireceğiz. Bu durumda tabanımızla, demokrasi ittifakının bileşenleriyle, ulaşabileceğimiz bütün kesimlerle istişare ederek aday belirleyeceğiz. Hedefimiz de en az ikinci tura kalmak olacaktır. 

Asıl odaklanmamız gereken nokta, kimin cumhurbaşkanı olacağı meselesi değil, halkın, bu enkazın altından biran önce kurtarılması, ülkenin nefes alması meselesidir. Çözüm adımlarının atılması konusunda ortak bir iradenin geliştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Milyonlar değişim istiyor, bıktık diyor, artık yeter diyor. Bizi bu zulüm düzeninden kurtarın diyor.”

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…