AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Pazartesi akşamı Türkiye'nin güney sınırları boyunca oluşturmayı hedeflediği 30 kilometre derinliğindeki "güvenli bölge" için yeni adımlar atacaklarını açıklaması sonrası Ankara hareketlendi. Açıklamasında Suriye'ye yönelik yeni bir askeri operasyonun sinyallerini veren Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de bu yönde hazırlıklarını sürdürdüğünü belirtti.
PYD-YPG'nin elinde olan bölgeyi, özellikle Kobani'yi hedef alan operasyonla ilgili kararın Perşembe günü Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınması bekleniyor. Ancak ABD'den operasyona şimdiden itiraz geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Türkiye'nin "güney sınırındaki meşru güvenlik endişelerini anladıklarını ancak yeni bir operasyonun bölgede istikrarı daha da baltalayacağını" söyledi. Price, IŞİD'e karşı yürütülen mücadele ile bölgedeki ABD askerlerini riske atacağını da belirtti.
Türkiye'nin Suriye'de hem işbirliği yaptığı hem de karşı karşıya geldiği Rusya'dan ise operasyonla ilgili şimdilik bir açıklama yok.
Peki Türkiye'nin böyle bir operasyon için ABD ve Rusya'yı ikna etmesi mümkün mü? Ve Türkiye neden şimdi böyle bir operasyona kalkıştı?
Uzgel: Hem iç hem dış politik bir hamle
Uzmanlara göre Türkiye, Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya'nın bölgedeki hakimiyetinin zayıfladığını düşünürken ABD'ye karşı da İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği sürecindeki veto kartını kullanmayı planlıyor. Dış politikadaki değişen dengelerin Türkiye için "uygun bir zemin" yarattığı düşünülüyor.
Uluslararası ilişkiler uzmanı İlhan Uzgel ise Erdoğan'ın operasyon açıklamasının hem iç hem de dış politikaya dönük bir hamle olduğu görüşünde.
Muhalefetin son dönemde etkisini artırdığını, AKP'nin de bu etkiyi kırmak istediğini kaydeden Uzgel, "İktidar, gündemi yine ulusal muhalefetin kendisini eleştiremeyeceği bir konuya döndürmek istiyor" diyor. Türkiye'nin Suriye ile arasına güvenlik hattı çekmeyi amaçladığını ve bunun da Barış Pınarı harekatında yarım kaldığını ifade eden Uzgel, hükümetin dış politika hedefini "Şu sıralarda ABD içe gömülmüşken, NATO Ukrayna’ya yoğunlaşmışken eksik kalan parça tamamlanmak isteniyor olabilir" şeklinde özetliyor.
Ancak Uzgel'e göre Türkiye açısından zamanlama yine de uygun değil. Uzgel, "Ekonomi iyi durumda değil. Erdoğan iç siyasette zemin kaybediyor. Arap ülkeleri de muhtemelen bu harekata karşı" ifadesini kullanıyor.
"Batı ile ilişkiler bir kez daha darbe alır"
Avrupa ülkelerinin de önceki Suriye operasyonları gibi planlanan harekata da sıcak bakmayacağı tahmin ediliyor. Batı dünyasının Ukrayna krizine odaklandığını ve bu süreçte Türkiye'nin bunu fırsat bilerek hareket etmesinin tepki ile karşılanacağını kaydeden Uzgel, "Batı ile ilişkiler bir daha darbe alır" tahmininde bulunuyor.
Rusya'nın sessizliğini koruduğuna dikkat çeken Uzgel, Türkiye'nin biraz da bu duruma güvendiği kanısında. "Ancak bu süreç, yalnızca Rusya'nın ses çıkarmamasıyla yürümez. Türkiye'nin Batı ülkelerini tekrar karşısına alması, stratejik açıdan elde edeceğinin maliyetini kurtarmaz gibi duruyor" diyen Uzgel, son dönemde Türkiye'nin bölgede diplomasi dilini ön plana çıkardığını hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor: "Ancak yeniden askeri bir dile dönülmesi Türkiye'ye zarar verir."
ABD ve Rusya ile yapılan mutabakatlar
Türkiye'nin Suriye'deki askeri hedeflerine işaret eden Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Araştırmacısı Oytun Orhan ise "Türkiye'nin güney sınırlarındaki hedeflerini daha önce ilan ettiğini ve Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılmış güvenli bölge oluşturmayı amaçladığını" ifade ediyor. "Türkiye, şartlar oluştukça bu hedefe doğru ilerliyor" şeklinde konuşan Orhan, Türkiye'nin bugüne kadar Suriye'de üç sınır ötesi harekat düzenlendiğine ve Irak'ta da PKK'ya dönük Pençe operasyonlarının sürdüğüne dikkat çekiyor. Orhan, şu anki mevcut durumun ABD ve Rusya ile imzalanan mutabakatlar çerçevesinde ilerlediğini de vurguluyor.