Gezi Davası: 'Zulme boyun eğmeyeceğiz'

26 Nisan 2022
Gezi Davası: 'Zulme boyun eğmeyeceğiz'

Gezi Direnişi'ne ilişkin beraat kararlarının bozulmasının ardından yeniden görülmeye başlanan Gezi Davası'nın 6. duruşmasında tek tutuklu sanık, iş insanı Osman Kavala hakkında hükümeti yıkmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken casusluk suçlamasından beraat ve casusluk suçlamasından tahliyesine karar verildi.

Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise 18’er yıl hapis cezası verildi. 

Karardan sonra Taksim Dayanışması'nın çağrısı ile Çağlayan Adliyesi önünde başlatılan "Adalet Nöbeti" yüzlerce kişiyle sürüyor. Nöbete katılan HDP İstanbul Eş Başkanı İlknur Birol, "Gezi bu ülkenin halklarının onurlu isyanının adıdır." dedi.

Manşet Resimleri

Can Atalay: Zulme boyun eğmeyeceğiz 

Gezi davasında karara tepki gösteren izleyiciler duruşma salonunda "Her yer Taksim her yer direniş" sloganı atıyor. Hakkında 18 yıl hapis ceza verilen Can Atalay, "Zulme boyun eğmeyeceğiz" dedi.

Çekilme talebine ret

Av. Evren İşler’in üye hakim Murat Bircan’ın Samsun’da AKP’den milletvekili olmak için aday aday olduğunu paylaşması ardından verilen kısa aranın ardından, duruşma tekrar başladı. Söz alan Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, “Siyasi bir lider ile arasındaki bağı açık eden bir hakimin karar verme mevkiinde bulunmaması gerekir. Bunlar üzeri örtülecek şeyler değil. Mahkemenin bir karar vermesi lazım. Bu karar davadan çekilme şeklinde veya üye hakimin çekilmesi şeklinde olabilir” dedi. Av. Bayraktar, söz konusu iddialar nedeniyle mahkemenin yargılamadan çekilmemesi halinde heyeti reddedecekleri uyarısında bulundu. 

Bunun üzerine mahkeme, iddia makamına söz verdi. İddia makamı, “Taktir mahkemenin” dedi. Daha sonra kararını açıklayan mahkeme, çekilme ve ret taleplerinin yarılamayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürerek, talebi reddetti. 

Tek bir soru dahi sorulmadı

Daha sonra tekrar esas hakkında beyanlarını sürdüren Av. Bayraktar, davayı, “olağan dışı” olarak tanımladı. Bu güne değin dava kapsamında 20 hakimin değiştiğini dile getiren Bayraktar, “Davanın siyasi olduğu apaçık. Bunun üzerine diyecek bir şey yok” diye belirtti.  Daha sonra söz alan Av. Tolga Aytöre, dosyada yer alan deliller dışında başka bir delilin olmadığını ve mahkemenin ısrarla bunları kullanmak istediğinin altını çizdi. Delilerin de telefon görüşmeleri olduğunu ifade eden Aytöre, “Delil olarak sunulan bu görüşmeler de il emniyet müdürlüğü tarafından değerlendirilmiş. O zaman yargılamayı da valilik yapsın. Biz niye buradayız. Yargılama yapılmadı ki. Osman Kavala’ya bu güne değin bir tane soru bile sorulmadı. Sen, ‘Gezi parkına hiç gittiniz mi?’ diye soru da dahi sormadınız” diye dikkat çekti.

İçi boş siyasi belge

Kavala’nın “organizasyoncu” olduğu iddiasına tepki gösteren Aytöre, “İki poğaça ile nasıl organize etmiş Gezi’yi.  3 buçuk milyon kişinin katıldığı Gezi ile ilgili Kavala’nın 160 tapesine başvurdu. O tapelerde yer alan kişilerin yarısı burada. Tapelere göre Gezi, üç gün içinde organize edilmiş. Gezi’nin başlangıcı 27 Mayıs 2013. Yalnız dosyada yer alan ilk tapenin tarihi 30 Mayıs. Yahu 3 günde yemek organize edemiyorsun. Henri Barkey ile Kavala’nın görüşmelerinin olduğunu iddia ettiniz. Buna iddiayı araştırdık. Yalan olduğu ortaya çıktı. HTS kayıtlarının kesiştiğini iddia ettiniz, onun da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Bu davadan ceza çıkmaz. Bunu yapabilmeniz için hukuku çiğnemeniz gerekir. İçi boş, siyasi belge ile karar almamamınız gerekmektedir” diye kaydetti. 

Uluslaraarası hukuk krizi

Aytöre’nin ardından Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu söz aldı. Kavala hakkında “Kürt, Türk ve diğer halklar arasında ayrıştırma yaratacak” faaliyetlerde bulunduğunu dair iddianamede iddia olduğunu paylaşan Koyuncu, “Savcı bey bunu nereden biliyor? Kaç Ezîdî vatandaşımız var? Buna dair bilgi yok ama iddia var” dedi. İddianamede Kavala’nın “Kürt ve Ermenilere” yönelik çalışmalara ağırlık verdiğine yönelik iddia olduğunu işaret eden Koyuncu, “Ben avukatı olmama rağmen ben bilmiyorum, siz nerden biliyorsunuz? Açık Toplum Vakfına para gittiği ve Gezi’nin bu şekilde kurgulandığı iddia ediliyor” şeklinde konuştu. Gezi’nin bir kalkışma olmadığını, yurttaşların protesto haklarını kullandığını ve Gezi Parkını koruduğunu dile getiren Koyuncu, “Duruma baktığımızda uluslararası hukuku kriz doğuracağı görünüyor” diye belirtti.

 ‘Talebim yoktur’

Mahkemede, Can Dündar’ın avukatı Abbas Güçlü de söz aldı. Güçlü, “Her kim ki işini iyi yapıyorsa hükümete karşı çıkmış oluyor. Müvekkilim gazetecidir. İyi işler yapmıştır. İyi ki işini layıkıyla yapan insanlar var. Mahkemeden bir talebimiz yoktur” dedi. Mahkeme, daha sonra yargılananlara son sözünü sordu. Yapıcı, “Son sözüm olduğumu düşünmüyorum. 50 yıllık bir meslek insanıyım. Hiçbir zaman şiddetten yana olmadım. Toplum adına mesleğimi onurla yaptım. Hırsızlık, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi, mesleğin ilkelerine göre yaptım. Bu yaşamdan onur duyuyorum. Aynı yaşa geldiğinizde sizin de yaşamanızı istiyorum. Hüküm sizindir” dedi.

Son sözler: Gezi’yi sahipleniyoruz

Son sözü sorulan Çiğdem Mater, “Adımız darbecilikle yan yana kullanıldı. Bunu kabul etmiyorum. Hükümet, Türkiye’nin dört bir yanında öldürülen gençlerin katillerinin peşine düşmesi gerekirken, bizlerle uğraşıyor. Hakkımdaki tüm iddiaları reddediyorum, beraat talebinde bulunuyorum” ifadelerini kullandı. Daha sonra söz alan Mine Özerden, yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukuk yerine hukuk gücünün galip gelmesini diliyorum” diye kaydetti. Can Atalay, “Bu bir son değil. Haram eli uzatmadık. Devletin gücünü kendi çıkarımız adına kullanmadık. Kendi hukukuna uymayanlara uymalarını anımsattık. Faaliyetin yargılama faaliyeti olmadığını söyledik. Gezi direnişini sahiplenmek sorun ise sahipleniyoruz. Onurla sahipleniyoruz. Bu son değil, başlangıç. Mücadeleye devam” şeklinde ifadeler kullandı.

‘Suiskast eylemidir’

 Son sözleri sorulan Kavala, “AİHM’in hak ihlali kararından sonra aleyime sunulan delilerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirip makul şüphe yaratmadığını açıkladıktan sonra delil olmayan delillerle hakkımda ağırlaştırılmış müebbet istenmesi hukuki değildir. Bu, aynen ikinci iddianamedeki suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemidir” dedi. 

Mahkemeden ceza

Kavala’nın son sözü ardından mahkeme, karar için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet verdi. Mahkeme ayrıca Çiğdem Mater, Can Atalay, Mücella Yapıcı, Mine Özerden ve Tayfun Kahraman’a 18 yıl ceza vererek, haklarında tutuklama kararı verdi. Mahkemenin kararını açıklaması üzerine salonda bulunanlar “Her yer Taksim her yer direniş" ve "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları attı.

**

Gezi kararına üye hakim şerhi: Dinlemeler hukuka aykırı, dosyada delil yok, beraat verilmeli

Gazete Duvar'da yer alan habere göre, Hâkim Kürşad Bektaş, karara şu ifadelerle şerh düştü: 

Dosya içeriğinde dinleme kayıtlarından başka delil bulunmadığı, ilk dinleme kararının 18/06/2013 tarihinde TCK’nın 220.maddesinde düzenlenen, “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma ” suçuna ilişkin olarak alındığı, TCK 312.maddesi kapsamında ” Hükümete Karşı Suç” suçundan alınan dinleme kararı olmadığı, daha sonra dinlemenin uzatılması talep ve kararlarında ayrıca TCK’nın 312.maddesininde eklendiği, ancak bu suçun bu tarihlerde 5271 sayılı CMK’nın 135/8 maddesinde sayılan ve yasal dinlemeye konu suçlardan olmadığı,

"Dosyadaki dinleme kayıtlarının yasak delil mahiyetinde"

“Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlardan”,” Hükümete Karşı Suç” suçunun 02/12/2014 tarihinde 5271 sayılı CMK da yer alan dinleme kapsamındaki suçlara eklendiği, bu tarihten sonra alınan bir dinleme kararının da bulunmadığı, dosyadaki tüm dinleme kayıtlarının 02/12/2014 tarihinden önce olduğu, bu haliyle dinleme kayıtlarının, kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde bulundukları CMK 206/2-a,217/2.230/1-b maddeleri doğrultusunda yapılan değerlendirme ve yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre dosyadaki dinleme kayıtlarının yasak delil mahiyetinde olduğu,

sanıkların kanuna aykırı dinleme kayıtlarına karşı beyanları da yasak delile dayandığından hükme esas alınamayacağı, aksi kabul edilse dahi dinleme kayıtlarını destekleyen somut kanıtlar olmadığı ve tek başına dinleme kayıtlarının sanıkların üzerlerine atılı suçlardan mahkumiyetlerine yeter olmadığı anlaşılmış olup, sanıkların, üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından beraati,  tutuklu sanık Osman Kavala’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim.”

**

Gezi davasında ceza yağdıran hakim Murat Bircan: Liderimiz Erdoğan’dır

Bafra55.net sitesindeki 6 Mayıs 2018 tarihli habere göre; teşkilat ziyaretlerinde açıklamada bulunan AKP Samsun Milletvekili Aday Adayı avukat Murat Bircan, “Güçlü bir Türkiye için güçlü bir lidere ihtiyacımız var. Bu güçlü liderde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedi.

"Türkiye’nin 2023 ve 2071 hedeflerine ancak Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ulaşabiliriz"

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Başkanlık sistemine “ihtiyacı olduğunu” söyleyen Murat Bircan, “24 Haziran sonrasında uygulamaya geçilecek sisteme Türkiye’nin ihtiyacı var. Başkanlık sistemi her fert ve kesimin hayatında müspet katkılar yapacak, ülkemize istikrarı getirecektir. Güçlü bir Türkiye için güçlü bir lidere ihtiyacımız var. Bu güçlü liderde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için bu adım Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde atılmalıdır. Türkiye’nin 2023 ve 2071 hedeflerine ancak Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ulaşabiliriz. Dolayısıyla 2002’den bu yana istikrarı sürdüren ve yeni Türkiye’nin inşasının mimarı olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve teşkilatları ile birlikte var gücümüz ile 24 Haziran seçimlerinde bu işi tamamlayacağız” diye konuştu.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…