İstanbul’da 20. Feminist Gece Yürüyüşü hazırlıkları başladı

5 Mart 2022
İstanbul’da 20. Feminist Gece Yürüyüşü hazırlıkları başladı

Alanları, meydan ve sokakları hiç boş bırakmayan kadınlar, 8 Mart’a giderken faaliyetlerini arttırdı. Bu yıl da her yıl olduğu gibi 8 Mart Kadın Platformu çevresinde örgütlenen feminist kadınlar, kadın örgütleri, siyasi partilerden kadınlar, 20. Feminist Gece Yürüyüşünden önce İstanbul’da ve birçok ilde kadın bulaşması düzenliyor. Buluşmaların ortak tarihi 5 ve 6 Mart. 

İstanbul’da büyük kadın buluşması 6 Mart Saat 13.30'da Kadıköy’de olacak,  Kadıköy’de saat 13.30'da başlayan miting, 16.00’da Kadın Meclisleri ile devam edecek. Kadın Meclisleri ‘’ Yoksulluğun pençesinde, şiddetin gölgesinde yaşamayacağız’’ sloganı ile eylem çağrılarını yapıyor. 

İstanbul’da 20. Feminist Gece Yürüyüşü 8 Mart 2022 tarihinde Taksim’de saat:19.30’da yapılacak. 


Mor dayanışmalı kadınlar, ekonomik krize, kadın yoksulluğuna, erkek devlet şiddetine, tacize, tecavüze, emek sömürüsüne karşı “Söyleyecek Sözümüz, Değiştirecek Gücümüz Var ”şiarıyla 8 Mart çağrılarını sürdürüyor.  

Mor dayanışma; ne olanla ne azıyla yetinecek; daha fazlasını talep edecek ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz!  diyerek, acil taleplerini şöyle sıralıyor;

*Kadın cinayetlerini ve erkek şiddetini önleme merkezleri acilen açılmalıdır.

*İstanbul Sözleşmesi tekrar imzalanmalı ve etkin şekilde uygulanmalı. Ayrıca; İLO 190 sayılı İş Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi acilen onaylanmalı ve acilen uygulanmalıdır.

*Sosyal haklar çerçevesinde hasta ve yaşlı bakım evleri, kreşler devlet tarafından açılmalı. Buralarda erkeklerin çalışmasının “teşvik edileceği” düzenlemeler getirilmelidir.

*Koruyucu ve önleyici temel sağlık hizmetleri erişilebilir olmalı ve doğum kontrol yöntemleri ücretsiz ve yaygın hale getirilmelidir.

*Kadınlara tam zamanlı, güvenceli, 8 saatle sınırlı ve erkeklerle eşit ücret alacakları istihdam sağlanmalıdır.

*Toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri ilkokuldan üniversiteye kadar her kademede okutulmalıdır.

*Boşanmış ya da boşanma sürecinde olan kadınların barınma ihtiyaçları, çocuklu olanların kreş talebi, eşit ve güvenceli çalışma koşulları acilen devlet tarafından karşılanmalıdır.

19 Şubat’ta Ankara Kadın Platformu’nun, 8 Mart mitingine çağrı yapmak istedikleri basın açıklamasına polis müdahale etti. Basın açıklamasının yapılmasına izin verilmediği müdahalede en az sekiz kadın darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alındı.

Yapılması planlanan basın açıklamasında şu ifadeler yer alıyordu:

“Yaşamın bütün alanlarında varız, var olmaya devam ediyoruz. Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmedik, terk etmiyoruz! Erkek ve devlet şiddetine, krize ve yoksulluğa karşı yine 8 Mart’a yine alanlara çıkıyoruz. Yoksulluğun da şiddetin de yaşam alanlarımıza yönelik tüm saldırıların da asıl kaynağının patriyarkal kapitalizm olduğunu biliyoruz. Ve bu asıl krizi tarihin çöplüğüne göndermek için kadın mücadelesini yükseltiyoruz! Ankaralı kadınlar olarak 6 Mart Pazar günü saat 14.00’te Tandoğan Meydanı’nda umudu büyütmek için buluşuyoruz.”

Kadın örgütlerinin grevde olan kadın emekçiler ile dayanışması sürüyor.

22 Şubatta kadın örgütleri Farplas kadın emekçileri ile dayanışmaya giderek "Çalışanlarımızın %50'si kadın" diye övünen patron kreş açmıyor, sendikaya üye olan işçilerin çalışma haklarını fesh ediyor diyerek kınadı, birlik mesajı verdi. 

Kocaeli’nde otomotiv yan sanayi firması olan Farplas Otomotiv’de çalışan 100’ü aşkın emekçi, Birleşik Metal-İş’e üye olduğu ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini istediği için işten çıkarıldı. Farplas emekçileri, atılan işçilerin geri alınması ve sendikal hakları için 20 Ocak gece vardiyasında iş durdurma eylemine başladı. İnsanlık dışı çalışma koşulları ve düşük ücretlere tepki gösteren işçilerin makinalarını kapatarak yaptıkları iş durdurma eyleminin öncüleri kadın emekçiler olmuştu. Hamile bir işçinin de yer aldığı ve Farplas işçisi kadınların öncülük ettiği eylemi dağıtmak için çevik kuvvete bağı güvenlik güçleri müdahale etti. Birçok emekçi gözaltına alındı. 

Kadın örgütleri, sendikal hakları ve insanca yaşam hakları için grevde olan tüm emekçi kadınlar ile dayanışmayı sürdürüyor. Kadınlar, 17 Şubat’ta Çerkezköy OSB’de bulunan Pas South fabrikasında, sendikaya üye oldukları için işten atılan emekçilerle de dayanışma için önümüzdeki günlerde birlikte olacaklar. 

Şubat ayının son 15 gününde 10 kadın, 2022 yılının ilk iki ayında 49 kadın erkekler tarafından öldürüldü.

Her gün bir iki can gidiyor.

Her gün yaşamdan koparılıyor kadınlar, 

Her can ile birlikte isyanımız katlanarak artıyor. 

Erkekler kadınları katlediyor.

16 Şubat’ta Giresun’da yaşayan 16 yaşındaki çocuk Sıla Şentürk, zorla nişanlandırıldığı eski nişanlısı Hüseyin Can Gökçek tarafından boğazı kesilerek vahşice öldürüldü

20 Şubat’ta Konya’da Güler Gül, uzaklaştırma kararı aldırdığı Serdar Özgün tarafından ateşli silahla öldürüldü. 

20 Şubat’ta Düzce'nin Akçakoca ilçesine Tülin Çetin, Düzce’de birlikte olduğu erkek Faruk Şahin tarafından tabanca ile vurularak öldürüldü. 

21 Şubat’ta Ankara’da yaşayan Gülsüm Kuyar, çalıştığı okulda, hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı boşanma aşamasında olduğu Mehmet Kuyar isimli erkek tarafından defalarca bıçaklanarak öldürüldü.

21 Şubat’ta Almanya'nın Fehrbellin şehrinde yaşayan Elif Uzunoğlan, evli olduğu erkek Hüseyin Uzunoğlan tarafından öldürülüp evin bahçesine gömülmüş olarak bulundu.  Elif’i öldürüp gömdükten sonra Türkiye’ye dönen fail, Gaziantep'in Nizip ilçesinde yakalanarak cezaevine gönderildi.

24 Şubat’ta Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde yaşayan Hatice Dik, hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı, isminin açıklanmasını istemeyen B. Dik isimli erkek tarafından boşanmak istediği için av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. 

25 Şubat’ta Denizli’de öğrenci apartında kalan üniversite öğrencisi Melike Baki, şüpheli bir şekilde evinde ölü bulundu. Polis olay ile ilgili erkek arkadaşı E. K.'nin ifadesine başvurdu ve işlemleri sonrası serbest bıraktı. 

25 Şubat’ta İzmir’de Vasfiye Emektar evli olduğu erkek Vedat Emektar tarafından kıskançlık bahanesiyle bıçaklanarak öldürüldü.

26 Şubat’ta Sivas’ta yaşayan Duriye Taşdelen, hırsızlık bahanesiyle evine giren akrabası Nihat Kara tarafından bıçaklanarak öldürüldü. 

26 Şubat’ta İstanbul Pendik ilçesinde yaşayan Olha Erdem, evli olduğu erkek Nihat Erdem tarafından kesici aletle öldürdü. 

17 Şubat’ta Samsun’un Atakum ilçesinde yaşayan S. Ç. isimli kadın, boşanma aşamasında olduğu M. Ç. isimli erkek tarafından önce darp edildi, sonra boğazına bıçak dayanarak boynundaki altını alındı. Kadının şikâyeti üzerine gözaltına alınan M.Ç adliyeye sevk edildi. 

24 Şubat’ta Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşayan Nazlı Aktaş, eski eşi Hasan E. tarafından şiddete ve tehdide maruz kaldığını söyleyerek 'Uzaklaştırma kararına rağmen ihlal edip bana şiddet uyguluyor. Bir kadın cinayeti daha mı olsun?' sözleriyle sosyal medya ve görsel basından sesini duyurmaya çalıştı 

İzmir’in Menderes ilçesinde yaşayan 14 yaşındaki Z.B., annesi Sevilay B.’yi yaklaşık iki aydır sosyal medya üzerinden taciz eden birisi olduğunu, kendisinden çıplak fotoğraf istediği, engelledikçe sahte hesap açarak tacize devam ettiğini söylemesi üzerine, tacizciyle kızıymış gibi yazıştı.  Dikkatli anne tacizcinin izini dedektif gibi sürerek kızını taciz eden kişinin evli, bir kız ve bir erkek çocuğu babası karşı komşuları Ali D. olduğunu öğrendi. Güvenlik kamera kayıtları ile mesajlaşmaların ekran görüntülerini alan Sevilay B. durumu polise bildirdi. Olaydan sonra yakalanıp gözaltına alınan zanlı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Anne Sevilay B. ile kızı Z.B., olaydan sonra savcılık tarafından bir ay süreyle koruma altına alındı.

16 Şubat’ta Adana’da otobüs durağında bir kadın kendini taciz eden erkeği, ifşa ederek kendisini korudu. Çevredekilerin kamera ile çektikleri görüntülerde kadının tacizci erkeği tekmelediği ve karşı koyduğu görülüyor. Kadının şikâyeti üzerine tacizci, güvenlik güçlerince ifadesi alınmak üzere karakola götürüldü, ardından serbest bırakıldı. 

23 Şubat Pendik’te bulunan Botaş Parkı’nda yürüyen 17 yaşındaki lise öğrencisini taciz eden Suat K. isimli erkek  "Çocuğun cinsel istismarı" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. İfadesinde suçlamayı kabul etmeyen Suat K.'nin "Cinsel taciz" ve "Taciz" suçlarından sabıka kaydı olduğu da öğrenildi. 

28 Şubat’ta Kars’ın Arpaçay ilçesinde, lise öğrencisi A. E., üç yıldan beri kendisini taciz eden evli ve üç çocuk babası Birdal Doğan isimli tacizciyi köy meydanında babasının ruhsatsız tabancası ile öldürerek kendini savundu. Savcılıkta ifade veren A.E.nin; Beni bir süredir rahatsız ederek, ‘Seni kaçıracağım, seninle evleneceğim’ diyordu. Bu lafları beni rahatsız ediyor ve korkutuyordu. Olay günü köy meydanındaki çeşmeye gittim. Evi karşıda olan Birdal Doğan, beni görerek yine aynı söylemlerde bulundu. Ben de üzerimdeki babama ait silahla kendisine ateş ettim. Amacım öldürmek değildi, pişmanım dediği öğrenildi.  Lise öğrencisi 17 yaşındaki A.E. çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.  

**

 TARİHTE GEÇEN HAFTA 

16 Şubat 2015 tarihinde Lesley Gore 69 yaşında öldü. Amerikalı pop-blues şarkıcısı, söz yazarı, oyuncu ve kadın hakları savunucusudur.  It's My Party, Judy's Turn to Cry, You Don't Own Me, şarkılarıyla bir döneme damgasını vurmuştur.

You Don’t Own Me isimli şarkısının sözleri şöyle;

Sen bana sahip değilsin

Ben senin herhangi bir oyuncağın da değilim

Sen bana sahip değilsin

Bana başka erkeklerle çıkamayacağımı söyleme

Üstelik bana ne yapacağımı da söyleme

Ve ne diyeceğimi de söyleme

Ve lütfen seninle dışarı çıktığım zaman

Beni sergilemeye kalkma!

 Sen bana sahip değilsin

Beni herhangi yolla değiştirmeye çalışma

Sen bana sahip değilsin

Beni kalmayacağım yerde tutmaya kalkma.

Üstelik bana ne yapacağımı da söyleme

Ve ne diyeceğimi de söyleme

Ve lütfen seninle dışarı çıktığım zaman

Beni sergilemeye kalkma!

Sana ne söyleyeceğimi demeyeceğim

Ne yapacağımı da

Bu yüzden kendim olmama izin ver

Senden istediğim sadece bu

 

Ben gencim ve genç olmayı seviyorum

Özgürüm ve özgür olmayı seviyorum

Hayatımı istediğim gibi yaşarım

Canım istediğini söyler ve yaparım.

Sen bana sahip değilsin

18 Şubat 1931 tarihinde Toni Morrison, Ohio eyaletine bağlı Lorain'de dünyaya geldi. Morrison "Afro-Amerikan" edebiyatının tanınması ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Sevgili (Beloved) adlı romanıyla 1988 yılında Pulitzer Ödülü'nü kazanan Morrison, 1993 yılında ise Nobel Edebiyat Ödülü'nü almaya hak kazanmıştır. Yazar, eserlerinde çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ırkçılık ve bu ırkçılığın yıkıcı sonuçlarını konu edinmiştir. Tanrı Çocuğu Korusun, En Mavi Göz, Katran Bebek, Sula, Ötekilerin Kökeni ve Aşk Türkçeye çevrilmiş eserlerinden bazılarıdır. Morrison 1987'de en çok ödül alan romanı Sevgili (Beloved)'i yayımladı. Romanı, köleleştirilen Afro-Amerikalı bir kadın olan Margaret Garner'ın gerçek hikâyesinden esinlenilerek yazmıştır. Eserde çocuklarıyla birlikte kölelikten kaçan bir kadının özgürlük savaşı anlatılıyor. Kölelikten kaçan Garner, köle avcıları tarafından takip edilmektedir ve köleliğe geri döneceğini anladığında yakalanmadan önce iki yaşındaki kızını öldürür, fakat kendi yaşamına da son vermeden önce köle avcıları tarafından yakalanır. Geçmişin ağırlığını omuzlarından yıllar sonra dahi indiremeyen, kızının hayaletiyle boğuşan kadın, annelik vicdanıyla, kadınlığıyla ve ait olduğu toplumla hesaplaşır. Kadınlık ve annelik duyguları eserde müthiş bir şekilde harmanlamıştır.

18 Şubat 1936 tarihinde Jean Marie Auel doğdu. Kitaplarında tarih öncesi çağları anlatmıştır, o zamandaki insanların yaşayış biçimlerini geleneklerini ve bu geleneklerinin günümüzdeki yansımalarını irdelemiştir. Kapsamlı çalışmaları dünya çapında arkeologlar ve antropologlar tarafından saygıyla karşılanmıştır. Kitapları 20 dile çevrilmiş ve toplam 35 milyondan fazla satmıştır. 5 kitaptan oluşan Yeryüzü Çocukları serisini yazmıştır.

18 Şubat 1986 tarihinde Tezer Özlü 43 yaşında vefat etti. Çocukluğu anne babasının görev yaptığı Simav, Ödemiş ve Gerede'de geçti. İstanbul'a 10 yaşındayken geldi. Avusturya Kız Lisesi'ne gitti; ancak mezun olmadı. Otostopla Avrupa'yı gezdi. Çeşitli şirketlerde Almanca çevirmenlik yaptı. Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle kesintili olarak 1967 - 1972 yılları arasında İstanbul'da farklı hastanelerin psikiyatri kliniklerinde kaldı. Çocukluğundan başlayarak yaşadıklarını ve klinikte kaldığı bu dönemleri Çocukluğun Soğuk Geceleri kitabında yazdı. Geride bıraktığı eserleri Eski Bahçe, Çocukluğun Soğuk Geceleri, Yaşamın Ucuna’dır. 

18 Şubat 2015 tarihinde Asuman Baytop 95 yaşında vefat etti.  Botanikçi, bitki toplayıcısı ve eczacıdır. Türk bilim tarihinin önemli isimlerinden biridir. Türkiye florasına katkılarından dolayı 9 bitki türüne adı verildi. Türkiye florası üzerine uzmanlaşıp bu alanda akademik çalışmalar yürüttü. 150'den fazla arazi gezisinde 23.000 bitki örneği topladı ve inceledi. Türkiye florasına bilim için yeni 8 tür ve 3 alt tür kazandırdı. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbayumu (ISTE) ve Farmasötik Botanik Anabilim Dalı'nın kurucusudur. 1989 yılından itibaren Türkiye'de botanik eğitiminin ve araştırmalarının tarihini inceledi. Akademik çalışmaları ile birçok ödüle layık görüldü. Ulusal ve uluslararası 260 kadar bilimsel yayını vardır. Başlıca yapıtları: Bitkisel Drogların Anatomik Yapısı, Tıbbi Bitkiler Atlası, Farmasötik Botanik, Farmasötik Botanik Uygulamaları, Bitkilerin Bilimsel Adlarındaki Niteleyiciler ve Anlamları, İngilizce-Türkçe Botanik Kılavuzu ve Türkiye'de Botanik Tarihi Araştırmaları’dır.

19 Şubat 1911 tarihinde Müfide İlhan doğdu. Türk öğretmen ve siyasetçidir. Ülkenin çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptı. Türkiye'de İl Belediye Başkanı olarak seçilmiş ilk kadındır.  İzmit'te Türk Kadınlar Birliği'nin şubesini kurdu. Yedi çocuk annesi Müfide Hanım, 1966 yılında Türk Anneler Derneği tarafından "Yılın Annesi" seçildi. 

20 Şubat 1778 tarihinde Laura Bassi 67 yaşında vefat etti. Çalışmaları genellikle klasik Newton mekaniği üzerine yoğunlaşmıştır ve fizik alanında çalışmalarda bulunmuş İtalyan akademisyendir. 1732 yılının mayıs ayında mezunu olduğu Bologna Üniversitesinde doktorasını tamamlamış ve doktor unvanını almıştır. Bassi, Avrupa'nın ilk kadın fizik profesörüdür. Ayrıca Bassi bilimsel bir alanda bir üniversite kürsüsüne atanan ilk kadındır. 

20 Şubat 1972 tarihinde Maria Goeppert-Mayer 66 yaşında vefat etti. Alman-Amerikalı fizikçi, fizik dalında atom çekirdeğinin çekirdek kabuğu modeli ile Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. Marie Curie’den sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen ikinci kadındır.

21 Şubat 1903 tarihinde Anais Nin doğdu, günlükleri ve erotik yazılarıyla tanınır. Günlükleri ölümünden sonra eksiksiz basılmıştır. Günlükleri 11 yaşından başlayarak ölümüne kadar 60 yıldan uzun bir dönemi kapsar. On yıllara yayılan günlükleri birçok açıdan çarpıcıdır. Nin'in birçok önemli yazar, sanatçı ve psikanalist ile yakın ilişkisi vardı. Günlüklerinde bu kişileri alışılmadık bir derinlikle analiz eder. Anais Nin çoğu eleştirmen tarafından kadın erotik edebiyatının en iyi örneği olarak gösterilir. Erotizmi deşen ilk kadın yazarlardandır. Anlatım tarzı dönemine göre fazlasıyla açık seçiktir. Günlüğünde babasıyla yaşadığı ensest ilişkiyi yazmıştır. Günlük dışındaki eserleri Venüs Üçgeni, Ateş Merdivenleri, Albatrosun Çocukları, İçsel Kentler serisi, Maskeli ve Çıplak Elizabeth Barille, Elena Lawrence'ın Batık Kadını, Yeni Duyarlılık, Kadına ev Erkeğe Dair’dir.

22 Şubat 2006 tarihinde Suzan Kahramaner 93 yaşında vefat etti. Türkiye'nin ilk kadın matematikçilerindendir. İstanbul Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra Kerim Erim danışmanlığında doktorasını tamamladı. 1968 yılında profesör unvanını aldı. 1978-1979 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı olarak görev yaptı. Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye gibi ülkelerden matematikçilerin katılımıyla gerçekleşen Balkan Matematikçiler Birliği'nin kuruluşunda rol aldı. 

24 Şubat 1935 tarihinde Bangladeş'te Hasna Begum doğdu. Bangladeşli filozof ve kadın hakları savunucusudur. Begum, Aralık 1990 tarihine kadar Dakka Üniversitesi'nde felsefe bölümünde profesördü. 1991-1994 yılları arasında Dakka Üniversitesi Felsefe bölümü başkanıydı. 2010 yılında Bangladeş'in Rokeya Üniversitesi Öğrenim Komisyonu'na (UGC) atandı. 1997-2005 yılları arasında Uluslararası Biyoetik Derneği'nin (IAB) yönetim kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca "Biyoetik" adlı derginin editörü ve yönetim kurulu üyesiydi.  Begum 1 Aralık 2020'de Dakka, Bangladeş'te COVID-19 tedavisi gördüğü hastanede 85 yaşında öldü.

25 Şubat 1896 tarihinde Ida Noddack Lackhausen'da doğdu.  Alman kimyager ve fizikçidir. 1934 yılında ilk defa nükleer fizyondan bahsetmiştir. 3 kez kimya dalında Nobel Ödülü'ne aday gösterilmiştir.  1921 yılında Berlin Teknik Üniversitesi'nde doktorasını tamamlamasıyla Almanya'nın en önemli kadın kimyagerlerinden biri oldu. Çalışmak için gittiği Berlin'deki Physico-Technical Research Agency'de çalıştı. Burada çalışma ekibi ile birlikte 75. element olan renyumu keşfetmiştir.

25 Şubat 1949 tarihinde Sevil Atasoy İstanbul doğdu. Alman Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesinden mezun oldu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalında biyokimya alanında uzmanlık ve tıp bilimleri doktorası yaptı, aynı dalda doçent ve profesör oldu. Türkiye'de, DNA delilleri ve kriminal laboratuvarların gelişmesine katkısı nedeniyle "Yılın Bilim İnsanı Ödülü “ne lâyık görüldü. 2005-2010 arasında Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Üretiminde Tahminler Daimi Komisyonu üyeliği ve Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu başkanlığı yaptı. 1980-1993 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Kimyasal Tahliller İhtisas Dairesi başkanlığını üstlenen Atasoy, 1988-2005 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü'nün müdürlüğünü yürüttü ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde öğretim üyeliği yaptı. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Atasoy, Hürriyet gazetesinin Pazar ekinde "Delil Avcısı" adlı sayfada 250 kadar gerçek suç öyküsü yayınladı. Uluslararası Adli Bilimler Merkezi'nin ortağı, Teşvikiye Laboratuvarı ve Atasoy Danışmanlık şirketlerinin sahibidir. Hâlen Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan Sevil Atasoy, aynı üniversitenin Şiddet ve Suçla Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi (ŞİDAM) Müdürlüğünü de yürütmektedir.

26 Şubat 1886 tarihinde Mihri Müşfik hanım İstanbul Kadıköy’de doğdu.  Babası, Askeri Tıbbiye ’de ders veren Dr. Çerkez Ahmet Rasim Paşa’dır. Rasim Paşa kızları Enise Salih, Refik ve en küçük kızı Mihri’ye iyi eğitim vermek için elinden geleni yapar. Kızlarını, zamanın revaçta olan anlayışına uygun şekilde yetiştirmek isteyen Mehmet Rasim Paşa onlara; edebiyat, müzik ve resim alanında özel dersler aldırır. İlk eğitimini eve gelen özel mürebbiyelerden alan küçük Mihri, bir süre sonra edebiyat ve müzik derslerini bırakır ve resim dersleri üzerine yoğunlaşır. Mihri Müşfik Hanım, Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında yaşamış; zarafeti, cesareti ve çarpıcı kişiliği ile kendisine hayran bırakan bir kadın ressamdır. Mihri’nin resim sanatına olan tutkusu gün geçtikçe daha da artar ve resim yapmayı hayatının merkezine alır. Hatta dönemin saray ressamlarından İtalyan Fausto Zonaro’dan özel resim dersleri almıştır. Bu özel dersler yaklaşık olarak iki yıl sürmüştür. Henüz 20’li yaşlarında bir genç kız iken resim eğitimi almak için İtalya’ya eğitim almaya gitmiştir. Paris’ten döndüğünde pek çok kadın ressamın yetişmesini sağlayan girişimlerde bulunmuş ve 1 Kasım 1914’te kadın ressamların eğitim alabileceği bir okul kurmuştur. 1928 yılında New York’ta kişisel bir sergide açtığı bilinen ilk Türk Kadın ressam Mihri Müşfik Hanım, 1954 yılında New York’ta hayatını kaybetmiş ve kimsesizler mezarlığına gömülmüştür. Taha Toros’un kaleme almış olduğu ve Akbank tarafından Türk resim sanatı yayıncılığına kazandırılan "İlk Kadın Ressamlarımız" isimli yapıtın dipnotlarından, sanatçının 1988 yılına kadar yapılan araştırmalarda bilinen Türkiye’de 32, İtalya’da 36, Fransa’da 23 ve Amerika’da 60’ı aşkın olmak üzere 150 dolayında eseri kayıt altına alınmıştır.

26 Şubat 1869 tarihinde Nadezhda Konstantinovna Krupskaya Petersburg’da doğdu. Rus kadın devrimcidir. Ekim Devrimi'nin lideri ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu olan Lenin'in eşidir. Sovyetler Birliği Eğitim Halk Komiseri yardımcısı olarak görev yaptı ve SSCB Bilimler Akademisi onursal üyesi oldu.

Büyük Ekim Devrimi’nden önce, beş yıl boyunca bir fabrika patronunun isteği üzerine işçilere okuma-yazma ve aritmetik dersleri verirdi. Burada işçilere ders verirken aynı zamanda işçileri örgütledi. Diğer eğitimci arkadaşlarıyla birlikte verdiği bu dersler çok geçmeden “devrim sınıfları”na dönüştü ve 30 bin işçinin çalıştığı fabrika, ücretlerin iyileştirilmesi talebiyle büyük bir greve gitti. Devrim öncesi sadece elit bir kesimin kullanabildiği kütüphaneler için de harekete geçerek kütüphaneciliğin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Nadya, emekçi sınıflar için yeraltı kütüphanelerinin kurulmasına öncülük ederek konferanslar düzenledi. Kütüphanecilik seminerlerinin hazırlanması gerektiğini savunarak, Rusya’da kütüphanecilik eğitiminin başlamasına öncülük etti. Nadezhda Konstantinovna Krupskaya otobiyografisinde kendi yaşamını şöyle özetlemiştir:

"bir gün, öğrencilerin politik tartışmalarına tesadüfen katılmıştım. Bu olayla gözlerimi açtım. Kurslara gitmekten vazgeçip, Marksist eserleri okumaya başladım. Yaşamı, sadece işçilerin devrimci eyleminin değiştirebileceğini kavradım... 1917’yi kapitalizmin ölüm saati olarak düşündüm. Aynı şeyi Sovyetler ‘in 2. Kongresi’nde toprağın ve üretim araçlarının mülkiyetinin halka verildiği zaman da düşünmüştüm. Nihai amacın başarılmasından önce, daha kaç adım atılması gerekiyordu? Son adımı görecek kadar yaşayabilecek miydim? Önemli olan bunu düşlemek ve bilmek değil, tersine bu düşün gerçekleşmesinin olanaklı ve elimizde olmasıydı. Onun gerçekleşmesini önleyebilecek hiçbir gücün olmadığı herkesçe açıktı. Kapitalizm can çekişiyordu. (...) Lenin 1894’de Petersburg’a geldiğinde, çalışmalar daha bir canlılık kazandı ve örgüt daha güçlü bir hâle geldi. Lenin’le aynı bölgede çalıştık ve hemen arkadaş olduk... Sürgünde Lenin’le evlendim. Ondan sonraki yaşamım, onun damgasını taşır. Ona çalışmalarında yapabileceğim yardımın en iyisini yaptığıma inanıyorum... İşçi sınıfının güçlenmesini, partinin büyümesini, dünyadaki en büyük devrime hazırlanmasını, yeni sosyalist bir sistemin doğuşunu, tamamen yeniden kurulan bir yaşamı görmek kaderimmiş. Hiç çocuğum olmadığı için üzülmüştüm, kendimin olmasa da şimdi birçok çocuğum -genç komünistler birliği üyeleri ve genç öncüler- var. Hepsi Leninist olmak istiyor. Otobiyografimi yazmamı genç öncüler istemişti. Otobiyografimi onlara, sevgili çocuklarıma adıyorum."

27 Şubat 1693 tarihinde İlk kadın dergisi "The Ladies' Mercury" Londra'da yayımlandı. Dört haftada bir olmakla birlikte çift yüz olarak tek sayfa basıldı. Dergide yer verilen konular, kadınların;  "aşk, evlilik, davranış, elbise ve mizah gibi konularda, ister bakire olsun, isterse evli veya dul, kadın cinsinin en çok merak ettiği her şey" diye başlık atılarak duyuruldu.

27 Şubat 1943 tarihinde Sheila Rowbotham İngiltere’de doğdu. Sosyalist feminist tarihçidir. Yorkshire Filey yakınlarında, bir Metodist okulda başladığı eğitimine Oxford St. Hilda’s College ve University of London’da devam etti. Küçük yaşlardan itibaren tarihle derinden ilgilense de okul müfredatındaki tarih hiç ilgisini çekmiyordu. Öğretmeni Olga Wilkinson, tarihin “tarih ders kitaplarına değil günümüze ait olduğunu” söyleyerek onun toplumsal tarihe olan ilgisini cesaretlendirdi. Çalışma hayatına teknik okullarda, üniversitelerde, deneme okullarında ve işçi eğitim derneklerinde öğretmenlik yaparak başladı. 1960’ların başında, Nükleer Silahsızlanma Kampanyası’na ve İşçi Partisi’nin gençlik kolu olan Genç Sosyalistler dahil olmak üzere çeşitli sosyalist çevrelere katıldı ve Karl Marx’ın fikirleriyle tanıştı. Kısa süre sonra, parti siyaseti yönünden hayal kırıklığına uğradı ve daha sonra yayın kurulunda da yer aldığı radikal siyasi gazete Black Dwarf için yazılar yazmaya başladı. 1960’ların başında, Sally Alexander ve Anna Davin ile birlikte Tarih Atölyesi Hareketi’nin kurucuları arasında yer aldı ve Marksist tarih yazım geleneğini işçi hareketi geleneğiyle birleştirerek sıradan insanların deneyimlerine odaklanan bir tarih yazmaya çalıştı. 1960’ların sonlarına doğru ikinci dalga feminizm içerisinde yer alan Sheila Rowbotham, sosyalist teorinin kadınlara yönelik baskıyı kültürel ve ekonomik açıdan ele alması gerektiğini savunduğu “Kadınların Kurtuluşu ve Yeni Politika” adlı broşürünü yayınladı. Marksist analizi feminizmle birleştirdiği teorisinde kapitalizmin yalnızca işçi sınıfını değil, aynı zamanda sistematik olarak kadınları da ezdiğini savundu.

Eserleri, Kadınlar Direniş ve Devrim, Kadın Bilinci, Erkek Dünyası, Kadının Gizlenmiş Tarihi, Yeni Bir Çağ Hayali ve  Hilary Wainwright ve Lynne Segal ile birlikte yazdığı Feminizm Sosyalizm ve Eylemde Birlik

28 Şubat 1909 tarihinde New York’ta ilk “Kadınlar Günü”  kutlandı. Kutlama, “kadın işçilerin davasına adanmış günde kadınların ekonomik ve politik eşitlik taleplerini alkışlayan” 1500 kadının katılımıyla Garrick Tiyatrosunda yapıldı. Bu gün, kadınların sömürülmesini ve ezilmesini kınayan, aynı zamanda ilkesel olarak kadınların oy hakkını savunan kadın işçilere adandı. Kadın erkek eşitliği, kadınların bağımsızlığı ve dolayısıyla Parti içinde ve dışında kadınların oy hakkı savunuldu. 1909 yılında Kadınlar Günü, Sosyalist Partinin resmi bir etkinliği olarak 28 Şubat’ta kutlandı ve Kadınların Ulusal Komitesi tarafından örgütlendi. 

28 Şubat 1944 tarihinde Şirin Tekeli doğdu. Türkiye'deki ikinci dalga kadın hareketinin içinde öncü olmuş kadın hakları savunucusu, feminist yazar ve aktivisttir.  İki felsefe öğretmeninin tek çocuğudur. Annesi Hayrünisa Köni İstanbul Üniversitesi'nde felsefe okumuş ve 30 yıldan fazla liselerde felsefe öğretmeni olarak çalışmış bir feministtir. Ankara Kız Lisesi'nin fen bölümüne devam ettiği yıllarda yoğun bir şekilde edebiyat ve felsefe kitaplarını okumaya başlar. 1961 yılında liseyi bitirdikten sonra döviz sınavını kazanarak Paris'e giderek ilk önce Fransızca öğrenir, 1962 yılında da hukuk okumaya başlar. Şehirdeki politik ortamın hareketli olması, terör, çatışmalar yaşanması hem de okuduğu bölümde umduğunu bulamaması gerekçeleriyle Paris'ten ayrılır. Lozan Üniversitesi'nde Sosyal ve Siyasal Bilimler okumaya başlar.1967 yılında öğrenimini bitirip İstanbul'a döner ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi'nin İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi Kürsüsü’ne girer. Bu dönemde öğrencilik döneminden tanıdığı eşi Ahmet Tekeli ile evlenir. 1973 yılında David Easton'un Sistem Teorisi merkezli doktora çalışmasını tamamlar. 1978 yılında kadınların siyasete katılması konusundaki doçentlik tezini bitirir. Doçentliği sonrasında seçimler üzerine çalışmaya başlar, 1985'te Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW-Committee on the Elimination of Discrimination against Women )'nin uygulanmasını talep eden dilekçe kampanyasını, Medeni Kanun reformu mücadelesini başlatır. 1987’deki Aile İçi Şiddete Karşı Yürüyüş ve Kariye Şenliği ile başlayan, 1989'da Mor İğne Kampanyası ile devam eden, genç kadınların, taşralı kadınların, Kürt kadınların katılmalarıyla gerçek anlamda bir toplumsal harekete dönüşen aktivitelerin içinde yer alır. 1989'da Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı'nın kuruluş çalışmalarına katılır. Şirin Tekeli'den başka Aslı Davaz Mardin, Füsun Akatlı, Jale Baysal ve Füsun Ertuğ Yaraş'dan oluşan kurucu kadro, 14 Nisan 1990'da İstanbul Belediyesi'ne ait Fener'deki tarihi binada Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi'ni hizmete açar. 1990'da genç feminist araştırmacıların çalışmalarını bir araya getiren bir derleme olan 1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar kitabını hazırlar. Bu kitap Almanca ve İngilizce olarak da yayımlanır. 1997 yılında KA-DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği), Ana Kültür Kooperatifi ve Winpeace -Türk ve Yunan Kadınları Barış Girişimi'nin oluşumunda kurucu olarak yer alır. 2012 yılında ölen eşi Ahmet Tekeli'nin ona bıraktığı miras ile Şirin-Ahmet Tekeli Kadın Hukukçuları Destekleme Vakfı'nı (KAHUDEV) kurulmasını sağlar. Bu Vakıf hukuk öğrencisi veya hukuk alanında faaliyet gösteren kadınların bilimsel ve mesleki gelişimlerine destek olmak amacıyla burslar verir. Üniversiteden ayrıldıktan sonra hayatını kazanmak için çeviri yapar. 2011 yılına kadar, Fransızca ve İngilizce'den çoğu kadınlar ve demokrasi ile ilgili 25 kitabı Türkçeye kazandırmıştır. Şirin Tekeli, beyin tümörü tedavisi gördüğü Bodrum'da 13 Haziran 2017 günü ölmüştür. Şirin Tekeli, ölmeden önce bedenini, bilimsel araştırmalarda kullanılması için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne bağışlamıştır. Bu sebeple cenaze töreni düzenlenmedi.

Eserleri: David Easton'un Sistem Teorisine Katkısı Üzerine Bir İnceleme. Kadınlar ve Siyasal-Toplumsal Hayat, Kadınlar İçin, 80'ler Türkiye'sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar, Devlet-Kadın-Politika, Feminizmi Düşünmek, 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…