Enes Kara’nın intiharı sonrası tarikat ve cemaatler yeniden gündemde

13 Ocak 2022
Enes Kara’nın intiharı sonrası tarikat ve cemaatler yeniden gündemde

Türkiye, 20 yaşında, aile zoruyla kaldığı cemaat evinde yaşamına son veren Enes Kara’nın ardından cemaat tarikatlar gerçeğiyle bir kez daha yüz yüze geldi; sık sık çocuklara yönelik taciz, tecavüz olaylarının da yaşandığı tarikat ve cemaatlerde son bulan yaşamları konuşuyor.

Enes Kara’nın ölümünün ardından bir gencin daha cemaat baskısı nedeniyle yaşamına son verdiği ortaya çıktı. Nur Cemaati liderlerinden olan Yeni Asya Gazetesi sahibi Mehmet Kutlular’ın kızı Vildan Kutlular'ın da, yıllar önce tıpkı Enes gibi yaşamına son verdiği ortaya çıktı.

20 yaşındaki Enes Kara’nın intiharı gözleri cemaat ve tarikatlara çevirirken, Cumhuriyet'e İlahiyatçı-felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, İslam’da tarikat ve cemaat bulunmadığını, bu yapıların asıl amacının “öğrencileri kullanabilecekleri elemanlar olarak hazırlamak” olduğunu söyledi.

"HÜCRE TİPİ YAPILANMA"

Prof. Dr. Şahin Filiz, cemaat ve tarikatların, yurtlar dışında daireler kiralayarak “hücre tipi yapılanma” içine girdiğine işaret ederek, “Asıl amaçları öğrencileri ailelerinden, üniversitelerden fikren, ruhen uzaklaştırmak, her alanda kendileri için gelecekte kullanabilecekleri elemanlar olarak hazırlamaktır. FETÖ’yü bir deneyim fırsatı olarak değerlendiren cemaat ve tarikatlar, taktiklerini geliştirmiş, yurtlar kurmakla birlikte asıl ağırlığı ev örgütlenmelerine vermiştir” dedi. Filiz, aynı kaynaktan türeyen cemaatleri FETÖ’den farklı görmenin, bir ağacın ana dalını o ağaca ait değil diye kesip diğer kalanların o ağaca ait olduklarını öne sürmek kadar akıl dışı bir sanı olduğunu vurguladı.  

"KURBAN ADAYI"

“Her mensup, kurban adayı. Cemaatleri FETÖ’den farklı görmek akıl dışı bir sanı” diyen Filiz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendi ürettikleri siyasal ve ticari dincilikle öğrencileri zorla kendileri gibi inanmaya, düşünmemeye ve koşulsuz teslim olmaya zorluyorlar. Din, bunların elinde zorbalığa ve zulme dönüştü. Dini bilgilerini cemaat ve tarikatlar aracılığıyla edinen aileler kendi çocuklarını nasıl bir ateşe attıklarının farkında bile değil. Bu dinci yapılanmalarda İslam’ı aramak, büyük bir yanılgı.”

"SÖYLEDİKLERİ YALANDIR"

Devletin yapması gereken en önemli görevin cemaat yurtları ev hücre-cemaat evlerini kapatmak olduğunu söyleyen Filiz, ailelere “İslam’ı, Kuran’dan, meallerinden okuyun. Doğrudan ayetlere ve onların güvenilir kısa ve özlü tefsirlerine başvurun. Fetvalar din değildir. Cemaat ve tarikatların söyledikleri, dini ve gerçeği saptıran yalanlardır” diye konuştu.”

PELİN'İ KİM ÖLDÜRDÜ?

Yaşananların tanığı olan Umar Karatepe, Nur Cemaati liderlerinden olan Mehmet Kutlular’ın kızının hikayesini Twitter’da anlattı. Aynı zamanda Yeni Asya Gazetesi’ni sahibi olan Mehmet Kutluar’ın kızı Vildan Kutlular, anlatılanlara göre ailesinin ve cemaatin baskılarından kurtulmak için yıllar önce evden kaçtı. İsmini reddederek kendisini ‘Pelin’ olarak tanıtmaya başladı. Konuyla ilgili yaptığı paylaşımda Umar Karatepe, “Yakalanırsam geri gönderirler” diye ismini gizlerdi. Öyle ki onun Vildan Kutlular olduğunu ölümünden sonra öğrendi çoğunluk” ifadelerini kullandı.

Karatepe'nin twitleri şöyle:

#EnesKara'nın babasının bağlı olduğu cemaatin liderinin kızı da yaşamına son vermişti. Ailesini reddederek kaçmış ve maalesef tutunamamıştı. Nereden mi biliyorum? Reddettiği ismiyle Vildan Kutlular'ın, arkadaşım Pelin'in yaşam mücadelesinin tanığıyım.

Pelin ailesinin ve cemaatin baskılarını reddederek evden ayrılmıştı. Ve maalesef sığınabileceği, ona destek olacak bir devlet, bir "kamu" yoktu. "Yakalanırsam geri gönderirler" diye ismini gizlerdi. Öyle ki onun Vildan Kutlular olduğunu ölümünden sonra öğrendi çoğunluk.

Maalesef uyuşturucu ile tanışmıştı sığındığı evlerde ve kurtulmak istiyordu. İşte bu kurtuluş mücadelesinde tanıdım onu. Resmi kurumlardan yardım alamıyordu, geri gönderilmekten korkuyordu. "Temizlenirken sizde kalabilir miyim ama beni asla tek dışarı çıkarmayın" dedi bir gün.

Elimizden geldiğince destek olduk. Spor, bilgisayar oyunlar, sinema, tiyatro ve asla yalnız bırakmama. Evet çok zordu, çok zorlandı, krizlerine tanıklık ettik ama direndi Pelin.

Uğur Mumcu'yu anma etkinliğine gitmiştik beraber. Çok çok öfkeliydi, hepimizden çok. Biz aileden politiktik ama Pelin'in öfkesi bizimki gibi "politik" değildi, öyle bir haykırıyordu ki sloganları. Gözyaşları içinde...

Tam bitti diye sevinirken, bir gün gitti Pelin. Sadece bir not bırakarak ardında "kaçmıştı". Her şey için teşekkür ediyor ama kendisinin bunu yapamayacağını söylüyordu. "Ben bu kadarım" diyordu. Oysa yapamayan Pelin miydi?

onra Pelin'in kurtulmak için tek başına mücadele verdiği illetle yaşamına son verdiğini duyduk TV'lerden. Kimi aşırı dozdan öldü, kimi öldürüldü dedi ardından. Peki "bu kadar" olan Pelin miydi? Pelin'i kim öldürdü?

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…