Yanis Varoufakis – Batı Parasını Nasıl Zehirledi?

20 Ekim 2022
Yanis Varoufakis – Batı Parasını Nasıl Zehirledi?

Kapitalizm, değeri olan ama fiyatı olmayan hemen hemen her şeyi metalaştırarak, ve böylece de değerle fiyat arasında keskin bir kama sokarak, dünyayı fethetti. Aynı şeyi paraya da yaptı. Paranın değişim değeri, her zaman insanların belirli bir miktar nakit karşılığında değerli şeyleri teslim etmeye hazır olduğunu yansıtıyordu. Ama kapitalizmde, Hıristiyanlık borç için faiz alma fikrini kabul ettiğinde, para da bir piyasa fiyatı edindi: faiz oranı ya da belirli bir dönem için bir yığın nakit para kiralamanın fiyatı.

2008 mali çöküşünden sonra, ve özellikle pandemi sırasında, garip bir şey oldu: para (enflasyonun azalttığı) değişim değerini korudu ama fiyatı düştü ve birçok durumda negatife döndü. Siyasetçiler ve merkez bankacıları, Karl Marx’ın para için kullandığı şiirsel tanımla “insanlığın yabancılaşmış yeteneğini” kazara zehirledi. Verdikleri zehir, 2008 sonrası, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, azınlığın sosyalizmi finanse etmek için çoğunluk için sert kemer sıkma siyasasıydı.

Kemer sıkma, tam da özel harcamalar bir tuğla gibi düşerken, kamu harcamalarını azalttı ve özel ve kamu harcamalarının toplamının –yani tanımı gereği milli gelirin– düşüşünü hızlandırdı. Kapitalizmde, yalnızca Büyük Şirketler, borç verenlerin – çoğunlukla büyük tasarrufları olan zenginlerin- borç vermeye istekli olduğu önemli miktarda parayı ödünç alma kapasitesine sahiptir. Bu nedenle 2008’den sonra paranın fiyatı düştü: Büyük Şirketler, kemer sıkmanın talep üzerindeki feci etkisine, (Büyük Şirketlere)  para arzı hızla artarken bile yatırımları iptal ederek yanıt verdiğinden, paraya olan talep kurudu.

Hiç kimsenin geçerli fiyattan satın almak istemediği patates stokları gibi, paranın fiyatı -faiz oranı- ona olan talep borç verilebilecek miktarın altında kaldığında düşer. Ama burada can alıcı fark şudur: Hızla düşen bir patates fiyatı, herhangi bir aşırı arz sorununu hızla çözerken, paranın fiyatı hızla düştüğünde bunun tersi olur. Yatırımcılar, artık daha ucuza borçlanabileceklerine sevinmek yerine şöyle düşünür: “Merkez bankası, faiz oranlarının bu kadar düşmesine izin verdiğine göre durumun umutsuz olduğunu düşünüyor olmalı. Bana bedava para verseler bile yatırım yapmayacağım!” Merkez bankacıları paranın resmi fiyatını keskin bir şekilde indirdikten sonra bile yatırım toparlanamadı ve paranın fiyatı negatif bölgeye ulaşana kadar düşmeye devam etti.

Garip bir durumdu. Negatif fiyatlar, mallar için değil, kötüler için anlamlıdır. Bir fabrika zehirli atıkları ortadan kaldırmak istediğinde, bunun için negatif bir fiyat talep eder: yöneticileri, ondan kurtulması için birine ödeme yapar. Ama merkez bankaları, araba üreticilerinin kullanılmış sülfürik asite ya da nükleer santrallerin radyoaktif atık sularına yaptığı muameleyi paraya yapmaya başladığında, finansallaşmış kapitalizm krallığında bir şeylerin çürümüş olduğu anlaşılır.

Bazı yorumcular şimdi Batı parasının enflasyon ve faiz artırımlarının alevleri içinde arındığını umuyor. Ancak enflasyon, zehri Batı’nın para sisteminden uzaklaştırmıyor. Zehirli paraya on yıldan fazla bir süredir bağımlı olduktan sonra, belirgin bir detoksifikasyon yöntemi kendini göstermez. Bugünkü enflasyon, Batı’nın 1970’lerde ve 1980’lerin başında karşılaştığı canavarla aynı değil. Bu sefer 50 yıl önce yapamadığı şekilde emeği, sermayeyi ve hükümetleri tehdit ediyor. O zamanlar emek, bir yaşam maliyeti krizini önleyen ücret artışlarını talep edecek kadar örgütlenmişti ve ne devletler ne de özel şirketler, devam etmek için ücretsiz paraya bel bağlamadı. Bugün, büyük bir özel ve kamu iflas dalgasını tetiklemeyen para talebi ile para arzı arasındaki dengeyi yeniden kuracak optimal bir faiz oranı yoktur. Zehirli paranın uzun vadeli fiyatı budur.

ABD hükümeti, yerel enflasyonu dizginlemek ve Kurumsal Amerika’yı ve birçok dost hükümeti Amerika’nın kendi istikrarını tehdit edecek bir ödeme gücü krizine zorlamak gibi olanaksız bir ikilemle karşı karşıya. Avrupa bankaları 2008’den sonra, federasyonun uygun bir temelini -mali bir birliği kurmakta- başarısız olduğunda, siyasa yapıcıların bariz olanı yapmayı reddettiği Euro bölgesinde işler çok daha kötü. Bunun yerine, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) euroyu kurtarmak için “ne gerekiyorsa” yapmasına izin veriyorlar. ECB sadece kendi parasını zehirleyerek euro işine koyulabilirdi. Bugün ECB, enflasyon hedefine ulaşmanın bir yolu olarak elde tutmayı artık haklı çıkaramayacağı, ancak euronun varlığını sorgulamadan vazgeçemeyeceği büyük miktarlarda İtalyan, İspanyol, Fransız ve hatta Yunan borcuna sahip.

Avrupa ve ABD’nin karşı karşıya olduğu çözülemez muamma üzerinde düşünürken, belki de bu, paranın neden zehirlenebileceğinin daha derin nedenini düşünmek için iyi bir uğraktır (ki bu, enflasyon tarafından değerinin düşürülmesiyle aynı şey değildir). İyi bir başlangıç, Albert Einstein’ın ışığı ancak onun iki farklı davranışa sahip olduğunu kabul edersek anlamlandırabileceğimiz fikrini ödünç almaktır: parçacıklar ve dalgalar.

Paranın da iki doğası vardır. Diğer metalarla takas ettiğimiz bir metanın ilk doğası, paranın neden negatif bir fiyat elde edebileceğini asla açıklayamaz. Ama ikinci doğası şöyledir: Dil gibi para da birbirimizle ve teknolojilerimizle olan ilişkimizin bir yansımasıdır. Maddeyi nasıl dönüştürdüğümüzü ve çevremizdeki dünyayı nasıl şekillendirdiğimizi yansıtır. Kolektif olarak birlikte bir şeyler yapmak için “yabancılaşmış yeteneğimizi” ölçer. Paranın ikinci doğasını anladığımızda, her şey çok daha anlamlı hale geliyor.

Bankacılar için sosyalizm ve geri kalanların çoğunluğu için kemer sıkma, kapitalizmin dinamizmini bozarak onu yaldızlı bir durgunluk durumuna soktu. Zehirli para sağanaklar halinde aktı ama ciddi yatırımlara, iyi işlere ya da kapitalizmin kayıp hayvanî ruhlarını yeniden canlandırabilecek herhangi bir şeye değil. Ve şimdi enflasyon hayaleti tepemizde dolaştığı için, hiçbir para siyasası parayı arındıramaz, dengeyi yeniden sağlayamaz ya da yatırımları insanlığın gereksindiği yere yönlendiremez.

Kaynak metin: https://braveneweurope.com/yanis-varoufakis-how-the-west-poisoned-its-money

Dünyadan Çeviri

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…