Kadınlar kapitalist patriyarkaya karşı her alanda direnişe öncülük ediyor

Nuray Kılıç

2 Mayıs 2021
Kadınlar kapitalist patriyarkaya karşı her alanda direnişe öncülük ediyor

Kadınlar geliyor öfkeleri yüreklerinde,

Kadınlar direniyor ülkenin yedi bölgesinde,

Kadınlar hakları için sokakta, gece gündüz ayakta,

Kadınlar patriyarkanın dimdik karşısında,

Kadınlar değiştirecek dünyayı,

Devrim kadınların mücadelesi ile gelmekte…

118 hayat 118 can 

2021 yılının ilk 120 gününde 118 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu bir cins kırımdır. Her gün bir kadının öldürüldüğü ülkemizde İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi söz konusu olmamalıdır. Faaliyet gösteren tüm kadın dernek ve STK’lar meşru zeminde birleşerek mücadelelerini sürdürmektedirler. Kadınların yıllarca emek vererek, bedeller ödeyerek kazanmış oldukları haklarını hukuki olarak geçerliliği olmayan kararname ile fesh edilmesini kabul etmeleri mümkün değildir. Mücadelemiz bitmemiş yeni başlamıştır…  

Erkek vuruyor, devlet koruyor, yargı aklıyor!

2 Nisan'da, Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde bir mağarada şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Meryem Aslan’ın cesedi bulundu.

2 Nisan'da, Kayseri'nin Kocasinan ilçesinde Fatma A. 7 yıl önce boşandığı Y.T tarafından katledildi. Cani katil Fatma A.’yı bıçaklanıp öldürdükten sonra yol kenarına attı.

3 Nisan'da, İstanbul Küçükçekmece’de yaşayan Şükriye Bulgurcu, evinde ölü olarak bulundu.

3 Nisan'da, Malatya’da Dilek S.  Münir İ. İsimli erkek tarafından bir otelin banyo küvetinde katledildi. Şüpheli Münir İ. gözaltına alındı.

4 Nisan'da, Balıkesir Altıeylül ilçesi Gümüş Çeşme mahallesinde yaşayan Seda Kayadelen evli olduğu Emrah Kayadelen tarafından bıçaklanarak katledildi.

7 Nisan'da, Siirt’te Afetevler Mahallesi İddialara göre E.Ş. isimli bir kadın, oturduğu apartmanın 9’uncu katın balkonundan Şüpheli bir şekilde düşerek hayatını kaybetti.

8 Nisan'da, Elâzığ’da Bahar Bal,  Salih Yılmaz Coşkun adlı erkek tarafından bıçaklanarak katledildi. 

8 Nisan'da, İstanbul Pendik Bahçelievler Mahallesi'nde yaşayan Arzu İlhan Koca uzaklaştırma kararına rağmen eve zorla giren evli olduğu Göksal Koca tarafından bıçaklanarak katledildi. 

15 Nisan'da, Samsun Salıpazarı ilçesine bağlı Bereket Mahallesi'nde yaşayan Selma Örenç evli olduğu  Mehmet Örenç tarafından tüfekle vurularak katledildi. 

18 Nisan'da, Sivas'ın Karşıyaka Mahallesi'nde yaşayan Mevlüde Parlak evli olduğu erkekRahmi Parlak tarafından bıçaklanarak katledildi.  

19 Nisan'da, Esenler Mahmutbey Yolu üzerinde bulunan yeşillik alanda kimliği henüz belirlenemeyen bir kadın boğazından ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklandı. Aldığı bıçak darbesleriyle kadın ağır yaralanırken, olayı gerçekleştiren kişi ya da kişiler ise olay yerinden kaçtı. Kendi imkânlarıyla cadde kenarına kadar gelerek yardım isteyen kadın kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. 

20 Nisan'da, Bursa Osmangazi ilçesinde Aygün Yıldız boşanma aşamasında olduğu  Mehmet Yıldız tarafından sokak ortasında vurularak katledildi. 

22 Nisan'da, Afyonkarahisar Sandıklı İlçesi'nde Filiz G. evli olduğu erkeğin babası Nurettin G. tarafından silahla vurularak katledildi. 

24 Nisan'da, KırıkkaleBahçelievler Mahallesi'nde yaşayan Koçer Dönmez evli olduğu Mehmet Dönmez tarafından vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanarak katledildi. 

26 Nisan'da, Van’ın Erciş ilçesinde M.I. isimli kadın evinde şüpheli bir şekilde başından vurularak öldürülmüş olarak bulundu. 

27 Nisan'da, Samsun'un Canik ilçesinde yaşayan Ayşe Cenikli, gördüğü şiddet üzerine 3 ay evden uzaklaştırma kararı aldırdığı evli olduğu Bülent Cenikli tarafından kurşunlanarak katledildi. Yetkililer uzaklaştırma kararına uyup İstanbul Sözleşmesi'ni etkin uygulansaydı Ayşe yaşıyor olacaktı.

27 Nisan'da, Ağrı'da Esra Çelik meslektaşı Mesut Doğan adlı erkek tarafından vurularak katledildi. 

28 Nisan'da, Burdur'un Bucak İlçesi'nde yaşayan Hatice Işık çalıştığı şarküteride Ramazan Topay isimli erkek tarafından av tüfeği ile vurularak katledildi. 

HER YER ŞİDDET MAHALLİ

1 Nisan'da, Bursa’da işinden çıkarak eve gitmek üzere sokakta yürüyen Ecenur Özbayrak, tanımadığı Sedat A. isimli erkek tarafından muşta ile saldırıya uğradı. 

3 Nisan'da, Antalya'nın Alanya ilçesinde Beyza Yurttaş, eski erkek arkadaşı Bülent Yüksel tarafından bayılana kadar dövüldü. Bülent Yüksel, Beyza Yurttaş’ı öldü diye evinin önüne bırakarak kaçtı.  

5 Nisan’da, Küçükçekmece Yeşilova Mahallesi'nde yaşanan olay sosyal medyadan paylaşıldı. Görüntülerde, bir erkek, eşini sokak ortasında ağlayan çocuğuna aldırış etmeden darp etti. Çocuğun ağlama seslerini duyan vatandaşlar tepki gösterirken, eşini darp etmeye devam edip, evine götürdü. Yaşanan dehşet anlarını ise bir vatandaş, cep telefonu kamerası ile kaydetti. Görüntülere kocanın eşine yumruk atması ve kafasından tutup, itmesi yansıdı. 

16 Nisan'da, Adana’da yaşanan olayın görüntüleri, şiddet gören kadının kızı tarafından sosyal medya hesabından ‘’ 2 yıldır şiddet görüyoruz, lütfen bize yardın edin’’ notuyla paylaşıldı. Görüntülerde şiddet uygulayan erkek defalarca tekme ve tokat attı. Tehditler ve küfürler savurdu. "10 yıl ceza da alsam göze alıyorum" diyerek eşini darp ettiği görüntüler, sosyal medya kullanıcıları tarafından tepki topladı. 

24 Nisan'da, Antalya’da Feyzanur Ç.  Hakan A. isimli erkek tarafından sokakta dövüldü. Olayın ardından yaralanan Feyzanur Ç. hastaneye kaldırıldı.

 

DAVA TAKVİMİ 

12 Nisan'da istismar davası sonuçlandı. İstanbul Beyoğlu’nda 7 yaşındaki D.A.’ya cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan Adnan Y.’nin cezası belli oldu. Mahkeme, tutuklu sanık Adnan Y.’yi, “12 yaşından küçük çocuğa karşı cebir ve tehditle cinsel istismar" ve "Cebir ve tehdit ile cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak" suçlarından toplam 24 yıl hapis cezasına çarptırdı. 

26 Nisan'da Melek İpek davası sonuçlandı. Kendisine işkence yapıp ölümle tehdit eden ve şiddet uygulayan Ramazan İpeği öz savunma hakkını kullanarak öldürdüğü davada  'meşru savunmada sınırın aşılması, mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez' hükmü gereğince  Melek İpek tahliye edildi. 

 TARİHTE BU AY 

4 Nisan 1928 tarihinde Maya Angelou dünyaya geldi. Gerçek adı Marguerite Ann Johnson’dur.  Hollywood’daki ilk kadın zenci yönetmendir. Afroamerikan yazar, şair, dansçı, aktris ve şarkıcı. Angelou, yedi tane otobiyografi, üç tane deneme, birkaç tane şiir kitabı yayınlamıştır. Ayrıca Maya Angelou’nun elli yıldan fazla bir süreyi kapsayan kariyerinde birçok oyun, film ve televizyon gösterisi bulunmaktadır. Düzinelerce ödül ve otuzdan fazla onursal doktora derecesi almıştır. Angelou kendi çocukluğunu ve yetişkinlik çağının ilk dönemlerini konu alan otobiyografileri ile tanınmaktadır.

Başlıca eserleri Kafesteki Kuş Neden Şakır, Bilirim, Benim Adımla Toplanın, Kafesteki Kuşun Şarkısı, Annem ve Ben, Kızıma Mektuplar ve Bir Kadının Yüreği’dir.

5 Nisan 1950 tarihinde Ann C. Crispin doğdu.  Yayımlanmış yirmi üç romanın yazarı olan Amerikalı bir bilim kurgu yazarıdır. Star Trek ve Star Wars romanı yazdı ve Star Bridge adlı orijinal bir bilim kurgu dizisi yarattı. Crispin, Amerika Bilim Kurgu ve Fantastik Yazarların Doğu Bölge Direktörü ve ardından Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. 19 Nisan 2013'te Crispin, Uluslararası Medya Bağlantı Yazarları Birliği (IAMTW) tarafından 2013'de Büyük Usta seçildi. 

6 Nisan1882 tarihinde Rose Schneiderman doğdu. Polonya doğumlu Amerikalı sosyalist ve feministtir.Kadın Sendikaları Birliği’nin (Women’s Trade Union League – WTUL) başkanlığı yapmıştır. İşçi sendikası liderlerinden biriydi. Fabrikalardaki güvensiz işyeri koşullarına dikkat çekti. Kadınlara oy hakkı veren 1917 New York eyaleti referandumunun geçmesi için çalıştı kamuoyu oluşturdu.

6 Nisan 1983 tarihinde Fakihe Öymen vefat etti. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın milletvekillerindendir. TBMM’nin V. VI. VII. ve VIII. dönemlerinde Milletvekilliği yapmıştır. İlköğrenimini İstanbul’da Koca Mustafa Paşa İlk Mektebi’nde yaptıktan sonra İstanbul Kız Muallim Mektebi’ni dördüncü olarak bitirdi. Yükseköğrenimine bir süre İnas Darülfünunu (Kadın Üniversitesi) Edebiyat Şubesi'nde devam etti. Ancak daha sonra Coğrafya Bölümü'ne geçti ve bu bölümden mezun oldu. Kandilli Kız Lisesi Coğrafya öğretmenliği ve Bursa Kız Muallim Mektebi Tarih ve Coğrafya öğretmenlikleri yaptı. Siyasete atılana kadar öğretmenlik görevini devam ettirdi. Kadınların ilk defa oy kullanabildikleri ve seçilme hakkına sahip oldukları 1935 seçimlerinde TBMM’ye girmek için adaylığını koydu. Bursa'dan Ayşe Şekib Hanım'ın da Milletvekili adayı olması nedeniyle, aynı şehirden iki kadın aday olmaması için İstanbul'dan aday oldu ve İstanbul Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. V. dönem boyunca Bütçe Komisyonu'nda yer aldı. VI. ve VII. dönemlerde İstanbul, VIII. dönemde Ankara Milletvekili olarak Meclis'e girdi.

1936 yılında toplanan Üçüncü Türk Dil Kurultayı’nda Gramer-Sentaks Komisyonu’nda başkan olarak çalıştı.

7 Nisan 1803 tarihinde Flora Tristan doğdu. Tam adı Flora Celestine Therese Henriette Tristan Moscoso'dur Fransız yazar, sosyalist, işçi ve kadın hakları savunucusu. Modern feminizmin kurucularından birisidir. Kendi manifestosunu yazan ve Avrupa'da kadının kendi yerini bulmasını sağlamış, tarih yazan bir kadındır.

"Baskı altında olan erkek, bir başkasını baskı altına alacaktır. Bu da karısıdır. Kadın bir proleterin proleteridir." diyerek erkeklerin başka bir rol dağılımını kabul etmek zorunda olduklarını vurgular. 

8 Nisan 1970 tarihinde Didem Madak doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Şiirleri Öküz, Ludingirra ve Sombahar dergilerinde yayımlandı. İlk kitabı olan Grapon Kâğıtları İnkılap Kitabevi Şiir Ödülü’nü kazandı. İstanbul Eczacılar Odasının avukatlığını yaptı ve aynı zamanda bir yandan da şiir çalışmalarına devam etti.

Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım!

"Zenciler prensesi olacağım.

Hayat işte asıl o zaman başlayacak"

Pippi Uzunçorap

Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım

Bilmiyorsnuz. Darmadağın gövdemi

Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.

Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.

Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor

Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.

14 Nisan 1986 tarihinde Simone de Beauvoir 78 yaşında vefat etti. Asıl adı Simone Lucie-Ernestine-Marie-Bertrand de Beauvoir’dur.  Fransız yazar ve feminist filozof, Roman, felsefe politik ve sosyal deneme, biyografi ve otobiyografi yazarı ve gazetecidir. En önemli eseri 1949’da yazdığı, kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelemesini yaptığı ve modern feminizmin temellerini kurduğu İkinci Cins (Le Deuxieme Sexe) kitabıdır. Yazarın bu eseri 1949’da Fransa’da yayımlanmıştır. Freudcu yönleri ağır basan feminist bir varoluşçuluk göze çarpar. Varoluşçulukta olduğu gibi de Beauvoir temel prensip olarak var oluşun özden önce geldiğini kabul eder ve Kadın doğulmaz kadın olunurprensibine ulaşır.

“Kadın doğulmaz, kadın olunur”. İkinci Cinsiyet ’in odak noktasını oluşturur. Simone de Beauvoir böylece cinsiyet meselesini doğanın alanından çıkarıp kültürün ve tarihin alanına yerleştirirken, bir anlamda toplumsal cinsiyet tartışmasını da başlatmıştır. Bunu yaparken hem varoluşçuluk, fenomenoloji ve yapısalcı antropoloji gibi kendi çağdaşı olan düşünceleri hem de Hegel ve Marx gibi felsefe klasiklerini cinsiyet düzleminde yeniden okur. Beauvoir’a göre kadın, kendine has bir durum tarafından, tarih boyunca farklı koşullar altında yeniden üretilen Başkalık durumu tarafından belirlenmiştir: Kadın ile erkek arasında eşitsizlik vardır, kadın ikinci cinsiyettir ve hem bireysel hem de toplumsal bakımdan ezilmiştir. Bu durumun temelinde yatan öncesiz sonrasız kadınlık efsanesi, ataerkilliğin başlıca unsurlarındandır. Ataerkillik sadece kadını değil, erkeği de bu çerçevede üretir ve belirler. Öyleyse kadın ile erkek arasındaki eşitsiz ilişki kadının veya erkeğin doğasından kaynaklanmaz. Kadın ve erkek, doğal veya biyolojik belirlenimlerden ziyade tarihsel ve kültürel birer kurgudur. Öte yandan kadının ezilmişliği diğer ezilenlerin durumundan farklıdır. Kadınlar, aralarındaki farkları aşan ve kapsayan kadınlık durumunun bilinciyle hareket etmezler. Öncesiz sonrasız kadınlık efsanesinin etkisi altında kadın içkinliğe hapsolmuş, adeta içkinlikle özdeşleşmiştir. Bu kavramsal çerçeveden hareketle Beauvoir, kadının özgürlüğü, ev içi emek, annelik, evlilik kurumu, kadın bedeninin tahakküm altına alınması gibi, feminist düşüncenin güncel meselelerine dokunan birçok konuyu tartışmaya açar. 

19 Nisan 1946 tarihinde Duygu Asena İstanbul’da doğdu. Ortaöğrenimini Kadıköy Özel Kız Koleji’nde tamamlamasının ardından İstanbul Üniversitesi Pedagoji bölümünde eğitim gördü. İş hayatına pedagog olarak başlayan Asena, Haseki Hastanesi Çocuk Kliniği ve İstanbul Üniversitesi Çocuklar Evi’nde çalıştı. Gazetedeki ilk yazısı 1972 yılında Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde yayımlandı. Bu tarihten itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde gazeteci ve yönetici olarak bulundu. Türkiye'de kadın dergiciliği alanında en önemli dergilerden Kadınca Dergisi'nin 1978-1992 yılları arasında yayın yönetmenliğini yaptı.

5 yıl boyunca bir televizyon kanalında "Ondan Sonra" isimli bir program hazırlayıp sundu.

Gazeteciliğinin yanında yazarlığını da sürdüren Asena, ilk kitabı Kadının Adı Yok ile adını duyurdu. Kitap müstehcen bulunduğundan 1988’de yasaklandı. Uzun süren dava sonucunda tekrar yayımına izin verildi ve ardından aynı yıl yönetmen Atıf Yılmaz tarafından filme alındı. Yazıları ve kitaplarında değindiği temalar nedeniyle Asena, feminist yazar olarak tanındı. Türkiye P.E.N. Yazarlar Derneği 2006 yılında Türkiye kadın hareketine hizmetleri nedeniyle Duygu Asena adına ödüllü yarışma düzenledi.

 27 Nisan 1759 tarihinde Mary Wollstonecraft doğdu. Yazar, filozof ve Dünyadan istediğim bir hak, yardım ve bağış değil diye haykıran ilk liberal feministtir.Mary Wollstonecraft Kısa kariyeri süresince romanlar, felsefi inceleme yazılarının yanı sıra bir seyahatname, bir çocuk kitabı ve bir Fransız Devrimi tarihçesi de yazmıştır. Wollstonecraft en çok kadınların erkeklerden yaradılışından daha değersiz olmadığını ancak eğitimsiz oldukları için daha değersiz göründüklerini savunduğu, 1792 yılında yayımlanan Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi (A Vindication of the Rights of Woman) kitabıyla tanınır. Hem erkeklerin hem de kadınların akıl sahibi varlıklar olarak kabul edilmelerini önerirken, mantık üzerine kurulu bir toplumsal düzen olmasını savunur.

Wollstonecraft, erkeklerin sahip olduğu hakları gözden geçirdiğinde kadınların da eğitim, miras, çalışma ve kadınların kendi bedenini tanımaya yönelik haklara sahip olmaları gerektiğini özgürce vurgular, savunur ve bu konuda yazar. Onun tek istediği kadınların yeteneklerini tıpkı erkekler gibi özgürce kullanabilmeleridir. Wollstonecraft’ın bu istekleri sadece orta sınıf kadınlar için geçerlidir, çünkü kırsal kesimde ve fabrikalarda kadınlar daha az düşük ücret alarak da olsa çalışmaktadır. Fabrikalarda erkekler çelik işçisi, kadınlar bıçak bileyici olarak hayatlarını devam ettirmektedir. Feminizmin ilk adımı olan bu istekler, kadınların radikal değişimlere doğru yol almasının başlangıcı sayılır. Çünkü on sekizinci yüzyıl kadını erkeklere verilmiş olan bir takım haklardan yoksundurlar. Wollstonecraft, kadınların paralarını istedikleri gibi özgürce harcayabilme hakkının eğitimden geçtiğine inanır. Bağımsızlığın kazanılması için gerekli olan ilk adım okula gidebilme imkânını elde etme ve bunu elde eden kadının çalışıp, para kazanmasıdır. Eğer kadınlar kendi paralarını çalışarak kazanabilirse, o parayı da, istediği gibi harcama olanağına kavuşacaklardır. Kadının rahatça parasını kazanıp harcayabilmesi, kendisine karşı yapılan bir takım haksızlıklarda kendini özgürce savunabilmesi için gerekli olan bir başlangıçtır.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…