Kobani davası: Mahkeme başkanı, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın sesini kapattı

26 Nisan 2021
Kobani davası: Mahkeme başkanı, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın sesini kapattı

HDP’nin önceki Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobani davası, Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Dava öncesi yapılan basın açıklamasında gazetecilerin görüntü alması polis tarafından engellendi 60 avukatın izleyici salonuna alınmak istenmesi üzerine duruşma salonunda arbede çıktı. Mahkeme başkanı, tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın sesini kapattı CHP Duruşmayı takip etmek amacıyla 4 kişilik ekip gönderdi.

HDP’li siyasetçilere, ağırlaştırılmış müebbet hapse varan hapis cezalarının istendiği “Kobanî protestolarının” konu edildiği davanın ilk duruşması bugün görülüyor. Sanık avukatları, içeri alınmamalarını alkışlarla protesto etti.

Halkların Demokratik Partisi’nden 28'i tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişiye açılan “Kobanî davasının” ilk duruşması bugün Sincan Kampusu’ndaki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.

“6 - 8 Ekim Kobanî protestoları” olarak bilinen, 2014 yılındaki eylemlerle suçlanan siyasetçiler hakkında, 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

"Burada hakikat, yalanı yargılayacak"

Duruşma öncesinde HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan, Sincan Kampusu önünde açıklama yaptı. Polis ise açıklama sırasında “sosyal mesafe” gerekçesiyle grubun dağılması için anons yaptı.

Sancar, polisin anonsuyla ilgili, "Hakikatin sesini, sesimizi bastırabileceklerini sanıyorlar" dedi. Bianet'in aktardığı haber şöyle:

Mithat Sancar açıklamasında, “barış için, demokrasi için” direnmeye devam edeceklerini söyledi:

“Kobanî Davası denen siyasi kumpas davasının ilk duruşması biraz sonra başlayacak. Duruşma başlamadan önce burada bir araya gelip bir açıklama yapmak istiyorduk ama gördüğünüz gibi aramıza duvar ördüler. Bu, hakikatten korktuklarının bir başka göstergesidir. Sesimizi bastırabileceklerini sanıyorlar ancak yanılıyorlar. Bu davada da bizi sindirebileceklerini düşündüler ama yanıldıklarını bundan sonra da göstereceğiz.

“Bu bir siyasi kumpas davasıdır. Türkiye'deki barış arayışını, özgürlük özlemini ve demokrasi umudunu bitirme arayışıdır. Biz de özgürlük için, demokrasi için, hakikat için direnmeye devam edeceğiz.

“Bu bir siyasi intikam davasıdır aynı zamanda. 2014 yılında IŞİD’in Kobanî'de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş bir iktidarın öfkesinin ürünü olan bir davadır. HDP’nin bu iktidara yaşattığı yenilgilerin yarattığı öfkenin ürünü olan bir intikam davasıdır. Bunu hep birlikte boşa çıkaracağız.

“Bugün burada bulunan, yurt dışından gelen ve Türkiye’den buraya duruşmaya gelen bütün dostlara hoş geldiniz diyoruz. Bu kumpas davasını boşa çıkaracağız, demokrasi mücadelesini büyüteceğiz, iktidarın hesaplarını bozacağız ve bu ülkeyi bu otoriter tasalluttan hep birlikte mutlaka kurtaracağız. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Burada hakikat yalanı, inanç korkuyu yargılayacak. Cesaret bu salonlardan bütün Türkiye’ye yayılacak, bütün dünyaya ses verecek. Buradan duruşmayı izlemeye geçiyoruz. Hepinize teşekkür ediyoruz geldiğiniz için.”

HDP’nin Meclis Grubu’yla katılacağı duruşmaya, İlerici Enternasyonal temsilcileri ve uluslararası heyetler ile baro başkanları, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinden temsilciler izliyor.

* Çizim: Ercan Altuntaş

Avukatlardan protesto

Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), “Avukat sıralarında güvenlik güçleri oturtulmuş. Avukatları duruşmaya alınmıyor. Avukatların duruşmaya alınmıyor olması gerekçesi ile müvekkillerimiz mahkeme heyeti tarafından yapılan yoklamaya cevap vermiyor” açıklamasını yaptı.

Çağdaş Hukukçular Derneği de avukatların heyeti protesto ettiğini söyledi:

“Kobane Dosyası'nın ilk duruşması için birçok şubemizden üyelerimiz ve meslektaşlarımızla birlikte duruşma salonundayız. Salonda avukat sıralarına polisler oturtulduğu için çok sayıda avukat dışarıda beklemektedir. Salonun kapısı avukatların yüzüne kapatılmıştır.

“Savunma avukatları tarafından mahkeme heyeti protesto ediliyor. Hakimin duruşma düzenini bozanları dışarı çıkarttıracağını söylemesi üzerine avukatlar dışarıdaki meslektaşlarının içeri alınmaması durumunda tutanak tutup dışarı çıkacaklarını beyan ettiler. Mahkeme başkanının avukatlara "yargılamayı siz olmadan da yaparız" demesi üzerine savunma avukatları alkış protestosu ile salonu terk ediyor.”

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanan Selahattin Demirtaş ve diğer tutuklular da alkışlarla mahkeme heyetini protesto etti.

“Müşteki avukatları burada, bizim avukatlarımız yok”

Mahkeme kimlik tespitiyle duruşmaya başlamak istedi. HDP’nin aktardığına göre, sanıklardan Günay Kubilay, Alp Altınörs, Beyza Üstün, Emine Ayna, Bircan Yorulmaz, Ali Ürküt, Ayla Akat, Sebahat Tuncel, Bülent Parmaksız, İbrahim Binici, İsmail Şengül, Mesut Bağcık, Nezir Çakan, Zeki Çelik, Ayşe Yağcı, Berfin Köse, Meryem Adıbelli, Pervin Oduncu, Dilek Yağlı duruşma salonunda.

Sanıklar avukatları olmaksızın yargılama yapılmasına karşı çıktı:

Alp Altınörs “Avukatım olmadan kimlik tespiti yapılması hukuki değildir. Her aşamada müdafii desteğinden yararlanma hakkım vardır. Müşteki avukatlarının hepsi burada ama bizim avukatlarımız yok” dedi.

Ayla Akat Ata, “Bu koşullarda kimlik tespiti için bile sorularınıza yanıt vermem mümkün değil. Bu davanın böyle, avukatsız başlamış olması siyasi bir dava olduğunun ispatıdır” diye konuştu.

Sanık avukatları salonu terk ederek dışarı çıktı.

HDP'liler, kimlik tespiti sırasında avukatların bulunmamasını protesto ederek sorulara yanıt vermiyor.

Sanıklar da bu hukuksuzluğa karşı şu beyanlarda bulundu:

Figen Yüksekdağ: “Mahkeme salonunda bulunan bütün arkadaşlarımı selamlıyorum. Savunma hakkımızın yerine getirilmesi gerekir. Savunma hakkıma riayet edilmemesi heyetin davayı nasıl yürüteceğinin işaretidir. Bu siyasi bir tutumdur.”

Sebahat Tuncel: “Eş Genel Başkanımız konuşurken sesini kapattınız. Dinlemek zorundasınız. Biz haklarımızı savunmayı da savunacağız. Hukuk hepimizi bağlar, siz kendi hukukunuzu uygulamıyorsunuz. Mikrofonumu kapatırsanız bağırarak konuşurum.”

Gültan Kışanak: “Kanunlarınızın gereğini yerine getirin. Öncelikle savunma hakkına riayet edeceksiniz. Savunma hakkı engellenirse bu davada baştan sarayın talimatı ile karar verilmiş demektir.”

Demirtaş: Halkın iradesini temsil ediyoruz

Selahattin Demirtaş da şunları söyledi: “Buraya susmaya değil konuşmaya geldik. Yargılanmaya değil, yargılamaya geldik. Avukatların sayısı belliydi. Her bir sanık için 3 avukat olsa da 100’den fazla avukat olacaktı. Mahkeme salonunun kalabalık olacağı önceden belliydi. Bu sorunu çözebilirdiniz. Gerçekten yargılamanın devam etmesini istiyorsanız ara verip bu sorunu çözebilirsiniz.

“Bilgilerimizi tabii ki mahkemeye vereceğiz. Sormak istediğiniz her türlü soruyu sorabilirsiniz, biz de savunmamızı yapacağız. Yıllardır yargılama yapıyorsunuz. Bizi onlarla karıştırmayın. Sesinizi yükseltmeyin. Karşınızda çocuk yok. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin meclis grubunun eşbaşkanları karşınızda. Her ne kadar sanık sandalyesinde otursak da halkın iradesini temsil ediyoruz. Bizler medeni insanlarız. Daha önce darbecileri yargıladınız, nasıl yargıladığınızı bilemem. Ama bize o muameleyi uygulayamazsınız.

“Bir duruşma salonunda avukatların bulunması gerekir. Yargılama usule uygun gibi gözüksün yapmak istiyorsanız avukatlar girsinler. Ben orada değilim. Yanımda avukat yok, duruşma salonunda avukat yok. Şu anda duruşma salonunda aleyhime bir şey tespit etme şansım yok. Baskı ortamında yargılamayı yapsanız da avukatların buraya girmesi gerekiyor. (Demirtaş kimlik tespitine ilişkin sorulara yanıt vermedi)

Diğer sanıklar da avukatları olmaksızın kimlik tespitine dair soruları yanıtlamayacaklarını beyan etti.

Mahkeme protestoları görmezden gelerek müştekilerin kimlik tespitine geçti. Ardından da duruşmaya 14.00'e kadar ara verildi. 

"Adil yargılama konusunda endişeliyiz"

Duruşmaya verilen aranın ardından 14.00 civarında oturum yeniden açıldı, avukatlar içeri alındı.

Avukat Mesut Beştaş, “Bu dosyaya konu olayların ortaya çıkarılması için biz avukatları olarak çok istekliyiz. Ancak dosyanın kapsamında olan olayların gerçekliğinin ortaya çıkarılması karşısında birçok bariyerin olduğunu görüyoruz. Nitekim olayların açıklığa kavuşturulması yöntemleri ifade edilmiş ama bugüne kadar adım atılmamıştır” dedi.

Beştaş, savunma hakkının engellendiğini dile getirdi: “Sizinle görüşmek için istekte bulunduk. Bu görüşmenin asıl amacı olayın açıklığa kavuşturulmasında müdafi, müdahil, iddia makamı ve mahkemenin hukuk temelinde iş birliği yapmasına yönelikti. Ancak sabahtan bu duruşmaya girerken, bir kısım avukatın içeriye bile girmelerine izin verilmedi. Bununla birlikte hiçbir müdafiye bu dosyaya dair fikrini söylemesine izin verilmedi. Bu çerçevede sayın mahkemenizin şu ana kadar ki yaklaşımlarının bizim arzuladığımız ölçekte olmadığını, adil yargılama hususundaki endişelerimizi artırdığını söylemek isterim.”

İddianameye geçilmeden önce dosyaya ilişkin itirazları da dile getiren Beştaş, şöyle devam etti:

“Bunlar da birinci derece sorumlu olarak sizin ve aynı zamanda usulün uygulanması hakkında ilgililerin söz hakkının tanınmamasıydı. Bir diğer şey bizim tarafımıza iddianamenin tebliğ edildiği tutanağa geçildi. Biz isterdik ki yapılan her işlem, hukuka hakkaniyete hizmet edecek her cümle tutanağa doğru geçsin. Ancak bunu da görmedik. Mevcut tebliğ edildiği söylenen 3 bin 600 küsur sayfada bu iddianameye konu edilemeyecek birçok husus mevcut.”

İddianamenin 6- 8 Ekim olayları esas alınarak yapıldığını ifade eden Beştaş, “Bu olaylarla ilgili açılmış birçok dava var. Gerek soruşturma aşamasında gerekse şu an yürüttüğümüz kovuşturma aşamasında, adil yargılama koşullarını ortadan kaldıran uygulamalarla karşı karşıyayız. En fazla da müvekkillerimiz bu uygulamalarla karşı karşıya. Hiçbir müdafi, yargılananlardan daha fazla bu dosyayla ilgili bilgi sahibi olamaz. Bu uygulamaları ifade etmek için biz müvekkilimiz Selahattin Demirtaş’ın söz almak istediğini biliyoruz. Bu nedenle bir kısmı belki de hakimin reddini de kapsayacak şekilde gerekçelerini sunması için müvekkile söz verilmesini talep ediyoruz” dedi.

Beştaş'ına ardından söz alan Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman da, müvekkili Demirtaş’a söz verilmesini ve Demirtaş'ın itirazlarının ardından taleplerini de dile getireceklerini söyledi.

HDP’nin önceki Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ezgi Güngördü de, “Hem sabahki tutumunuza hem de yaşanan usulsüzlüklere dair Sayın Yüksekdağ da söz alacak. Akabinde biz avukatlar olarak söz alacağız. Bundan sonraki duruşma düzeni için de sizinle uzlaşılan doğrultuda yani bu doğrultuda devam etmesini istiyoruz” dedi.

Tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel’in avukatı Cemile Turnalı Balsak da müvekkilinin itiraz ve taleplerinin dinlenmesini istedi: “Tutumunuza dair itirazlarımız var. Bunları tabii akış içerisinde ifade etmeye çalışacağız. Tutuk incelemesi yaptığınız zamanki tutumunuz ile şimdiki tutumunuz aynı değil. O günkü tutumunuzun dışında bir tutumla karşı karşıyayız. Bugün tanımadığımız, bilmediğimiz ve hakikaten nezaket sınırlarının eşiğini öngöremediğimiz bir tutumla karşı karşıyayız. Bu tutumun yargılamaya katkı sunması mümkün değil. Bu şekilde sizin başkan sıfatıyla bu heyete başkanlık etmenizin bir anlamı olmayacaktır. Müvekkilimiz Sebahat Tuncel'in de itirazları olacak; Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'dan sonra kendisi de bahsettiğim çerçevede itirazlarını mahkemede sunmak istiyor. Söz verilmesini talep ediyoruz.”

Talepleri reddedildi

Avukatların taleplerinden sonra iddia makamı mütalaa sundu. Savcılık, “Taleplerin reddine, gelinen aşamada iddianamelerin okunması ile usul hükümlerinin devamına” karar verilmesini istedi.

Mahkeme heyeti de “Usule uygun olmadığından taleplerin reddine” karar vererek, “bir kısım sanık vekillerinin Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel’e söz verilmesi talebini belirttikleri reddi hakim talebinin yazılı olarak yapılabileceğine” oy birliği ile karar verdi. Mahkemenin iddianameyi okumaya başlaması avukatların tepkisine neden oldu. İddianamenin okunmasını avukatlar sıralara vurarak protesto etti.

Demirtaş: "128 dolar nerede?" 

Konuşmasına izin verilmeyen Selahattin Demirtaş SEGBİS ekranına "128 milyar dolar nerede?" yazılı kağıt tuttu.

CHP’DEN 4 KİŞİLİK HEYET

CHP de davayı Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyeleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Haydar Hakverdi, Servet Ünsal ve Parti Meclisi’nden Semra Dinçer’in olduğu 4 kişilik heyetle takip ediyor.

 Kobane davası 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verilen Kobani eylemlerine ilişkin operasyon kapsamında akademisyen Cihan Erdal, Prof. Dr. Beyza Üstün ve Can Memiş de 25 Eylül 2020 Cuma günü gözaltına alındı.

Kanada'daki Carleton Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Erdal, tez araştırması kapsamında İstanbul'daydı.

2 Ekim 2020 Cuma günü Cihan Erdal HDP'nin gözaltına alınan eski MYK üyelerinin de aralarında olduğu 17 kişiyle birlikte tutuklandı. Soruşturma kapsamında toplamda 108 kişi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosunca iddianame hazırlandı ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, hazırlanan Kobani iddianamesini kabul etti.

İddianamede 27'si tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi için 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Ceza istenenler arasında HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da bulunuyor.

İddianame, AİHM Büyük Daire'nin 22 Aralık 2020'de Demirtaş için verdiği "Derhal tahliye edilsin" kararından sekiz gün sonra, 30 Aralık 2020'de hazırlanmıştı.

İddianameden

Anadolu Ajansı'nın (AA) aktardığına göre, iddianamede şu suçlamalara yer verildi:

"Sanıkların terör olaylarını, başlamasında ve devamında sorumlu düzeyde organize etmeleri, örgütün talimat bütünlüğü içinde şiddetli sokak olayları şeklinde ülke geneline yayıp terör olaylarına kitlesel boyut kazandırmak için örgüte müzahir taban kitleye talimatlar vermiş olmaları, talimat aldıkları kişilerin örgüt içi pozisyonları, teşhis beyanlarının içeriği, talimatların uygulanış biçimleri ve iletildiği muhatapları, olaylarda inisiyatif almaları, ısrarlı şekilde kararları uygulama biçimleri, örgütün amaçları doğrultusunda aldıkları sorumlulukların ağırlıkları, olayları sorumlu düzeyde organize ettikleri anlaşılmıştır.

"Şüpheliler hakkında örgüt adına bu yönde faaliyetler yürüttüklerine ilişkin yapılan diğer tüm tespitler birlikte dikkate alındığında, şüphelilerin PKK/KCK silahlı terör örgütünün sözde yöneticisi olarak kabul edilmeleri gerektiği, bu kabulün sonucu olarak TCK'nın 220/5. maddesi gereğince örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiği belirlenen bütün suçlardan bu madde gereğince ayrıca sorumlu oldukları tespit edilmiştir."

Suçlamalar

Olay tarihlerinde ülke genelindeki tüm eylemlerden sorumlu tutulan 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle:

Birer kez "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", 37'şer kez "insan öldürme", 31'er kez "insan öldürmeye teşebbüs", 24'er kez "yağma", 38'er kez "alıkoyma", 1750'şer kez "alıkoymaya teşebbüs", 397'şer kez "yakarak mala zarar verme", 1060'ar kez "kamu malına zarar verme", 503'er kez "yakarak kamu malına zarar verme", 53'er kez "iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 294'er kez "geceleyin iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 26'şar kez "geceleyin açıktan hırsızlık", 20'şer kez "açıktan hırsızlık", 114'er kez "hırsızlık", 272'şer kez "geceleyin hırsızlık", 5'er kez "basit yaralama", 43'er kez "silahla basit yaralama", 264'er kez "kamu görevlisini silahla basit yaralama", 7'şer kez "kamu görevlisini kasten basit yaralama", birer kez "kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", birer kez "kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", 78'er kez "silahla kasten yaralama", 51'er kez "kamu görevlisini silahla yaralama", 3'er kez "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali", 4'er kez "ibadethanelere zarar verme", birer kez "düşük yapmaya neden olma", 24'er kez "bayrak yakma", 25'er kez "5816 sayılı yasaya muhalefet" ve "suç işlemeye tahrik etmek".

Sanıklar

Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş, Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Aysel Tuğluk, İbrahim Binici, Ayşe Yağcı, Nezir Çakan, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Mesut Bağcık, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Cihan Erdal, Berfin Özgü Köse, Günay Kubilay, Dilek Yağlı, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Mehmet Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü, Yurdusev Özsökmenler, Arife Köse, Ayfer Kordu, Aynur Aşan, Ayşe Tonğuç, Azime Yılmaz, Bayram Yılmaz, Bergüzar Dumlu, Cemil Bayık, Ceylan Bağrıyanık, Cihan Ekin, Demir Çelik, Duran Kalkan, Elif Yıldırım, Emine Tekas, Emine Temel, Emrullah Cin, Engin Karaaslan, Enver Güngör, Ercan Arslan, Fatma Şenpınar, Fehman Hüseyin, Ferhat Aksu, Filis Arslan, Filiz Duman, Gönül Tepe, Gülseren Törün, Gülten Alataş, Gülüşan Eksen, Gülüzar Tural, Güzel İmecik, Hacire Ateş, Hatice Altınışık, Hülya Oran, İsmail Özden, İsmail Şengül, Kamuran Yüksek, Layika Gültekin, Leyla Söğüt Aydeniz, Mahmut Dora, Mazhar Öztürk, Mazlum Tekdağ, Abdulselam Demirkıran, Mehmet Taş, Mehmet Tören, Menafi Bayazit, Mızgın Arı, Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Muzaffer Ayata, Nazlı Taşpınar, Neşe Baltaş, Nihal Ay, Nuriye Kesbir, Remzi Kartal, Rıza Altun, Ruken Karagöz, Sabiha Onar, Sabri Ok, Salih Akdoğan, Salih Müslüm Muhammed, Salman Kurtulan, Sara Aktaş, Sibel Akdeniz, Şenay Oruç, Ünal Ahmet Çelen, Yahya Figan, Yasemin Becerekli, Yusuf Koyuncu, Yüksel Baran, Zeki Çelik, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Zübeyir Aydar.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…